Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1985
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It's just that you tried so hard to find me a friend like you | Bana kendin gibi bir arkadaş bulmak için o kadar uğraştın ki... | About a Boy-5 | 2014 | |
| so I wouldn't be lonely here. | ...burada yalnız kalmayacaktım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I want to find you a friend like me | Ben de orada yalnız kalmayasın diye kendim gibi bir arkadaş bulmak istedim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus, man. Come here. | Marcus, yanıma gel. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, man. Hey, why did you say bi man? | Neden bi erkek dedin peki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Bi coastal, right? | İki kıyıya da yakın değil misin? Şimdi mantıklı geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Why does Will like 29 year olds? | Will neden "yirmi" dokuz yaşındakileri sever? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Why? Because there's 20 of them. | Neden? Çünkü tam "yirmi" tane olacaklar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Don't listen to that. When they put you | Dinleme sen bunları. Sicil kaydını yaparlarken... | About a Boy-5 | 2014 | |
| on those registries, do they have to like take | ...resmini mi çekiyorlar, yoksa form mu dolduruyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, man, that is so childish. Which is just your type, Will. | İyice çocuklaştınız. Ki sen de çocuk seversin, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We're done piling on the pedophile here. | Yeterince pedofil şakası yaptık. Artık en sevdiğin eğlence olmuştur. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh! Good joke! | Çok iyiydi! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Um...I would like to make a toast. | Kadeh kaldırmak istiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I would just like all of you to know that, um... | Hepinizin şunu bilmesini istiyorum: | About a Boy-5 | 2014 | |
| That I'm gonna miss the crap outta you guys. | Bütün saçmalıklarınızı özleyeceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And that, uh, that no one has ever had | Kimsenin ama hiç kimsenin... | About a Boy-5 | 2014 | |
| a better bunch of friends. | ...sizden daha iyi arkadaşları olamaz. Benim için arkadaştan da ötesiniz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You guys...Are my family. | Sizler benim ailemsiniz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| There is one person here | Asla "hoşça kal" diyemeyeceğim biri var burada. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus, I am not gonna look for a friend like you | Marcus, New York'ta senin gibi bir arkadaş aramayacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| 'cause there's no chance in the world I'd ever find one, man. | Çünkü dünyada senin gibi birisi yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Can you pull over? | Kenara çeker misin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Remember that night that we stole the paddle boats? | Su bisikletlerini yürüttüğümüz geceyi hatırlıyor musun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Of course. That was like the best night ever. | Tabii ki, hayatımın en güzel gecesiydi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And the paddle boat police guy started chasing after us? | Peki su bisikletiyle bizi kovalayan polisi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| God, I don't think I laughed that hard, well, ever. | Hayatımda hiç o kadar gülmemiştim sanırım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That was so fun. | Çok komikti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I remember thinking to myself, | Bunun çılgınca olduğunu düşünüp durduğumu hatırlıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I barely know this guy, but I love him. | Bu kişiyi az çok tanıyorum, ama onu seviyorum. Ben de öyle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will, um... | Will... Bence ben New York'a dönmeliyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and I think that you should drive this truck | Sen de bu kamyonla San Francisco'ya dönmelisin. Ne? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't think this is what you really want. | Gerçekten bunu istediğini düşünmüyorum. İstiyorum, bana baksana. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Your toast last night... | Dün geceki kadeh kaldırışın... Gerçekten çok güzeldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You said that those people... | Onlara söylediklerin... | About a Boy-5 | 2014 | |
| They're not your friends. They're your family. | Onlar arkadaşların değil, senin ailen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That is your life. | Bu, senin hayatın. Hayır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, this is because I said that stupid thing | Hayır, New York'ta arkadaşa ihtiyacım var diye saçmaladığım için böyle diyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No... Who cares? | Hayır. Kimin umrunda ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't need friends, and if I do, I can make 'em. | Arkadaşa ihtiyacım yok ki. Olursa da bulurum zaten. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I love you. That's it. | Seni seviyorum, hepsi bu. Önemli olan da bu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I love you too. | Ben de seni seviyorum. Hem de çok seviyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But I won't take you away from where you're supposed to be. | Ama seni olman gereken yerden koparamam. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I just... I can't do that. | Bunu yapamam. Yapamam işte. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, gross! Ugh. | İğrenç! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh...I'm back, for good, and I would appreciate | Artık geri döndüm. Biri şu kusmuk kokusunu temizlerse memnun olurum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'll get right on it, Will. | Ben hallederim, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You all right? Well, I've been better. | İyi misin sen? Daha iyi zamanlarım da olmuştu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Welcome home. | Evine hoş geldin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, this door isn't gonna fix itself. | Bu kapı kendi kendine düzelmeyecek. Hayret bir şeysin! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Police! Open up! | Polis! Açın kapıyı! | About a Boy-5 | 2014 | |
| What the bloody hell? | Ne oluyor be? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Are you okay, Marcus? | İyi misin, Marcus? İşte başlıyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Past Halloween emotional scarring. | Geçmiş Cadılar Bayramı derinden yaralamış. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He doesn't like to talk about it. | Bundan bahsetmek hiç hoşuna gitmiyor. Hayır, sorun değil anne. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm going to tell Will. 1 | Will'e anlatırım. Yıllardan 2009'du. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm seven. | Yedi yaşındaydım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's just another average run of the mill | Sıradan bir şekilde "Hile mi, kıyak mı?" oynuyorduk annemle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh. So sorry. | Çok üzgünüm. Sarsıcı kısmı bu değil. Devam et. 1 | About a Boy-5 | 2014 | |
| This kid dressed as Frankenstein | Frankenstein kılığındaki bir çocuk çıktı ortaya ve... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just smashes this egg on my head. | Kafama yumurtayı yapıştırdı. Organik olmadığından da emindik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just chases me and chases me. | Beni kovaladı, kovaladı. Seni küçük bir köpek kulübesinde buldum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I may or may not | Emin olmasam da, hayatta kalmak için köpek maması yemiş olabilirim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But the point is | Demek istediğim şu ki, bende Cadılar Bayramı laneti var. Bak. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, some bad luck in the past. | Mazide kalmış bir şanssızlık. Mama olayını zaten bir sorgulamak lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But are you going to let a couple of bad experiences | Birkaç tane kötü deneyimin yılın en iyi tatilini mahvetmesine izin mi vereceksin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Which, by the way, is why I'm here. | Zaten ben de bu yüzden geldim. Gelin benimle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look at this! | Şuna bakın! Gözleriniz bayram etsin. Bu iş böyle yapılır! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Even if I called | Saçma mısır koçanlarının dekorasyon olduğunu varsaysam bile... | About a Boy-5 | 2014 | |
| they are for Thanksgiving, not Halloween. | ...onlar Şükran Günü için, Cadılar Bayramı için değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How many bloody holidays do you people have? | Kaç tane tatiliniz var sizin ya? Hiçbiri bu kadar önemli değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I, myself, throw an annual party | Her sene olduğu gibi bu sene de efsane bir parti veriyorum. Will O Ween. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will O Ween? Uh huh. | Will O Ween mi? Aynen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and you are coming with me | Ve siz de benimle geliyorsunuz. Çünkü verandanızın intihara teşvik etmemesi lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We're going to be loaded to the gills | "Hile mi, kıyak mı?" oynayanlarla dolacak burası. Bu yüzden hazırlanmamız lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, no, we don't give out treats. | Biz kıyak geçmeyiz ama. Ne? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Halloween is a made up American holiday... | Cadılar Bayramı, obezite ve diyabete karşı... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Invented to encourage obesity and diabetes. | ...cesaretlendirme amaçlı uydurulmuş bir Amerikan bayramı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mom hasn't had sugar in 12 years. | Annem 12 yıldır ağzına hiç şeker sürmedi. Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's not all your mother hasn't had in 12 years, Marcus. | Annenin 12 yıldır ağzına sürmediği tek şey bu değildir, Marcus. Dinleme onu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Sorry. | Pardon. Gidebilir miyiz artık? Berbat bir yer burası. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look. That could be me. | Bu kişi ben de olabilirdim. Hayır, olamazdın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But, yeah, maybe someone will forget a costume. | Ama belki biri kostümünü unutur. Çak bir beşlik! | About a Boy-5 | 2014 | |
| What I... what is that? | Bu ne böyle? Sadece fosforlu kalem mi alıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I've had a brilliant idea | Aklıma 'kıyak' yapmak için harika bir fikir geldi. Ne demezsin! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Don't you think you're going a bit overboard | Will O Ween yapacağım diye aşırıya kaçmadın mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| 'Cause I'm not supposed to be spending as much | "Telif ücretim gelmediği için" bu kadar fazla harcamamalı mıyım? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Why do you keep putting things in air quotes | Niye tırnak işareti yapıyorsun ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you think maybe you're throwing this party | Sam'den ayrıldığın için hislerini maskelemek adına mı parti veriyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm not masking them, Fiona. | Hislerimi maskelemiyorum, Fiona. İyileştiriyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Every time life throws me a major setback, | Ne zaman ki bir yenilgiye uğraşam, "3K Partisi" veririm. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Three Bs? Mm hmm. | 3K mı? Evet. O ne? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Brown rice buyers and baba ghanoush? | Kahverengi pirinç müşterileriyle közlenmiş patlıcan mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Please don't ever make jokes. | Yalvarıyorum, bir daha şaka yapma. Kafayı çekme, kardeşler ve kızlar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You loved her. | Onu seviyordun. Bu üç "k" ile o boşluğu dolduramazsın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, trust me, I can. | Emin ol, doldurabilirim. Eskiden işe yaramıştı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| This three Bs party is going to cleanse my system. | Bu parti bünyemi tertemiz yapacak. Beni eski klasik Will'e dönüştürecek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will 1.0. 1 | Will 1.0. Will beni dinle, tamam mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You cannot bury your sadness that is in here... | İçindeki hüznü saklayamazsın. Bu boşluğu hissediyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| with parties and strangers. My hands don't lie. | Partilere, diğer kişilere rağmen hissediyorum. Ellerim yalan söylemez. | About a Boy-5 | 2014 |