Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 322
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I miss smoking in hospitals. | Hastanede sigara içmeyi özledim. Hastanede sigara içmeyi özledim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But I don't miss the sex. | Ama seksi özlemedim. Ama seksi özlemedim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine, then. What would you like to eat? | Tamam o zaman. Ne yemek istesin? Tamam o zaman. Ne yemek istesin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'll have my usual sausage. | Her zamanki sosisten alacağım. Her zamanki sosisten alacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ok, ding. It's ready. | Pekala. Ding! Hazır. Pekala. Ding! Hazır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max's homemade cupcakes. | Max'in ev yapımı kekleri. Max'in ev yapımı kekleri. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max's delicious homemade cupcakes | Max'in lezzetli ev yapımı kekleri. Max'in lezzetli ev yapımı kekleri. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's move this along. Max's homemade cupcakes. Max. | Hadi bunu biraz daha geliştirelim.. Max'in ev yapımı kekleri. Hadi bunu biraz daha geliştirelim.. Max'in ev yapımı kekleri. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
come on. Could you at least try and have a better attitude at the crafts fair? | Max, hadi ama en azından fuarda daha iyi bir tavır takınmayı deneyemez misin? Max, hadi ama en azından fuarda daha iyi bir tavır takınmayı deneyemez misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was doing fine until my hair got gang feather by that girl from that church of good vibes. | Good Vibes klisesinden gelen şu kız saçıma tüy sokuşturana kadar iyi idare ediyordum. Aşk böceğim falan değil. O... Good Vibes klisesinden gelen şu kız saçıma tüy sokuşturana kadar iyi idare ediyordum. Aşk böceğim falan değil. O... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi! | Selam! Selam! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm from the Funnel Cake booth back there | Ben arkadaki Funnel Cake standından geliyorum. Ben arkadaki Funnel Cake standından geliyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and your little table is sadder than watching the notebook at a funeral. | Ve sizin küçük masanızı izlemek cenaze izlemekten daha üzücü. Ve sizin küçük masanızı izlemek cenaze izlemekten daha üzücü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey Dutch girl, | Hey Hollanda kızı. Hey Hollanda kızı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
why don't you go stick your finger in a dyke. | Neden gidip parmağını bir deliğe sokmuyorsun. Neden gidip parmağını bir deliğe sokmuyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm sure you can find one over near the plus sized in them. | Eminim orada bir yerde daha büyük boyutlu birilerini bulabilirsin. Eminim orada bir yerde daha büyük boyutlu birilerini bulabilirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, please. We are all business woman here. | Max, lütfen. Hepimiz iş kadınıyız burada. Max, lütfen. Hepimiz iş kadınıyız burada. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah. Some of us wearing table cloth on their heads. | Evet, bazılarımız kafasına masa örtüsü takmış. Evet, bazılarımız kafasına masa örtüsü takmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just so you know they make shift tables cause we are just starting out. | Biliyorsun onlar masalarını değiştiriyorlar çünkü biz daha yeni başlıyoruz. Biliyorsun onlar masalarını değiştiriyorlar çünkü biz daha yeni başlıyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Heidi, how long have we been funneling? | Heidi, ne kadar zamandır pipo satıyoruz. Heidi, ne kadar zamandır pipo satıyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And we already have a booth. | Stant bile kuruyoruz. İşte o benim geçen yılki tatilimdi. Stant bile kuruyoruz. İşte o benim geçen yılki tatilimdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have to say you girls really take the fun out of funnel. | Söylemek zorundayım ki siz kızlar piponun eğlencesini kaçırıyorsunuz. Söylemek zorundayım ki siz kızlar piponun eğlencesini kaçırıyorsunuz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
See? You can't start "funnel" without "fun". | Gördün mü? Eğlenmeden tüttürmeye başlayamazsın. Gördün mü? Eğlenmeden tüttürmeye başlayamazsın. Max. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Or FU. | Ya da siktirip gidersin. Ya da siktirip gidersin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Three months and they've already had a booth. We're behind. | Üç ay olmuş ve stantları bile var, biz geri kalmışız. Üç ay olmuş ve stantları bile var, biz geri kalmışız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
See? Success! | Gördün mü? Başarı! 1 Gördün mü? Başarı! 1 | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Scaring people into participating isn't success. | İnsanları korkutarak dahil etmek başarı değildir. İnsanları korkutarak dahil etmek başarı değildir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Calling Sophie we're taking that job. | Sophie'yi arıyorum, o işi alıyoruz. Sophie'yi arıyorum, o işi alıyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You'd better have a good reason you're late, | Geç kalmak için iyi bir nedenin olsa iyi olur. Geç kalmak için iyi bir nedenin olsa iyi olur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because I managed to get here on time despite removing the disease pigeon feathers from my hair. | Hastalıklı güvercin tüyünü saçımdan çıkarıp zamanında gelmeyi başardım. Hastalıklı güvercin tüyünü saçımdan çıkarıp zamanında gelmeyi başardım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I do. | Var. Var. Gelmemin tek sebebi onlar çünkü. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So today when we were cleaning up that apartment and I had my hands in a total stranger's toilet, | Bugün daireyi temizlerken ve ellerim hiç tanımadığım birinin tuvaletindeyken... Bugün daireyi temizlerken ve ellerim hiç tanımadığım birinin tuvaletindeyken... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So after I thoroughly washed my hands, | Ellerimi yıkadıktan sonra Ellerimi yıkadıktan sonra | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I know they never really come off though, right? | Biliyorum asla çıkmayacaklar değil mi? Biliyorum asla çıkmayacaklar değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I made a call to a connection I know and got us a real cupcake job. | Bir tanıdığı aradım ve bize gerçek bir kek işi verdi. Bir tanıdığı aradım ve bize gerçek bir kek işi verdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And it's in Manhattan. It's the first birthday party for the son of a socialite. | Üstelik Manhattan'da. Sosyeteden birinin oğlu için yaptığı ilk doğum günü partisi. Üstelik Manhattan'da. Sosyeteden birinin oğlu için yaptığı ilk doğum günü partisi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
60 cupcakes with buttercream frosting. Up top. | Tereyağı kremalı 60 kek. Tereyağı kremalı 60 kek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is not the response I was expecting from my business partner. | İş ortağımdan almayı beklediğim cevap bu değildi. İş ortağımdan almayı beklediğim cevap bu değildi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why? Is your business partner on a show of Nicklodeon? | Neden, iş ortağın Nicklodeon'da bir dizide mi oynuyor? Bütün paramızı kaybettik. Neden, iş ortağın Nicklodeon'da bir dizide mi oynuyor? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look I don't do buttercream. | Ben tereyağı kremalı yapmam. Ben tereyağı kremalı yapmam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If it doesn't stay refrigerated, it falls apart as fast as a two celebrity marriage. | Eğer buzdolabında durmazsa, iki ünlünün evliliği gibi hemen parçalanmaya başlar. Eğer buzdolabında durmazsa, iki ünlünün evliliği gibi hemen parçalanmaya başlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max we have to take this job, it's the next step for us, | Max, bu işi almak zorundayız, bu bizim için bir sonraki adım. Max, bu işi almak zorundayız, bu bizim için bir sonraki adım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
cause all we're doing these days is cleaning apartment and working at the diner. | Çünkü bu aralar tüm yaptığımız temizlik yapmak ve restoranda çalışmak. Çünkü bu aralar tüm yaptığımız temizlik yapmak ve restoranda çalışmak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's not all I'm doing. I also babysit for Peach. | Benim tüm yaptığım bu değil. Peach için bebek bakıcılığı da yapıyorum. Benim tüm yaptığım bu değil. Peach için bebek bakıcılığı da yapıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why would Peach be fine with it? | Neden Peach bunu sorun etsin ki? Neden Peach bunu sorun etsin ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look I was gonna tell you this after the Nickelodeon high five | Nickelodeon'un çak bir beşliğinden sonra sana söyleyecektim ama... Nickelodeon'un çak bir beşliğinden sonra sana söyleyecektim ama... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Peach is the connection I used to get us the party. | Peach partiyi almak için kullandığın bağlantı. Peach partiyi almak için kullandığın bağlantı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You called Peach without asking me and begged her for a job? | Bana sormadan Peach'i arayıp iş için mi yalvardın? Bana sormadan Peach'i arayıp iş için mi yalvardın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I didn't beg. I ask her if she knew anybody who could use us | Yalvarmadım. Bizi tutacak arkadaşları olup olmadığını sordum ve... Yalvarmadım. Bizi tutacak arkadaşları olup olmadığını sordum ve... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sometimes you have to do things that make you uncomfortable. | Bazen kendini rahat hissetmediğin şeyler yapmak zorunda kalırsın. Bazen kendini rahat hissetmediğin şeyler yapmak zorunda kalırsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No it's the way you get a ride home from a keger in the woods. | Hayır, bu evden kaçıp ağaçlıklarda bira içmenin yolu. Hayır, bu evden kaçıp ağaçlıklarda bira içmenin yolu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
♪Max Max. | Max. Max. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max Max I'm sorry but we can't turn into those people who work and work | Max, üzgünüm ama faturalarını ödemek için sürekli çalışan, hayallerinin peşinde... Max, üzgünüm ama faturalarını ödemek için sürekli çalışan, hayallerinin peşinde... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm telling Peach tomorrow we're not doing it. Now go get some milk. | Peach'i yarın arayıp yapamayacağımızı söyleyeceğim. Şimdi git biraz süt getir. Peach'i yarın arayıp yapamayacağımızı söyleyeceğim. Şimdi git biraz süt getir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No problem cause that's what waitresses do and | Dert değil çünkü garsonlar bunu yapar ve görünüşe göre bizim de olup olacağımız bu. Dert değil çünkü garsonlar bunu yapar ve görünüşe göre bizim de olup olacağımız bu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have to prove the sex was not that good. | Seksin o kadar iyi olmadığını kanıtlamak zorundaydım. Seksin o kadar iyi olmadığını kanıtlamak zorundaydım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oleg on the food? | Oleg, yiyeceklerin üzerinde mi? Oleg, yiyeceklerin üzerinde mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That ham was already glaced before we go there. | O jambon biz oraya gitmeden önce jöle ile kaplanmıştı. O jambon biz oraya gitmeden önce jöle ile kaplanmıştı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So I am guessing you are back together? | Sanırım tekrar birleştiniz? Sanırım tekrar birleştiniz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh no no, the sex was not that good. | Hayır, hayır. Seks o kadar iyi değildi. Hayır, hayır. Seks o kadar iyi değildi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, it was that good. | İyiydi. İyiydi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I went to get Mayo, | Mayonez almaya gitmiştim ve her şey çok hızlı gelişti. Mayonez almaya gitmiştim ve her şey çok hızlı gelişti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ok babies, give me fashion, give me a face, yea. | Tamam bebekler. Tarzınızı gösterin. Yüzünüzü gösterin. Tamam bebekler. Tarzınızı gösterin. Yüzünüzü gösterin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Peach, I don't know what's going on in your apartment, | Peach, dairende ne dönüyor bilmiyorum ama bunu kayıtlara geçmeni istiyorum... Peach, dairende ne dönüyor bilmiyorum ama bunu kayıtlara geçmeni istiyorum... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm not a willing accomplice. | ...suç ortağın olmaya niyetim yok. ...suç ortağın olmaya niyetim yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So what is going on here? | Ne oluyor burada? Ne oluyor burada? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, Brad is giving us seduction like his name sake | Brad adının aşkına bizi baştan çıkarıyor, Angelina da adının akşına bir şey yapmıyor. Brad adının aşkına bizi baştan çıkarıyor, Angelina da adının akşına bir şey yapmıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is pretty fancy set up, were the kids nominated for an Oscar? | Çok güzel bir ortam, çocuklar Oscar'a mı aday gösterildiler? Çok güzel bir ortam, çocuklar Oscar'a mı aday gösterildiler? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's a photo spread for my new mummy blog, | Yeni anne bloğum için fotoğraf çekimi, adı da annem ve ben. Zekice değil mi? Pazartesi görüşürüz. Yeni anne bloğum için fotoğraf çekimi, adı da annem ve ben. Zekice değil mi? Pazartesi görüşürüz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And original. | Ve orijinal. Ve orijinal. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I had a blog since my friend Constance started her blog, | Constance blok açtığından beri bloğum var, ikimizin de hem bloğu hem de bebekleri var. Constance blok açtığından beri bloğum var, ikimizin de hem bloğu hem de bebekleri var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She will be winning if I didn't have two from a poor white hell billy thuggery. | Zavallı beyaz Billy Thuggery'dan iki tane almamış olsaydım, kazanmış olacaktı. Zavallı beyaz Billy Thuggery'dan iki tane almamış olsaydım, kazanmış olacaktı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
About your friend Constance, I think I was supposed to do a party for her. | Constance'dan bahsetmişken, sanırım onun için bir parti düzenlememiz gerekiyormuş. Constance'dan bahsetmişken, sanırım onun için bir parti düzenlememiz gerekiyormuş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yea, here is the thing. Thank you, | Olay şu. Teşekkürler ama Caroline, seni aramamalıydı ve bir iyilik istememeliydi. Olay şu. Teşekkürler ama Caroline, seni aramamalıydı ve bir iyilik istememeliydi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And now you will do that for me. | Ve sende benim için yapacaksın. Ve sende benim için yapacaksın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And Max this has to go swimmingly | Max, her şey tıkırında olmalı ki bu kelimeyi daha yeni öğrendim. Max, her şey tıkırında olmalı ki bu kelimeyi daha yeni öğrendim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So you are saying I can't get out of it? | Bundan yırtamayacağımızı mı söylüyorsun? Bundan yırtamayacağımızı mı söylüyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, still not talking to me because of the Peach thing? | Max, hala Peach olayı için mi konuşmuyorsun? Max, hala Peach olayı için mi konuşmuyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine. | Pekala. Pekala. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Those are some pretty bad ass buttercream cupcakes, | Bunlar bayağı sağlam tereyağı kremalı keklermiş. Bunlar bayağı sağlam tereyağı kremalı keklermiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ok, I just went gangster, and not even a smile? | Çete ağzı yaptım, bir gülümseme bile mi yok? Çete ağzı yaptım, bir gülümseme bile mi yok? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What? Are you planning to never talk to me again? | Ne? Benimle bir daha hiç konuşmamayı mı düşünüyorsun? Ne? Benimle bir daha hiç konuşmamayı mı düşünüyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You nodded, if you were deaf that would be talking. | Kafa salladın. Eğer sağır olsaydın bu konuşma yerine geçerdi. Kafa salladın. Eğer sağır olsaydın bu konuşma yerine geçerdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's true, my brother is deaf, | Doğru. Benim kardeşim sağır. Doğuştan değil, maytaptan. Doğru. Benim kardeşim sağır. Doğuştan değil, maytaptan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Relax, we still have time. | Rahat ol. Hala zamanımız var. Rahat ol. Hala zamanımız var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ten more minutes on the train and a 15 minute walk. | Trende 10 dakika daha ve 15 dakika da yürüyeceğiz. Trende 10 dakika daha ve 15 dakika da yürüyeceğiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Some people just like to create non verbal drama. En huh. | Bazıları sözsüz iletişim dramasını seviyor. Bazıları sözsüz iletişim dramasını seviyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Attention passengers. | Yolcuların dikkatine! Yolcuların dikkatine! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There is an obstruction up on the track ahead. No. | Tren yolunu kapatan bir engel var. Olamaz. Tren yolunu kapatan bir engel var. Olamaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I bet someone jumped in front of the train. | Bahse girerim birisi trenin önüne atlamıştır. Bahse girerim birisi trenin önüne atlamıştır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
the buttercream! | Tereyağı Kreması! Tereyağı Kreması! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We apologize for this delay. | Gecikme için özür dileriz. Gecikme için özür dileriz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There is still an obstruction on the tracks ahead. | Tren yolunu hala kapatan bir engel var. Tren yolunu hala kapatan bir engel var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We should be moving shortly. | Kısa bir süre içinde hareket edeceğiz. Kısa bir süre içinde hareket edeceğiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What is with this guy? He said that 20 minutes ago. | Nesi var bu adamın? 20 dakika önce de böyle söylemişti. Nesi var bu adamın? 20 dakika önce de böyle söylemişti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How are your cupcakes? Mine are getting a little loose. | Senin kekler nasıl? Benimkiler biraz sönmüş. Senin kekler nasıl? Benimkiler biraz sönmüş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Still? Still not talking? | Hala mı? Hala mı konuşmuyorsun? Hala mı? Hala mı konuşmuyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine, Max. Now I'm not talking neither. | Pekala Max. Bende konuşmuyorum. Pekala Max. Bende konuşmuyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What is with her? She said that 20 minutes ago, too. | Onun nesi var? 20 dakika önce de böyle söylemişti. Onun nesi var? 20 dakika önce de böyle söylemişti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And she just keeps talking. | Ama sürekli konuşup duruyor. Ama sürekli konuşup duruyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |