Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3518
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| We walked ten hours in this jungle when there is a road. | Yol olmasına rağmen ormanda 10 saat yürüdük. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Roberto jokes with you. | Roberto seninle dalga geçiyor. Roberto benimle dalga geçiyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Oh man, he had a laugh on us so well. | O zaman bize çok gülmüş olmalı. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Just be happy, we aren't walking back. | Mutlu ol, tekrar yürümeyeceğiz. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| You want to walk? | Yürümek mi istiyorsun? | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| No, no, no! Keep driving, I am okay, keep driving! | Yo, yo, yo! Sürmeye devam et. Ben böyle iyiyim. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| I was just on the radio... | Radyoda Brezilya havalimanın hâlâ kapalı olduğunu duydum... | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| bad weather. | ...kötü hava koşulları yüzünden. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| They expect to come tomorrow, maybe. | Umarım yarın gelirler. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| It has been 3 days already, Roberto. | Hali hazırda üç gün oldu, Roberto. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| I know, you don't have to tell me. | Biliyorum, söylemek zorunda değilsin. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Our only hope is that Ayupu can save him. | Tek umudumuz Ayupu'nun onu kurtarabilmesi. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| He's really handsome. | Gerçekten yakışıklı. Tapi'ninkinden büyükmüş. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| That's all you think about? | Düşündüğün tek şey bu mu? | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| What else, we don't have the television yet! | Daha televizyonumuz yok! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| My god! You wake up. | Aman Tanrım. Uyandın. Ne olmuş? | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| I remember a spider, | Örümceği hatırlıyorum, sonrasını hatırlamıyorum. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| You're almost gone my friend | Neredeyse ölüyordun, dostum. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Oh, no. | Olamaz. Dert etme, hepimiz gördük zaten. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Hey man, don't laugh at me, ok. | Dostum, bana gülme. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| What's Pira saying? | Pira ne söylüyor? Daha sonra bize yardım edebilirsin diyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Yes, of course. | Tabii ki, ederim. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Take off? | Çıkarayım mı? | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| What? Man. | Ne oldu? Dostum. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Stop it! | Yapma! Görüşürüz, beyaz adam. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| He thinks he is an Indian now! | Kızılderili olduğunu düşünüyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Manioc juice! | Mayok suyu! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Piranha pancake! | Pirana gözlemesi! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| He says, | Diyor ki: "Kızım Luacema ile gelip tanışmalısın..." | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| this is not good..." | "...bu iyi bir şey değil. Beyaz adam her zaman sorun getirmiş..." | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| and destroy our forest, | "...ve ormanlarımızı yok etmiş." | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| I'm very tired to work all day to feed my family, | "Ailemi beslemek için tüm gün çalışmaktan yoruldum..." | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| and then at night I have to make my 3 wives happy." | "...ve gece üç eşimi de mutlu etmek zorundayım." | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| That hasn't happened in a long time | Çok uzun sürmüyor ki zaten. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Where is Luacema? | Luacema nerede? | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Luacema... | Luacema... | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Luacema stays in seclusion, | Luacema inzivaya çekildi, öğrenme şeklimiz bu. Okula gitmen gibi. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| She is learning to be a good wife, cook. | İyi bir eş ve aşçı olmayı öğreniyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| She also learns to raise children, sing and dance... | Ayrıca çocukları büyütmeyi, dansı ve nişanı da öğreniyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Take care of her husband | Eşine bakmak da görevi. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Men also go in seclusion, | Adam da inzivaya çekilir. Nasıl baba ve eş olması gerektiğini öğrenir. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| You have a god named Jesus. | Senin Tanrı'nın adı İsa. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| We have a god too. | Bizim de Tanrımız var. Adı da Mavutsinim. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Mavutsinim stays now behind my shoulder, | Mavutsinim şu anda omuzum arkasında duruyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Mavutsinim says to your god, | Mavutsinim senin Tanrı'na diyor ki... | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| respect our religion, | ...siz bizimkine saygı gösterin, biz de sizinkine. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Respect our land and water, | Toprağımıza ve suyumuza saygı gösterin, biz de sizinkine göstereceğiz. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| That's beautiful, I will remember that. | Çok iyi bir şey, bunu unutmayacağım. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| He says he is serious now, | Şu an ciddi olduğunu söylüyor, ve hayatını ona borçlusun. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| He is asking you to help them with the film you are making. | Senin çektiğin filmle onlara yardım etmeni istiyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| He wants the world to leave them alone with their tradition. | Dünya'dan onları gelenekleriyle yalnız bırakmasını istiyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| I will do my best. | En iyisini yapacağım. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Was I good? | İyi miydim? Evet. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Sorry, but they can't let you stay, | Kusura bakma, kalmana izin vermiyorlar. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| you did what you have to do. | Ne yapman gerekiyorsa onu yaptın. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Time to move on. | Gitme zamanı. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| It's better to leave this people alone anyway. | Bu insanları yalnız bırakmak en iyisi. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Finish your film will be more useful. | Senin filmin biterse çok iyi olacak. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Segno Roberto, | Segno Roberto, şimdi anladım neden buradasın. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Thank you for everything. | Her şey için teşekkür ederim. Bir şey değil. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Go away, gringo! | Git buradan, Amerikalı. Seninle tanışmak güzeldi, Gromac. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Keep moving, don't stop! | Devam et, durmak yok! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Keep sawing! | Testereyi tutun! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Tear it all down! | Hepsini yıkın! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Stop! | Durun! Durun! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Feel in your flesh the mutilated corpses | Ölü bedenlerin bitkiler arasında süründüğünü hissediyorum. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| What a waste! The spectacular vanity of progress | Ne kadar üzücü! Gelişmişlik adı altında... | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Destroys the rainforest without a trace. | ...iz bırakmadan yağmur ormanları yok ediyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| My destiny entwines with theirs, ineluctably. | Kaderimin onlarınki ile örtüşmesi kaçınılmaz. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| I knew you would come back! | Geri geleceğini biliyordum. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Pira, oh, you kept my hat. | Pira, şapkamı takıyorsun. Şapkamı geri ver bakalım. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Why do you come back? | Neden geri geldin? Sizlere bir şey göstermek için. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Is that a television? | Televizyon mu? | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| And this is a present for Ayupu. | Ve bu Ayupu'ya hediyem. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Where is Roberto? | Roberto nerede? Roberto sıtmadan dolayı çok hasta. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| He's in Rio de Janeiro. | Rio de Janeiro'da. Şu anki liderimiz Gromac. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Passport! | Pasaport! Pasaport mu? Evet. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Do you have a permit this time? | İzin belgen var mı? | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| This is our land, you're not even from here. | Burası bizim topraklar, sen bile burada olmamalısın. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Juste take care of the post, and don't tell us what to do. | Git makamını koru, bize ne yapacağımızı söyleme. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Go to hell! | Cehenneme kadar yolunuz var! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| I'll keep the passport then! You'll see what happens! | Pasaportları alacağım. O zaman gör bak ne olacak! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Luacema? | Luacema? Luacema hâlâ inzivada. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| We don't write, | Yazmıyoruz, bu işinin önemli olmasının nedeni... | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| future generations will remember how we lived. | ...gelecek nesiller nasıl yaşadığımızı görecekler. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Thanks a lot Ayupu. | Sağ olun, Ayupu. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| You can speak to the monkeys! | Maymunlar ile konuşabiliyorsun. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Nicolas, the monkeys are worried like I am | Nicolas, maymunlar biraz endişeliler... | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| about the destruction of our forest. | ...aynen benim de ormanları yıktıkları için endişeli olduğum gibi. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Go and see for yourself, | Git ve kendin gör. Çok fazla uzak değil. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Senseless industrial society, | Duygusuz sanayi toplumu,... | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| you cannot survive without devouring your own entrails. | ...sen kendi kendini bitirmekle hayatta kalamazsın. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| I choose my side, the side of life. | Tarafımı seçtim, yaşam dolu bir tarafı. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| The loggers are inside our reservation! | Keresteciler bizim koruma alanımızdalar! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| We must attack now, and kill them! | Derhal atağa geçip, onları öldürmeliyiz! | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| I hear you, calm down. | Seni duydum sakin ol. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| We must go there, talk to them, | Oraya gitmeli ve onlarla konuşmalıyız. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| make them understand that they are wrong. | Onlara, kendilerinin yanlış yaptığını anlatmalıyız. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| If they don't listen, | Eğer bizi dinlemezler ise, o zaman gerekeni yaparız. | Amazon Forever-1 | 2004 | |
| Gromac wants to see Nicolas at the post. | Gromac makamında Nicolas'ı görmek istiyor. | Amazon Forever-1 | 2004 |