Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4795
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Earlier tonight was supposed to be our last score, | Bu akşamki iş son seferimiz olacaktı... | Arrow-1 | 2012 | |
| but because of the Hood guy, we struck out. | ...ama Başlıklı Adam yüzünden elimiz boş döndük. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now we're down a man. | Şimdi bir adam eksiğimiz var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Good thing you're qualified to take his place. | İyi yanı şu ki, onun yerini dolduracak niteliktesin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Cavanaugh. | Cavanaugh. | Arrow-1 | 2012 | |
| You son of a bitch. | Seni şerefsiz. | Arrow-1 | 2012 | |
| Kill her. No! | Hayır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't! Don't! Wait! | Yapma! Yapma! Dur! | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't. Knox. | Yapma! Knox. | Arrow-1 | 2012 | |
| You both can die tonight, John. | Bu gece ikiniz de ölebilirsiniz John. | Arrow-1 | 2012 | |
| Or once we do this, we're on a plane | Ya da bu işi yapar uçağa atlarız... | Arrow-1 | 2012 | |
| and she can go home to your nephew. | ...ve o da yeğeninin yanına dönebilir. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's your call. | Karar senin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, you shouldn't have done that, Dig. | Bunu yapmamalıydın Dig. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now you gotta watch us kill your pretty little girlfriend. | Şimdi güzel kız arkadaşını öldürmemizi izlemen gerekecek. | Arrow-1 | 2012 | |
| No! Please don't! | Hayır! Lütfen yapmayın! | Arrow-1 | 2012 | |
| You're forgetting one thing, guys. | Bir şeyi unutuyorsunuz çocuklar. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, yeah, what's that? | Öyle mi? Neymiş o? | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm the one with the grenade. | Bomba atar benim elimde. | Arrow-1 | 2012 | |
| Carly, get out of there! | Carly, kaç buradan! | Arrow-1 | 2012 | |
| Drop it, Ted, | Bırak silahını Ted... | Arrow-1 | 2012 | |
| or I swear... | ...yoksa yemin ederim... | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't...posture. | Efelenme. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're not gonna do it. | Bunu yapamayacaksın. | Arrow-1 | 2012 | |
| You knew I was coming? | Geleceğimi biliyordun. | Arrow-1 | 2012 | |
| Next time you plant a bug on someone, | İleride birinin üzerine böcek yerleştirirken daha ustaca davran. | Arrow-1 | 2012 | |
| be more subtle about it. | Çünkü Starling City bizim şehrimiz. Ve güne başlarken şehri geri alacağız. Çünkü Starling City bizim şehrimiz. Ve güne başlarken şehri geri alacağız. | Arrow-1 | 2012 | |
| I wish you trusted me, though. | Keşke bana güvenseydin. | Arrow-1 | 2012 | |
| I trust you, Diggle. | Sana güveniyorum Diggle. | Arrow-1 | 2012 | |
| But them, never. | Ama onlara asla. | Arrow-1 | 2012 | |
| You should get out of here. | Gitsen iyi olacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, Thea. | Thea. | Arrow-1 | 2012 | |
| Are you okay? | İyi misin? Evet, evet. İyiyim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm just headachy, really. | Başım ağrıyor sadece. | Arrow-1 | 2012 | |
| The car is is it | Araba nasıl | Arrow-1 | 2012 | |
| Thea, the car isn't important right now. | Araba şu an önemli değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| Do you remember what happened, sweetheart? | Ne olduğunu hatırlıyor musun tatlım? | Arrow-1 | 2012 | |
| You go away. | Git başımdan be. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thea, please. | Thea, lütfen. | Arrow-1 | 2012 | |
| I said I'm fine. | İyiyim dedim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Your father's even beginning to call me now. | Baban artık beni de aramaya başladı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Your father is a jerk, but he's still your father. | Baban hıyarın teki ama hâlâ baban senin. | Arrow-1 | 2012 | |
| I think in his own way, | Bence kendince... | Arrow-1 | 2012 | |
| I think he sees himself as protecting you somehow. | Kendini bir şekilde seni koruyormuş gibi görüyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah. He is really good at using my dead mother | Evet. Hıyarlığı için ölmüş annemi bahane etmekte epey iyidir. | Arrow-1 | 2012 | |
| You never talk about your mother. | Annenden hiç bahsetmedin. | Arrow-1 | 2012 | |
| I was only 8 and I don't remember much | Sadece 8 yaşımdaydım ve olanlara dair pek bir şey hatırlamıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| But after... | Ama sonrasında... Thea, senin sosyal hayatın yargılanmamda... | Arrow-1 | 2012 | |
| My father completely shut me out. | ...babam benimle ilişiğini kesti. | Arrow-1 | 2012 | |
| He was gone for maybe a year or two. | Bir ya da iki yıllığına ortada yoktu. | Arrow-1 | 2012 | |
| I was 8 and he left me. | 8 yaşımdaydım ve beni bıraktı. | Arrow-1 | 2012 | |
| That is who my father is. | İşte babam böyle biri. | Arrow-1 | 2012 | |
| He only cares about himself. | Sadece kendine değer verir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Cops give you a hard time? | Polisler fazla üzerine geldi mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Nah. I explained to them to me and Gaynor were old war buddies. | Hayır. Gaynor'la eski tertip olduğumuzu söyledim onlara. | Arrow-1 | 2012 | |
| He tried to rope me in... | Beni ikna etmeye çalıştığını... | Arrow-1 | 2012 | |
| When I refused, he kidnapped Carly, | Reddettiğimde Carly'i kaçırdığını ve her şeyin baskı altındayken yaşandığını söyledim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I screwed up, Oliver. | Batırdım Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| Obviously Gaynor wasn't who I thought he was. | Belli ki Gaynor düşündüğüm gibi biri değilmiş. | Arrow-1 | 2012 | |
| you were right, too. | ...haklıydın da. | Arrow-1 | 2012 | |
| When you told me that I trusted the list | Listeye senden daha fazla güvendiğimi söylediğinde. | Arrow-1 | 2012 | |
| Diggle, the truth is, after what happened to me on the island... | Diggle, gerçek şu ki o adada başıma gelenlerden sonra... | Arrow-1 | 2012 | |
| It's difficult for me to trust...anything. | ...herhangi bir şeye güvenmek benim için oldukça zor. | Arrow-1 | 2012 | |
| And that reminded me why I chose you as my partner. | Ve bu bana seni ortağım olarak neden seçtiğimi hatırlattı. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's because you see the best in people. | Çünkü sen insanların iyi yanını görebiliyorsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| I learned something, too. | Ben de bir şey öğrendim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Until you tell me, I'll never want to know | Sen bana söyleyene kadar bu defterde yazılı olan isimleri öğrenmek istemiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| She promised me she's not cheating on Walter. | Walter'ı aldatmadığına dair bana yemin etti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Like I would trust anything that woman says. | Sanki o kadının söylediği bir şeye inanırım da. | Arrow-1 | 2012 | |
| of the driver's tox screen. | Bu akşam iyi iş çıkardın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Miss Queen tested positive for a narcotic called Vertigo. | Bayan Queen'in Vertigo adlı uyuşturucu için testi pozitif çıkmış. | Arrow-1 | 2012 | |
| The drug they're using in the Glades? | Glades'te kullandıkları uyuşturucu mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| Do you know why my men wear balaclavas, Mr. Queen? | Adamlarım neden kar maskesi takıyor biliyor musunuz Bay Queen? | Arrow-1 | 2012 | |
| Because it masks everything but the eyes. | Çünkü gözleri dışında her şeyi örtüyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| In a man's eyes, one can always find the truth. | Bir adamın gözlerinden daima gerçek okunabilir. | Arrow-1 | 2012 | |
| You risked everything to save your friend. | Arkadaşını kurtarmak için her şeyini riske ettin. | Arrow-1 | 2012 | |
| yet you trusted him. | ...yine de ona güvendin. | Arrow-1 | 2012 | |
| But that trust was misplaced. | Ama yanlış kişiye güvendin. | Arrow-1 | 2012 | |
| For 5 years I was stranded on an island with only one goal | Beş yıl boyunca, tek bir amaçla bir adada mahsur kaldım. | Arrow-1 | 2012 | |
| survive. | O da hayatta kalmaktı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver Queen is alive. | Oliver Queen hayatta. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now I will fulfill my father's dying wish | Şimdi, babamın son dileğini yerine getireceğim. | Arrow-1 | 2012 | |
| to use the list of names he left me | Babamın bana verdiği listeyi kullanarak... | Arrow-1 | 2012 | |
| and bring down those who are poisoning my city. | ...şehrimi zehirleyenleri alaşağı edeceğim. | Arrow-1 | 2012 | |
| To do this, I must become someone else. | Bunu yapabilmek için, başka birine dönüşmem gerekti. Onu vuran Malcolm Merlyn'di. O öldü. | Arrow-1 | 2012 | |
| I must become something else. 1 | Başka bir şeye dönüşmem gerekti. 1 | Arrow-1 | 2012 | |
| Previously on "Arrow"... | Arrow'da daha önce. | Arrow-1 | 2012 | |
| Slade Wilson. There's an airfield | Slade Wilson. Buradan 10 km ileride... | Arrow-1 | 2012 | |
| 10 clicks from here. It's key off this island. | ...bir havaalanı var. Adadan gitmenin anahtarı. | Arrow-1 | 2012 | |
| I think Yao Fei sent you | Sanırım seni Yao Fei gönderdi çünkü pisti tek başına alamayacağını biliyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| You bugged my mother? Just listen. | Anneme dinleme cihazımı yerleştirdin? Önce bir dinle. | Arrow-1 | 2012 | |
| I made it clear to him persuasively | Ona planlarının girişimi tehlikeye attığını ikna edici şekilde açıkladım. | Arrow-1 | 2012 | |
| I need to have another chat with my mom. | Annemle bir sohbet daha yapmam gerekiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I'll need the Unidac merger finalized by the end of the week. | Ayrıca Unidac birleşmesinin hafta sonuna kadar bitmesi gerekiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| We're on something of a clock here. | Zamanı dar bir iş yapıyoruz burada. | Arrow-1 | 2012 | |
| Moira Queen, | Moira Queen... | Arrow-1 | 2012 | |
| you have failed this city. | ...bu şehri hayal kırıklığına uğrattın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Please don't kill me. | Lütfen öldürme beni. | Arrow-1 | 2012 | |
| Do you know anything about your husband's disappearance? | Kocanın kayboluşuyla ilgili bir şey biliyor musun? | Arrow-1 | 2012 | |
| What?! Is Walter Steel still alive?! | Ne? Walter Steel hala sağ mı? | Arrow-1 | 2012 |