Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4792
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Give me the phone. | Telefonu geri ver. Telefonu geri aldı. | Arrow-1 | 2012 | |
| You were with him? | Onunla mıydın bir de? Sarah öldüğünde... | Arrow-1 | 2012 | |
| If it meant breaking the law, | Hem kanunu ihlal edip hem de ona yakın olanlara yalan söyletecekse, hayır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Bring someone over from our London office, perhaps. | Londra ofisimizden birini getirseniz mesela. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's not solely a matter of the day to day operations. | Mesele günlük işlerin yürütülmesi değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| We have accountants and the vice presidents to do that. | O işleri yapmak için muhasebeciler ve başkan yardımcıları var. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's about perception. Public confidence. | Sorun nasıl algılanacağında. Kamu güveni açısından. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ned, the company will be fine. | Ned, şirkete bir şey olmaz. | Arrow-1 | 2012 | |
| I don't mean to be indelicate, | Kaba olmak istemiyorum ama Queen Holding'in... | Arrow-1 | 2012 | |
| in five years that the CEO | ...bir yöneticisi, bilinmeyen durumlar nedeniyle ikinci defa ortadan kayboluyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| I don't need you to remind me of that. | Bunu bana hatırlatmana gerek yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| The last thing I want to do is upset you. | Sizi kesinlikle üzmek istemiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, then you should consider this visit doubly disappointing. | O halde bana yaptığınız bu ziyareti son derece moral bozucu olarak değerlendirin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Good day. | İyi günler dilerim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Who was that? | Kimdi o? Ned Foster. | Arrow-1 | 2012 | |
| The C.O.O. of the company. | Şirketin baş işletme görevlisi. Annemin Walter'in yerine geçmesini istiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| He says that the company's stock price has been damaged | Walter'in ortadan kaybolmasının, şirket hisselerine... | Arrow-1 | 2012 | |
| But I told him that I needed to be at home, for my family. | Ben de ona, evde, ailemin yanında olmam gerektiğini söyledim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mom... | Anne... Biz gayet iyiyiz. | Arrow-1 | 2012 | |
| We can manage here without you. | Sensiz de halledebiliriz. | Arrow-1 | 2012 | |
| This sounds like something everyone needs you to do. | Bu, herkesin yapmanı istediği bir şeymiş gibi görünüyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, maybe I don't care what everyone needs. | Belki de insanların ne istediği umurumda değildir. | Arrow-1 | 2012 | |
| She's going to be all right, Thea. | Annemiz iyi olacak, Thea. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mr. Queen, we're going to have to get going | Bay Queen, dişçi randevunuza yetişmek istiyorsanız... | Arrow-1 | 2012 | |
| if you want to make your dentist appointment. | ...hemen yola çıkmamız gerekiyor. Hemen, efendim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Eyewitnesses place a '72 Ford pick up at the scene | Bir görgü tanığı 1972 model bir kamyoneti Danny de La Vega'nin öldüğü yerde görmüş. | Arrow-1 | 2012 | |
| Stagg Chemical lit up ten minutes ago. | On dakika sonra Stegg Kimya alevler içinde kalmış. | Arrow-1 | 2012 | |
| I hacked into Stagg's video security feeds. | Stagg'in kamera görüntülerine sızdım. Fabrikanın oradaki sokakta park edilmişti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Same pick up. | Aynı kamyonet. Eşyaların arabada. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver, by the time I get someone on the phone | Oliver, beni biraz olsun dinleyecek birini... | Arrow-1 | 2012 | |
| who will even listen to me, at least one of those fireman | ...bulana dek, o itfaiyecilerden en azından biri daha ölmüş olacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| They need the man in the hood. | Başlıklı adama ihtiyaçları var. | Arrow-1 | 2012 | |
| I have contact. Two clicks southwest. | Buldum gibi. 2 kilometre güneybatıda. | Arrow-1 | 2012 | |
| Portable one to Deputy Chief Seven. | Portatif 1'den Şef Yardımcısı 7'ye. İçeride sivil yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| Copy that. Bail out and wait for second in companies. | Anlaşıldı tamam. Çık ve yedek birlikleri bekle. | Arrow-1 | 2012 | |
| I have some information for you. | Birkaç şey öğrendim. | Arrow-1 | 2012 | |
| The killer drives a 1970s Ford pick up. | Katil, 1970 model Ford kamyonet sürüyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| There is a scar on his left wrist from a severe burn | Sol bileğinde yanık izi ve hemen altında da ateşböceği dövmesi var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, then you must have gotten pretty close to him. | Adama bayağı yaklaşmış olmalısın o zaman. | Arrow-1 | 2012 | |
| All the men in Engine Company 15 | 15'inci İtfaiye birliğindeki her adamın elinde ateşböceği dövmesi vardır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Any one of them could be the killer. | Herhangi biri katil olabilir. Bu bilgiyle ben ne yapayım? | Arrow-1 | 2012 | |
| Whatever you would have done before you met me. | Beni tanımadan önce ne yapıyorsan onu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Who was on the phone? | Telefondaki kimdi? Yanlış numara. | Arrow-1 | 2012 | |
| So Laurel's on her own against a murderer | Demek Laurel'i insanları yakan katille başbaşa bıraktın? | Arrow-1 | 2012 | |
| I can't right every wrong in this city. | Şehirdeki her sorunu ben halledemem. O kısmını anlıyorum, Oliver. Ben Diggle. Bir sorunumuz var. Hemen oradan çık ve beni ara. | Arrow-1 | 2012 | |
| But maybe you're not back to 100% like you thought. | Belki de düşündüğün gibi tamamen hazır değilsindir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Maybe I'm not. | Belki değilimdir. | Arrow-1 | 2012 | |
| And clearly, your problem isn't physical. | Bir de asıl sorununun fiziksel olmadığını. | Arrow-1 | 2012 | |
| I never said I had a problem! You didn't have to, Oliver. | Sorunumun olduğunu söylemedim! Söylemene gerek yoktu, Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| But this guy, the other archer, | Şu adam var ya, diğer okçu hani... senin kafana girip, senden bir şey almış. | Arrow-1 | 2012 | |
| He took whatever's in your heart | Binalardan atlayarak, kötüleri yakalamanı sağlayan şeyi kalbinden söküp almış. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thank you for the analysis. | Analiz için sağ ol. | Arrow-1 | 2012 | |
| But until you're ready to take a hold of the fear that's in you, | İçindeki korkuyu kontrolün altına almaya hazır değilsen... | Arrow-1 | 2012 | |
| you might as well let that archer kill you. | ...o halde bırak o okçu seni öldürsün. | Arrow-1 | 2012 | |
| Text from Tommy. | Tommy mesaj attı. | Arrow-1 | 2012 | |
| I need to run an errand for the benefit | İtfaiyeci teşkilatı bağış gecesi için... | Arrow-1 | 2012 | |
| at the firemen's station. Maybe while you're at it, | ...yapmam gereken bir şey var. Hazır oradayken... | Arrow-1 | 2012 | |
| you can let me know if you still want to be a vigilante | ...kanunsuz olarak mı kalacağını yoksa gece kulübü sahibi mi olacağını haber verirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| What are you doing here? | Burada ne işin var? Joanne'ye Danny'nin dolabındakileri alacağımı söyledim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Tommy sent me over to make sure | Tommy, bağış gecesi için davetiye listesinin... | Arrow-1 | 2012 | |
| the guest list for the firemen's gala was accurate. | ...doğru olduğundan kesin emin olmamı rica etti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Tommy's been working very hard on that. | Tommy çok çalışıyor bu konuda. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's very generous of you, Oliver. | Çok cömertsin, Oliver. Pek sayılmaz. | Arrow-1 | 2012 | |
| Speaking of Tommy, | Hazır Tommy'den bahsetmişken... | Arrow-1 | 2012 | |
| he told me that you're being very protective of your drawers. | ...bana çekmecen konusunda çok tutucu olduğunu söyledi de. | Arrow-1 | 2012 | |
| This is not a fancy term for your underwear. | Süslü bir ifadeyle iç çamaşırlarını ima etmeye çalışmıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Are you and I seriously having this discussion? | Cidden bu konuşmayı yapacak mıyız? Arkadaşız sonuçta. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yes. | Evet. Tommy çekmece istedi. | Arrow-1 | 2012 | |
| And this is bad? | Bu kötü bir şey mi? Değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's just... | Yalnızca... | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm an all or nothing type of girl. | Tarz olarak, ya tamamen varımdır, yoksa hiç yokumdur. | Arrow-1 | 2012 | |
| First it's a drawer, | Önce çekmeceyle başlar, sonra dolabımda bir yere sahip olur... | Arrow-1 | 2012 | |
| half my rent, it's half my life. | ...sonra kiramın yarısı, hayatım yarısı derken uzar gider. | Arrow-1 | 2012 | |
| Am I really ready to do that with Tommy? | Bunu Tommy'yle yapmaya hazır mıyım? | Arrow-1 | 2012 | |
| You could take it slow. | Ağırdan alabilirsin. Ben işleri ağırdan almam, unuttun mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| I close my eyes and I jump, | Gözlerimi kapatır ve olaya dalarım, aynı senin gibi. | Arrow-1 | 2012 | |
| I think that's why we spooked each other. | Bence birbirimizi korkutmamızın asıl nedeni buydu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Our feelings... our fears, they control us, | Hislerimiz, korkularımız... Bizleri kontrol eder. Tam tersi değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| There are eight firemen in this picture. | Biraz araştırma yaptım. Bu resimde tam sekiz itfaiyeci vardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| You called yourselves the fireflies. | Siz kendinize ateşböcekleri diyordunuz. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, well, that station house was shut down a few years back. | Evet ama o birlik birkaç yıl önce kapatıldı. | Arrow-1 | 2012 | |
| All the guys went to different companies, so... | Buradaki adamların hepsi de ayrı yerlere tayin oldular, bu yüzden... | Arrow-1 | 2012 | |
| Four of these men are now dead. | Bu adamların dördü öldü. İşlerimizin hepsi o kadar kolay değildir, Bayan Lance. | Arrow-1 | 2012 | |
| But three of them died within the last six weeks, | O adamların üçü son altı hafta içinde öldü. Bu adam hariç. | Arrow-1 | 2012 | |
| Garfield Lynns. He died two years ago | Garfield Lynns. İki yıl önce Nodell kulesi trajedisinde ölmüş. | Arrow-1 | 2012 | |
| Did you forget something, Mr. Queen? | Bir şey mi unuttunuz, Bay Queen? | Arrow-1 | 2012 | |
| Just wanted to see if my friend there needed some help. | Arkadaşımın yardıma ihtiyacı olup olmadığını kontrol ediyordum sadece. | Arrow-1 | 2012 | |
| What was the Nodell Tower? | Nodell kulesi de ne? Bunu nasıl hatırlamazsınız? Hayır diyebilirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| I was WiFi free for a few years. | Birkaç sene internetten uzak yaşadım. | Arrow-1 | 2012 | |
| It was 22 stories of glass and steel. | 22 kat cam ve metal. | Arrow-1 | 2012 | |
| Except it turned out that the construction | Sonradan anlaşıldı ki bu kuleyi inşa eden inşaat firması... | Arrow-1 | 2012 | |
| used substandard materials to save themselves a few bucks. | ...daha ucuza gelsin diye standartların altında yapı malzemesi kullanmış. | Arrow-1 | 2012 | |
| It was nowhere near the structural code. | Standartların yakınında bile değildi. Gaz hattı patlamıştı. | Arrow-1 | 2012 | |
| There was a fire. | Yangın çıktı. Evet. Desteğin olduğu noktadan eridi her şey. | Arrow-1 | 2012 | |
| Whole damn thing came down. | Koca bina çöktü gitti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Bad day. | Kötü bir gündü. | Arrow-1 | 2012 | |
| 34 civilians and six | 34 sivil ve benim de birkaç arkadaşım o yangında hayatını kaybetti. | Arrow-1 | 2012 | |
| of my fellow firemen died. | Biz, biz... Oliver. Biz, biz... Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| Do you need anything else, Ms. Lance? | Başka bir şeye ihtiyacınız var mıydı, Bayan Lance? | Arrow-1 | 2012 | |
| Other than reminding me of all the friends I've lost and buried? | Tabii kaybettiğim ve toprağa verdiğim arkadaşlarımı bana hatırlatmak dışında? | Arrow-1 | 2012 |