Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7586
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Why you running, bro? Why are you chasing me? | Neden kaçıyorsun birader? Sen neden peşimdesin? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
'Cause you're runnin'. | Kaçtığın için. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
We build a net across the entire Pack territory and eliminate the wood Mutt. | Bütün sürü bölgesinde tuzak kuracak ve orman itlerini bertaraf edeceğiz. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
So, one giant Pack? And the ones who resist? | Devasa bir sürü demek? Ya direnenler? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
There's no room for resistance. | Direnmeye hiç mahal yol. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You're better off answering my questions. | Sorularımı cevaplasan iyi olur. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You joined the military, went overseas. | Orduya katıldın, yurtdışına çıktın. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I did my tour, and no one found out what I am. | Dolaştım durdum, kimse ne olduğumu öğrenmedi. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
No one knows, I swear, you don't have to kill me. | Kimse bilmiyor, yemin ederim; beni öldürmek zorunda değilsiniz. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
How do we know they're with us by choice | Bize istekle katıldıklarını, korktukları için katılmadıklarını nereden bileceğiz? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
While you served you trained as a medic. | Askerde sıhhiye eğitimi aldın. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Not us. | Biz değil. Alfan Jeremy. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
He wants you to join the Pack. | Sürüye katılmanı istiyor. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
There will no longer be the choice between Pack or Mutt. | Artık, sürüye katılmakla it kalmak dışında bir seçenek olmayacak. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
The choice will be Pack, or not being at all. | Seçenek, ya sürüye katılmak, ya da yok olmak olacak. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
How many is enough? All of them. | Ne kadarı yeterli? Hepsi. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Way to go, Bucky. | Tebrikler, erkek müsveddesi. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
They broke in, what did you want us to do? | Zorla içeri girdiler, ne yapmamızı bekliyordun? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Think I'm going to lose this tooth. | Sanırım bu dişi kaybedeceğim. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I thought we had this conversation two years ago, Freddie. | Bu konuşmayı iki yıl önce yaptığımızı sanıyordum, Freddie. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
No more counterfeiting. | Artık kalpazanlık yoktu. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You brought your brother in, cousin Leon. | Kardeşini, kuzenin Leon'u bu işe bulaştırdın. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Jeremy, I just follow the money. | Jeremy, ben sadece paranın peşindeyim. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
What if you got caught? Go to prison? That's very bad for all of us. | Ya yakalansaydın? Hapse girseydin? Hepimiz için çok kötü olurdu. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Trick is, to never get caught. | İşin hilesi, hiç yakalanmamak. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Trick is, you thought we'd given you a choice. | İşin hilesi, sana bir şans vereceğimizi sanmış olman. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Well then you left me alone! | O zamanlar beni bir başıma bıraktınız! | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
We had more pressing needs to tend to. | Meşgul olmamız gereken daha acil ihtiyaçlarımız vardı. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I heard you're growing the Pack? | Duydum ki, sürüyü genişletiyormuşsunuz? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Bringing Mutts in? | İtleri mi alıyorsunuz? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Marsten's sippin' mojitos in Miami, Cain's up to his eyebrows in muff and muffuletas | Marsten'ın Miami'deki alkoliklerini, Cain'in New Orleans'ta gırtlağına kadar... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
in New Orleans? | ...batmış acemilerini mi? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
And what do I get? | Peki bana ne düşüyor? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You get to stop asking questions, Freddie! | Soru sormayı bırakmalısın, Freddie! | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Starting right now, everything you do here, you're going to do it for me. | Şu andan itibaren, burada yapacağın her şeyi, benim için yapacaksın. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Let's say | Diyelim ki, buna katılmıyorum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Are you sure about that? | Bundan emin misin? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
So this is what's going to happen now. | Demek ki, artık şöyle olacak: | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I'm going to take these plates, I'm going to put them in one bag. | Bu kalıpları alıp, bir çuvala koyacağım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
And then I'm going to take your bodies, 1 | Sonra da cesetlerinizi alıp, | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
what's left of them, and I'm going to put them in another. | yani onlardan geri kalanları, başka bir çuvala dolduracağım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You'll get no fight from us today. | Bugün bizimle kavga edemeyeceksiniz. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
No, we work for you, now. | Aynen, artık sizin için çalışıyoruz. Sonuna kadar sürüdeyiz. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
100%. | % 100. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You just tell us what you want us to do. | Ne yapmamızı istiyorsun söylemen yeter. Harika. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I call, | Ben arayacağım, siz açacaksınız. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
And you do exactly what I tell you to do. | Sonra da ne yapmanızı istiyorsam harfiyen yapacaksınız. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Guess who's here! O o o h! | Bil bakalım kim gelmiş! | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Look what I've got, Rocco. | Bak bende ne var Rocco. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Say hi! | "Selam" de bakayım! | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I swear, sleep is getting harder and harder for him. | Yemin ederim, uyuması gitgide daha zorlaşıyor. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
"Your three month old baby is easily distracted at bed time | "Üç aylık bebeğinin görüşü % 50 keskinleştiği için... " | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
"because his vision has sharpened to 20/40," | "...yatma zamanları kolayca dengesizleşecektir." | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
have you read these? | Bunu okumuş muydun? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I haven't really had time to read what you brought. | Getirdiğin kitabı okumak için pek zamanım olmadı. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Well I think this one is particularly helpful. | Bence bilhassa bunun yardımı olacaktır. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Are you giving him tummy time? | Emekleme egzersizi yapıyor musunuz? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You need to promote those neck and core muscles. | Boyun ve karın kaslarını geliştirmeniz lazım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
We're okay, Nick. | Bir derdimiz yok Nick. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I don't need a book to tell me how to do this. | Bunu nasıl yapacağımı anlatacak bir kitaba ihtiyacım yok. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
My postcards. | Kartpostallarım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. Figured Bali was okay for now. | Evet. Şimdilik Bali'nin uygun olduğunu düşünüyordum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Come on, look, hey. | Haydi ama bak. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You're fake travelling the world, you can send your family postcards from anywhere. | Yalancıktan dünya turu atıyorsun, | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Think about it. | Düşünsene. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
None of this is fair to them. | Bunların hiçbirini hak etmiyorlar. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
And the alternative? | Alternatifi ne peki? Yanlış olduğunu biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Showing up in Toronto with a baby they never knew I had, | Doğurduğumdan hiç haberleri olmadıkları bir bebekle Toronto'da ortaya çıkıyorum, | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
telling them Logan left me... | onlara Logan'ın beni terk ettiğini... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
or the truth, | ...ya da doğrusunu, öldüğünü söylüyorum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I miss him so much, Nick. | Onu çok özledim Nick. Ben de. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
What was that? | O da neydi? Bilmiyorum, elektrik tesisatıdır, sorun değil. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Well, let me check the fuse box. | Ben bir sigorta paneline bakayım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Nick. It's fine. | Nick. Sorun değil dedim. Birini çağırırım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
What do you mean, a guy? | Ne demek "birini"? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You got a guy right here, just, let me go and... | Buraya "birini" sokacaksın ha, bırak ben bakayım... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
It's fine. | Sorun değil. Burada her şeye yetişemezsin. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Listen, Rachel, you can't have anyone in. | Dinle Rachel, içeri kimseyi alamazsın. Ziyaretçi de olmaz. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
So, if you need something done, you let me know, | Bu yüzden, bir şeye ihtiyacın olursa; haberim olsun, ben birini gönderirim. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You have to be careful. | Dikkatli olmak zorundasın. Bunu daha önce kimse yapmadı. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Keeping a mother in the family? | Aile içinde bir anneyi korumak... Ben aileden biri değilim. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I mean, whatever this is, witness protection. | Bu her ne ise artık, tanık koruma da denebilir. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
For now, pretending that I'm in Bali is fine. | Şimdilik, Bali'deymiş gibi davranmam uygun olur. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I'm not ready to think of a life without Logan, yet. | Logan'sız bir hayatı düşünmeye henüz hazır değilim. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I'm not ready to go home. | Evime dönmeye hazır değilim. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
But, | Ama, bir gün gelecek hazır olacağım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
When that happens that's a larger conversation | O gün geldiğinde de, Jeremy'yle detaylı bir konuşman gerçekleşecek. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
And how is that going to go? | Nasıl olacakmış bu? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Look, Rachel, | Dinle, Rachel, | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I'm going to do everything that I possibly can to help you get through this, okay? | bunu aşman için yardımcı olabileceğim her şeyi yapacağım, tamam mı? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
We've got a hit near Kamloops. | Kamloops yakınlarında bir darbe aldık. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
An alpaca farm, possible wolf attack. | Bir alpaka çiftliği, muhtemelen kurt saldırısı. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Could be wild wolves, but there was overkill. | Yabani kurtlar olabilir, ancak aşırıya kaçılmış. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Better be safe than sorry. | Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Clay and I can be on the next flight out of Syracuse. | Clay'le birlikte ilk uçakla Syracuse'a uçabiliriz. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Let Jorge take it. | Bırak bunu Jorge halletsin. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
If he needs help we have a man in Aldergrove. | Eğer yardıma ihtiyacı olursa, Aldergrove'da adamımız var. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
And another in Nanaimo. | Bir de Nanaimo'da. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
There's no need for you to fly out. | Uçakla gitmenize hiç gerek yok. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
That's why we unified our ranks. | Bu yüzden saflarımızı sıklaştırmıştık. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |