Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7587
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| So, what, we can deploy our recruits? | Ne olmuş yani, acemilerimizi mi mevzilendireceğiz? | Bitten-1 | 2014 |  |
| So that everyone has a hand in protecting our secrecy. | Gizliliğimizi korumada herkesin katkısı olsun diye. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jeremy, there's no guarantee that any of these new wolves | Jeremy, bu yeni kurtların uygun nedenlerden ötürü katılmalarının... | Bitten-1 | 2014 | |
| are in it for the right reasons. | ...hiçbir garantisi yok. | Bitten-1 | 2014 | |
| No, for some people staying alive is reason enough. | Hayır, bazıları için canlı kalmak bile yeterli bir nedendir. | Bitten-1 | 2014 | |
| So, what, we take a day off going antiquing? | Ne yani, gidip taklit yapmak için mi izinliyiz? | Bitten-1 | 2014 | |
| I guess I'll go over to Ithaca and check on Rachel. | Sanırım, Ithaca'ya gidip, Rachel'ı kontrol edeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Nick, do you need me to bring anything? | Nick, bir şey getirmemi ister misin? Gitmemeni tercih ederim. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's enough that Nick sees her. | Nick'in Rachel'ı görmesi yeter. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jeremy, Rachel is my friend. | Jeremy, Rachel benim arkadaşım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Seeing Rocco, it's like Logan is still with us. | Rocco'yu görmek bile, sanki Logan'ın aramızda olduğunu hissetmek gibi. | Bitten-1 | 2014 | |
| I just said that Nick will be dealing with Rachel | Az önce, gelecek ne getirir kararını vermeme kadar... | Bitten-1 | 2014 | |
| until I determine what her future holds. | ...Nick'in Rachel'la ilgileneceğini söyledim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Logan saved your life. I know. | Logan senin hayatını kurtarmıştı. Biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| But this is not about me. | Ancak mevzu ben değilim. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is not about what's right for any one us, | Mevzu her birimiz için doğru olanın ne olduğu değil, | Bitten-1 | 2014 | |
| it's what's best for all of us. | mevzu hepimiz için en iyisinin ne olduğu. | Bitten-1 | 2014 | |
| We are still a Pack, Elena. | Biz hala bir sürüyüz, Elena. | Bitten-1 | 2014 | |
| We can still go to Kamloops if you want. | Eğer istersen, hala Kamloops'a gidebiliriz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jeremy didn't say we couldn't go, just, that we weren't needed. | Jeremy gidemeyeceğimizi değil, sadece gitmemize gerek olmadığını söyledi. | Bitten-1 | 2014 | |
| And we can't see Rachel again? | Rachel'ı tekrar göremeyecek miyiz yani? Öyle bir şey demedi. | Bitten-1 | 2014 | |
| Hey, let's do something. | Haydi bir şeyler yapalım. Çıkar bunları aklından. | Bitten-1 | 2014 | |
| We could go into town. | Kasabaya gidebiliriz. Gayrimenkul reklamlarına bakarız. | Bitten-1 | 2014 | |
| Real estate? | Gayrimenkul mu? | Bitten-1 | 2014 | |
| Yeah, seems like a good time to think about our future. | Evet, geleceğimizi düşünmenin tam zamanı gibi geldi. | Bitten-1 | 2014 | |
| House on the hill? | Tepede bir ev gibi mi? Evet, öyle de diyebiliriz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Enough room to run. | At koşturmaya yetecek kadar oda. | Bitten-1 | 2014 | |
| Chase a couple of kids around the yard. | Bahçede birkaç çocuğun peşinde koşturma. | Bitten-1 | 2014 | |
| Kids? | Çocuklar mı? Bunu mu planlıyorsun? Olabilir. | Bitten-1 | 2014 | |
| The Pack is finally big enough, we can step back a little. | Nihayetinde sürü yeterince büyüdü, birazcık geri çekilebiliriz. | Bitten-1 | 2014 | |
| And that's why you want to step away, to have kids. | Demek bu yüzden uzaklaşmak, çocuk sahibi olmak istiyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| Or do you want a little distance from Jeremy? | Yoksa biraz Jeremy'den mi uzaklaşmak istiyorsun? | Bitten-1 | 2014 | |
| I know you're not happy with the changes he's made. | Yaptığı değişikliklerden hoşnut olmadığının farkındayım. | Bitten-1 | 2014 | |
| We both know not everyone is happy with the new world order. | Yeni dünya düzeninin herkesi mutlu etmediğini ikimiz de biliyoruz. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's not just me. | Sadece beni değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| Dictatorships work. | Diktatörlük işe yarar. | Bitten-1 | 2014 | |
| Until they don't. | Onlar çalışmadığı sürece. | Bitten-1 | 2014 | |
| This isn't a dictatorship, it's a Pack. | Buna diktatörlük demeyelim, sürü olmak böyle bir şey. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's doing what an Alpha is meant to do, | Bir alfanın yapması gerekenleri yapıyor: | Bitten-1 | 2014 | |
| keep us safe, keep us on the right path. | Bizi güvende, doğru yolda tutuyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's creating stability and that's what we need. | İstikrar sağlıyor, ki ihtiyacımız olan da bu. | Bitten-1 | 2014 | |
| Joey, my man! Ha ha! | Joey, dostum! | Bitten-1 | 2014 | |
| So, what news have you from big sky country? | Söylesene, muhteşem gökyüzülü topraklardan ne haberler getirdin? | Bitten-1 | 2014 | |
| Oh man, I'm loving Alberta, | Dostum, Alberta'ya bayılıyorum, o havadan asla bıkmam. | Bitten-1 | 2014 | |
| When you're ready to settle down, it's yours. | Yuva kurmak istersen, karar senin. | Bitten-1 | 2014 | |
| How's the campaign? | Savaş ne alemde? | Bitten-1 | 2014 | |
| Well, they're pioneers, so they've only been told what to do. | Bunlar öncüler, yani sadece ne yapacakları dikte ediliyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| But they're also sick of picking up | Ancak, onlar da adam toplamaktan... | Bitten-1 | 2014 | |
| and moving every couple of weeks. | ...ve her iki haftada bir yer değiştirmekten bıktılar. | Bitten-1 | 2014 | |
| They want to lay down routes. | Yolları gizlemek istiyorlar. Yani... | Bitten-1 | 2014 | |
| You got their attention. But do I have their compliance? | Dikkatlerini çektin. İtaatlerini kazandım mı peki? | Bitten-1 | 2014 | |
| They're all on board. | Hepsi de hemfikirler. | Bitten-1 | 2014 | |
| So what's next? We push north. | Peki sırada ne var? Kuzeyi zorluyoruz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Yukon, Northwest Territories, Alaska, | Yukon, Kuzeybatı bölgeleri, Alaska, sınır kurtlarının olduğu yerler yani. | Bitten-1 | 2014 | |
| The true wild. | Tam vahşilerin. | Bitten-1 | 2014 | |
| I will not send anyone out there by themselves | Oraya kimseyi bir başına göndermeyeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| we meet them with numbers. | Onları kalabalık karşılarız. | Bitten-1 | 2014 | |
| But for now, we're going to celebrate. | Ancak şimdilik, kutlama yapacağız. | Bitten-1 | 2014 | |
| Man, the last time I was through Alberta, | Dostum, Alberta'dan en son ayrılırken, uyuz mu uyuz bir kurtla karşılaştım. | Bitten-1 | 2014 | |
| I convinced him to Change back for a conversation and a hot meal. | Sohbet ve sıcak yemek için geri dönüşmeye ikna ettim. | Bitten-1 | 2014 | |
| The guy in Wolf form for 20 years straight. | Herif katıksız 20 yıldır kurt suretindeymiş. | Bitten-1 | 2014 | |
| Could barely speak English, he was just... | İngilizceyi zar zor konuşabiliyordu, adam sadece... | Bitten-1 | 2014 | |
| grunting like a Neanderthal. | ...mağara adamı gibi homurdanıyordu. | Bitten-1 | 2014 | |
| Joey! Joey! | Joey! Joey! | Bitten-1 | 2014 | |
| Joey! | Joey! | Bitten-1 | 2014 | |
| Nick, stay there! | Nick, kıpırdama! | Bitten-1 | 2014 | |
| ~ YUKON BÖLGESİ ~ | Bitten-1 | 2014 | |
|
| ¤ Bir Hafta Önce ¤ | Bitten-1 | 2014 | |
|
| I left a 50 on the counter for the stuff. | Malzeme için tezgahın üzerine bir ellilik bıraktım. | Bitten-1 | 2014 | |
| You can hold on to the change, Hank. | Üstü kalsın Hank. Tamam. | Bitten-1 | 2014 | |
| Wind's picking up, huh? | Rüzgar sertleşiyor, değil mi? Balık için berbat bir hava. | Bitten-1 | 2014 | |
| I think I'll catch something. | Sanırım bir şeyler yakalayacağım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Hey, old timer. | Babalık... Dawson City'ye ne kadar var? | Bitten-1 | 2014 | |
| Read the sign. | Tabelaya baksana. | Bitten-1 | 2014 | |
| You got any food in there? | Yemeğin var mı içeride? Olta solucanı yersen var. | Bitten-1 | 2014 | |
| Ha ha, very funny. | Çok komik. | Bitten-1 | 2014 | |
| Any chance you giving me a ride to town? | Kasabaya bırakabilir miydin acaba? Olmaz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Thanks for nothing. | Teşekkürü hiç hak etmiyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| Who sent you? | Kim gönderdi seni? Kimse göndermedi dostum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Who sent you? | Seni kim gönderdi dedim! | Bitten-1 | 2014 | |
| Mm! Who sent you? Nobody, man! | Kim gönderdi seni? Kimse dostum! | Bitten-1 | 2014 | |
| Wait, wait, hold up! | Bekle bekle, dur! Dinle beni! | Bitten-1 | 2014 | |
| Okay? I'm just looking to get lost. | Tamam mı? Ben sadece kaçmaya çalışıyordum. Hepsi bu. | Bitten-1 | 2014 | |
| If I knew there was another werewolf around, | Etrafta başka bir kurt adam olduğunu bilseydim, | Bitten-1 | 2014 | |
| I would've steer clear, I swear! | bulaşmazdım, yemin ederim! | Bitten-1 | 2014 | |
| Get lost from what? | Neden kaçıyorsun? Sürüden! | Bitten-1 | 2014 | |
| You either join 'em or you get gone. | Ya onlara katılırsın ya da kaybolursun. | Bitten-1 | 2014 | |
| And I'm gettin' gone. | Ben de kayboluyordum. | Bitten-1 | 2014 | |
| The Pack? | Sürüden demek? Evet. Malum. Stonehaven'daki Danvers. | Bitten-1 | 2014 | |
| I thought it was the Sorrentinos. | Sorrentinolar olduğunu sanıyordum. | Bitten-1 | 2014 | |
| That was 15 years ago. Where have you been? | O 15 yıl önceydi. Sen nerelerdeydin böyle? | Bitten-1 | 2014 | |
| Oh, right. | Pekala. | Bitten-1 | 2014 | |
| Well, things change. | Her şey değişiyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| You give me a drink, | Bana bir içki ver, sana her şeyi anlatayım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Change happened when the girl showed up. | Kız ortaya çıkınca değişiklikler oldu. | Bitten-1 | 2014 | |
| Girl? What girl? | Kız mı? Ne kızı? Dişi kurt adam. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's impossible. | İmkansız bir şey. Sanırım değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| Because, true, she's bitten in. | Zira doğru, kız ısırılmış. Hayatta kalan yegane kız. | Bitten-1 | 2014 | |
| Crazy, right? | Çılgınca, değil mi? Kız çok seksi bir piliçmiş aynı zamanda. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'd like to spread her like butter. | O kızın kestanesini çizmek isterim. | Bitten-1 | 2014 | |
