Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 115
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Go away. | Arabadan uzaklaş. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Get that out of the car. | Çıkar şunu arabadan. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Let go of me! | Bırak beni! | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Get off, I'm telling you. | Bırak diyorum sana. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
We're splitting it. | Bölüşüyoruz. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
It's over. | Artık bitti. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
That's mine. | Bu da bana. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Shit! | Kahretsin. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Go to the parking lot. | Otoparka gidelim. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
I have to talk to you. | Seninle konuşmam gerek. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
I called twice, I lost my cell phone. | Seni iki defa aradım, cep telefonumu kaybettim. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
You know, Sophie... | Biliyorsun Sophie... | 13 mxB2-1 | 2007 | |
...I got a thing. | ...bir iş üzerindeyim. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
If it works, we go. | Her şey yolunda giderse, buradan gidiyoruz. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
You have to trust me. | Bana güvenmen gerek. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
What's this? | Bu ne? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Francis found it on Philippe by the hold up. | Francis, soygundan sonra bunu Philippe'in üstünde bulmuş. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
What hold up? | Ne soygunu? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
I didn't shoot him. | Onu ben vurmadım. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
I didn't want that to happen. | Böyle olsun istemedim. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
You gotta believe me. | Bana inanman gerek. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Police! | Polis! | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Don't move. | Kıpırdama. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Don't move. Stop! | Kıpırdama! Dur! | 13 mxB2-1 | 2007 | |
I'm outta here. Where're you going? | Ben gidiyorum. Nereye gidiyorsun? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
I'm gone. What're you doing? | Gidiyorum işte. Ne yapıyorsun sen? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
That's it. You friend's a druggie. | Arkadaşın, uyuşturucu bağımlısı. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
He's buying drugs with the dough from the hold up. | Soygun parasıyla uyuşturucu alıyor. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
You have to stay. | Kalman gerek. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
No, that's it. | Hayır, buraya kadar. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
It's useless to break everything, I'm outta here. | Her şeyi mahvetmenin bir anlamı yok, ben gidiyorum. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
You can't go, Farouk, you have to stay. | Gidemezsin, Farouk. Kalmak zorundasın. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
We're adults, I don't mother people. | Biz yetişkiniz, kimseye annelik edemem. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
We didn't do this for nothing. Stay. | Bunları boş yere yapmadık. Kal. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
What will I do? | Ne yapayım? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
I'm not gonna change his diapers! | Onun bezini değiştiremem! | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Why should we stay? | Neden burada kalmamız gerekiyor? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
I can't, Farouk. | Yapamam, Farouk. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
What'll I do? | Ne yapayım? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
What'll I do? | Ben ne yapacağım? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Shoulda thought before. | Önceden düşünmen gerekirdi. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Don't go tonight, go tomorrow. | Bugün gitme, yarın gidersin. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
You have to stay for me. | Benim için kalman gerek. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
You can't just go like this. | Böyle çekip gidemezsin. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Fine, I'll go tomorrow. | Peki, yarın gideceğim. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
OK, tomorrow. | Tamam, yarın. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Thanks, Farouk. | Teşekkürler, Farouk. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Where's Jose? | José nerede? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Reza, where's Jose? | Réza, José nerede? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
I dunno. | Bilmem. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Do you know where Jose is? | José'nin nerede olduğunu biliyor musun? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Where is he? | Nerede o? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Where's Jose? I don't know. | José nerede? Bilmiyorum. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
F.ck, where's the money? | Para nerede? | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Find the fucking money! Find it! He took it! | Ara şu parayı! Ara çabuk! O almış! | 13 mxB2-1 | 2007 | |
He fucked us over! | Bizi uyuttu! | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Motherfucker! | Aşağılık herif! | 13 mxB2-1 | 2007 | |
Most people need only money to be honest. | Çoğu kişinin dürüst olması için yalnızca para gerekir. | 13 mxB2-1 | 2007 | |
And last but not least, to Susan "The Steamroller" Purtree | Ve sonunda ama en son değil, tüm bunları düzenlediği için... | 13 Sins-1 | 2014 | |
for putting this all together. | ...alkışlar Susan Purtree'ye, nam ı diğer "Ezici Güç". | 13 Sins-1 | 2014 | |
And now, finally, at long last, as some of you may be saying, | Ve şimdi, sonunda, uzun bekleyişin ardından, sizlerin de söyleyeceği gibi... | 13 Sins-1 | 2014 | |
it is my honor, my privilege, my personal pleasure | ...devrin adamı, Perth Üniversitesi'nden... | 13 Sins-1 | 2014 | |
to present to you the man of every hour, | ...Profesör Edgar Solomon'u sizlere sunmaktan... | 13 Sins-1 | 2014 | |
University of Perth's own Professor Edgar Solomon. | ...onur, ayrıcalık ve zevk duyarım. 1 | 13 Sins-1 | 2014 | |
Hear, hear! | Dinleyin, dinleyin! 1 | 13 Sins-1 | 2014 | |
Thank you. Sincerely. | Teşekkür ederim. Saygılarımla. | 13 Sins-1 | 2014 | |
A bear taking a dump 1 | Ayının biri gitmiş çöplüğe sormuş tavşana: | 13 Sins-1 | 2014 | |
"Does shit stick to your fur as a habit?" | "Bu b.k parçası, elbise diye mi bulaşmış postuna?" | 13 Sins-1 | 2014 | |
"Of course not," said the hare, | Demiş ki tavşan: "Tabi ki hayır!" | 13 Sins-1 | 2014 | |
"It's really quite rare," | "Bu şey olur çok nadir." | 13 Sins-1 | 2014 | |
so the bear wiped his ass with the rabbit. | Sonra ayı tutmuş tavşanı, ve onunla silmiş g.tünü. | 13 Sins-1 | 2014 | |
There once was a lady named Dot | Bir zamanlar varmış bir kadın Dot adında. | 13 Sins-1 | 2014 | |
who lived off of pig shit and snot. | Yaşarmış domuz pisliği ve sümük parasıyla. | 13 Sins-1 | 2014 | |
When she ran out of these, she ate the green cheese... | Yeşil renkli peyniri yemiş tüm bunlardan kurtulduğunda... | 13 Sins-1 | 2014 | |
that she grew on the sides... | ...ve sonra birdenbire dönüşmüş bir... | 13 Sins-1 | 2014 | |
of her twat. | ...y.rrağa. | 13 Sins-1 | 2014 | |
Oh, my God. | Aman tanrım! | 13 Sins-1 | 2014 | |
Are you all right? You OK? | Her şey yolunda mı? Sen iyi misin? | 13 Sins-1 | 2014 | |
I'm so sorry. OK. | Çok üzgünüm. Tamam. | 13 Sins-1 | 2014 | |
Edgar? What are you doing? | Edgar? Ne yapıyorsun? | 13 Sins-1 | 2014 | |
Oh, my...! | Aman Allah... | 13 Sins-1 | 2014 | |
Hands over your head, sir! Just one moment. | Eller yukarı bayım! Bir dakika. | 13 Sins-1 | 2014 | |
Please, sir, don't reach in your jacket! | Lütfen bayım, sakın ceketinize ulaşmaya çalışmayın! | 13 Sins-1 | 2014 | |
...I'm calling on behalf of AAMQ debt acquisitions | ...LBF Platin kartınızdaki bakiyenizle ilgili... | 13 Sins-1 | 2014 | |
regarding the balance on your LBF Platinum card... | ...AMQQ borç devralma birimi adına arıyorum. | 13 Sins-1 | 2014 | |
If you do not pay your outstanding bill... | Faturanızı ödemezseniz... | 13 Sins-1 | 2014 | |
...your power will be cut off by noon Friday, July... | ...elektriğiniz bu Cuma öğlen kesilecektir. Haziran... | 13 Sins-1 | 2014 | |
Hello? Hi, I'm here. And I might be able to pay you today. | Alo? Merhaba, buradayım. Ve bugün ödeme yapmam mümkün olabilir. | 13 Sins-1 | 2014 | |
I think I'm about to get some good news. | Bazı iyi haberler almak üzere olduğumu düşünüyorum. | 13 Sins-1 | 2014 | |
I think you're gonna get it. Stop jinxing it. | Bence bu terfiyi alacaksın. Nazar değdireceksin. | 13 Sins-1 | 2014 | |
It's unjinxable. You got it. Stop saying that. | Nazar değmez. Terfi sende. Böyle söyleme. | 13 Sins-1 | 2014 | |
Too bad. Just tie my lucky tie. | Çok kötü. Sadece uğurlu kravatımı bağla. | 13 Sins-1 | 2014 | |
Senior sales representative. | Sayın üst düzey satış temsilcisi. | 13 Sins-1 | 2014 | |
Honey, when's the last time Kopeckny asked you in for a meeting one on one? | Tatlım, Kopeckny senden en son ne zaman baş başa bir buluşma istedi? | 13 Sins-1 | 2014 | |
Never. So there! | Hiçbir zaman. Demek öyle! | 13 Sins-1 | 2014 | |
If I get this promotion, we are so going on a honeymoon. | Bu terfiyi alırsam, balayına gidebiliriz. | 13 Sins-1 | 2014 | |
Who needs a honeymoon? After this weekend we'll be married. | Kimin balayına ihtiyacı var ki? Haftaya evli olacağız. | 13 Sins-1 | 2014 | |
You'll ask, "Where's the remote?" | "Uzaktan kumanda nerede?" diye soracaksın. | 13 Sins-1 | 2014 | |
But I mean like a husband asking his wife where is the remote. | Tıpkı eşine "Uzaktan kumanda nerede?" diye soran bir koca gibi. | 13 Sins-1 | 2014 | |
Thank you. Hey. | Teşekkür ederim. Hey. | 13 Sins-1 | 2014 |