Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160924
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
There was one of them in our kitchen. | İçlerinden biri az önce mutfağımızdaydı. Onlardan biri mutfağımızdaydı. Onlardan biri de mutfağımızdaydı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Master Bruno, how are you today? Fed up. | Efendi Bruno, nasılsın bugün? Sıkıldım. Efendi Bruno, bugün nasılsınız? Sıkıntıdan patlıyorum. Efendi Bruno, bugün nasılsınız? Sıkıldım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You said the same thing every day for two whole weeks. | İki hafta boyunca her gün aynı şeyi söyleyip durdun. İki haftadır her gün aynı şeyi söyledin. İki hafta boyunca her gün aynı şeyi söylediniz. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's true. Well, you should be out playing. | Bu doğru ama. Neyse, dışarıda oynamalısın belki de. Doğru da ondan. Dışarıya çıkıp oynamalısın. Doğru. Dışarı çıkıp oynamalısınız. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Playing with who? I don't know. Gretel? | Kimle oynayacağım? Bilmiyorum. Gretel'e ne dersin? Kiminle oynayacağım? Bilmiyorum. Gretel'la olmaz mı? Kiminle oynayacağım? Bilmem. Gretel’le? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, you can make your own fun. That's what I'm trying to do. | Pekâla, kendi eğlenceni yaratabilirsin. Benim zaten yapmaya çalıştığım da bu. Kendi eğlenceni yaratabilirsin. Ben de öyle yapmaya çalışıyorum. O zaman kendi kendinize eğlenebilirsiniz. Ben de öyle yapmaya çalışıyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
One thing's for sure, | Bir şey kesin ki... Kesin olan bir şey var ki Şurası kesin... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
sitting around being miserable won't make things any happier. | ...mutsuz halde öylece oturmak hiçbir şeyi daha iyi yapmayacak. o da miskin miskin oturmanın mutluluk getirmeyeceği. ...boş boş oturmak hiçbir şeyi daha neşeli hale getirmez. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno, what are you doing? Exploring! | Bruno, ne yapıyorsun? Etrafı keşfediyorum! Bruno, ne yapıyorsun? Keşfe çıktım! Bruno, ne yapıyorsun? Keşfe çıkıyorum! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
No! No, not in the back. I told you, it's out of bounds. | Hayır! hayır, arkada olmaz. Sana söyledim, orası sınırların dışı. Hayır! Hayır, arka tarafta olmaz. Sana söylemiştim, orası yasak. Hayır! Hayır, arka tarafta olmaz. Sana söylemiştim, orası yasak bölge. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Explore at the front. But I've explored it all. | Ön tarafı keşfet. Ama orayı tamamen keşfettim zaten. Ön tarafta keşfe çık. Ama orada keşif yaptım. Ön tarafta keşfe çık. Ama orayı zaten keşfettim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, find something else to do. Like what? | Pekâlâ, yapacak başka bir şey bul o zaman. Ne gibi? Yapacak başka bir şey bul. Ne gibi? O zaman, yapacak başka bir şey bul. Ne gibi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Come back in now, and we'll think of something. | Hemen geri dön, bir şeyler düşüneceğiz. Şimdi içeri gel, bir şeyler düşünürüz. Şimdi buraya gel de bir şeyler düşünelim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
So, children, what are you doing today? | Çocuklar, bugün ne yaptınız bakalım? Çocuklar, bugün ne yapacaksınız? Evet, çocuklar bugün ne yapacaksınız? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Same as yesterday. FATHER: And what was that? | Dünkünün aynısı. Pekala neymiş o? Dün yaptığımızın aynısını. Dün ne yaptınız? Dün ne yaptıysak. Ne yapmıştınız peki? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Same as the day before. Except you went exploring. | Evvelsi günkünün aynısı. Keşfe çıkman hariç. Önceki gün yaptığımızın aynısını. Ama keşfe çıktın. Önceki gün yaptığımızı. Keşfe çıkmanın haricinde. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I like exploring. FATHER: Where did you go? | Keşfetmeyi seviyorum. Nereye gittin? Keşfe çıkmayı seviyorum. Nereye gittin? Keşfetmeyi seviyorum. Nereye gittin? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I wanted to look in the back garden, but Mum wouldn't let me. | Arkaya bahçeye bakmak istedim ama annem izin vermedi. Arka bahçeye bakmak istedim ama annem izin vermedi. Arka bahçeye bakmak istedim ama annem izin vermedi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The back garden? | Arka bahçe mi? Arka bahçeye mi? Arka bahçe mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, God forbid. | Tanrı korusun. Tanrı korumuş. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I expect you'll be missing those friends of yours. | Sanırım arkadaşlarını özlüyorsun. Herhalde arkadaşlarını özlüyorsundur. Şu arkadaşlarını özlediğini tahmin edebiliyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I even miss school. | Okulu bile özlüyorum. Okulu bile özledim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, I never thought I'd hear you say that. | Bunu söylediğini duyacağımı hiç sanmazdım. Senden bunu duyacağım hiç aklıma gelmezdi. Şey, senden bunu duyacağım hiç aklıma gelmezdi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Anyway, you won't be missing it for long. | Her neyse, artık daha fazla özlemeyeceksin. Neyse, bu özlemin fazla uzun sürmeyecek. Zaten bu hasret yakında sona erecek. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Really? I've arranged a tutor for you both. | Gerçekten mi? Siz ikiniz için özel öğretmen ayarladım. Sahi mi? İkinize bir özel öğretmen ayarladım. Gerçekten mi? İkinize de özel öğretmen tuttum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
A Herr Liszt will be visiting twice a week. | Bay Liszt haftada iki kez buraya gelecek. Bay Liszt haftada iki kez ziyarete gelecek. Herr Liszt haftada iki kez gelecek. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
BRUNO: So we're not going to school? | Yani okula gitmeyecek miyiz? Öyleyse okula gitmiyor muyuz? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
School's coming here? FATHER: Mmm hmm | Okul mu buraya geliyor? Okul mu buraya gelecek? Okul mu buraya geliyor? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
On an old bicycle, I gather. | Eski bir bisiklet üzerinde, ben getirtiyorum. Sanıyorum külüstür bir bisikletle. Muhtemelen eski bir bisikletle. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
KOTLER: It's a bird without the... | Bu bir kuş... Bu bir kuş ve... O bir kuş ama... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Can I ask you a favour? Well, you can ask. | Senden bir iyilik isteyebilir miyim? Tabii ki, isteyebilirsin. Senden bir iyilik isteyebilir miyim? İsteyebilirsin. Senden bir iyilik istesem? Peki, iste bakalım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Are there any spare tyres around? | Buralarda hiç yedek lastik var mı? Buralarda fazla araba lastiği var mı? Buralarda hiç boş teker var mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
An old one from one of the trucks or something? | Bir kamyon ya da benzeri bir şeyden kalan? Kamyonlardan falan kalan eski bir lastik. Kamyon veya başka bir şeyin eski tekeri? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, the only spare tyre I've seen around here | Pekâla, bu civarda gördüğüm tek yedek lastik... Buralarda gördüğüm tek fazla lastik Şey, buralarda gördüğüm tek tekerlek... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
belongs to Lieutenant Meinberg. | ...Teğmen Meinberg'e ait. Teğmen Meinberg'de. ...Teğmen Meinberg’e ait. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, is he using it? Yes, he's very attached to it. | Peki onu kullanıyor mu? Evet, ona çok bağlıdır. Peki onu kullanıyor mu? Evet, hatta her gün daha da şişiriyor. Peki, onu kullanıyor mu? Evet, tam da üzerinde. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Oh, stop it. He doesn't understand. He's only eight. | Keş şunu. Anlayamaz. O sadece sekiz yaşında. Kes şunu. Espriyi anlamıyor. Daha sekiz yaşında. Kes şunu. Anlamıyor. Daha sekiz yaşında. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You're only 12, so stop pretending you're any older. | Sen de sadece 12 yaşındasın, daha büyükmüş gibi davranmayı kes artık. Sen de daha 12 yaşındasın, daha büyükmüş gibi davranmayı bırak. Sen de daha 12 yaşındasın, o yüzden daha büyükmüş gibi davranmayı bırak. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What do you want a tyre for, anyway? | Bu arada niçin lastik istiyorsun? Lastiği ne yapacaksın ki? Her neyse, tekerleği ne için istiyorsun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I want to make a swing. A swing? | Salıncak yapmak istiyorum. Salıncak mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
That does sound exciting. | Bu çok heyecan verici görünüyor. Heyecan verici bir fikir. Gerçekten heyecan verici. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Here, now. | Buraya gel, hemen. Hemen buraya gel. Buraya gel, hemen. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Move! | Yürü! Çabuk! Yürü! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Take this boy to the outhouse in the back garden. | Bu çocuğu arka bahçedeki depoya götür. Şu çocuğu arka bahçedeki müştemilata götür. Çocuğu arka bahçedeki depoya götür. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
There are some tyres in there. He will select one. | Orada birkaç lastik var. İçlerinden birini seçecek. Orada birkaç araba lastiği var. Birini seçecek. Orada birkaç tekerlek var. Bir tanesini seçecek. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You will carry it where he asks. Do you understand? | Nereye isterse oraya taşıyacaksın. Anladın mı? Nereye isterse taşıyacaksın. Anladın mı? Nereye isterse, oraya taşıyacaksın. Anladın mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, little man, what are you waiting for? | Pekâlâ küçük adam, daha ne bekliyorsun? Ne bekliyorsun delikanlı? Küçük adam, ne duruyorsun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
How about this one? | Buna ne dersin? Şuna ne dersin? Buna ne dersin? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Where's my mum? | Annem nerede? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
She's out. | Dışarıya çıktı. Dışarıda. Dışarı çıktı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
When is she back? Soon, I expect. | Ne zaman geri döner? Yakında sanırım. Ne zaman dönecek? Herhalde birazdan döner. Ne zaman dönecek? Şimdi gelir. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But don't worry. | Ama endişelenme. Ama merak etme. Ama endişelenme. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But I might bleed to death. No, you won't. | Ama kan kaybından ölebilirim. Hayır, ölmeyeceksin. Ama kan kaybından ölebilirim. Hayır, ölmezsin. Ama kan kaybından ölebilirim. Hayır ölmeyeceksin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Will I need to go to hospital? No. It's only a small cut. | Hastaneye gitmem gerekecek mi? Hayır. Yalnızca küçük bir kesik. Hastaneye gitmem gerekecek mi? Hayır. Sadece küçük bir kesik. Hastaneye gitmeyecek miyim? Hayır. Sadece küçük bir yara. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Come on. It's not that bad. | Hadi ama... O kadar da kötü değil. Yapma. O kadar da kötü değil. Haydi ama. O kadar da kötü değil. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
There, all better. | İşte, şimdi daha iyi. İşte, daha iyi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What's your name? Pavel. | Adın nedir? Pavel. Adın ne? Pavel. Adın ne? Pavel. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Now, you've got to sit still for a few minutes | Şimdi, tekrar yürümeye başlamadan önce... Yaralı bacağınla yürümeden önce Şimdi yeniden yürümeye başlamadan önce birkaç dakika... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
before you start walking around on that again. | ...bir kaç dakika kıpırdamadan oturmalısın. birkaç dakika hareket etmeden oturmalısın. ...kımıldamadan oturmak zorundasın. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Will you tell my mum what happened? | Anneme ne olduğunu anlatacak mısın? Anneme yaramdan söz edecek misin? Anneme ne olduğunu söyleyecek misin? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I think she's going to see it for herself. | Muhtemelen kendisi anlayacaktır. Sanırım zaten kendisi görür. Kendisi anlayacaktır zaten. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
She'll probably take me to a doctor. | Büyük ihtimalle beni bir doktora götürecektir. Büyük ihtimalle beni doktora götürür. Muhtemelen beni doktora götürecek. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It could be worse than it looks. It isn't. | Göründüğünden daha ciddi olabilir. Değil. Göründüğünden daha kötü olabilir. Değil. Göründüğünden daha kötü olabilir. Değil. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
How would you know? You're not a doctor. | Sen doktor değilsin ki, nereden bileceksin? Nereden biliyorsun? Doktor değilsin ki. Nereden biliyorsun? Sen doktor değilsin ki. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Yes, I am. No, you're not. | Evet, doktorum. Hayır, değilsin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You peel potatoes. | Sen patates soyarsın. Patates soyuyorsun. Patates soyuyorsun. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I practised as a doctor. | Buraya... Doktorluk yapıyordum. Pratisyen doktorluk yaptım. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Before I... | ...gelmeden önce... Buraya... Buraya... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Before I came here. | ...doktor olarak çalışıyordum. Buraya gelmeden önce. Buraya gelmeden önce. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You couldn't have been much good then, if you had to practise. | Eğer çalışmak zorundaysan, çok da iyi bir doktor değilmişsin demektir. Bıraktıysan demek ki o kadar da iyi değilmişsin. Pratik yaptığına göre iyi bir doktor değilmişsin. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Now, what are you going to be when you grow up? | Peki, büyüyünce sen ne olacaksın? Peki sen büyüyünce ne olacaksın? Söyle bakalım büyüyünce ne olacaksın? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I know. An explorer. | Bence, bir kaşif. Biliyorum. Kaşif. Söyleyeyim. Bir kâşif. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
How do you know that? | Nasıl bildin? Nereden biliyorsun? Nereden biliyorsun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Is it nice on the farm? | Çiftliğiniz güzel mi? Çiftlik güzel mi? Çiftlikte olmak güzel mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Bruno. Bruno, what happened to you? | Bruno. Bruno, ne oldu sana? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I made a swing, but I fell off it and cut my knee. | Bir salıncak yaptım ama düşüp dizimi yaraladım. Bir salıncak yapmıştım ama düşüp bacağımı kestim. Salıncak yaptım, ama düştüm ve dizim kanadı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But Pavel here, he carried me in and put a bandage on it. | Ama Pavel beni içeri taşıdı ve ayağımı sardı. Pavel beni içeri taşıyıp yaramı sardı. Ama Pavel, beni buraya, içeri taşıdı ve yaramı sardı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Go to your room. But Pavel says I... | Odana git. Ama Pavel dedi ki... Eğer benim gibi giyinip, saçlarını kazıtırsan olur. Odana git. Ama Pavel diyor ki ben... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Don't argue. Go to your room. | Bana karşı çıkma. Odana git. Karşı gelme. Odana git. İtiraz etme. Odana git. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's not fair, you having this view. | Sadece senin dışarı bakman hiç adil değil. Senin böyle bir manzaran olması haksızlık. Bu adil değil, ne güzel manzaran var. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, I'm not swapping. | Değiş tokuş yapacak değilim. Odaları değişmem. Değişmiyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I think school's here. | Sanırım okul geldi. Galiba okul geldi. Sanırım okul geldi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
LISZT: No, I mean more recent history. | Ben daha yakın geçmişten bahsediyordum. Hayır, daha yakın tarihten söz ediyorum. Hayır, yakın tarihten söz ediyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Are you interested in current affairs? Yes, very. | Son gelişmeleri takip ediyor musun? Evet, hem de çok. Güncel olaylarla ilgileniyor musunuz? Evet, hem de çok. Güncel olaylarla ilgileniyor musunuz? Evet, hem de çok. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
So, you'll be aware of the situation | O zaman büyük ulusumuzun halihazırda... O halde büyük ulusumuzun içinde bulunduğu durumdan Öyleyse, büyük ulusumuzun... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
in which our great nation presently finds itself. | ...içinde yer aldığı durumdan da haberdarsındır. haberiniz vardır. ...şu sıralar içinde bulunduğu durumun farkındasındır. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Yes. I read newspapers whenever I can and one of Father's men | Evet, fırsatım oldukça gazete okumaya çalışıyorum ve babamın adamlarından biri... Evet. Elime geçince gazete okuyorum ve babamın adamlarından biri Evet. Fırsat buldukça gazete okuyorum ve babamın adamlarından biri... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
keeps me up to date on everything that's happening. | ...neler olup bittiği konusunda bana bilgi veriyor. beni olup bitenler konusunda haberdar ediyor. ...en son olup bitenlerden beni haberdar ediyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Good. And you, Bruno. Have you been reading newspapers? | Güzel. Peki sen, Bruno. Gazete okur musun? Güzel. Peki ya sen gazete okuyor musun Bruno? Güzel. Ya sen, Bruno. Gazete okuyor musun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Have you been reading anything? Books. | Herhangi bir şey okur musun? Kitap okurum. Herhangi bir şey okuyor musun? Kitap. Herhangi bir şey okuyor musun? Kitaplar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Good. What sort of books? | Güzel. Ne çeşit kitaplar okursun? Güzel. Ne tür kitaplar okuyorsun? Güzel. Ne tür kitaplar? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Adventure books, mainly. | Genel olarak, macera kitapları. Genellikle macera kitapları. Çoğunlukla macera kitapları. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You know, knights in shining armour, exploring strange lands and stuff, | Şövalyelerin parlak zırhları içinde bilinmeyen bölgelere keşfe çıktığı... Bilirsiniz işte, yabancı toprakları keşfe çıkan parlak zırhlı şövalyeler Bilirsiniz, parlak zırhlı şövalyeler tuhaf şeyleri ve yerleri keşfediyorlar... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
and silly princesses always getting in the way. | ...aptal prenseslerin yollarına çıktığı türden. ve sürekli onlara engel olan aptal prensesler. ...ve yollarına aptal prensesler çıkıyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Time to get your head out of those fiction books | Başını o kurgu kitaplardan kaldırıp... O kurmaca kitapları okumayı bırakıp Kafanı bu masal kitaplarından arındırmanın ve... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
and start learning about fact. | ...biraz gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi. gerçekleri öğrenmeye başlamanın vakti geldi. ...gerçeği öğrenmenin zamanı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Time, I think, to turn your mind to the real world, | Ve sanırım gerçek dünyayı öğrenmeye başlamak için... Bence artık gerçek dünyayı öğrenmelisin Sanırım, zihninin gerçek dünyaya dönme zamanı... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
and I believe this would be the perfect start. | ...bu harika bir seçim olacaktır. ve bu kitabın mükemmel bir başlangıç olacağına inanıyorum. ...ve inanıyorum ki bu mükemmel bir başlangıç olacak. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Die, die! | Öl, öl! Geber, geber! Geber, geber! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Die, die. | Öl, öl! Geber, geber. Geber, geber. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |