Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179717
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Quit staring at my dick! | Aletime bakmayı kes! Aletime bakmaktan vazgeç! | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
In retrospect, I think I might've been mistaken. | Şimdi düşünüyorum da, yanılmış olabilirim. Düşünüyorum da o adama haksızlık etmiş de olabilirim. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
What about the staII? | Ya kabin? Peki ya kapalı bölme? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
No, it didn't work either. | Hayır, o da işe yaramadı. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Every time I go to take a piss, I get the image of that guy's eyes on my shank. | Her denememde o herifin gözlerini aletimin üzerinde hissettim. Ne zaman işemeye gitsem, o herifin gözlerini aletimin üstünde hissediyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
And then that's when I start hearing the voices. | İşte tam o sırada, sesleri duymaya başladım. Ve sonra... Tam o noktada sesleri duyuyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Voices? | Sesler? Sesleri mi? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I get this paranoid feeIing there are peopIe outside the staII, | Dışarıda insanlar olduğuna ve işemekte zorlandığımı Kapalı bölmenin dışındaki insanların varlığını hissediyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
and they know I'm having a difficult time taking a piss. | bildiklerine dair paranayokça bir hisse kapılıyorum. Ve sanki hepsi benim hakkımda konuşuyor gibiler. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I can hear them saying, ''What's taking him so long? | Şöyle dediklerini duyabiliyorum: "Neden bu kadar uzun sürüyor? Söylediklerini duyabiliyorum, "Bu kadar zamanını alan ne?" | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Why can't he just piss Iike a normaI person? | "Neden normal bir insan gibi işeyemiyor? "Niçin normal bir insan gibi sadece işeyemiyor?" | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I don't hear any peel'' | "Çiş sesi duyamıyorum." "Herhangi bir akış duymuyorum." | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I'm reaIIy fucked up. | Çok kötü durumdayım. Gerçekten kafayı yedim. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Psychosomatic auditory haIIucinations. | Psikosomatik işitsel halüsinasyonlar. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Most peopIe have to pay for such a thing. | İnsanlar böyle şeylere sahip olmak için para ödüyor. Pek çok insan bunun için doktora gidiyor. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
So what the heII shouId I do? | Ne yapmalıyım peki? Ben ne yapacağım şimdi? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
WeII, first, | Öncelikle, Şey... Birincisi... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
you need to think about how this probIem affects other parts of your personaIity. | bu problemin, kişiliğinin diğer yönlerini nasıl etkilediğini düşünmelisin. ...bu problemin kişiliğinin diğer bölümünü nasıl etkilediğini düşünmen gerekiyor. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Oh. See, I recommend | Oh. Benim tavsiyem Oh. Bana sorarsan... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Oh, bro, that ain't right, man. | Oh, dostum, haksızlık bu. Oh kardeşim, bu doğru olamaz. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Take a Iook at the bat wing, bitch! Oh, it's so veiny. | Yarasa kanadına bak kancık! Oh, ne kadar da damarlı. Yarasa kanadına bir bakış at kaltak! Oh, bu çok damarlı. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Damn, Raddimus. Does DanieIIe know that you Iike to go both ways? How does that work? | Söyle Raddimus. Danielle iki tarafa da oynadığını biliyor mu? Nasıl oluyor? Evet Raddimus. Danielle senin iki türlü çalıştığını biliyor mu yoksa söylemedin mi? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Sweet victory. | Tatlı zafer. İşte zafer. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Good job, asshoIe. | İyi işti göt herif. İyi işti pislik. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I'm sorry. Go ahead. | Üzgünüm. Devam et. Özür dilerim, devam et. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
HeIIo, sir. My name is Monty. This is my trainee, Mitch. | Merhaba efendim. Adım Monty. Bu da stajyerim, Mitch. Merhaba, efendim. Benim adım Monty. Bu da stajyerim Mitch. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
How are you doing today? Oh, I'm sIipping graduaIIy into seniIity. | Nasılsınız bugün? Oh, yavaş yavaş bunaklığa kayıyorum. Nasılsınız bugün? Yavaş yavaş bunamaya başlıyorum artık. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
ReaIIy? Do you consider that a good thing or a bad thing? | Gerçekten mi? Sizce bu iyi bir şey mi yoksa kötü mü? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
WeII, it's a mixed bag. | Şey, ikisi de. Şey, bu karışık bir durum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
It's good in the sense that I can take waIks in my underwear. | İç çamaşırımla dışarı çıkabiliyor olmam açısından iyi. İç çamaşırımla yürüyüşe çıktığımda, bu güzel bir duygu. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I can give smaII chiIdren the middIe finger. | Küçük çocuklara el hareketi çekebilmem açısından da. Ayrıca küçük çocuklara orta parmağımı gösterebiliyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
But as Iong as I Iook happy whiIe I'm doing it, | Ancak bunları yaparken mutlu gözüktüğüm anda, Ama bunu yaparken ne kadar mutlu gözükürsem gözükeyim... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
peopIe just assume I'm seniIe. | insanlar hemen bunak olduğumu düşünüyor. ...insanlar sadece bunak olduğumu farz ediyor. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Yeah, so what's the bad? | Evet, kötü kısım ne? Peki kötü yanı nedir? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
WeII, sometimes I give smaII chiIdren the middIe finger | Şey, bazen çocuklara hareket çekiyorum Şey, bazen küçük çocuklara orta parmağımı gösteriyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
and don't reaIize I'm doing it untiI someone sIaps me. | ancak bunu, biri beni tokatlayana kadar fark etmiyorum. Ama biri beni tokatlayana kadar bunu yaptığımı fark etmiyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
So I reaIIy am going seniIe. | Yani, gerçekten bunuyorum. Galiba gerçekten bunaklaşıyorum ha? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
AIzheimer's can't be aII bad. | Alzheimer o kadar da kötü olamaz. Alzheimer o kadar da kötü bir şey değil. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
You get a chance to meet new peopIe every day. | Her gün yeni insanlarla tanışabilirsin mesela. Her gün yeni insanlarla tanıştığınızı sanıyorsunuz. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I Iike you, Monty. I Iike you too, sir. | Senden hoşlandım Monty. Ben de sizden hoşlandım efendim. Seni sevdim Monty. Ben de sizi sevdim efendim. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I Iike you too, Monty. | Ben de senden hoşlandım Monty. Ben de seni sevdim Monty. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
So what couId I get you to drink? | Size içecek olarak ne getirebilirim? Peki içmek için ne istersiniz? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I trust you. | Sana bırakıyorum. Sana güveniyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
You know what? You can count on me, sir. | Bana güvenebilirsiniz efendim. Biliyor musunuz? Bana güvenebilirsiniz efendim. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I don't even care if he gives me a poor tip, | Az bahşiş bıraksa bile umrumda olmaz, Eğer bana az bahşiş verse bile bunu umursamam. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
that is the cooIest oId man I've met in my entire Iife. | bu adam hayatımda tanıdığım en süper yaşlı. Tüm hayatım boyunca tanıştığım en kıyak moruk bu. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
How's your tabIe? CoupIe of hicks. | Senin masan nasıl? Birkaç kıro. Senin masan nasıl? Bir çift kıro. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Yikes. Yeah, but the check totaI's $63, | Iyy. Evet ama hesap 63$ tuttu Evet ama hesap toplamı altmış üç dolar. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
so even if they tip 15 percent I shouId make 10 bucks. | yani %15 bahşiş verseler bile 10$ kazanacağım. Bu yüzden % 15 bile verseler, on dolar eder. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
You're a bastard. So far I've made 15 percent of jack shit. | Seni piç. Ben henüz bi' bokun %15'ini kazanamadım. Sen bir alçaksın. Bunlardan yüzde on beş almak benim için imkânsız. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
There you go, buddy. It's aII you. | Al bakalım evlat. Hepsi senin. Tamam dostum. Hepsi senin. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Thanks a Iot. We'II see you next time. | Çok teşekkürler. Tekrar görüşmek üzere. Teşekkürler. Yine bekleriz. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
How much did they Ieave you? | Ne kadar bırakmışlar? Ne kadar bıraktılar? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
$1.91. | 1.91$. Bir dolar doksan bir. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
No fucking way. | Yok artık ama. Bu kadarı da fazla. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Excuse me, sir. You forgot your change. | Afedersiniz efendim. Paranızın üstünü unuttunuz. Affedersiniz efendim. Para üstünü unuttunuz. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
No. That's for you. That's your tip. | Hayır. O senin. Bahşişin. Hayır. O senin bahşişin. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Oh, no, no, no. I insist. You take it. | Oh, hayır, hayır. Israr ediyorum. Siz alın. Oh, yo, yo, yo. Israr ediyorum, alın bunu. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
You obviousIy need this more than I do. | Benden daha çok ihtiyacınız olduğu belli. Belli ki buna benden daha çok ihtiyacınız var. O hemen hemen 18. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I wanna speak to your manager now, pIease. This is horse shit. | Hemen müdürünüzle konuşmak istiyorum lütfen. Olmaz böyle şey. Hemen yöneticinizle konuşmak istiyorum lütfen. Bu saçmalık. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Okay, Mitch, you see what Dean did there? | Pekala Mitch, Dean'in ne yaptığını gördün mü? Evet Mitch, Dean'in orada ne yaptığını görüyor musun? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Don't ever do that. | Sakın böyle bir şey yapma. Asla bunu yapma. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
What, did he stiff you? He might as fucking weII have. | Bahşiş bırakmadı mı? Öyle sayılır. Sana gıcık mı yaptı? Öyle de denebilir. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Two bucks on a $63 check. | 63$'lık hesaba, 2$ bahşiş. Altmış üç dolarlık hesaptan iki dolar bahşiş. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Oh, damn. That is pretty shitty. | Ah be. Gerçekten kötüymüş. Oh, lanet olsun. İnanamıyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
For insuIting me I shouId get some free gift certificates and a key chain and a hat. | Hakarete uğradığım için, bedava hediye kuponları ve bir anahtarlık ve bir şapka verilmeli. Bu yapılan hakaret için bedava hediyeler almalıyım. Ve yemek biletleri... Ve bir de... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
AbsoIuteIy, sir. Yes. | Elbette efendim. Evet. Tabii, evet. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
And how about a coupIe of sundaes with some nuts on 'em? | Ve birkaç puding de fena olmaz, üzerlerinde fındık olsun. Ve meyveli dondurma nasıl olur? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Yeah, I wiII have Natasha take down aII your information, | Evet, Natasha'ya tüm bu bilgileri yazdırıp, Natasha tüm bilgilerinizi not alıyor. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
and I wiII make sure corporate sends those to you. | şirketin size yolladığına emin olacağım. Ve elbette bunları size, kişiye özel göndereceğim merak etmeyin. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
You're gonna maiI me a sundae? I want it now. | Postayla puding mi yollayacaksınız? Şimdi istiyorum. Bana meyveli dondurma mı postalayacaksın? Bunu şimdi istiyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Get in here. You wanna expIain to me what the heck you were thinking? | Gir içeri. Ne yaptığını sanıyorsun sen? Buraya gel. Bana bunu yaparken ne düşündüğünü açıklamak ister misin? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
InsuIting a customer Iike that? | Bir müşteriye öyle hakaret etmek? Bir müşteriye hakaret ederken? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
You're right. I know. I know. He just | Haklısın. Biliyorum. Biliyorum. Ama adam Haklısın. Biliyorum, biliyorum. Sadece... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I'm having a reaIIy bad day, Dan, and that guy caught me at the worst possibIe moment. | Berbat bir gün geçiriyorum Dan ve adam en kötü anda yakaladı beni. Gerçekten kötü bir gün geçiriyorum Dan ve o adam en kötü anımda bana rastladı. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I'm sorry. I Iost it. You're sorry? | Üzgünüm. Kendimi kaybettim. Üzgün müsün? Bak özür dilerim, ileri gittim. Özür diliyorsun. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I don't understand. I've never gotten a compIaint on you. | Anlamıyorum. Senden hiç şikayet almadım. Anlayamıyorum, bugüne kadar senden hiç bir şikâyet almadım. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
And you had to pick the day I offer you a promotion? | Ve sana terfi teklif ettiğim günü mü seçmek zorundaydın? Ve sana terfi teklif ettiğim günü mü seçiyorsun? | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I promise you it won't happen again, okay? | Söz veriyorum, bir daha olmayacak, tamam? Bunun tekrar olmayacağına dair sana söz veriyorum, tamam mı? Şimdi ben... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
Opportunity is knocking at the door. If you don't wanna answer it, fine. | Fırsat kapını çalıyor. Cevap vermek istemiyorsan, öyle olsun. Fırsat kapıyı çalıyor. Eğer buna cevap vermek istemiyorsan, güzel. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
There are peopIe who wouId jump at the chance. | Bu fırsatın üzerine atlayacak insanlar var. Burada bunun üzerine atlayacak insanlar var. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
CaIvin is chomping at the bit for this job. | Calvin bu iş için yanıp tutuşuyor. Calvin bu işi almak için yırtınıyor. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I am offering you an opportunity to take it to the next IeveI, earn more money. | Bir üst kademeye çıkmanı sağlayacak, para kazandıracak bir şans sunuyorum. Sana bir üst seviyeye geçmek ve daha fazla para kazanmak için bir fırsat teklif ediyorum ve senin yaptığına bir bak. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I want an answer by the end of your shift...tonight! | Mesainin sonunda bir cevap istiyorum... bu gece! Vardiya bitiminde bir cevap istiyorum. Bu gece! | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
And Dean, this is an expIoding offer. | Ve Dean, bu teklifin süresi yakında bitecek. Ve Dean, artık tren kalkmak üzere. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I don't work within the exact boundaries of the Iaw, | Kanunun kesin sınırları içinde gezinmem Kanunun sınırları içinde yaşamak istemiyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
because I wasn't consuIted when the goddamn Iaws were made. | çünkü lanet kanunlar yazılırken bana danışılmadı. Çünkü lanet olası kanunlar hazırlandığında bana danışılmadı. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
No, instead, nameIess, faceIess poIiticians, | Bunun yerine, isimsiz, kim olduğu belirsiz politikacılar, Hayır. Bunun yerine, neyin yanlış neyin doğru olduğuna... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
the so caIIed protectors of the moraI majority decide what is right and what is wrong. | ahlaki çoğunluğun sözde koruyucuları, neyin doğru ve yanlış olduğuna karar veriyor. ...dürüst çoğunluğun koruyucuları olduğu söylenen isimsiz kim olduğu belirsiz politikacılar karar verdi. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I mean, come on! | Yani, haydi ama ya! Yani, saçmalık. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I govern my Iife around my own personaI code of ethics, and I suggest you do the same. | Ben hayatımı kendi etiğime göre yönetiyorum, sana da tavsiye ederim. Yaşamımı kendi ahlak kurallarım etrafında yönetiyorum ve sana da aynısını yapmanı öneriyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
That way if, within the constructs of my own moraIity | Bu şekilde, eğer kendi ahlak temellerime uygun Yine de eğer kendi anlayışım içinde... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I were to do something that was considered iIIegaI, so be it. | ancak illegal kabul edilen bir şey yaparsam, sorun olmuyor. ...bazı şeyler yapmış olsaydım bunu yasa dışı kabul ederlerdi. Öyle olsun. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
I feeI no guiIt whatsoever. | Kesinlikle suçlu falan hissetmiyorum. Her ne ise hiç suçluluk hissetmiyorum. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
And furthermore, if I were to buckIe under the sociaI weight of the system | Ve ayrıca, tam olarak inanmadığım kanunlara uyarak, Ve ayrıca, eğer gerçekten inanmadığım kurallara bağlı kalarak sistemin... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
by adhering to Iaws that I do not truIy beIieve in, | sistemin sosyal yükü altında ezilirsem, ...sosyal baskısına boyun eğmiş olsaydım... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
then I wouId be extinguishing the very fire of patriotism and individuaIity. | vatanseverlik ve bireyselliğin ateşini söndürüyor olurum. ...yurtseverlik ve kişilik ateşini söndürüyor olacaktım. | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
It's It's so | Bu Bu çok Bu... Bu... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
In a sense, | Bir bakıma, Bu anlamda... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |
by having sex with Natasha, | Natasha ile seks yaparak, Natasha'yla seks yapmak yoluyla... | Waiting...-1 | 2005 | ![]() |