Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183663
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I don�t know if he�s trying to pay off a yacht or that my kidney has to come out. | yatının parasını ödemek için mi yoksa gerçekten böbreğim alınmalı bilmiyorum. bunu yatının parasını ödemek için mi diyor, yoksa gerçekten böbreğim alınmalı bilmiyorum. bunu yatının parasını ödemek için mi diyor, yoksa gerçekten böbreğim alınmalı bilmiyorum. bunu yatının parasını ödemek için mi diyor, yoksa gerçekten böbreğim alınmalı bilmiyorum. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It�s hard in a monetary system to trust people. | Parasal düzende insanlara güvenmek zordur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
If you came into my store and I said | eğer dükkanıma gelirseniz ve dersem ki Eğer dükkanıma gelirseniz ve dersem ki; Eğer dükkanıma gelirseniz ve dersem ki; Eğer dükkanıma gelirseniz ve dersem ki; | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
�This lamp that I�ve got is pretty good, but the lamp next door is much better�, | "elimdeki lamba güzel ama yan taraftaki daha iyidir" "Elimdeki lamba güzel ama yan taraftaki daha iyidir." "Elimdeki lamba güzel ama yan taraftaki daha iyidir." "Elimdeki lamba güzel ama yan taraftaki daha iyidir." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
I wouldn�t be in business very long. It wouldn�t work. | iş hayatında uzun kalamam.işler yürümez. İş hayatında uzun kalamam. İşler yürümez. İş hayatında uzun kalamam. İşler yürümez. İş hayatında uzun kalamam. İşler yürümez. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
If I were ethical, it wouldn�t work. | etik davranırsam işler yürümez Etik davranırsam işler yürümez. Etik davranırsam işler yürümez. Etik davranırsam işler yürümez. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So when you say industry cares for people� that�s not true. | sanayi sektörü insanlığa hizmet eder derseniz...bu doğru olmaz Sanayi sektörü insanlığa hizmet eder derseniz, bu doğru olmaz. Endüstri sektörü insanlığa hizmet eder derseniz, bu doğru olmaz. Endüstri sektörü insanlığa hizmet eder derseniz, bu doğru olmaz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They can�t afford to be ethical. | etik olmaya güçleri yetmez Etik olmaya güçleri yetmez. Etik olmaya güçleri yetmez. Etik olmaya güçleri yetmez. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So your system is not designed to serve the well being of people. | Sisteminiz insanların hayrına çalışmak için tasarlanmamıştır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
If you still don�t understand that there would be no outsourcing of jobs | eğer hala anlayamadıysanız ,insanları önemseselerdi Eğer hala anlayamadıysanız, insanları önemseselerdi, Eğer hala anlayamadıysanız, insanları önemseselerdi, Eğer hala anlayamadıysanız, insanları önemseselerdi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
if they cared about people. | ortada taşeronlar olmazdı ortada taşeronlar olmazdı. ortada taşeronlar olmazdı. ortada taşeronlar olmazdı. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Industry does not care. | endüstri umursamaz Endüstri umursamaz. Endüstri umursamaz. Endüstri umursamaz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They only hire people because it hasn�t been automated yet. | insanları işe almalarının sebebi henüz otomasyona geçmemiş olmalarıdır İnsanları işe almalarının sebebi henüz otomasyona geçmemiş olmalarıdır. İnsanları işe almalarının sebebi henüz otomasyona geçmemiş olmalarıdır. İnsanları işe almalarının sebebi henüz otomasyona geçmemiş olmalarıdır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So don�t talk about decency and ethics, we cannot afford it and remain in business. | terbiyeden ve ahlaktan bahsetmeyin , gücümüz yetmez ve iş hayatında kalamayız Terbiyeden ve ahlaktan bahsetmeyin, gücümüz yetmez ve iş hayatında kalamayız. "Terbiyeden ve ahlaktan bahsetmeyin, gücümüz yetmez ve iş hayatında kalamayız." "Terbiyeden ve ahlaktan bahsetmeyin, gücümüz yetmez ve iş hayatında kalamayız." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It is important to point out that regardless of the social system; | şunu belirtmek önemli ki sosyal sisteme bakılmaksızın Bunu belirtmek önemli ki, sosyal sistem, Bunu belirtmek önemli ki, sosyal sistem, Bunu belirtmek önemli ki, sosyal sistem, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
whether fascist, socialist, capitalist, or communist; | faşist mi ,sosyalist mi ,kapitalist mi ve komünist mi diye Faşist, Sosyalist, Kapitalist veya Komünist olsun, Faşist, Sosyalist, Kapitalist veya Komünist olsun, Faşist, Sosyalist, Kapitalist veya Komünist olsun, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
the underlying mechanism is still money, labor, and competition. | altta yatan mekanizma para , iş gücü ve rekabettir. altta yatan mekanizma, para, iş gücü ve rekabettir. altta yatan mekanizma, para, iş gücü ve rekabettir. altta yatan mekanizma, para, iş gücü ve rekabettir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Communist China is no less capitalistic than the United States. | komünist Çin ABD'den daha az kapitalist değildir. Komünist Çin, ABD'den daha az kapitalist değildir. Komünist Çin, ABD'den daha az kapitalist değildir. Komünist Çin, ABD'den daha az kapitalist değildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The only difference is the degree by which the state intervenes in enterprise. | aradaki tek fark devletin pazara girme derecesidir Aradaki tek fark, devletin pazara girme derecesidir. Aradaki tek fark, devletin pazara girme derecesidir. Aradaki tek fark, devletin pazara girme derecesidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
as the act of competition creates incentive, which motivates people to persevere. | insanları azimle çalıştıran rekabetin yarattığı dürtü sayesindedir. İnsanları azimle çalıştıran, rekabetin yarattığı dürtüdür. İnsanları azimle çalıştıran, rekabetin yarattığı dürtüdür. İnsanları azimle çalıştıran, rekabetin yarattığı dürtüdür. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
However, what isn't talked about, is how a competition based economy | Hakkında konuşulmayan şey ise,rekabete dayalı ekonominin Hakkında konuşulmayan şey ise, rekabete dayalı ekonominin, Hakkında konuşulmayan şey ise, rekabete dayalı ekonominin, Hakkında konuşulmayan şey ise, rekabete dayalı ekonominin, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
social stratification, technological paralisis, labor abuse | sosyal katmanlaşmaya , teknolojide duraklamaya ,işçilerin haklarının yenmesine sosyal katmanlaşmaya, teknolojide duraklamaya, işçilerin haklarının yenmesine sosyal katmanlaşmaya, teknolojide duraklamaya, işçilerin haklarının yenmesine sosyal katmanlaşmaya, teknolojide duraklamaya, işçilerin haklarının yenmesine | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and ultimately a covert form of government dictatorship | ve hükümetin zenginler elitler için olan ve hükümetin zengin elitler için olan ve hükümetin zengin elitler için olan ve hükümetin zengin elitler için olan | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
by the rich elite. | diktatörlüğüne nasıl hizmet ettiğidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
If a company dumps toxic waste into the ocean to save money, | Eğer bir şirket zehirli atıkları okyanusa para kazanmak için döküyorsa Eğer bir şirket zehirli atıkları okyanusa para kazanmak için döküyorsa, Eğer bir şirket zehirli atıkları okyanusa para kazanmak için döküyorsa, Eğer bir şirket zehirli atıkları okyanusa para kazanmak için döküyorsa, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
most people recognize this as "corrupt behavior". | bir çok insan bunu yanlış bir hareket olarak tanımlar bir çok insan bunu yanlış bir hareket olarak tanımlar. bir çok insan bunu yanlış bir hareket olarak tanımlar. bir çok insan bunu yanlış bir hareket olarak tanımlar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
On a more subtle level, | güç algılanan bir diğer husussa Güç algılanan bir diğer husussa, Güç algılanan bir diğer husussa, Güç algılanan bir diğer husussa, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
when Walmart moves into a small town and forces small businesses to shut down for they are unable to compete, | Walmart küçük bir kasabaya şube açıp ,rekabet edemeyen küçük işletmeleri kapanmaya zorladığında Walmart küçük bir kasabaya şube açıp, rekabet edemeyen küçük işletmeleri kapanmaya zorladığında, Walmart küçük bir kasabaya şube açıp, rekabet edemeyen küçük işletmeleri kapanmaya zorladığında, Walmart küçük bir kasabaya şube açıp, rekabet edemeyen küçük işletmeleri kapanmaya zorladığında, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
a grey area emerges. | gri bir bölge ortaya çıkar ortaya gri bir tablo çıkar. ortaya gri bir tablo çıkar. ortaya gri bir tablo çıkar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For what exactly is Walmart doing wrong? | Walmart'ın yaptığı kötülük nedir? | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Why should they care about the Mom and Pop organizations they destroy? | Bu küçük yok ettikleri küçük işletmeleri neden önemsemeliler ki? Yok ettikleri bu küçük işletmeleri neden önemsemeliler ki? Yok ettikleri bu küçük işletmeleri neden önemsemeliler ki? Yok ettikleri bu küçük işletmeleri neden önemsemeliler ki? | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Yet even more subtly, | daha da kurnazca olan Daha da kurnazca olan, Daha da kurnazca olan, Daha da kurnazca olan, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
which can do the work for less money, | bir makine çıktı diye | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
people tend to just accept that as | işinden çıkarıldığı zaman işinden çıkarıldığı zaman, işinden çıkarıldığı zaman, işinden çıkarıldığı zaman, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"the way it is", | insanlar bunu kabullenmeye meyillidirler insanlar bunu kabullenmeye meyillidirler. insanlık dışı bir uygulama olduğunu insanlar bunu kabullenmeye meyillidirler. insanlar bunu kabullenmeye meyillidirler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
not seen the inherent corrupt inhumanity of such an action. | bunun acımasız bir hareket olduğunu görmezler Bunun acımasız bir hareket olduğunu görmezler. Bunun acımasız bir hareket olduğunu görmezler. Bunun acımasız bir hareket olduğunu görmezler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Because the fact is, | çünkü temel Çünkü temel, Çünkü temelde, Çünkü temelde, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
whether it is dumping toxic waste, having a monopoly enterprise or downsizing the workforce, | zehirli atıklar denize dökülse de ,işgücünü azaltmak veya pazarı tekeline almaktır zehirli atıklar denize dökülse de, işgücünü azaltmak veya pazarı tekeline almaktır. zehirli atıklar denize dökülse de, pazar tekelleşse de veya işgücü azaltılsa da, zehirli atıklar denize dökülse de, pazar tekelleşse de veya işgücü azaltılsa da, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
the motive is the same : | sebep aynıdır : Sebep aynıdır: amaç aynıdır: amaç aynıdır: | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
profit. | Kar sağlamak. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They are all different degrees of the same self preserving mechanism, | hepsi aynı olan ve insanların iyiliğini her zaman para kazanmaktan sonra düşünen Hepsi aynı olan ve insanların iyiliğini her zaman para kazanmaktan sonra düşünen, Hepsi aynı olan ve insanların iyiliğini her zaman para kazanmaktan sonra düşünen, Hepsi aynı olan ve insanların iyiliğini her zaman para kazanmaktan sonra düşünen, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Therefore, corruption is not some byproduct of monetary ism, | bu yüzden yozlaşma , para izm'in ara ürünü değil Bu yüzden yozlaşma, para izm'in ara ürünü değil, Bu yüzden yozlaşma, para izm'in ara ürünü değil, Bu yüzden yozlaşma, para izm'in ara ürünü değil, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
it is the very foundation. | en temelinde olandır en temelinde olandır. en temelinde olandır. en temelinde olandır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And while most people acknowledge this tendency on one level or another, | birçok insan bu düzeni çeşitli aşamalarında fark ederken Birçok insan bu düzeni çeşitli aşamalarında fark ederken, Birçok insan bu düzeni çeşitli aşamalarında fark ederken, Birçok insan bu düzeni çeşitli aşamalarında fark ederken, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
majority remains naive as to the broad ramifications | çoğunluk bu toplumun yönelimlerini belirleyen ve sadece kendi çıkarını güden sistemin çoğunluk, bu toplumun yönelimlerini belirleyen ve sadece kendi çıkarını güden sistemin, çoğunluk, bu toplumun yönelimlerini belirleyen ve sadece kendi çıkarını güden sistemin, çoğunluk, bu toplumun yönelimlerini belirleyen ve sadece kendi çıkarını güden sistemin, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
of having such a selfish mechanism as the guiding mentality in society. | iyice yayıldığının ve dallanıp budaklandığının farkında değildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Internal documents show that after this company positively absolutely knew that | Bazı dahili kaynaklar gösteriyor ki bu şirket kesin olarak | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
they had a medication that was infected with the AIDS virus, | ilaçlarının AIDS virüsüyle enfekte olduğunu biliyordu ilaçlarına AIDS virüsü bulaşmış olduğunu biliyordu. ilaçlarına AIDS virüsü bulaşmış olduğunu biliyordu. ilaçlarına AIDS virüsü bulaşmış olduğunu biliyordu. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
they took the product off the market in the US, | Bu tedaviyi ABD'de piyasadan kaldırdılar Bu tedaviyi ABD'de piyasadan kaldırdılar, Bu tedaviyi ABD'de piyasadan kaldırdılar, Bu tedaviyi ABD'de piyasadan kaldırdılar, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and then they dumped it in France, Europe, Asia and Latin America. | ve ardından Fransa ,Avrupa, Asya ve Latin Amerika'ya yaydılar. ve ardından Fransa, Avrupa, Asya ve Latin Amerika'ya yaydılar. ve ardından Fransa, Avrupa, Asya ve Latin Amerika'ya yaydılar. ve ardından Fransa, Avrupa, Asya ve Latin Amerika'ya yaydılar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The US government allowed it to happen. | ABD hükümeti bunun olmasına izin verdi. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The FDA allowed this to happen, and now the government is completely looking the other way. | FDA bunun olmasına göz yumdu ve şimdi hükümet tamamen diğer yola bakıyor. FDA bunun olmasına göz yumdu ve şimdi hükümet tamamen kafasını çeviriyor. FDA* bunun olmasına göz yumdu ve şimdi hükümet tamamen kafasını çeviriyor. (* Food and Drug Administration Gıda ve İlaç Yönetimi) FDA* bunun olmasına göz yumdu ve şimdi hükümet tamamen kafasını çeviriyor. (* Food and Drug Administration Gıda ve İlaç Yönetimi) | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Thousands of innocent hemophiliacs have died from the AIDS virus. | binlerce masum hemofili hastası AIDS virüsü yüzünden öldü Binlerce masum hemofili hastası AIDS virüsü yüzünden öldü. Binlerce masum hemofili hastası AIDS virüsü yüzünden öldü. Binlerce masum hemofili hastası AIDS virüsü yüzünden öldü. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
This company knew absolutely that it was infected with AIDS, | Şirket AIDS virüsüyle enfekte olduğunu kesinlikle biliyordu. Şirket AIDS virüsü bulaşmış olduğunu kesinlikle biliyordu. Şirket AIDS virüsü bulaşmış olduğunu kesinlikle biliyordu. Şirket AIDS virüsü bulaşmış olduğunu kesinlikle biliyordu. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
they dumped it because they wanted to turn this disaster into a profit. | bunu yaydılar çünkü bunun kar getiren bir felakete dönüşmesini istediler Bunu yaydılar çünkü, bunun kar getiren bir felakete dönüşmesini istediler. Bunu yaydılar çünkü, bunun kar getiren bir felakete dönüşmesini istediler. Bunu yaydılar çünkü, bunun kar getiren bir felakete dönüşmesini istediler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So you see, you have built in corruption. | Gördünüz işte ,yozlaşma ve ahlaksızlık Gördüğünüz gibi, insanlar yozlaşmanın içinde yetişmiş. Gördüğünüz gibi, insanlar yozlaşmanın içinde yetişmiş. Gördüğünüz gibi, insanlar yozlaşmanın içinde yetişmiş. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We�re all chiseling off each other, | hepimiz birbirimizi kazıklıyoruz Hepimiz birbirimizi kazıklıyoruz, Hepimiz birbirimizi kazıklıyoruz, Hepimiz birbirimizi kazıklıyoruz, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and you can�t expect decency in that sort of thing. | ve bu tip birşeyin topluma uygun olacağını düşünemezsiniz. ve bu tip davranışın topluma uygun olacağını düşünemezsiniz. ve bu tip davranışın topluma uygun olacağını düşünemezsiniz. ve bu tip davranışın topluma uygun olacağını düşünemezsiniz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
�a feeling that they don�t know who to elect. | ...kime oy vereceklerini bilememe duygusu. Kime oy vereceklerini bilememe duygusu. Kime oy vereceklerini bilememe duygusu. Kime oy vereceklerini bilememe duygusu. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They think in terms of a democracy, | Para bazlı ekonomiyle imkansız olan Para bazlı ekonomiyle imkansız olan, Para bazlı ekonomiyle imkansız olan, Para bazlı ekonomiyle imkansız olan, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
which is not possible in a monetary based economy. | demokrasi kuralları çerçevesinde düşünürler demokrasi kuralları çerçevesinde düşünürler. demokrasi kuralları çerçevesinde düşünürler. demokrasi kuralları çerçevesinde düşünürler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
If you have more money to advertise your position, | Eğer seçim kampanyası için daha fazla paranız varsa Eğer seçim kampanyası için daha fazla paranız varsa, Eğer seçim kampanyası için daha fazla paranız varsa, Eğer seçim kampanyası için daha fazla paranız varsa, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
the position you desire in government, | hükümette istediğiniz görev için hükümette istediğiniz görev için, hükümette istediğiniz görev için, hükümette istediğiniz görev için, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
that isn�t a democracy. | bu demokrasi değildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It serves those in positions of differential advantage. | bu parası olanlara hizmet eder Bu parası olanlara hizmet eder ve, Bu parası olanlara hizmet eder ve, Bu parası olanlara hizmet eder ve, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So it�s always a dictatorship of the elitist, | her zaman zengin elitlerin her zaman zengin elitlerin, her zaman zengin elitlerin, her zaman zengin elitlerin, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
the financially wealthy. | diktatörlüğü olur diktatörlüğü olur. diktatörlüğü olur. diktatörlüğü olur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"We can either have democracy in this country or | "Ya ülkede demokrasiye sahip olabiliriz "Ya ülkede demokrasiye sahip olabiliriz, "Ya ülkede demokrasiye sahip olabiliriz, "Ya ülkede demokrasiye sahip olabiliriz, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
we can have great wealth concentrated in the hands of a few, | ya da büyük zenginlikleri elinde tutan bir kaç kişiye ya da büyük zenginlikleri elinde tutan bir kaç kişiye, ya da büyük zenginlikleri elinde tutan bir kaç kişiye, ya da büyük zenginlikleri elinde tutan bir kaç kişiye, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
but we can�t have both.� Louis Brandeis Supreme Court Justice | ama ikisi birden olmaz." Louis Brandeis Yüksek Mahkeme Yargıcı ama ikisi birden olmaz." Louis Brandeis Yüksek Mahkeme Yargıcı ama ikisi birden olmaz." Louis Brandeis Yüksek Mahkeme Yargıcı ama ikisi birden olmaz." Louis Brandeis Yüksek Mahkeme Yargıcı | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It is an interesting observation to note how seemingly unknown personalities | Başkanlık adayları listesine daha önce görmediğimiz şahısların mucizevi şekilde girmesi Başkanlık adayları listesine daha önce görmediğimiz şahısların mucizevi şekilde girmesi, Başkanlık adayları listesine daha önce görmediğimiz şahısların mucizevi şekilde girmesi, Başkanlık adayları listesine daha önce görmediğimiz şahısların mucizevi şekilde girmesi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
magically appear on the scene as presidential candidates. | değinilmesi gereken enteresan bir gözlemdir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Then before you know it, | nasıl olduysa aynı sosyal görüşte olan Nasıl olduysa aynı sosyal görüşte olan, Nasıl olduysa aynı sosyal görüşte olan, Nasıl olduysa aynı sosyal görüşte olan, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
somehow you are left to choose from a small group of extremely wealthy people | çok zengin insanlardan oluşan küçük bir gruptan çok zengin insanlardan oluşan küçük bir gruptan, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
who suspiciously have the same broad social view. | seçim yapmak durumunda kaldınız seçim yapmak durumunda kaldınız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Obviously it�s a joke. | Tabi ki bu bir şaka. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The people placed on the ballot are done so | seçim pusulasındaki insanlar da aynıdır Seçim pusulasındaki insanlar da aynıdır. Seçim pusulasındaki insanlar da aynıdır. Seçim pusulasındaki insanlar da aynıdır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
because they have been pre decided to be acceptable | Çünkü ekonomi devleri tarafından | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
by the established financial powers who actually run the show. | düzene uyacak olanlar önceden belirlenir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Yet many who understand this illusion of democracy, often think | Demokrasinin bu kandırmacasını kavrayanlar bile sık sık Demokrasinin bu kandırmacasını kavrayanlar bile sık sık, Demokrasinin bu kandırmacasını kavrayanlar bile sık sık, Demokrasinin bu kandırmacasını kavrayanlar bile sık sık, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"If only we could just get our honest, ethical politicians in power", | "eğer dürüst ve ahlaklı politikacıları başa geçirirsek "eğer dürüst ve ahlaklı politikacıları başa geçirirsek, "eğer dürüst ve ahlaklı politikacıları başa geçirirsek, "eğer dürüst ve ahlaklı politikacıları başa geçirirsek, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
then we would be okay. | o zaman işler yoluna girer o zaman işler yoluna girer" der. o zaman işler yoluna girer" der. o zaman işler yoluna girer" der. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Well, while this idea of course seems reasonable | bu fikir mantıklı gelsede Bu fikir mantıklı gelse de, Bu fikir mantıklı gelse de, Bu fikir mantıklı gelse de, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
in our established oriented world view, | bizim kurgulanmış dünya görüşümüz bu kurgulanmış dünya görüşümüz, bu kurgulanmış dünya görüşümüz, bu kurgulanmış dünya görüşümüz, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
it is unfortunately another fallacy. | malesef diğer bir yanlış düşüncedir malesef diğer bir yanlış düşüncedir. malesef diğer bir yanlış düşüncedir. malesef diğer bir yanlış düşüncedir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For when it really comes down to what is actually important, | gerçekten neyin önemli olduğuna gelirsek Gerçekten neyin önemli olduğuna gelirsek, Gerçekten neyin önemli olduğuna gelirsek, Gerçekten neyin önemli olduğuna gelirsek, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
the institution of politics and thus politicians themselves, | politika kurumu ve politikacıların kendileri politika kurumunun ve politikacıların, politika kurumunun ve politikacıların, politika kurumunun ve politikacıların, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
have absolutely no true relevance as to what makes our world and society function. | dünyamızı ve toplumumuzu güzelleştirmekle alakaları yoktur dünyamızı ve toplumumuzu güzelleştirmekle alakaları yoktur. dünyamızı ve toplumumuzu güzelleştirmekle alakaları yoktur. dünyamızı ve toplumumuzu güzelleştirmekle alakaları yoktur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It�s not politicians that can solve problems. | problemleri çözebilecek olan politikacılar değildir Problemleri çözebilecek olan politikacılar değildir. Problemleri çözebilecek olan politikacılar değildir. Problemleri çözebilecek olan politikacılar değildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They have no technical capabilities. | teknik olarak kapasiteleri uygun değildir Teknik olarak kapasiteleri uygun değildir. Teknik olarak kapasiteleri uygun değildir. Teknik olarak kapasiteleri uygun değildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They don�t know how to solve problems. | problemlerin nasıl çözüleceğini bilmezler Problemlerin nasıl çözüleceğini bilmezler. Problemlerin nasıl çözüleceğini bilmezler. Problemlerin nasıl çözüleceğini bilmezler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Even if they were sincere, they don�t know how to solve problems. | eğer samimiyseler problemleri çözmeyi bilmezler Samimi olsalar bile, problemleri çözmeyi bilmezler. Samimi olsalar bile, problemleri çözmeyi bilmezler. Samimi olsalar bile, problemleri çözmeyi bilmezler. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It�s the technicians that produce the desalinization plants. | arıtma tesislerini yapanlar teknisyenlerdir Arıtma tesislerini yapanlar teknisyenlerdir. Arıtma tesislerini yapanlar teknisyenlerdir. Arıtma tesislerini yapanlar teknisyenlerdir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It�s the technicians that give you electricity. | elektriği size sunanlar teknisyenlerdir Elektriği size sunanlar teknisyenlerdir. Elektriği size sunanlar teknisyenlerdir. Elektriği size sunanlar teknisyenlerdir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
That give you motor vehicles. | motorsikletlerinizi size veren Motorlu taşıtlarınızı size veren, Motorlu taşıtlarınızı size veren, Motorlu taşıtlarınızı size veren, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
That heat your house, and cool it in the summer time. | evinizin ısınması ve yazın serinlemesi evinizin ısınmasını ve yazın serinlemesini sağlayan, evinizin ısınmasını ve yazın serinlemesini sağlayan, evinizin ısınmasını ve yazın serinlemesini sağlayan, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It�s technology that solves problems, not politics. | sorunları çözen teknolojidir ,politikacılar değildir. sorunları çözen teknolojidir, politikacılar değildir. sorunları çözen teknolojidir, politikacılar değildir. sorunları çözen teknolojidir, politikacılar değildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Politics cannot solve problems �cause they are not trained to do so. | politikacılar sorunları çözemezler sebebiyse onun için yetiştirilmemişlerdir Politikacılar sorunları çözemezler, çünkü bunun için yetiştirilmemişlerdir. Politikacılar sorunları çözemezler, çünkü bunun için yetiştirilmemişlerdir. Politikacılar sorunları çözemezler, çünkü bunun için yetiştirilmemişlerdir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Very few people today stop and consider | Çok çok az insan hayatlarımızı iyileştiren şeyin Çok az insan hayatlarımızı iyileştiren şeyin Çok az insan hayatlarımızı iyileştiren şeyin Çok az insan hayatlarımızı iyileştiren şeyin | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
what it is that actually improves their lives. | ne olduğunu durup düşünür. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 |