Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183704
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
which taunt me nightly? | nasıl yok edebilirim? | Zen-1 | 2009 | |
You cannot exterminate them | Yok edemezsin | Zen-1 | 2009 | |
You must convert them | Onları dönüştürmek zorundasın | Zen-1 | 2009 | |
Convert them? | Onları dönüştürmek mi? | Zen-1 | 2009 | |
Conversion means acceptance | Dönüştürmek demek kabullenmektir. | Zen-1 | 2009 | |
The pain, sorrow and hate those spirits carry, | Bu ruhların taşıdığı acı, keder ve nefreti tamamen kendi | Zen-1 | 2009 | |
is precisely your own | acı, keder ve nefretin olarak | Zen-1 | 2009 | |
pain, sorrow and hate | kabul etmelisin. | Zen-1 | 2009 | |
You must accept all that anguish | Tüm ıstırabı kabul etmek zorundasın | Zen-1 | 2009 | |
However, until you abandon your entire self | Ancak, tüm benliğini terk edene kadar | Zen-1 | 2009 | |
you cannot accept that anguish | O ıstırabı kabullenmen ve de | Zen-1 | 2009 | |
nor will the anguish fade away | ıstırabın yok olması mümkün değil | Zen-1 | 2009 | |
The moment you grasped power in your right hand, | Sağ elinizle gücü yakaladığınız anda | Zen-1 | 2009 | |
your left hand grasped suffering | sol eliniz ıstırabı yakaladı | Zen-1 | 2009 | |
Are you telling me to abandon my position as Regent of the land? | Kralın naipliği görevimi bırakmamı mı öneriyorsunuz? | Zen-1 | 2009 | |
The very definition of a regent is to hold power instead of a monarch | Kral naipliğinin anlamı, hükümdarın yerine gücü elinde tutmaktır | Zen-1 | 2009 | |
It is grasping this power | Gücü elinde tutmak, işte | Zen-1 | 2009 | |
that has caused your anguish | ıstırabınızın nedeni bu | Zen-1 | 2009 | |
now is the time to release your grasp | şimdi artık avcunuzu gevşetmenizın zamanı | Zen-1 | 2009 | |
If I abandon the Regency, there will be civil war | Kral naipliğinden ayrılırsam, iç savaş çıkar | Zen-1 | 2009 | |
My duty is to maintain | Benim görevim bu topraklarda | Zen-1 | 2009 | |
peace throughout the land | barışı sağlamak | Zen-1 | 2009 | |
No matter how brilliant, | Ne kadar yetenekli olursa olsun | Zen-1 | 2009 | |
no one who has employed weapons to subjugate his people | halkına boyun eğdirmek için silahlara başvuran birinin, sonsuza | Zen-1 | 2009 | |
can rule forever | dek hükmetmesi mümkün değildir | Zen-1 | 2009 | |
Certainly, | Elbette, | Zen-1 | 2009 | |
a ruler who knows no peace in his own heart, | kendi yüreğinde barışı bilmeyen bir hükümdarın | Zen-1 | 2009 | |
can hardly rule peacefully | barış içinde hükmetmesi çok zordur | Zen-1 | 2009 | |
Though you | İçinizden hararetle | Zen-1 | 2009 | |
fervently wish to be saved, | kurtarılmayı dilemenize rağmen, | Zen-1 | 2009 | |
you don't have the courage to abandon anything | hiçbir şeyi terk etmeye cesaretiniz yok | Zen-1 | 2009 | |
How dare you, Dogen | Ne cüret, Dogen | Zen-1 | 2009 | |
l, Tokiyori, | Ben, Tokiyori, | Zen-1 | 2009 | |
have never been so insulted in my life! | hayatım boyunca hiç böyle bir hakaret görmedim! | Zen-1 | 2009 | |
Dogen! | Dogen! | Zen-1 | 2009 | |
Are you prepared to die! | Ölmeye hazır mısın? | Zen-1 | 2009 | |
I always have been | Her zaman hazırım | Zen-1 | 2009 | |
When I came here, I had already | Buraya gelmeden, çoktan bedenimi | Zen-1 | 2009 | |
abandoned my body and my soul | ve ruhumu terk etmiştim | Zen-1 | 2009 | |
As you wish | Nasıl arzu ederseniz | Zen-1 | 2009 | |
If you do evil you will harvest evil | Kötülük yapan kötülük biçer | Zen-1 | 2009 | |
If you do good you will harvest good | iyilik yapan iyilik biçer | Zen-1 | 2009 | |
When death approaches, | Ölüm yaklaştığında | Zen-1 | 2009 | |
neither political power nor those you love nor vast fortunes, | ne politik güç, ne sevdiklerin, ne de büyük servetin, | Zen-1 | 2009 | |
will be able to save you | seni kurtaramayacak | Zen-1 | 2009 | |
To death, you must go alone | Ölüme yalnız gitmek zorundasın | Zen-1 | 2009 | |
All that will accompany you | Sana eşlik edecek tek şey | Zen-1 | 2009 | |
is everything you did in life | hayatta yaptıkların olacak | Zen-1 | 2009 | |
That and nothing else | başka hiçbir şey değil | Zen-1 | 2009 | |
Master Dogen | Dogen Usta | Zen-1 | 2009 | |
Look at this land | Şu toprağa bir bak | Zen-1 | 2009 | |
Here on this land, | Burada, bu toprağın üstünde | Zen-1 | 2009 | |
I will build a great temple, second to none | Muhteşem bir tapınak yaptıracağım, eşi benzeri olmayan | Zen-1 | 2009 | |
Please stay here in Kamakura, | Lütfen burada, Kamakura’da kal | Zen-1 | 2009 | |
and become its founding priest | ve tapınağın kurucu rahibi ol | Zen-1 | 2009 | |
It shall become the great foundation of your Buddhism... | Senin Budizm anlayışının yayılması için eşsiz bir temel olacak... | Zen-1 | 2009 | |
I cannot accept | Kabul edemem | Zen-1 | 2009 | |
My temple | Benim tapınağım | Zen-1 | 2009 | |
is Eiheiji, a very, very small temple | Eiheiji, çok, çok küçük bir tapınak | Zen-1 | 2009 | |
in the Echizen mountains | Echizen dağlarında | Zen-1 | 2009 | |
I am so glad to have met you | Seni tanıdığım için çok mutlu oldum | Zen-1 | 2009 | |
Now I must take my leave | Şimdi ayrılmam gerekiyor | Zen-1 | 2009 | |
"Flowers in spring, | "Baharda çiçekler, " | Zen-1 | 2009 | |
" cuckoos in summer, | "yazda gugukkuşları, " | Zen-1 | 2009 | |
"the moon in autumn | "sonbaharda ay" | Zen-1 | 2009 | |
" and chilly snows in winter" | "ve kışın soğuk karlar" | Zen-1 | 2009 | |
The monks in the monastery | Manastırdaki rahipler | Zen-1 | 2009 | |
should be as harmonious as milk and water | süt ve su kadar ahenkli olmalı | Zen-1 | 2009 | |
and practice Zen single mindedly | ve azimle Zen uygulamalıdır | Zen-1 | 2009 | |
Eventually, each monk will become a head priest | En sonunda, her rahip büyük usta diye anılsın | Zen-1 | 2009 | |
Monks | Rahipler | Zen-1 | 2009 | |
are the eternal companions of Buddhism | Budizmin ebedi yoldaşıdır | Zen-1 | 2009 | |
Gikai | Gikai | Zen-1 | 2009 | |
You shall be the abbot | Sen tapınağın başrahibi olacaksın | Zen-1 | 2009 | |
Assist Ejo | Ejo’ya yardım et | Zen-1 | 2009 | |
and devote yourself to the three minds | ve kendini üç zihne ada | Zen-1 | 2009 | |
The three minds are, | üç zihin, | Zen-1 | 2009 | |
the joyful mind, | neşe zihni | Zen-1 | 2009 | |
the caring mind | şefkat zihni | Zen-1 | 2009 | |
and the universal mind | ve evrensellik zihnidir | Zen-1 | 2009 | |
Is all well? | Her şey yolunda mı? | Zen-1 | 2009 | |
Of course, sir | Elbette, efendim | Zen-1 | 2009 | |
Right now, I can see Tien tung shan | Şu anda, Tiantong Shan’ı görebiliyorum | Zen-1 | 2009 | |
The only ones who actually saw Ju ching practice Zen, | Rujing’i Zen uygularken gören gerçekte sadece | Zen-1 | 2009 | |
are you | sen ve | Zen-1 | 2009 | |
and l, none other | benim, diğerleri değil | Zen-1 | 2009 | |
You understand my meaning? | Beni anlıyor musun? | Zen-1 | 2009 | |
Kugyo... | Kugyo... | Zen-1 | 2009 | |
You have been a good disciple... | İyi bir öğrenci oldun... | Zen-1 | 2009 | |
A good friend | İyi bir arkadaş | Zen-1 | 2009 | |
The words you spoke | Bana, öğrencin Jiyuan’e | Zen-1 | 2009 | |
to me, your disciple Ji uen, | söylediğin bu sözler | Zen-1 | 2009 | |
give me the greatest joy | büyük bir onurdur | Zen-1 | 2009 | |
First, be free from desire | Bir, arzulardan arın | Zen-1 | 2009 | |
Second, be satisfied | İki, yetinmeyi bil | Zen-1 | 2009 | |
Third, be tranquil | üç, sakin ol | Zen-1 | 2009 | |
Fourth, be diligent | Dört, özenli ol | Zen-1 | 2009 | |
Fifth, remember the teachings | Beş, öğretiyi hiç unutma | Zen-1 | 2009 | |
Sixth, meditate | Altı, meditasyon yap | Zen-1 | 2009 | |
Seventh, practice wisdom | Yedi, bilgeliği uygula | Zen-1 | 2009 |