Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183702
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
requires a single minded purity permitting no idle thoughts | boş düşüncelere geçit vermeyen sade bir saflık gerektirmesidir | Zen-1 | 2009 | |
"I owe my knowledge of teachings and my understanding of practice | "öğretiler üzerine bilgimi ve | Zen-1 | 2009 | |
" entirely to that Kitchen Master" | uygulama anlayışımı tamamen o” | Zen-1 | 2009 | |
Kitchen Master Instructions "entirely to that Kitchen Master" | Mutfak Ustası talimatları | Zen-1 | 2009 | |
Kitchen Master Instructions | "mutfak ustasına borçluyum" | Zen-1 | 2009 | |
Have you grown used to the work of Kitchen Master? | Mutfak Ustası görevine biraz olsun alışabildin mi? | Zen-1 | 2009 | |
I do my best | Hemen hemen | Zen-1 | 2009 | |
That's good | Çok güzel | Zen-1 | 2009 | |
Gikai sama, may l ask you a question? | Gikai sama, sana bir soru sorabilir miyim? | Zen-1 | 2009 | |
I understand it logically, but... | Zazen’in ilkelerini anlıyabiliyorum, | Zen-1 | 2009 | |
I am not able to sit Zazen the way everyone else can | ancak diğerleriyle birlikte Zazen’e oturamıyorum | Zen-1 | 2009 | |
I cannot help but panic at the thought of being left behind | kafam sürekli mutfak işleriyle meşgul | Zen-1 | 2009 | |
Then you should sit while everyone else sleeps | O zaman sen de diğer herkes uyurken oturmalısın | Zen-1 | 2009 | |
You are here, Orin | Demek buradasın, Orin | Zen-1 | 2009 | |
please allow me to become a nun here | Lütfen burada bir rahibe olmama izin verin | Zen-1 | 2009 | |
I cannot | Olmaz | Zen-1 | 2009 | |
Is that because I am a sinful | Bir günahkar ve yüzkarası bir kadın | Zen-1 | 2009 | |
and disgraced woman? | olduğum için mi? | Zen-1 | 2009 | |
We do not question past acts Why not, then? | Biz kimsenin geçmişini yargılamayız Peki o zaman, neden? | Zen-1 | 2009 | |
First you must abandon your attachment to the past | Öncelikle geçmiş saplantından vazgeçmelisin | Zen-1 | 2009 | |
When you are free of your attachments, | Tüm saplantılarından kurtulduğunda, | Zen-1 | 2009 | |
though you may be in the secular world, | bedeninle dünyada olsan bile, | Zen-1 | 2009 | |
you shall be pure | zihnin saflığını koruyacak | Zen-1 | 2009 | |
Return to Kyoto and do your best | Kyoto’ya geri dön ve elinden geleni yap | Zen-1 | 2009 | |
I will not return | Geri dönmeyeceğim | Zen-1 | 2009 | |
Gikai sama | Gikai sama | Zen-1 | 2009 | |
We have no rice to cook | Pilav yapacak pirincimiz kalmadı | Zen-1 | 2009 | |
Nor millet left | Akdarı da bitti | Zen-1 | 2009 | |
If there is not enough rice, | Pilava yetecek pirinç yoksa, | Zen-1 | 2009 | |
then make porridge | lapa yapın | Zen-1 | 2009 | |
It is not enough for porridge | Pirincimiz lapaya da yetmez | Zen-1 | 2009 | |
Then make rice broth | O zaman çorba yapın | Zen-1 | 2009 | |
It is not enough for rice broth | Çorbaya da yetmez | Zen-1 | 2009 | |
we shall drink boiled water and sit Zazen | su içip Zazen’e oturacağız | Zen-1 | 2009 | |
Completely disengage from normal life | normal hayattan tamamen kopun | Zen-1 | 2009 | |
and abandon everything you had been engaged with | ve uğraştığınız her şeyi geride bırakın | Zen-1 | 2009 | |
Abandon thinking about right and wrong, | doğruyu ve yanlışı düşünmeyin, aydınlanma fikrini bile bırakın | Zen-1 | 2009 | |
and of thinking itself, along with thoughts of enlightenment | düşünmenin kendisini terk edin | Zen-1 | 2009 | |
Abandon all intentions and thoughts | tüm niyet ve fikirlerinizi terk edin | Zen-1 | 2009 | |
This is known as Without Thinking | İşte buna zihin “yokluğu” denir | Zen-1 | 2009 | |
We do not sit Zazen for the purpose of enlightenment | Biz aydınlanma amacıyla Zazen’e oturmayız | Zen-1 | 2009 | |
That itself is enlightenment | Bu başlı başına aydınlanmadır | Zen-1 | 2009 | |
Shunryo sama | Shunryo sama | Zen-1 | 2009 | |
Orin san | Orin san | Zen-1 | 2009 | |
Ten days ago | On gün önce | Zen-1 | 2009 | |
I did not see you | Seni hiç görmedim | Zen-1 | 2009 | |
and feared you had moved away | ve ayrılmış olmandan korktum | Zen-1 | 2009 | |
I am responsible for the cooking, | Mutfaktan sorumluyum, | Zen-1 | 2009 | |
so I cannot sit with everyone else | bu nedenle diğerleriyle oturamam | Zen-1 | 2009 | |
I do not know | Bir şey yok | Zen-1 | 2009 | |
"Plant the seeds | “Tohumları tarlaya” | Zen-1 | 2009 | |
"In the fields and levees | “dik ve bırak” | Zen-1 | 2009 | |
"In the fall, there'll be | “Sonbahar geldiğinde” | Zen-1 | 2009 | |
"Five kinds of grains | “beş çeşit tahıl olacak” | Zen-1 | 2009 | |
"In the fall, there'll be five kinds of grains" | “Sonbahar geldiğinde beş çeşit tahıl olacak” | Zen-1 | 2009 | |
I'm mushroom hunting | Mantar topluyorum | Zen-1 | 2009 | |
I can be your guide I know a good spot | Sana rehberlik yapabilirim Güzel bir yer biliyorum | Zen-1 | 2009 | |
Look, there | Bak, orası | Zen-1 | 2009 | |
Here, too | Burada da var | Zen-1 | 2009 | |
Shunryo sama! | Shunryo sama! | Zen-1 | 2009 | |
It's not a poisonous snake, you should be fine | Zehirli bir yılan değil, iyi olacaksın | Zen-1 | 2009 | |
I am so sorry I gave in to temptation | Çok üzgünüm. Cazibeye kendimi kaptırdım | Zen-1 | 2009 | |
If you find me acceptable, | Beni kabul edebileceksen, | Zen-1 | 2009 | |
I don't mind | benim için önemli değil | Zen-1 | 2009 | |
Orin san, please forgive me | Orin san, lütfen beni affet | Zen-1 | 2009 | |
Now you see the base motives that brought me into Buddhism | Sen de biliyorsun, rahiplere katılırken niyetim hiç de saf değildi | Zen-1 | 2009 | |
But for me to defile you, whose motives are so pure... | Ancak senin gibi o kadar iyi niyetli birini kirletmek... | Zen-1 | 2009 | |
The fault is mine | Benim hatam | Zen-1 | 2009 | |
I wanted to interact with you as a normal woman, | Geçmişimi görmezden gelerek | Zen-1 | 2009 | |
ignoring my own past | Normal bir kadın gibi seninle konuşmak istedim, | Zen-1 | 2009 | |
And I wanted you to touch me, not for my female body, | Kadın bedenim için değil, insan | Zen-1 | 2009 | |
but as a real human being | olduğum için ilgilenilmek istedim | Zen-1 | 2009 | |
I am the one who tempted you Forgive me | Seni baştan çıkaran benim. Affet beni | Zen-1 | 2009 | |
Shunryo, what are you doing! | Shunryo, ne yapıyorsun! | Zen-1 | 2009 | |
Shunryo! | Shunryo! | Zen-1 | 2009 | |
Shunryo | Shunryo | Zen-1 | 2009 | |
What is the meaning of this? | Nedir bunun anlamı? | Zen-1 | 2009 | |
Zen Master | Zen Ustası | Zen-1 | 2009 | |
I am horrified to realize that the demon | O şehvet iblisinin kalbimde yerleştiğini fark | Zen-1 | 2009 | |
of lust has settled into my heart | edince dehşete düştüm | Zen-1 | 2009 | |
It is unforgivable in one who seeks the Way | Yolu arayan biri için bu hata affedilemez | Zen-1 | 2009 | |
Upon careful consideration, | İyice gözden geçirdikten sonra, | Zen-1 | 2009 | |
I have resolved to take a leave | ayrılmaya karar verdim | Zen-1 | 2009 | |
I can no longer defile this temple | Artık bu tapınağı ve öğretilerinizi varlığımla | Zen-1 | 2009 | |
and your teachings with my presence | daha fazla kirletemem | Zen-1 | 2009 | |
Is the demon still within you? | İblis hala içinde mi? | Zen-1 | 2009 | |
It's gone | gitti de | Zen-1 | 2009 | |
Are you... | Ayrılmaya... | Zen-1 | 2009 | |
Are you sure that is your decision? | Ayrılmaya kararlı mısın? | Zen-1 | 2009 | |
It is time to sit | Zazen vakti | Zen-1 | 2009 | |
Everyone take your places | Herkes yerine geçsin | Zen-1 | 2009 | |
The gates of this temple... | Bu tapınağın kapıları... | Zen-1 | 2009 | |
Are always open for you | senin için hep açık | Zen-1 | 2009 | |
Shunryo sama, don't go! | Shunryo sama, gitme! | Zen-1 | 2009 | |
Don't come near me | Bana yaklaşmayın | Zen-1 | 2009 | |
Sir Hatano, you are most welcome | Hatano Efendimiz, Hoş geldiniz | Zen-1 | 2009 | |
Please forgive my rudeness | Böyle sabah erkenden gelip | Zen-1 | 2009 | |
arriving so early in the morning | Meditasyonunuza engel olduğum için | Zen-1 | 2009 | |
and interrupting your Zen meditation | Lütfen kabalığımı mazur görün | Zen-1 | 2009 | |
No, no, for you, Sir Hatano, | Hayır, hayır, siz, Hatano efendi, | Zen-1 | 2009 |