Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183731
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Don't wave that about when I'm writing. It's impolite and uncouth. | Yazarken o şeyi bana doğru sallama. Bu çok kaba ve çirkin bir şey. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
"You'll never see the light someday. Shimmering gold." | "Bir gün ışığı asla göremeyeceksin. Parlayan altın. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
"You'll never hear the wind in the chestnuts. The green." | "Kestane ağaçlarındaki rüzgârı asla duyamayacaksın. Yeşil." | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
"You'll never talk in a silver voice, sing with the birds." | "Asla gümüş bir sesle konuşamayacaksın. Kuşlarla şarkı söyleyemeyeceksin." | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
"For you have never loved." | "Çünkü hiç sevmedin sen." | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
"And hence you will never be her happiness." | "Bu yüzden asla onun mutluluğu olamayacaksın." | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
We'll call it "The Unhappy One". | Ona "Mutsuz kişi" diyoruz. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
That's the problem with you. | Senin sorunun bu. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
You've never loved. Yes, I've loved like the devil. | Asla sevmedin. Evet, köpek gibi sevdim. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
I went mad. I had to go to sea to collect myself. | Deliye döndüm. Kendimi toparlamak için denize açılmak zorunda kaldım. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
I worked and slaved all day. | Tüm gün köle gibi çalıştım. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
And I had to study at night in order to become a proper gentleman. | Adam gibi bir adam olabilmek için geceleri çalışmak zorunda kaldım. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
One day you come home and there she lies with her legs spread out. | Bir gün eve gidersin ve onu bacakları açılmış yatarken görürsün. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Wet and newly fucked. | Islak ve yeni sikilmiş. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Next to her a pale, naked man lies staring at me. | Yanı başında soluk benizli, çıplak bir adam sana bakıyor. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Frightened as hell. | Ödü bokuna karışmış. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
But he's a proper gentleman. Maintains strict hygiene, he does. | Ama adam gibi bir adam. Hijyen koşullarını gözetiyor. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Do you think she did it for fun? | Sence eğlence olsun diye mi yaptı? | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
No. She said she was finally happy. Finally happy. | Hayır. Sonunda mutlu olduğunu söyledi. Nihayet mutluydu. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
She was right that lust is the only happiness. | Şehvetin tek mutluluk olduğunu söylediğinde haklıydı. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Lust. She taught me that, and for that I thank her. | Şehvet. Bana bunu öğretti ve bunun için ona teşekkür ediyorum. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Lust. Not what you think is your love for... | Şehvet. Gertrude için düşündüğün şey... | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
For Gertrude. | ...aşk değil. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Let her go, Randbek. Let her go, Randbek. | Bırak onu, Randbek. Bırak onu, Randbek. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Let her go, Randbek. She's not yours. | Bırak onu, Randbek. O senin değil. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
You don't have anyone, get it? You can never have anyone. | Senin kimin kimsen yok, anladın mı? Kimsen olmayacak. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Not Jane, Randbek. Please don't do it. | Jane olmaz, Randbek. Lütfen bunu yapma. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Your days are numbered. | Günlerin sayılı. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Now, Larsen, you'll never be rid of me. | Larsen, benden asla kurtulamayacaksın. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Now you'll be one of the happy ones. | Şimdi o mutlu olanlardan biri olacaksın. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Oh, bloody hell! | Kahretsin! | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
I couldn't help myself. I killed the bastard, Larsen. | Kendime hâkim olamadım. Piç kurusu Larsen'ı öldürdüm. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
I bashed in his head. But he was a gentleman, mind you. | Kafasına sıktım. Ama adam gibi bir adamdı. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
That was the end of love and hygiene. | Bu hijyen ve aşkın sonuydu. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
I tied a great, bloody... | Boynuna büyük bir... | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
...rock around his neck. | ...kaya parçası bağladım. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Threw him in... | Şeyin içine attım... | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Where the hell did he go? | Hangi cehenneme gittin? | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Larsen? Do you think your Gertrude could love a murderer? | Larsen? Gertrude'un bir katili sevebileceğini düşünüyor musun? | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
That's even worse. You'll have to carry the burden alone, like me. | Bu daha da kötü. Sen de tıpkı benim gibi yükü yalnız taşıyacaksın. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
I won't be like you, Randbek. | Senin gibi olmayacağım, Randbek. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Yes, damn it! You're already like me, you poor bastard. | Siktir git! Sen de benim gibisin, zavallı piç kurusu! | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
I'll never be like you. I believe in love. | Asla senin gibi olmayacağım. Aşka inanıyorum. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
We have no reason to doubt Mr. Larsen's innocence. | Bay Larsen'ın masumiyetinden şüphe etmek için bir sebebimiz yok. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Although Captain Madsen and Winding of The Greenland Company | Yüzbaşı Madsen ve Grönland Şirketi'nin yangın yerinde... | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
failed to find the earthly remains of Randbek at the site of the fire, | ...Randbek'in kalıntılarını bulamamasına rağmen... | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
we believe in Larsen's explanation that Randbek died in the fire. | ...Larsen'ın açıklamasında belirttiği gibi Randbek'in yangında öldüğüne inanıyoruz. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Remember the last time I did this? | Bunu en son ne zaman yaptım hatırlıyor musun? | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
"Forgive me for snubbing the engagement." | Nişan hakkında dalga geçtiğim için beni bağışla. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
"But our love must be free, so we don't need to get engaged." | Ama aşkımız özgür olmalı, bu yüzden nişanlanmak zorunda değiliz. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
You'd get a different answer if you asked me now. | Şimdi sorsan, farklı bir cevap alacaksın. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Why? Sit still. | Neden? Kımıldamadan otur. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
I've waited for so long. And you've changed. | Çok uzun bir süre bekledim. Değişmişsin. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
You're grown up and more self confident. | Büyümüş ve kendine güvenin gelmiş. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
Even if I killed someone? Even more so. | Birini öldürsem bile mi? Daha kötüsü olsa bile. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
He said nobody could love me if I killed him. | Onu öldürürsem, kimsenin beni sevmeyeceğini söyledi. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
He can't know much about women. Or love. | Kadınlar hakkında pek bir şey bilmiyormuş. Ya da aşk. | Zero Kelvin-2 | 1995 | |
How did you even get here? | Buraya nasıl geldin? | Zerophilia-1 | 2005 | |
I don't know. I'm from England. | Bilmiyorum. Ben İngiltere'den geldim. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Oh, it's ... it's okay. | Sorun değil. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Are you alone out here? | Dışarıda yalnız mısın? | Zerophilia-1 | 2005 | |
You want coming to my camper? | Karavanıma gelmek ister misin? | Zerophilia-1 | 2005 | |
How did I know? How did I know that you'll be so incredible? | Nasıl anladım? Bu kadar inanılmaz olabileceğini nasıl anladım? | Zerophilia-1 | 2005 | |
Ah! It is no idea! | Hiçbir fikrim yoktu! | Zerophilia-1 | 2005 | |
Hey... Hey Keenan! Come here, man. | Hey... Hey Keenan! Buraya gel, dostum. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Keenan, come here. Quick. | Keenan, buraya gel. Çabuk. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Look at my chest. | Göğsüme bak. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Oh, I had hair, man. | Göğsümde kıllar vardı, dostum. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Okay, not a lot of hair. | Tamam, çok fazla yoktu. | Zerophilia-1 | 2005 | |
But, I mean, you've seen me some, right? | Ama nasıl göründüğümü hatırlıyorsun, değil mi? | Zerophilia-1 | 2005 | |
I see that look. What? | O bakışı biliyorum, ne oldu? | Zerophilia-1 | 2005 | |
What is it with you, man!? You're smarter than me, you're better lookin' than me. | Neyin var, dostum? Benden daha zekisin, daha yakışıklısın. | Zerophilia-1 | 2005 | |
I'm just saying, you can get ev'ry girl you want. | Hep söylüyorum, istediğin her kızı elde edebilirsin. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Easy for you to say, you've got Janine. | Söylemesi sana kolay. Janine'le berabersin. | Zerophilia-1 | 2005 | |
It's remarkable, a very retro. I thought you were gettin' a pick up? | Dikkat çekici, oldukça retro. Pikap alacağını sanıyordum? | Zerophilia-1 | 2005 | |
Okay, okay ... | Pekâlâ, pekâlâ. | Zerophilia-1 | 2005 | |
'Cause you wanted to buy one fixed it up. | Hep bir tane alıp tamir etmek istemiştim. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Yeah, it's awesome, it's diesel. | Evet, müthiş. Hem de dizel. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Fuck you, you think it's stupid. | Siktirin oradan. Aptalca olduğunu düşünüyorsunuz. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Oh, my God. Did you get laid? | Aman Tanrım. Milli mi oldun sen? | Zerophilia-1 | 2005 | |
I didn't say a word, I swear to God. | Tek kelime etmedim. Yemin ederim. | Zerophilia-1 | 2005 | |
I knew it. Who is she? | Biliyordum. Kız kim? | Zerophilia-1 | 2005 | |
Camping. Total stranger. | Kamp. Yabancının teki. | Zerophilia-1 | 2005 | |
I wanted hear all about it, but I gotta get to Physics. | Hikâyeyi dinlemek isterdim ama fizik dersine gitmem lazım. | Zerophilia-1 | 2005 | |
The truck is great. | Kamyonet harika. | Zerophilia-1 | 2005 | |
See ya', hottie. | Görüşürüz, fıstık. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Could you find anything else to call me other than every guy in the world would say? | Seslenirken dünyadaki diğer tüm erkeklerin söyleyeceğinden farklı bir laf bulamadın mı? | Zerophilia-1 | 2005 | |
Sweetheart... | Tatlım? | Zerophilia-1 | 2005 | |
Baby... | Bebeğim? | Zerophilia-1 | 2005 | |
Thing very melange. | Hepsinin karışımı? | Zerophilia-1 | 2005 | |
You call me honey. | Çıkınca beni ara tatlım. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Okay, see ya' tonight. | Tamam, akşam görüşürüz. | Zerophilia-1 | 2005 | |
So, this is gonna be, like, your car? | Yani şimdi, bu senin araban mı oluyor? | Zerophilia-1 | 2005 | |
that woman... | ...o kadınla... | Zerophilia-1 | 2005 | |
we didn't go all the way, you know? | ...sonuna kadar gitmedik. | Zerophilia-1 | 2005 | |
Yeah, okay. So? | Evet, anladım. Yani? | Zerophilia-1 | 2005 | |
So, technically... think I'm still virgin? | Yani teknik olarak, sence hala bakir miyim? | Zerophilia-1 | 2005 | |
Were you inside her? | İçine girdin mi? | Zerophilia-1 | 2005 | |
It counts. Next? | O iş olmuş. Sonra? | Zerophilia-1 | 2005 | |
I sort of been having this dream... | Son zamanlarda bir rüya görüyorum. | Zerophilia-1 | 2005 |