Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183728
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
He didn't even take aim, for God's sake. | Tanrı aşkına, nişan bile almadı. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You're a bit off key. | Biraz garipsin. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What's that, you little brat? | Bu da ne, seni bacaksız? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
My bloody voice hasn't broken yet. | Sesim daha kesilmedi. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You're terribly off key. | Son derece garipsin. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You bloody runt! Come back when you know how to wank. | Seni pislik! Otuzbir çekmeyi öğrendiğinde yine gel. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I've got hair enough on my arse to knit an entire sweater. | Kıçımda bir kazak örecek kadar kıl var. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Writing. | Yazıyorum. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You're a writer? Well, I'll be damned! | Yazar mısın? Vay canına! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Have you written a lot? No, just a collection of poems. | Çok yazdın mı? Hayır, sadece birkaç şiir derlemesi. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What's that one about? Man in the wilderness. | Bu ne hakkında? Yaban hayattaki bir adam hakkında. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
A writer... | Bir yazar... | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You have to help with the quota. Fish, hunt, snare, shoot. | Kotaya yardım etmelisin. Balık tut, tuzak kur, ateş et. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
And get food for the dogs and ourselves. | Köpekler ve bizim için yiyecek bul. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
That's what my book is all about. My publisher said... | Kitabım da bunun hakkında. Editörüm dedi ki... | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I don't give a shit about your publisher! | Editörün sikimde bile değil! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
But we have a scientist here... | Ama burada bir bilim adamımız var. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You little shit! Are you comparing yourself to Holm? | Seni küçük pislik! Kendini Holm'la mı kıyaslıyorsun? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
No, but in my spare time... We have no spare time here. | Hayır, ama boş zamanlarımda... Burada boş zamanımız yok. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
"Man in the wilderness"! They send me a whelp, when I need a man. | "Yaban hayattaki bir adam"! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Bloody runt. | Lanet olası pislik! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I never want to see that again. Understand? | Bunu bir daha asla görmek istemiyorum. Anladın mı? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
How does your fianc�e feel about you being away for so long? | Bu kadar uzun süre ayrı kalmana nişanlın ne diyor? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
She doesn't mind. She doesn't give a damn about you. | Sorun etmiyor. Umurunda değilsin onun. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Fine? Up here you forget your near and dear ones. Eh, Holm? | Değil mi? Burada yanındakileri ve sevdiklerini unutursun. Değil mi, Holm? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
They forget you. You keep your chin up now, but in a month or so... | Onlar seni unuturlar. Çeneni havada tutarsın, ama bir ay kadar bir sürede... | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
That's when the sentimentality sets in. | İşte duyarlılık asıl o zaman başlar. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
And all the suffering. We're not like that. | Ve tüm o ızdırap. Biz öyle değiliz. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What are you like, then? | O halde siz nasılsınız? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Christ! I've had 37 great loves. | Yüce İsa! 37 büyük aşkım oldu. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I've tried to drink myself to death. But one day you wake up. | Ölene kadar içmeye çalıştım. Ama bir gün uyandım. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
And you don't understand why you wasted your time on them. | Neden onlarla zaman harcadığımı anlamadım. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Well, no two people are alike. | İki insan birbirinin aynısı değildir. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You mean you're better than me? I didn't say that. | Benden daha iyi olduğunu mu ima ediyorsun? Böyle bir şey söylemedi. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What's so special about her? Do tell. | Onu özel kılan şey ne? Anlat hadi. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Don't tell me you're happy. | Bana mutlu olduğunu söyleme. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Some people really do love one another. | Bazı insanlar birbirlerini gerçekten sever. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What's that supposed to mean? | Bundan ne anlam çıkarmalıyım? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Nothing. Nothing I need to explain to you, anyway. | Hiçbir şey. Ne de olsa sana hiçbir şey açıklamak zorunda değilim. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Even if you are the Station Manager. | İstasyon müdürü olsan bile. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Christ, we've got a happy person in our midst. | Aramızda mutlu mesut biri var. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Who have we here? It's Jane, is it? | Kim varmış burada? Jane, değil mi? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
"We won't see each other for a long time, so I want our love to be free." | "Uzun bir süre birbirimizi göremeyeceğiz, bu yüzden... | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What do you think she means? About our love being free, eh? | Sence ne demek istiyor? Aşkımızın özgür olması konusunda, ha? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
We just talked about the brothel in Barranquilla. Best in the world. | Barranquilla'daki genelevden konuşuyorduk da... Dünyanın en iyisi. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
There you'll find real love. You'll be up to your knees in cunt juice. | Orada gerçek aşkı bulursun. Zevk suyundan dizlerinin bağı çözülür. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Let's go, all three of us? And share a whore. | Hadi gidelim, üçümüz. Bir orospuyu paylaşalım. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I'd better do her first, so she won't be disappointed. | Onu ilk ben becersem iyi olur, hayal kırıklığına uğramaz sonra. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You can go last when she won't know the difference. | Son sen girersin; farkı anlamaz. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Larsen! Don't spoil the dog. Treat animals like animals. | Larsen! Köpeği şımartma. Hayvanlara hayvanmış gibi davran. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I'll bash your bloody head in. | Lanet olası kafanı patlatacağım. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Let me go. No! No! | Bırak beni. Hayır! Hayır! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Go fox hunting. Don't tell me you don't know how to hunt fox. | Git tilki avla. Bana tilki avlamayı bilmediğini söyleme sakın. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Of course I know how. Of course I know how! | Elbette biliyorum. Nasıl avlanıldığını biliyorum! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
They asked me which one. I pointed out the largest whore of the lot. | Bana hangisi diye sordular. En şişman orospuyu gösterdim. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
250 kilos, half of it cunt. Up we went and I drilled away all night. | 250 kilo, yarısı amcık. Bütün gece düzüştük. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I thought I was in for a discount due to my tireless performance. | Bitmek tükenmek bilmeyen performansımdan dolayı... | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I asked to get it for half price. Know what the whore replies? | Yarı fiyat teklif ettim. Orospu karı ne dedi biliyor musun? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What did she reply? | Ne dedi? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Who? The whore in Barranquilla. | Kim? Barranquilla'daki orospu. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
"You won't get it for half price just because you have half a cock." | "Yarım bir yarakla yarı fiyata olmaz." | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What the hell is keeping him? | Neden bu kadar geç kaldı? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
"Danish Methodists have published a complaint against the Bishop." | "Danimarkalı Metodistler, Piskopos aleyhinde bir şikayet yayınladılar." | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
"This is not just an attack on the collections, but also..." | "Bu, toplanan paralara karşı bir saldırı değil, aynı zamanda..." | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Christ, should we go look for him? "In a letter two years ago..." | Gidip onu arayalım mı? "İki yıl önceki bir mektupta..." | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Good evening. Hello. | İyi akşamlar. Selam. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Where are the animals? Where are the animals? | Hayvanlar nerede? Hayvanlar nerede? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Get it out! A bloody seagull, Christ almighty! | Çıkar bunları! Lanet olası bir martı, yüce Tanrım! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What the hell are we supposed to do with such a sissy? | Böyle bir hanım evladıyla ne yapacağız? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Two... four... six. | İki... dört... altı. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
How many did you get? | Sen kaç tane vurdun? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Any food left? | Hiç yemek kaldı mı? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Evidently not. | Belli ki kalmamış! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Yes! Mush, mush! | Evet! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Right, right, right! | Sağa, sağa, sağa! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Use the whip! | Kamçıyı kullan! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Hell no, Randbek. What? | Yapma, Randbek. Ne? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You don't need to use the whip. | Kamçıyı kullanmaya gerek yok. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You don't need to use the whip now, Randbek. | Şu anda kamçıyı kullanmana gerek yok, Randbek. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Don't you get it, you little shit? | Anlamıyor musun, bok çuvalı? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Don't spoil the dogs. They won't survive it. Listen to me. | Köpekleri şımartma. Hayatta kalamazlar. Beni dinle. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Listen! The dogs have to know who's in charge or they won't pull. | Dinle! Köpekler efendilerinin kim olduğunu bilmeli yoksa çekmezler. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Maybe when you need them the most. And then you're fucked. | Belki en çok ihtiyacın olduğu zamanda. Ve sonra hapı yuttun demektir. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Isn't that overdoing it a bit? No. | Biraz fazla abartmıyor musun? Hayır. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
How did you put up with him all those years? | Bunca yıl ona nasıl katlandın? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
He's my friend. | Arkadaşım o benim. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
What the hell is this? Lice. | Bu da neyin nesi? Bit. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I know. Which of you is it? | Biliyorum. Hanginizde var? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Maybe Larsen got it from the dogs. No, I maintain strict hygiene. | Belki Larsen köpeklerden kapmıştır. Hayır, hijyen koşullarını gözetiyorum. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Hygiene? Bloody posh word. I said who the hell has lice? | Hijyen mi? Ne boş bir kelime! Kimde bit var diye sordum! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
I saw you squashing lice last night. | Dün gece bit ezdiğini gördüm. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Did you clean it up? | Pisliği temizledin mi? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
You've got lice. | Bitlendin. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
There are many hardships. Particularly for the unexperienced. | Çok zorluklar var. Özellikle de acemiler için. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
He maintains good hygiene, the lad does. | Ufaklık hijyen koşullarını gözetiyormuş. | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Randbek? Randbek! | Randbek? Randbek! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Come off it. Open the door, Randbek! | Çık oradan. Aç kapıyı, Randbek! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Randbek, open this door now! Randbek! | Randbek, derhal kapıyı aç! Randbek! | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Cold, was it? | Soğuk, ha? | Zero Kelvin-1 | 1995 | |
Found any? Sit still. | Hiç bulabildin mi? Kımıldama. | Zero Kelvin-1 | 1995 |