Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183821
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You are not obliged to enjoy. | Keyif almaya yükümlü değilsiniz. | Zizek!-1 | 2005 | |
You are allowed not to enjoy. | Keyif almamaya izniniz var. | Zizek!-1 | 2005 | |
Which, of course, is not the same as saying you are prohibited to enjoy. | Bu elbette keyif almanız yasaklandı demek ile aynı şey değil. | Zizek!-1 | 2005 | |
Just: you are allowed not to enjoy. | Sadece: Keyif almamanıza müsaade var. | Zizek!-1 | 2005 | |
This confronts us furthermore with the paradoxes of today's superego. | Dahası bu bizi günümüz süperegosunun, bir yandan müsamahakarlığı zıttıyla... | Zizek!-1 | 2005 | |
Like: today the injunction is "enjoy", | Şunun gibi: Bugün keyif almak bir emir, sonucu ise daha çok yasak, | Zizek!-1 | 2005 | |
the result is more prohibitions, regulations than ever. | ...hiç olmadığı kadar düzenleme. | Zizek!-1 | 2005 | |
You can enjoy yourself, but in order to enjoy yourself properly, | Keyif alabilirsiniz ama münasip bir şekilde olursa. | Zizek!-1 | 2005 | |
you are ordered to what not to eat too much, | Size çok yememeniz emredilmiştir, | Zizek!-1 | 2005 | |
Just look around and I think that there is nothing more miserable today | Şöyle bir etrafa bakınca genç çiftlerin ya da insanların hayatlarını... | Zizek!-1 | 2005 | |
in order to enjoy themselves. The regulation is total. | ...daha acınası bir şey göremiyorum. Topyekun düzenleme. | Zizek!-1 | 2005 | |
I'm referring here, of course, implicitly | Burada elbette üstü kapalı bir biçimde, Lacan'ın Dostoyeski'nin özlü sözünü... | Zizek!-1 | 2005 | |
it is not that if God doesn't exist, everything is permitted, | Tanrı yoksa her şey mubah değildir, Tanrı yoksa her şey yasaklanmştır. | Zizek!-1 | 2005 | |
And the opposite lesson, no less crucial: | Tam aksi ama daha az mühim olmayan ders ise: | Zizek!-1 | 2005 | |
if God exists, then everything is permitted. | Tanrı varsa her şey mubahtır. | Zizek!-1 | 2005 | |
Which means: if you can justify your role | Şu anlama gelir: eğer yüce iradenin bir enstrümanı olarak... | Zizek!-1 | 2005 | |
as that of being the instrument of the divine will, | ...kendi rolünüzü meşrulaştırabiliyorsanız, diğer bir deyişle George Bush ya da... | Zizek!-1 | 2005 | |
you can do terrorist acts, bomb countries, etc. etc. | Terörist eylemler gerçekleştirebilir, ülkeleri bombalayabilirsiniz. Vesaire. | Zizek!-1 | 2005 | |
What do you mean by this? | Bununla ne demek istiyorum? | Zizek!-1 | 2005 | |
It's not, of course, the old fashioned utopia, | Elbette eski moda ütopya, | Zizek!-1 | 2005 | |
Thomas Moore Utopia, and we should not forget | ...Thomas Moore'un Ütopya'sı ve unutmamamız gereken Marquis de Sade'ın... | Zizek!-1 | 2005 | |
Then we have, what I'm tempted to call, the capitalist utopia. | Sonrasında benim kapitalist ütopya adını verdiğim bir şeye sahibiz. | Zizek!-1 | 2005 | |
in the United States, they are, in some communities, | Bugün Amerika'da bazı toplulukların cesetlerle, ölü bedenlerle cinsel oyunlar... | Zizek!-1 | 2005 | |
are seriously deprived. So isn't it the duty of our society | Yani onlara ceset sağlamak toplumumuzun vazifesi değil midir? | Zizek!-1 | 2005 | |
to provide them with corpses? Can it be done in some way | Nasıl siz öldüğünüzde kalbiniz, organlarınız kullanılabilsin diye imza atıyorsanız, | Zizek!-1 | 2005 | |
in the same way that you sign that if you die, your heart, | ...insanlar gönüllü olarak aynı şekilde bedenlerinin kullanılmak üzere... | Zizek!-1 | 2005 | |
your organs can be used, that your body can be used | ...nekrofillere vesaire teslim edilmeleri için imza atarak... | Zizek!-1 | 2005 | |
to be delivered to necrophiliacs etc. etc. | ...bunu gerçekleştiremezler mi? | Zizek!-1 | 2005 | |
The problem here is that, radical as this may appear, | Buradaki sorun radikal görünüyor olsa da... | Zizek!-1 | 2005 | |
You can go to the end, basically nothing happens. | Sonuna kadar gidebilirsiniz ama esasında hiçbir şey olmaz. | Zizek!-1 | 2005 | |
But we have a third utopia, which is, again, | Ama üçüncü bir ütopyamız var ki, | Zizek!-1 | 2005 | |
neither this classical utopia of imagining an alternative universe, | ...bu ne gerçekten gerçekleşeceğini tahayyül dahi etmeksizin... | Zizek!-1 | 2005 | |
I think a truly radical utopia | Bence gerçekten radikal olan ütopya, | Zizek!-1 | 2005 | |
Like, you sit down, don't have anything wiser to do | Sanki oturup mümkün ideal dünyaları düşünmekten başka yapılacak... | Zizek!-1 | 2005 | |
than to imagine possible ideal worlds. | ...daha akıllıca bir şey yokmuş gibi. | Zizek!-1 | 2005 | |
It's something that you do literally as out of an inner urge. | Kelimenin tam manasıyla içsel dürtünün dışında... | Zizek!-1 | 2005 | |
You have to invent something new when you cannot do it otherwise. | Başka türlü yapamadığınızda, yeni bir şeyler icat etmeniz gerekir. | Zizek!-1 | 2005 | |
it's something to be immediately enacted, | Başka yol kalmadığında acilen sahnelenecek bir şeydir. | Zizek!-1 | 2005 | |
Utopia in this sense simply means: | Bu anlamda ütopya basitçe şu demektir: | Zizek!-1 | 2005 | |
And I'm not talking here about something crazy. | Burada çılgınca bir şeyden bahsetmiyorum. | Zizek!-1 | 2005 | |
Even big classical well known, even some times conservative acts, | Büyük klasik, çok bilinen hatta kimi zaman muhafazakar olan eylemler... | Zizek!-1 | 2005 | |
have this utopian dimension. Like, to take a ridiculous example, | ...bu ütopik boyuta sahiptir. Mesela şu saçma örneği alalım; | Zizek!-1 | 2005 | |
thirty years ago, remember Richard Nixon's trip to China. | Richard Nixon'ın 30 yıl önceki Çin seyahatini hatırlayın. | Zizek!-1 | 2005 | |
Because he did what was appeared as impossible. | Çünkü imkansız gibi görüneni yaptı. | Zizek!-1 | 2005 | |
China was portrayed as the ultimate evil super power. | Çin en büyük kötücül süper güç olarak tasvir ediliyordu. | Zizek!-1 | 2005 | |
With Soviet Union there was detente, not with China. | Sovyetler Birliği ile ilişkiler yumuşamıştı ama Çin ile değil. | Zizek!-1 | 2005 | |
That act changed the entire coordinates. | Bu eylem tüm koordinatları değiştirdi. | Zizek!-1 | 2005 | |
It did the impossible. | İmkansızı başardı. | Zizek!-1 | 2005 | |
This is what we need more than ever today. | Bugün her şeyden çok buna ihtiyacımız var. | Zizek!-1 | 2005 | |
Because ultimately, I claim, the true utopia today | Çünkü en nihayetinde bugün gerçek ütopyanın... | Zizek!-1 | 2005 | |
The true utopia, I claim, was not communism, | Gerçek ütopyanın 89'da çözülen komünizm olmadığını, | Zizek!-1 | 2005 | |
it was the utopia of the 90s. | ...onun 90'ların ütopyası olduğunu iddia ediyorum. | Zizek!-1 | 2005 | |
liberal capitalist democracy that we cannot go further. | Bundan ileri gidemeyiz. | Zizek!-1 | 2005 | |
That it's just a question of making it little more tolerant, | Formül elimizdedir. Mesele yalnızca onu bir parça daha hoşgörülü kılmak, | Zizek!-1 | 2005 | |
spread it all around the world, but that we have the formula. | ...tüm dünyaya yaymaktır. | Zizek!-1 | 2005 | |
And I think that if there is a symbolic meaning to September 11th, | Bence 11 Eylül'ün simgesel bir anlamı varsa, | Zizek!-1 | 2005 | |
is that the time of that utopia is over. The real of history is back. | ...bu da o ütopyanın zamanının sona ermesidir. | Zizek!-1 | 2005 | |
should we do it or should we simply persist in the existing order. | ...varolan düzeni öylece sürdürmeli mi sorusu değildir. | Zizek!-1 | 2005 | |
It's much more radical. It's a matter for survival. | Çok daha radikaldir. Ölüm kalım meselesidir. | Zizek!-1 | 2005 | |
The future will be utopian, or there will be none. | Gelecek ya ütopyacı olacaktır ya da bir gelecek olmayacaktır. | Zizek!-1 | 2005 | |
What do we have here? A whale? | Bu da neymiş böyle? Bir balina mı? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Oh, boy. | Aman yarabbim. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Will you get your hands off me? | Çek ellerini üzerimden! | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Okay, God. All right, fine. | Tamam be, tamam öyle olsun. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
What do you say, Harry? Hey there, Joe. How you doing? | Ne düşünüyorsun öyle Harry? Selam Joe. Nasıl gidiyor? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Frida? | Frida? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Hey, Mr. Miller. Brian. Brian! | Merhaba Bay Miller. Brian. Brian! | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Hey, look, it's Frida. Just got out of his acting class. | Bak Frida burada. Tiyatro kursundan daha yeni çıktı da. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
God damn it, get your ass out of the car, dipshit. | Hay allah cezanı versin, çıksana ulan şu arabadan bok herif. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Jeez, Dad, anger management. | Tanrım! Sinirlerine hakim ol baba. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Hey, Frida. Hey, Brian. | Selam Frida. Selam Brian. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Well, hey there, stranger. When did you get back? | Selam yabancı, ne zaman döndün? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Like, a month ago. A month? | Bir ay kadar oldu. Bir ay mı? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
So the hotshot Princeton girl has no time to say hey to us island folk, huh? | Princeton'lı meşgul kızımızın, biz ada halkına uğrayıp merhaba demeye vakti olmadı demek? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
He's just teasing, sweetie. Brian, did you see Frida, honey? | Sana takılıyor tatlım. Brian, Frida'yı gördün mü hayatım? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
She's like, four feet in front of me. Actually, | Bir metre önümde ya zaten. Aslında... | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
I'm taking a bit of a break from Princeton, so... | Princeton'a biraz ara verdim, yani... | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Dropping out, huh? So, you're gonna be around? | Okulu bıraktın demek? Buralarda mısın yani? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
You and... We should... It's just a hiatus. I don't know. | Seninle... biz ikimiz... Sadece ara verdim, bilemiyorum. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Dad kind of needs me at the restaurant, and... | Babamın da bana restoranda ihtiyacı var zaten. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Great, yeah. | Bu harika. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Well, lookit, Frida, honey, | Bak Frida, tatlım... | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
I've been wanting to tell you how awful that whole mess over in Iraq is. | Irak'ta olan bitenleri ne kadar korkunç bulduğumu söylemek istiyordum. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
I always vote... | Ben her zaman... | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
We always vote Democrat in every election and... | Biz her zaman seçimlerde oyumuzu demokratlara veririz. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
I don't vote for no pussies. Joe! | Ben o korkaklara oy falan vermem. Joe! | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Look, Frida's glad we're bringing democracy to her home country. | Bak kadın, Frida memleketine demokrasi götürdüğümüz için mutlu. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Am I right, Frida? | Haksız mıyım Frida? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Actually, I'm not from Iraq. | Aslında ben Iraklı değilim. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
What's that? I'm from right here. | Ne dedin? Ben buralıyım. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
It's my dad who's from Iran. | Benim babam İranlı. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Iran. Iran. | İran. İran. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Well, I think it's just a tragedy. All that blood for a little bit of oil. | Bence bu tam bir trajedi zaten. Azıcık petrol için bunca kan dökmek. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
You know what? It's always a pleasure seeing you guys, | Sizi gördüğüme çok sevindim... | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
but I gotta get going. | ...ama gitmem gerek. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Well, take care now, Frida. | Kendine iyi bak Frida. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
Bye, Frida. Say goodbye, Brian. | Hoşçakal Frida. Hoşçakal desene Brian. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
That guy doesn't like his burger. It's not done enough. | Şuradaki adam hamburgerini beğenmemiş. Yeterince pişmemiş diyor. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
They're always complaining, these people. | Hep şikayet, hep şikayet. | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 | |
How's it hanging, Mr. Abbas? | Nasıl gidiyor Bay Abbas? | ZMD: Zombies of Mass Destruction-1 | 2009 |