Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183846
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Paul, what are you doing? Hyman, I wrote it. It's done. | Burada ne yapıyorsun, Paul? Hyman, yazdım bitti. | Zodiac-9 | 2007 | |
Graysmith? Yeah, what is it? | Graysmith mi? Evet, derdi ne? | Zodiac-9 | 2007 | |
I just got to sleep. Suspect's Negro, male adult. | Yeni yatmıştım. Şüpheli yetişkin zenci bir erkek. | Zodiac-9 | 2007 | |
We already corrected it. Oh, well, that's good. | O hatayı düzelttik. İyi o zaman. | Zodiac-9 | 2007 | |
Wait, it's your birthday? Yep. | Doğum günün mü? Evet. | Zodiac-9 | 2007 | |
Body or scene? It's your birthday, I'll take the body. | Ceset mi, olay yeri mi? Bugün doğum günün. Cesede ben bakarım. | Zodiac-9 | 2007 | |
Hey, Pete? Yeah, Dave. | Hey, Pete? Efendim, Dave. | Zodiac-9 | 2007 | |
So, why do you get in the front seat? For the money. | Peki, ön koltuğa niye geçtin? Para için. | Zodiac-9 | 2007 | |
Right. Thank you. Yeah, sure. | Evet. Sağ ol. Ne demek. | Zodiac-9 | 2007 | |
Are you a reporter? No, I'm Inspector Dave Toschi, SFPD. | Gazeteci misiniz? Hayır, SFPT'den müfettiş Dave Toschi. | Zodiac-9 | 2007 | |
Is this on the record? Well, what do you think? | Tutanaklarda var mıydı? Elbette, ne sanıyorsun? | Zodiac-9 | 2007 | |
But that is not for publication. Hey, hey, come on. | Ama bu bilgi gizlidir. Hadi ama yapma. | Zodiac-9 | 2007 | |
Dad, you don't have to wait with me. I know. | Beni beklemene gerek yok, baba. Biliyorum. | Zodiac-9 | 2007 | |
Homicide, please hold. Yeah, hold, please. | Cinayet masası, hatta kalın. Lütfen hatta kalın. | Zodiac-9 | 2007 | |
"Leymone. " ... and he says you look for patterns, | Metodu araştırın demiş. Ben de öyle yapıyorum. | Zodiac-9 | 2007 | |
Detective David Toschi, SFPD. How are you doing? | Detective David Toschi, SFPD. How are you doing? | Zodiac-9 | 2007 | |
Mel Nicolai, Justice. Mel. | Mel Nicolai, Justice. Mel. | Zodiac-9 | 2007 | |
Oh, that's right, I forgot. You went to the library. | Yan odada daha fazlası var. Hepsinde şu numara var. | Zodiac-9 | 2007 | |
What, are you saying he's wrong? I'm saying stop calling my house. | Oturun. Teşekkürler. | Zodiac-9 | 2007 | |
Hey Kunal, come on and join us! Yes man! You mustjoin in. | Hey Kunal, gel de bize katıl. Evet dostum! Bize katılmalısın. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Hey shortie! Beat me and l'll treat you to an ice cream. | Hey bücür! Beni yenersen sana dondurma ısmarlayacağım. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Bet! Bet! | Söz mü? Söz. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Go, Kunal. | Koş, Kunal. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Who wins, brains or brawn! Brawn! | Kazanan kim, beyin gücü mü yoksa kas mı? Kas gücü! | Zokkomon-1 | 2011 | |
Got you! Got you! Kunal... Kunal... | Yendik! Yendik! Kunal... Kunal... | Zokkomon-1 | 2011 | |
Yes! Father Peter would like to meet you. | Evet! Peder Peter seninle konuşmak istiyor. | Zokkomon-1 | 2011 | |
l'll have my ice cream when l return. | Döndüğümde dondurmamı alırım. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Kunal, l've received a letter from your Uncle and... | Kunal, amcandan bir mektup aldım ve... | Zokkomon-1 | 2011 | |
... there is something you should know. | ...bilmen gereken bir şey var. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Your Uncle insists that he wants | Amcan, onun kasabasında bulunan okulda... | Zokkomon-1 | 2011 | |
you to study in the school run by him in his town. | ...eğitimine devam etmen konusunda ısrar ediyor. | Zokkomon-1 | 2011 | |
But Sir, l don't want to go there. | Ama efendim, oraya gitmek istemiyorum. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Son, since the last three years | Çocuğum, annen ve baban öldükten sonra... | Zokkomon-1 | 2011 | |
after your parents passed away.. | ...üç yıldan beri bu okulu... | Zokkomon-1 | 2011 | |
..we have tried to make this school your home. | ...senin evin yapmaya çalıştık. | Zokkomon-1 | 2011 | |
But my child... Your Uncle is your legal guardian. | Fakat oğlum... Amcan, senin yasal velin. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Sir, please Sir... | Efendim, lütfen efendim. | Zokkomon-1 | 2011 | |
There is nothing l can do. | Yapabileceğim bir şey yok. | Zokkomon-1 | 2011 | |
l want to stay here. | Burada kalmak istiyorum. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Sorry Kunal... l am so sorry. | Üzgünüm Kunal, çok üzgünüm. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Far, far away... is a valley ln that valley... is a town | Uzaklarda, çok uzaklarda bir vadi, Ve o vadide bir kasaba var. | Zokkomon-1 | 2011 | |
The days and nights are strange Everything there is unusual | Gecesi, gündüzü tuhaf, Her şey alışılmadık. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Lend me your ears listen to this tale | Bu masalı dinlemek için Kulak verin bana. | Zokkomon-1 | 2011 | |
There's a small town And the story begins there | Küçük bir kasaba var, Ve öykümüz burada başlıyor. | Zokkomon-1 | 2011 | |
All through the year The seasons are lovely | Bütün yıl boyunca Mevsimleri harikadır. | Zokkomon-1 | 2011 | |
The streets are lined with trees and their shade | Sokakları ağaçlarla Ve onların gölgesiyle kaplıdır. | Zokkomon-1 | 2011 | |
And flowers on every branch that never seem to fade | Ve hiçbir dalda bir çiçeğin Solduğunu göremezsiniz asla. | Zokkomon-1 | 2011 | |
The people here know not about the outside world | Buradaki insanlar, Dış dünyayı tanımazlar. | Zokkomon-1 | 2011 | |
This town's thinking is centuries old | Yüzlerce yıl eskidir Bu kasabanın düşünceleri. | Zokkomon-1 | 2011 | |
What a town, O Lord | Ne kasaba ama, Tanrı'm! | Zokkomon-1 | 2011 | |
They have joys and sorrows but know little of the world outside | Onların da sevinçleri ve acıları vardır, Ama dış dünya hakkında çok az şey bilirler. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Their simplicity is their downfall | Saflıkları, mahvolmuşluklarıdır. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Those they revere, fool and betray them | Ahmaklara ve kendilerine ihanet edenlere Büyük saygı gösterir onlar. | Zokkomon-1 | 2011 | |
What a town, O Lord! | Ne kasaba ama, Tanrı'm! | Zokkomon-1 | 2011 | |
Though darkness has spread | Karanlık her yeri kaplamış olsa da, | Zokkomon-1 | 2011 | |
This deceit shall pass | Bu düzenbazlık geçecektir. | Zokkomon-1 | 2011 | |
A new dawn shall come | Yeni bir şafak gelecek, | Zokkomon-1 | 2011 | |
People will arise | Ve insanlar doğrulacaktır. | Zokkomon-1 | 2011 | |
O gentle and meek, hear this! | Yavaşça ve alçakgönüllülükle, Dikkatle dinleyin bunu! | Zokkomon-1 | 2011 | |
Here he is... First he was a curse for his parents, now it's us! | İşte o. Önce ailesine lanet getirdi, şimdi de bize. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Bless you! That's enough... | Çok yaşa! Bu kadarı yeter. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Baban... take him in. | Baban. Onu içeri götür. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Son, sit down and stay away from him... he is jinxed. | Oğlum, otur ve ondan uzak dur. O lanetli. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Do you think you're royalty! | Kraliyet soyundan olduğunu mu sanıyorsun? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Your parents send you to school so that you learn... | Aileleriniz sizi öğrenip, çalışasınız diye okula gönderiyor... | Zokkomon-1 | 2011 | |
... you study, so that we can make humans out of you. | ...ki böylece biz de sizi adam edebilelim. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Backsides up! | Kaldırın kıçlarınızı! | Zokkomon-1 | 2011 | |
And in today's world to become human you need? | Ve bugünün dünyasında adam olmak için ihtiyacınız olan şey nedir? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Teacher go fartee. | "Teacher go fartee." | Zokkomon-1 | 2011 | |
This means the teacher has gone to drink tea. | Bunun anlamı, "öğretmen çay içmeye gitti" demektir. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Repeat after me: Teacher go fartee. | Benden sonra tekrar edin: "Teacher go fartee." | Zokkomon-1 | 2011 | |
Hey you rabbit, why are you showing me your teeth. | Hey sen, tavşan, neden bana dişlerini gösteriyorsun? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Sir... it's not teacher go fartee. | Efendim. O, "teacher go fartee" değil. | Zokkomon-1 | 2011 | |
''Teacher has gone for tea'' is correct English. | Doğrusu İngilizcede "Teacher has gone for tea" olacak. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Heard that? The school belongs to his uncle... | Duydunuz mu? Okul, onun amcasına ait... | Zokkomon-1 | 2011 | |
... while the English language belongs to his aunt. | ...İngiliz dili de teyzesine ait. | Zokkomon-1 | 2011 | |
And himself he's royalty. | Ya kendisi? Kraliyet soyundan mı? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Now he will teach us English. | Şimdi kendisi bize İngilizce öğretecek. | Zokkomon-1 | 2011 | |
From Dehradun is he! An Englishman is he! | Kendisi Dehradun'dan. O bir İngiliz. | Zokkomon-1 | 2011 | |
To his senses will come he! When a home grown slap wakes he! | Aklı başına gelecektir! Tokat onu evde uyandırır! | Zokkomon-1 | 2011 | |
Now he'll go home with a long face and won't act smart from today. | Şimdi asık bir suratla eve gidecek ve bugünden sonra akıllı rolü oynamayacak. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Kunal... | Kunal, Kunal! | Zokkomon-1 | 2011 | |
This is how it is here, Kunal. Never say anything clever. | Burası böyle, Kunal. Asla akıllıca bir şey söyleme. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Fomenting will help. | Bu, sana iyi gelir. | Zokkomon-1 | 2011 | |
He hit me on the other cheek. | Öbür yanağıma vurmuştu. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Missing your old school in Dehradun? | Dehradun'daki eski okulunu özlüyor musun? | Zokkomon-1 | 2011 | |
The teachers there never beat you? | Oradaki öğretmenler seni hiç dövmedi mi? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Did they punish you? | Sizi cezalandırırlar mıydı? | Zokkomon-1 | 2011 | |
The teachers spoke with a smile? | Öğretmenler gülümseyerek mi konuşurdu? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Do the masters there laugh? | Yöneticiler güler miydi? | Zokkomon-1 | 2011 | |
lmpossible! At most, those masters may smile sometimes. | İmkansız! Bir kere yöneticiler bazen güler. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Here the masters only beat us. | Burada yöneticiler bizi sadece döver. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Just because we're small, they beat us when they want? | Çünkü çok küçüğüz, bizi istedikleri zaman dövebiliyorlar. | Zokkomon-1 | 2011 | |
They will punish us? Force us to stand with our hands up? | Bizi hep cezalandıracaklar mı? Elimiz kalkmadığı için bizi hep zorlayacaklar mı? | Zokkomon-1 | 2011 | |
And we can do nothing! | Ve biz hiçbir şey yapamayacak mıyız? | Zokkomon-1 | 2011 | |
What can we do? We may want to do so many things. | Ne yapabiliriz ki? Belki çok şey yapmak istiyoruz. | Zokkomon-1 | 2011 | |
But kids are helpless. They are so lazy. | Ama çocuklar çaresiz. O kadar tembeller ki. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Not ''lazy'', ''weak''. | "Tembel" değil, "zayıf". | Zokkomon-1 | 2011 | |
Yes children are weak... | Evet, çocuklar zayıf. | Zokkomon-1 | 2011 | |
lf you think you're weak, you are weak. | Eğer zayıf olduğunuzu düşünüyorsanız zayıfsınızdır. | Zokkomon-1 | 2011 |