Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1973
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I am not built for sleepovers. | Ben pijama partilerinin adamı değilim. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Get me out of here now. | Beni buradan kurtar. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Please hurry. | Lütfen acele et. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Yeah, bye, I'll be right there. | Hoşçakal. Hemen geliyorum. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Right, I'm gonna need one of you | İçinizden birinin, beni oğlum Marcus'u almaya... | About a Boy-2 | 2014 | |
| oh, bollocks! | Taşak kafalılar! | About a Boy-2 | 2014 | |
| Biscuits and gravy. | Bisküvit ve Gravy sosu. | About a Boy-2 | 2014 | |
| What? I'm not happy with you! | Ne? Senden hoşlanmıyorum. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Ditto. But I need your help. | Ben de öyle. Ama yardımına ihtiyacım var. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Now. Ha! | Şimdi! | About a Boy-2 | 2014 | |
| We're here. Uh, go get your kid? | Geldik. Gidip çocuğunu getir. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Ugh. You okay? | İyi misin? | About a Boy-2 | 2014 | |
| Just got to wait for the universe to stop spinning | Evrenin inanılmaz hızda dönmeyi... | About a Boy-2 | 2014 | |
| at such an ungodly speed. Mmhmm. | ...kesmesini bekliyorum. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Slow down! | Yavaşla. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Do you know, I'm sorry I ruined | Arkadaşlarınla olan poker gecesini mahvettiğim için üzgünüm. | About a Boy-2 | 2014 | |
| But it was a fun night, wasn't it? | Ama eğlenceli bir geceydi, değil mi? | About a Boy-2 | 2014 | |
| The most fun I've had in ages. | Yıllardır bu kadar eğlenmemiştim. | About a Boy-2 | 2014 | |
| It was great to feel like I belonged. | Bir şeylerin üyesi gibi hissetmek harikaydı. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Oh, dear. | Oh, hayatım. | About a Boy-2 | 2014 | |
| I don't think he should abandon | Bence yatıya kalmaktan vazgeçmemeli. | About a Boy-2 | 2014 | |
| I don't think that's a good idea. | İyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. | About a Boy-2 | 2014 | |
| I think I've got to talk to him. | Onunla konuşmam lazım. | About a Boy-2 | 2014 | |
| How's my breath? | Nefesim nasıl kokuyor? | About a Boy-2 | 2014 | |
| Honestly, there's not enough mints in the world. | Açıkçası, dünyada buna yetecek kadar nane bile yok. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Get... just don't talk. | Sadece konuşma. | About a Boy-2 | 2014 | |
| It's just a bloody mutant war zone in there. | İçeride sadece kanlı bir mutant savaşı var. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Why isn't mom talking? Uh, she... | Annem niye konuşmuyor? O... | About a Boy-2 | 2014 | |
| she lost her voice being an awesome dealer in poker. | Pokerde inanılmaz bir iskambilci olduğu için sesini kaybetti. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Yeah. Well... | Evet. | About a Boy-2 | 2014 | |
| I know that I may never get invited | Belki bir daha hiçbir zaman yatıya çağrılmayacağımı biliyorum. | About a Boy-2 | 2014 | |
| but there is just... there's no way I'm going back in there. | Ama içeri geri dönmemin hiçbir yolu yok. | About a Boy-2 | 2014 | |
| C can we just go home? | Eve gidebilir miyiz? | About a Boy-2 | 2014 | |
| Uh, Marcus, you know, | Marcus... | About a Boy-2 | 2014 | |
| we're gonna definitely take you home | Eğer gerçekten eve gitmek istiyorsan... | About a Boy-2 | 2014 | |
| if you really want to go home, | ...seni götüreceğiz. | About a Boy-2 | 2014 | |
| but, you know, I think if you try to stick it out, | Ama, ona dayanmaya çalışırsan... | About a Boy-2 | 2014 | |
| I think you'll be amazed | ...oraya aitmiş gibi hissettiğin için... | About a Boy-2 | 2014 | |
| at how cool it feels to belong, you know? | ...hayrete düşeceksin bence. | About a Boy-2 | 2014 | |
| But that movie is just so emotionally scarring. | Duygusal bakımdan çok zedeleyici bir film. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Yeah, um... | Evet. | About a Boy-2 | 2014 | |
| You know, when I was a kid, | Çocukken dişçiden çok korkardım. | About a Boy-2 | 2014 | |
| But then one day I realized, what's the scariest part? | Ama bir gün, en korkunç kısmının ne olduğunun farkına vardım. | About a Boy-2 | 2014 | |
| It's the sound, you know? | Çıkan seslerdi. | About a Boy-2 | 2014 | |
| And if you get rid of the sound of the drill, | Delginin sesini yok edersen... | About a Boy-2 | 2014 | |
| it's not that bad. | ...o kadar da kötü değildi. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Listen to track 17, | On yedinci parçayı dinle. | About a Boy-2 | 2014 | |
| and don't judge me for having it on my iPod. | Ve iPod'umda o şarkı olduğu için beni yargılama. | About a Boy-2 | 2014 | |
| I think you're falling. Whoa, whoa, whoa, yep. | Anne, sanırım düşüyorsun. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Yeah, I just waxed the car. All right? | Arabayı yeni cilalattım. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Okay, bye. | Tamam. Güle güle. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Oh, bloody good job! | Harika iş çıkardın! | About a Boy-2 | 2014 | |
| Why aren't we leaving? | Niye gitmiyoruz? | About a Boy-2 | 2014 | |
| Let's just give it a few minutes, make sure he's good. | İyi olduğundan emin olmak için birkaç dakika daha bekleyelim. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Listen, you didn't ruin poker night, okay? | Dinle. Poker gecemi mahvetmedin. Tamam mı? | About a Boy-2 | 2014 | |
| I ruined it. I was just in a bad mood. | Ben mahvettim. Kötü bir ruh hâlindeydim. | About a Boy-2 | 2014 | |
| You've got lovely friends, though, haven't you? | Çok iyi arkadaşların var değil mi? | About a Boy-2 | 2014 | |
| I do. You're very lucky. | Evet. Çok şanslısın. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Thank you. You'll have to hang out | Teşekkürler. Bizimle bazen tekrar takılman lazım. | About a Boy-2 | 2014 | |
| You know, in moderation. | Aşırıya kaçmadan. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Look, it's been a couple minutes. | Bak. Birkaç dakika oldu bile. | About a Boy-2 | 2014 | |
| I think he's gonna be fine. | Bence gayet iyi olacak. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Good for him. | Aferin ona. | About a Boy-2 | 2014 | |
| And now I'm gonna chunder. That's British for... | İstifrağ edeceğim. İngiliz İngilizcesi'nde... | About a Boy-2 | 2014 | |
| Not in the car. Oh, okay. | Arabaya olmaz. Tamam. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Not in the car, not in the car. | Arabaya olmaz. Arabaya olmaz. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Just... out. | Dışarı. | About a Boy-2 | 2014 | |
| Sync and corrections by madhatters www.addic7ed.com | Çeviren: mbugracelik bugracelik @hotmail.com | About a Boy-2 | 2014 | |
| To the left. Left, left, left! | Sola, sola! İşte böyle. Hadi, böyle devam. | About a Boy-3 | 2014 | |
| You got no game. | Hiçbir numaran yok. Güzel defans. Top bizde. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Come on, now. Yeah, yeah! | Hadi, şimdi. Evet! | About a Boy-3 | 2014 | |
| Uncool, Will. It's a clean game. | Hiç hoş değil, Will. Ahlaklı bir oyun bu. | About a Boy-3 | 2014 | |
| You don't see me shouting out the kid's weaknesses. | Beni, çocuğun dayanıksızlığına haykırırken bulamazsın. | About a Boy-3 | 2014 | |
| He's 11. He's got nothing but weaknesses. | 11 yaşında. Dayanıksızlık dışında hiçbir şeyi yok. Evet. Kapak olsun. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Excuse me, hoop men. | Affedersiniz, basketçiler. | About a Boy-3 | 2014 | |
| How's my little athlete? | Küçük sporcum nasıl? Alerji iğnelerini almamız lazım. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Mom, it's a tie game, and I can't let my partner down. | Anne, bu maç sayısı. Partnerimin yüzünü kara çıkaramam. 1 | About a Boy-3 | 2014 | |
| The next basket wins. | Basketi atan kazanır. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I'm trying to help Will win back | Will'in, TJ'den büyüleyici kemeri geri kazanmasına yardım etmeye çalışıyorum. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Whoa, whoa, whoa, we don't use a word | 15 yıllık kızgın bir rekabeti... | About a Boy-3 | 2014 | |
| like "bedazzled" when describing something | ...temsil eden bir şeyi tanımlarken 'büyüleyici' gibi bir kelime kullanmayız. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Come on, can we just play one more point? | Hadi ama, bir sayı için daha oynayabilir miyiz? | About a Boy-3 | 2014 | |
| Excuse me, milady. | Affedersiniz, leydim. Merhaba, TJ. Seni yeniden görmek güzel. | About a Boy-3 | 2014 | |
| May I borrow thee for just a few moments | Zamanınızdan birkaç dakika ödünç alabilir miyim? | About a Boy-3 | 2014 | |
| I see you've been binging on Downton Abbey | Aynı söylediğim gibi, Downtown Abbey'de içki alemi yaparken gördüm sizi. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Continueth. | Devam et. Oradaki kemer, üç ay boyunca benim malımdı. | About a Boy-3 | 2014 | |
| and with thine permission, we may ensureth | Ve sizin de müsaadenizle, onun bu şekilde kalmasını garantiye alacağız. | About a Boy-3 | 2014 | |
| And you can also watch me mop the floor with your neighbor. | Ayrıca, beni komşunla yerleri paspaslarken de izleyebilirsin. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Ooh, while I'd absolutely love to do that, | Bunu yapmayı ne kadar istesem de, bu sefer Marcus'un takımında olacağım. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Andy, come on, we have game night tonight. | Andy, hadi. Bu gece, oyun gecemiz var. Oturma odası, kendi kendini temizlemeyecek. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Will, T.J., are you coming to my game night? | Will, TJ! Oyun geceme geliyor musunuz? Net bir cevaba ihtiyacım var. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Let me think about that, Laurie, okay? | Düşünmeme izin ver, Laurie. Tamam mı? Bir saniye bekle. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Charades, your sister who's another you, | Sessiz sinema oyunu, aynı sana benzeyen kardeşin, Pandora'da Bublé. Eksik kalsın. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I'm crushed. T.J., I'm sorry. | Çok kırıldım. TJ, üzgünüm. | About a Boy-3 | 2014 | |
| That means you're out too 'cause I need an even number. | Bu senin de çıktığın anlamına geliyor. Çünkü çift sayıya ihtiyacım var. Bekle. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I think I'm having an amazing idea. | Sanırım, aklıma harika bir fikir geliyor. Aynen öyle. Sen de gelmelisin. | About a Boy-3 | 2014 | |
| What? Me? Ooh, I love games. | Ne? Ben mi? Oyunları severim. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Are you any good? | İçinizde iyi olan biri var mı? Çünkü, molozlarla birlikte oynayamam. | About a Boy-3 | 2014 | |
| Do I look like rubbish? A bit. | Moloz gibi mi görünüyorum? Biraz. | About a Boy-3 | 2014 | |
| I'm sure you'll clean up nicely, won't you? | Eminim, güzelce temizleneceksindir, değil mi? | About a Boy-3 | 2014 |