Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 201
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
It's everybody's war now. | Artık bu herkesin savaşı. | 1915-1 | 2015 | |
The entire world is wearing uniforms. Isn't that right, soldier? | Tüm dünya üniforma giyiyor, asker? Yanlış mıyım, asker? | 1915-1 | 2015 | |
I said, "Isn't that right, soldier?" | Sana söyledim! Yanlış mıyım, asker? | 1915-1 | 2015 | |
The colonel is right mother. | Albay haklı, Anne. | 1915-1 | 2015 | |
The Armenians... | Ermenilerin... | 1915-1 | 2015 | |
God damn it! | Lanet olsun! | 1915-1 | 2015 | |
Sorry, everyone. | Herkesten özür dilerim. | 1915-1 | 2015 | |
Angela, are you okay? | Angela, iyi misin? | 1915-1 | 2015 | |
She's bleeding, Simon. The blood is real. | Kanaması var, Simon. Bu kanama gerçek. | 1915-1 | 2015 | |
Of course the blood is real, James. You did well. | Kanama tabii ki gerçek, James. Gayet iyiydin. | 1915-1 | 2015 | |
Now, Tony... | Şimdi, Tony... | 1915-1 | 2015 | |
I know, I know, I know, I was supposed to cry. | Biliyorum, biliyorum, biliyorum, ağlamalıydım. | 1915-1 | 2015 | |
I was... I was thinking of Grandma, just like you said. | Söylediğin gibi büyükanneyi düşünüyordum. | 1915-1 | 2015 | |
Her smile. | Gülümseyişini. | 1915-1 | 2015 | |
Her smile? | Gülümseyişini? | 1915-1 | 2015 | |
When you think of Grandma, remember her smile. | Büyükanneyi düşündüğünde, onun gülümseyişini hatırla. | 1915-1 | 2015 | |
Gabriel, don't look so scared. | Gabriel, çok korkmuş gibi görünmedin. | 1915-1 | 2015 | |
You are scared, which is why you have to hide it, to appear brave. | Cesaretini gizlemelisin, nedeni de şu; korktun. | 1915-1 | 2015 | |
Hey, can we do something about this hat? It's just way too big. | Hey, şu başlık konusunda bir şey yapabilir miyiz? Bu sanki oldukça büyük. | 1915-1 | 2015 | |
Yeah, honestly, Simon... must we wear these awful costumes for rehearsal? | Evet, sahiden, Simon. Bu iğrenç sahne elbiselerini prova için giymek zorunda mıydık? | 1915-1 | 2015 | |
But they're not costumes! | Ama bunlar sahne elbisesi değil ki! | 1915-1 | 2015 | |
These clothes were worn by the very Armenians slaughtered in 1915. | Bu kıyafetler 1915'te katledilen Ermeniler tarafından giyildi. | 1915-1 | 2015 | |
They died in these clothes. | Bu kıyafetlerin içinde katledildiler. | 1915-1 | 2015 | |
Tonight, the fate of the dead will be in your hands. | Bu gece, ölümün kaderi ellerinizde olacak. | 1915-1 | 2015 | |
Their terror will pound in your hearts. | Dehşeti kalbinizde atacak. | 1915-1 | 2015 | |
At 5:00 this evening, you will no longer be actors. | Bu akşam saat 5'te, artık hiç oynamayacaksınız. | 1915-1 | 2015 | |
You will bring those forgotten souls back to life... | Bütün unutulan ruhları ya hayata döndürecek | 1915-1 | 2015 | |
or you will die with them. | ya da siz de onlarla öleceksiniz. | 1915-1 | 2015 | |
You've always liked my scars. | Her zaman yaralarımı severdin. | 1915-1 | 2015 | |
My darling wife... they are the most beautiful parts of you. | Sevgili karım... Onlar senin en güzel şeylerin. | 1915-1 | 2015 | |
Nobody else knows about the scars. | Hiçkimse yaralar hakkında bir şey bilmez. | 1915-1 | 2015 | |
Only you care about the scars. | Sadece sen dikkat edersin. | 1915-1 | 2015 | |
Darling. | Sevgilim. | 1915-1 | 2015 | |
Yes, my love? | Evet, aşkım? | 1915-1 | 2015 | |
When will it be over? | Ne zaman bitecek? | 1915-1 | 2015 | |
Soon, my love, very soon. | Pek yakında, aşkım, pek yakında. | 1915-1 | 2015 | |
I can come up the stairs... I can be myself again? | Merdiveni çıkıp tekrardan kendim olabilecek miyim? | 1915-1 | 2015 | |
I hate the stairs so much. | Merdivenlerden çok nefret ederim. | 1915-1 | 2015 | |
I know... I know it's hard. | Biliyorum... Bunun çok zor olduğunu biliyorum. | 1915-1 | 2015 | |
But it's your mind connecting these two worlds. | Ama aklın bu iki dünya arasına takılıyor. | 1915-1 | 2015 | |
You are the secret of this play. | Bu oyunun sırrı sensin. | 1915-1 | 2015 | |
Everything ends tonight? | Her şey bu gece bitecek mi? | 1915-1 | 2015 | |
Everything. Tonight. | Her şey, bu gece | 1915-1 | 2015 | |
And tomorrow? | ve yarın? | 1915-1 | 2015 | |
Tomorrow... we will be free. | Yarın... Özgür olacağız. | 1915-1 | 2015 | |
God, I hate theater. | Allahım, tiyatrodan nefret ediyorum. | 1915-1 | 2015 | |
What did I do? What did I do to deserve this? | N'aptım ben? Bunu hak etmek için n'aptım? | 1915-1 | 2015 | |
It must have been something really bad. | Çok kötü şeyler olmuş olmalı. | 1915-1 | 2015 | |
Oh, come on. You're enjoying this. | Hadi, ama. Bunun keyfini çıkarıyoruz. | 1915-1 | 2015 | |
Should've listened to your agent, James. | Oyuncunu dinlemek mecburiyetinde miyim, James? | 1915-1 | 2015 | |
This is where movie stars come to die. | Burası sinema oyuncularının ölmeye geldiği yer. | 1915-1 | 2015 | |
What, you guys don't do vocal stretches? | Ne, siz temrin yapmıyor musunuz? | 1915-1 | 2015 | |
Oh, I just did them earlier. | Oh, önceleri yapardım. | 1915-1 | 2015 | |
Hey, listen, Tony, I've got a question for you. | Hey, dinle Tony. Seninle alakalı sorum var. 1 | 1915-1 | 2015 | |
Yeah, sure. 1 | Evet, tabii. | 1915-1 | 2015 | |
What's going on with Angela? | Angela'yla nasıl gidiyor? | 1915-1 | 2015 | |
She was so warm and friendly when we started. | Başladığımızdan beri samimi ve dost canlısı. | 1915-1 | 2015 | |
You really don't know? | Gerçekten bilmiyor musun? | 1915-1 | 2015 | |
Get ready for rehearsal. | (Simon) Prova için hazır olun. | 1915-1 | 2015 | |
We're running out of time! | Boşa vakit harcıyoruz! | 1915-1 | 2015 | |
Running out of time. | Vakit geçiyor. | 1915-1 | 2015 | |
Getting nervous? | Endişeleniyor musun? | 1915-1 | 2015 | |
You must be a little worried about Angela. | Angela hakkında ufak da olsa endişelenmelisin. | 1915-1 | 2015 | |
What? Come on, don't look at me like that. You know what I mean. | N'oldu? Hadi, bana öyle bakma. Ne demek istediğimi biliyorsun. | 1915-1 | 2015 | |
This role you've written for her, I mean, it's so cruel. | Demek istediğim, çok acımasızca. Bu rolü onun için yazmışsın. | 1915-1 | 2015 | |
It's horrifying. | Bu korkunç. | 1915-1 | 2015 | |
Yeah, this is the kind of decision people had to make. | Evet, | 1915-1 | 2015 | |
Your grandmother, she did the same thing. | insanların almak zorunda kaldıkları bir çeşit karar bu. Büyükannen de aynı şeyi yapmıştı. | 1915-1 | 2015 | |
You're alive because she ran off with a Turk! | Hayattasın; çünkü o, bir Türkle kaçtı! Ne demek istiyorsun? | 1915-1 | 2015 | |
I get that. | Anladım. | 1915-1 | 2015 | |
But Angela, maybe she deserves a happier ending. | Ama Angela, belki mutlu bir sonu hakediyordur. | 1915-1 | 2015 | |
There was no happy ending in 1915. | 1915'te hiç mutlu son yok. | 1915-1 | 2015 | |
Even our survival was tragic. | Tıpkı bizim hayatta kalmamız gibi trajik. | 1915-1 | 2015 | |
But our play can have a happy ending. | Ama oyunumuzun mutlu bir sonu olabilir. | 1915-1 | 2015 | |
I'm just saying that maybe if you would consider just rehearsing it once... | Önceden bunu provada yaparsan belki bunu değerlendirirsin diye söylüyorum. | 1915-1 | 2015 | |
You can't change history to make it more comfortable for you. You can't. | İçin rahat etsin diye geçmişi değiştiremezsin. Yapamazsın. | 1915-1 | 2015 | |
Face the past, Tony. Face the past. | Geçmişle yüzleş, Tony. Geçmişle yüzleş. | 1915-1 | 2015 | |
Face the past. | Geçmişle yüzleş. | 1915-1 | 2015 | |
Are you in there? | Orada mısın? | 1915-1 | 2015 | |
I was thinking, I know that Simon doesn't want us to rehearse the ending... | Sanki, Simon provanın sonunu getirmemizi istemediğini biliyorum. | 1915-1 | 2015 | |
but maybe you and I could do a walk through of it. | Fakat belki seninle bunu aşabiliriz. | 1915-1 | 2015 | |
I won't tell if you won't. | Anlatmak zorunda değilsin. | 1915-1 | 2015 | |
Angela, say something. | (James) Angela, bir şey söyle. | 1915-1 | 2015 | |
You know we're supposed to run off together. | Bunu aşmak zorunda olduğumuzu biliyorsun. | 1915-1 | 2015 | |
By the end of the summer... | (Tony) Yaz mevsiminin sonuna kadar... | 1915-1 | 2015 | |
there will be no Armenians left on the face of the earth. | yeryüzünde Ermenilerden geriye hiçbir şey kalmadı. | 1915-1 | 2015 | |
By the end of the summer... | Yaz mevsiminin sonuna kadar... | 1915-1 | 2015 | |
You are all being marched to your deaths. | Hepiniz, ölmek için yürüyorsunuz. | 1915-1 | 2015 | |
I want you to leave with me. I want to escape together. | Benimle gelmeni istiyorum. Beraberce kaçmayı istiyorum. | 1915-1 | 2015 | |
I want to escape to... together... together. | Beraberce kaçmayı istiyorum. Beraberce... Beraberce... | 1915-1 | 2015 | |
I want to make you an offer you can't refuse. | Reddedemeyeceğiniz bir teklif yapmak istiyorum. | 1915-1 | 2015 | |
I want you to escape with me. | Benimle kaçmanı istiyorum. | 1915-1 | 2015 | |
I want... I want... | İstiyorum... İstiyorum... | 1915-1 | 2015 | |
Hey, Tony. Jesus! | Hey, Tony. İsa aşkına! | 1915-1 | 2015 | |
James. | James. | 1915-1 | 2015 | |
Are those my lines? | O replikler benim değil miydi? | 1915-1 | 2015 | |
Yes... uh... | Evet... şey... | 1915-1 | 2015 | |
it's... something I like to do. | Bunları... biraz sevdim. | 1915-1 | 2015 | |
Learn all the lines, every single character. | Her bir oyuncunun, neyi söylemesi gerekiyorsa öğren. | 1915-1 | 2015 | |
I'm impressed. | Etkilendim. | 1915-1 | 2015 |