Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 274
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
but I played with everyone | ama Marvin Gaye'den gey Marvinlere kadar ama Marvin Gaye'den gey Marvinlere kadar | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They never made it a little bit ahead of their time. | Hiçbirisi zamanının ötesine geçemedi. Hiçbirisi zamanının ötesine geçemedi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But if you don't mind a professional opinion, man, | Ama eğer profesyonel bir fikre karşı değilsen, Ama eğer profesyonel bir fikre karşı değilsen, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
you've got to put some heart into this thing. | bu şeyin içine biraz duygu eklemelisin. bu şeyin içine biraz duygu eklemelisin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But my mother always say to run away from heart | Ama annem her zaman kalpten uzak dur, Ama annem her zaman kalpten uzak dur, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
only the head can make music. | sadece kafa müzik yapar derdi. sadece kafa müzik yapar derdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Han, your mother sounds like one cold | Han, annen tam bir soğuk nevale Han, annen tam bir soğuk nevale | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't you talk about my mama! | Anam hakkında konuşma! Anam hakkında konuşma! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, Earl. What's up? | Hey, Earl. N'aber? Hey, Earl. N'aber? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just got threatened | Az önce Pixar filmi... Az önce Pixar filmi... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
by a man who gets carded at Pixar movies. | karakteri bir adam tarafından tehdit edildim. karakteri bir adam tarafından tehdit edildim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, great news | Max, harika haberler, Max, harika haberler, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
that email blast I sent out this morning worked. | bu sabah gönderdiğim toplu email işe yaradı. bu sabah gönderdiğim toplu email işe yaradı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just got us a big cupcake job | Bizim çörek işi için, altın uzay çatısı... Bizim çörek işi için, altın uzay çatısı... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
at some event place called the gold space loft. | diye bir yerdeki davet için teklif aldım. diye bir yerdeki davet için teklif aldım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Last time I was at the gold space loft, | Altın uzay çatısına son gittiğimde, Altın uzay çatısına son gittiğimde, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I went to a poetry slam, and I wound up slamming a poet. | şiir dövüşlerine gitmiştim ve şiirle dövülerek yaralandım. şiir dövüşlerine gitmiştim ve şiirle dövülerek yaralandım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They need 100 cupcakes by tomorrow night. | Yarın için 100 tane çörek istiyorlarmış. Yarın için 100 tane çörek istiyorlarmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And because I'm a genius, | Ve bir dahi olduğumdan dolayı, Ve bir dahi olduğumdan dolayı, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and also because it's such short notice | ve ayrıca bu kadar kısa sürede istedikleri için ve ayrıca bu kadar kısa sürede istedikleri için | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but mostly because I'm a genius | ama çoğunlukla dahi olduğumdan dolayı ama çoğunlukla dahi olduğumdan dolayı | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I got them up to $500. | 500 dolara işi bağladım. 500 dolara işi bağladım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's a cool group art show | Çok güzel bir grup sanat showu olmuş Çok güzel bir grup sanat showu olmuş | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
very Williamsburg, very pot brownie. | oldukça Williamsburg'ça, oldukça brownie'ce. oldukça Williamsburg'ça, oldukça brownie'ce. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And Johnny has a piece in it. | Ve Johnny'de bunun içinde. Ve Johnny'de bunun içinde. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And since you flipped your switch, | Ve sen duygularını kapattığından beri, Ve sen duygularını kapattığından beri, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I figured it'd be fine. | bunun iyi olacağını düşündüm. bunun iyi olacağını düşündüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No way. I can't make 100 cupcakes in a day. | Hayatta olmaz. Bir günde 100 çörek yapamam. Hayatta olmaz. Bir günde 100 çörek yapamam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, I know it's a lot of work, | Max, biliyorum bu çok fazla, Max, biliyorum bu çok fazla, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but I'll do whatever I can to help. | fakat yapabileceğim her yardımı yaparım. fakat yapabileceğim her yardımı yaparım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is a really big opportunity for us. | Bu gerçekten bizim için büyük bir fırsat. Bu gerçekten bizim için büyük bir fırsat. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I kissed Johnny. | Johnny'i öptüm. Johnny'i öptüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What? When? | Ne? Ne zaman? Ne? Ne zaman? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He came by the apartment right after you left. | Hemen senin ardından o geldi. Hemen senin ardından o geldi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was only gone 20 minutes. | Ben sadece 20 dakikalığına gitmiştim. Ben sadece 20 dakikalığına gitmiştim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What'd you do shine a bat symbol on your vagina? | Parlayan yarasa sembollü vajinamı yaptın, ne yaptın? Parlayan yarasa sembollü vajinamı yaptın, ne yaptın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Stop acting like I wanted it to happen. | Sanki olmasını istiyormuşum gibi davranmayı bırak. Sanki olmasını istiyormuşum gibi davranmayı bırak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I didn't want it to happen. I'm lucky we just kissed. | Olmasını istemedim. Şansıma sadece öpüştük. Olmasını istemedim. Şansıma sadece öpüştük. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My pants kept saying, "take me off!" | Külotum, "Beni çıkar!" deyip durdu. Külotum, "Beni çıkar!" deyip durdu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I'm like, "no, pants." | Ve ben de "Olmaz, külot. " modundaydım. Ve ben de "Olmaz, külot. " modundaydım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm telling you, I almost couldn't help myself. | Sana söylüyorum, neredeyse kendime yardım edemeyecektim. Sana söylüyorum, neredeyse kendime yardım edemeyecektim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't understand. | Anlamıyorum. Anlamıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I thought you said you were done with him. | Onunla işinin bittiğini söylediğini sanıyordum. Onunla işinin bittiğini söylediğini sanıyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What happened to your pattern? | Senin düzenine ne oldu? Senin düzenine ne oldu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Telling people I have a pattern is part of the pattern. | İnsanlara düzenim olduğunu söylemem, düzenin bir parçası. İnsanlara düzenim olduğunu söylemem, düzenin bir parçası. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Then I just go and do whatever I want. | Sonra da gidip ne istersem yaparım. Sonra da gidip ne istersem yaparım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I knew it, it thought it, I should have said it | Biliyordum, düşünmüştüm, söylemeliydim. Biliyordum, düşünmüştüm, söylemeliydim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
girls cannot be friends with guys. | Kızlar, erkeklerle arkadaş olamaz. Kızlar, erkeklerle arkadaş olamaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, well, you also knew he was coming in here | Evet, ayrıca onun buraya gelip... Evet, ayrıca onun buraya gelip... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to tell me he broke up with his girlfriend. | kız arkadaşından ayrıldığını da biliyordun. kız arkadaşından ayrıldığını da biliyordun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So you can suck it. | Yani, içinde patlasın. Yani, içinde patlasın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Did he say he was going to break up with her? | Kızdan ayrılacağını söyledi mi? Kızdan ayrılacağını söyledi mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We didn't get into it. | O konuya gelmedik. O konuya gelmedik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We weren't really using our mouths for talking. | Ağızlarımızı konuşmak için kullanmadık pek. Ağızlarımızı konuşmak için kullanmadık pek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What do you think's going to happen? | Ne olacağını düşünüyorsun? Ne olacağını düşünüyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All I know is it's not going to happen at a public art show | Tek bildiğim şey, ne onun ne de onun güzel... Tek bildiğim şey, ne onun ne de onun güzel... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
in front of him and his beautiful, cool | muhteşem ingiliz kız arkadaşının önünde... muhteşem ingiliz kız arkadaşının önünde... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
British girlfriend. | showa dönüşmeyeceğidir. showa dönüşmeyeceğidir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, you don't even have to see them. | Max, onları görmen bile gerekmiyor. Max, onları görmen bile gerekmiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We'll get there early, we'll drop off the cupcakes, | Oraya erken gideceğiz, çörekleri bırakacağız ve Oraya erken gideceğiz, çörekleri bırakacağız ve | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and be gone before any of the artists even show up. | sanatçılar showa başlamadan gitmiş olacağız. sanatçılar showa başlamadan gitmiş olacağız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Great. I'm going home tonight | Güzel. Bu akşam eve gidip Güzel. Bu akşam eve gidip | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
after my ten hour waitress shift, | on saatlik vardiya değişiminden sonra, on saatlik vardiya değişiminden sonra, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to stay up all night and bake 100 cupcakes | sevgilisi olan, öptüğüm bir erkek için sevgilisi olan, öptüğüm bir erkek için | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
for a guy I kissed who has a girlfriend. | tüm gece ayakta durup, 100 çörek pişireceğim. tüm gece ayakta durup, 100 çörek pişireceğim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Beep. | Biiip. Biiip. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ooh, what's that? My self esteem just flatlined. | Neydi o? Benim izzetinefsim nalları dikmiş. Neydi o? Benim izzetinefsim nalları dikmiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, it's this way. | Evet bu taraftan. Evet bu taraftan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I smell patchouli and pretension. | Paçuli ve gösteriş kokusu alıyorum. Paçuli ve gösteriş kokusu alıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why are you walking so slow? | Neden bu kadar yavaş yürüyorsun? Neden bu kadar yavaş yürüyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Because I'm carrying our cupcake future, | Çünkü bizim çörek geleceğimizi taşıyorum Çünkü bizim çörek geleceğimizi taşıyorum | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I don't want half of our future's frosting | ve geleceğimizin yarısının kutunun üstünde ve geleceğimizin yarısının kutunun üstünde | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to be on top of the box. | donmasını istemiyorum. donmasını istemiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Relax. We still have time. | Sakin ol. Hâla vaktimiz var. Sakin ol. Hâla vaktimiz var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, hello. | Merhaba. Merhaba. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Welcome to space blast art attack. | Uzay patlaması sanat saldırısına hoş geldiniz. Uzay patlaması sanat saldırısına hoş geldiniz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The gallery won't be open for, like, an hour. | Galeri yaklaşık bir saat içinde açılacak. Galeri yaklaşık bir saat içinde açılacak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Actually, we're here delivering the cupcakes. | Aslında çörekleri teslim etmek için gelmiştik. Aslında çörekleri teslim etmek için gelmiştik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're looking for someone named Traivor. | Traivor isimli kişiyi arıyoruz. Traivor isimli kişiyi arıyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I'm looking for Traivor's mom, | Ve ben de Traivor'un annesini arıyorum, Ve ben de Traivor'un annesini arıyorum, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to ask her why she named a person Traivor. | neden Traivor diye isim koyduğunu soracaktım. neden Traivor diye isim koyduğunu soracaktım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Traive! | Traive! Traive! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You girls can set up inside. | Siz kızlar içeri kurulabilirsiniz. Siz kızlar içeri kurulabilirsiniz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He's the one with the super tall hat. | Süper uzun şapkalı kişi o. Süper uzun şapkalı kişi o. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I love galleries. | Galerileri severim. Galerileri severim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My father and I had an art foundation. | Babam ve benim sanat vakfımız vardı. Babam ve benim sanat vakfımız vardı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We taught blind kids how to do ceramics. | Kör kızlara nasıl seramik yapılacağını öğretmiştik. Kör kızlara nasıl seramik yapılacağını öğretmiştik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why didn't you just buy them eyes? | Neden onlara sadece göz almadınız? Neden onlara sadece göz almadınız? Sırada bir sürü insan var... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's put them here. | Bunları şuraya koyalım. Bunları şuraya koyalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This art show is ridiculous | Bu sanat showu gülünç; Bu sanat showu gülünç; | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
someone named Traivor, | Traivor isimli biri, Traivor isimli biri, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
a dreamcatcher with buzzwords stuck in it. | son moda kelimeler kullanan düş kapanına sıkışmış. son moda kelimeler kullanan düş kapanına sıkışmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And you. | Ve sen. Ve sen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why would he hang that picture of us | Eğer hâla kız arkadaşı varsa, neden bizim resmimizi Eğer hâla kız arkadaşı varsa, neden bizim resmimizi | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
if he still has a girlfriend? | duvara assın ki? duvara assın ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maybe he went home and broke up with her | Belki de seni öptükten sonra, eve gidip Belki de seni öptükten sonra, eve gidip | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
after he kissed you. | kızdan ayrılmıştır. kızdan ayrılmıştır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The writing is literally on the wall. | Tablo harbiden de duvarda asılı. Tablo harbiden de duvarda asılı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, no, no, no. I'm not falling for you again. | Hayır, hayır. Tekrar buna düşmeyeceğim. Hayır, hayır. Tekrar buna düşmeyeceğim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's just get our money and go. | Paramızı alalım ve gidelim. Paramızı alalım ve gidelim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |