Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 273
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Yes? | Evet? Evet? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, I think you and I have something special. | Max, senin ve benim aramda özel bir şey olduğunu düşünüyorum. Max, senin ve benim aramda özel bir şey olduğunu düşünüyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I don't want to lose that. | Ve bunu kaybetmek istemiyorum. Ve bunu kaybetmek istemiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So I came down here to ask... | Ben de buraya şeyi sormaya geldim... Ben de buraya şeyi sormaya geldim... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Even though it didn't work out, | yürütemediğimizi bilmeme rağmen, yürütemediğimizi bilmeme rağmen, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
can we still be friends? | hâla arkadaş kalabilir miyiz? hâla arkadaş kalabilir miyiz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh. What? | Ne? Ne? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You have got to be kidding! | Şaka mı yapıyorsun! Şaka mı yapıyorsun! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What's going on over there, Caroline? | Ne oluyor Caroline? Ne oluyor Caroline? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My friend Johnny and I have no idea | Arkadaşım Johnny ve benim neye üzüldüğün hakkında Arkadaşım Johnny ve benim neye üzüldüğün hakkında | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
what you're upset about. | en ufak bir fikrimiz yok. en ufak bir fikrimiz yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was just reacting to the news that we're out of pie. 1 | Turtamız bitmiş de ona tepki verdim. Turtamız bitmiş de ona tepki verdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I really cannot believe it. | Gerçekten inanamıyorum. 1 Gerçekten inanamıyorum. 1 | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I totally thought it would go a different way. | Kesinlikle başka bir şey olacağını düşünmüştüm. Kesinlikle başka bir şey olacağını düşünmüştüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Caroline... | Caroline... Caroline... Gerçekten mi? Bize bir fırın alacaksın öyle mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why don't you go over there to the pie carrousel | Neden turta makinesine gidip turta kaybımız... Neden turta makinesine gidip turta kaybımız... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and mourn the loss of our pie? | için yas tutmuyorsun? için yas tutmuyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So, we're cool? | Aramız iyi mi? Aramız iyi mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, we're cool. Why wouldn't we be? | Tabii iyi. Neden iyi olmayalım? Tabii iyi. Neden iyi olmayalım? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We never dated or anything like that. | Daha önce ne buluştuk ne de benzer bir şey yaptık. Daha önce ne buluştuk ne de benzer bir şey yaptık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Of course we're friends. | Tabii ki arkadaşız. Tabii ki arkadaşız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I am so relieved. | Çok rahatladım. Çok rahatladım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So, uh, you gonna go back | Her zaman yaptığın gibi... Her zaman yaptığın gibi... Ve 'The Early Birds', cuma gecesi sahneye.. ...ve The Early Birds'ü de cuma gecesi çalmak için davet etmişler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to busting my balls, like always? | tekrardan laf sokacak mısın? tekrardan laf sokacak mısın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes. [Laughs] | Evet. Evet. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're such good friends, I might just... | Ne kadar da iyi arkadaşız, Ben gidip... Ne kadar da iyi arkadaşız, Ben gidip... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Bust them with my feet! | Ayaklarımla ezeyim onları! Ayaklarımla ezeyim onları! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Good morning. | Günaydın. Günaydın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm trying to send out a get to know us email blast | Çörek işi için toplu "Bizi tanıyın" toplu emailini... Çörek işi için toplu "Bizi tanıyın" toplu emailini... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
for the cupcake business. | göndermeye çalışıyorum. göndermeye çalışıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But your wi fi is so slow. | Ama wi fi çok yavaş. Ama wi fi çok yavaş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't tell me tell cathyhome17, | Bana söyleme kimse ve her neredeyse, Bana söyleme kimse ve her neredeyse, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
whoever and wherever she is. | catyhome17'ye söyle. catyhome17'ye söyle. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, well, I'm just going | Tamam, koşa koşa Tamam, koşa koşa | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to run down to the coffee place and send it. | aşağıdaki cafeye gidip maili göndereyim. aşağıdaki cafeye gidip maili göndereyim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Do you approve? | Onaylıyor musun? Onaylıyor musun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nice job. The font's pretty. | Güzel iş. Fon gayet güzel. Güzel iş. Fon gayet güzel. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You just gave me a compliment? | Az önce bana iltifat mı ettin? Az önce bana iltifat mı ettin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I knew it you're depressed. | Biliyordum, depresyondasın. Biliyordum, depresyondasın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're so depressed | Sen ve Johnny'nin... Sen ve Johnny'nin... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
about you and Johnny just being friends, | arkadaş olmanız konusunda depresyondasın, arkadaş olmanız konusunda depresyondasın, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
you don't even have the energy to be you. | kendin olmaya enerjin bile yok. kendin olmaya enerjin bile yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What? The font is pretty. | Ne? Fon gayet güzel. Ne? Fon gayet güzel. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, honey, do you want a hug? | Canım, sarılmak ister misin? Canım, sarılmak ister misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm fine. How could you be fine? | İyiyim. Nasıl iyi olabilirsin ki? İyiyim. Nasıl iyi olabilirsin ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The man was so into you, | Adam resmen seninle ilgileniyordu, Adam resmen seninle ilgileniyordu, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
he painted a billboard of the two of you kissing. | ikinizin öpüştüğü bir billboard boyadı. ikinizin öpüştüğü bir billboard boyadı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And now he just wants to be friends? | Ve şimdi sadece arkadaş mı olmak istiyor? Ve şimdi sadece arkadaş mı olmak istiyor? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Please call in sick to your babysitting job | Lütfen bakıcılık işini arayıp hasta olduğunu söyle Lütfen bakıcılık işini arayıp hasta olduğunu söyle | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and take to the bed. | ve biraz yatıp dinlen. ve biraz yatıp dinlen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Whenever I used to get depressed, | Ne zaman depresyona girsem, Ne zaman depresyona girsem, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'd take to the bed. | yatıp dinlenirim. yatıp dinlenirim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
One time, I took to the bed for a week. | Bir keresinde bir hafta boyunca yatmıştım. Bir keresinde bir hafta boyunca yatmıştım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Listen, unlike you, Jane Austen, | Dinle, senin aksine, Jane Austen, Dinle, senin aksine, Jane Austen, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I will never take to the bed. | ben asla yatmam. ben asla yatmam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Giving into feelings is for rich people. | Duygulara yenik düşmek zenginler içindir. Duygulara yenik düşmek zenginler içindir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Regular people just have to get up, | Sıradan insanlar uyanırlar, Sıradan insanlar uyanırlar, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
get drunk, and go fulfill their babysitting duties. | sarhoş olurlar, ve bakıcıIık görevlerini yerine getirirler. sarhoş olurlar, ve bakıcıIık görevlerini yerine getirirler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, take to the bed. | Max, yat da dinlen. Max, yat da dinlen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look, this is my pattern, okay? | Bak benim düzenim böyle tamam mı? Bak benim düzenim böyle tamam mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I fall for the wrong guy, | Yanlış kişilere aşık oldum, Yanlış kişilere aşık oldum, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I find out they're with a girl, a bottle, or a needle, | ve kız arkadaşları, bir şişeleri ya da bir iğneleri olduğunu öğrendim ve kız arkadaşları, bir şişeleri ya da bir iğneleri olduğunu öğrendim | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I move on. | ve hayatıma devam ettim. ve hayatıma devam ettim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And sometimes I use a bottle to help me do it... | Ve bazen bana yardım etmesi için bir şişe kullandım... Ve bazen bana yardım etmesi için bir şişe kullandım... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Or a needle or a girl. | ya da iğne ya da bir kız. ya da iğne ya da bir kız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But when I'm done, I'm done. | Fakat işim bittiğinde, bitmiştir. Fakat işim bittiğinde, bitmiştir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's it? | Bu kadar mı? Bu kadar mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're just over it? | Öylece üstesinden mi geldin? Öylece üstesinden mi geldin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm still sad because Kyle Enright didn't invite me | Hâla üzgünüm çünkü Kyle Enright, 12. yaşgünü için Hâla üzgünüm çünkü Kyle Enright, 12. yaşgünü için | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
on his private jet to Mykonos for his 12th birthday. | Mykonos'a kendi özel jetiyle gitmeye davet etmedi. Mykonos'a kendi özel jetiyle gitmeye davet etmedi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, not me. | Ben öyle değilim. Ben öyle değilim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just flip a switch and those feelings are gone. | Sadece yazı tura atarım ve duygular gider. Sadece yazı tura atarım ve duygular gider. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I only have two switches in my life | Hayatımda sadece iki seçenek var Hayatımda sadece iki seçenek var | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
one turns off my emotions, | biri duyguları kapatmak, biri duyguları kapatmak, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
the other makes a car bounce. | diğeri arabada hoplamak. diğeri arabada hoplamak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, I better go. | Gitsem iyi olur. Gitsem iyi olur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If you get there after 10:30, you can't hear yourself think | Eğer oraya 10:30'dan sonra gidersen, Filipinlerle skypedan... Eğer oraya 10:30'dan sonra gidersen, Filipinlerle skypedan... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
over the sounds of people skyping to the Philippines. | ...konuşma sesleri yüzünden, kendi düşüncenin sesini duyamazsın. ...konuşma sesleri yüzünden, kendi düşüncenin sesini duyamazsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, are you sure you're all right? | Max, iyi olduğundan emin misin? Max, iyi olduğundan emin misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are you about to come over here and soft touch me? | Buraya gelip beni kaz gibi yolacak mısın? Buraya gelip beni kaz gibi yolacak mısın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I want to so bad. Leave! | Çok feci istiyorum. Git hadi! Çok feci istiyorum. Git hadi! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Go to the coffee place. Soft touch the barista. | Cafeye git de kahveciyi yol sen. Cafeye git de kahveciyi yol sen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Excuse me, miss. | Afedersiniz bayan. Afedersiniz bayan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You keep your door open like that, | Kapıyı öyle açık tutmaya devam ederseniz, Kapıyı öyle açık tutmaya devam ederseniz, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
this rat's probably going to get inside. | bu sıçan büyük ihtimalle içeri girecek. bu sıçan büyük ihtimalle içeri girecek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't worry. You should see the size of my cat. | Endişelenme. Kedimin boyutunu bir gör sen. Endişelenme. Kedimin boyutunu bir gör sen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I knew you'd be home for another hour, | Bir saat daha evde olacağını biliyordum, Bir saat daha evde olacağını biliyordum, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
so I brought you coffee. | ben de sana kahve getirdim. ben de sana kahve getirdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I wanted to say... | Ve şunu demek istedim... Ve şunu demek istedim... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Thanks for understanding the situation. | Durumu anlayışla karşıladığın için teşekkür ederim. Durumu anlayışla karşıladığın için teşekkür ederim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, you don't need to get all | Hey, bana tüm o "Hallmark sunar... Hey, bana tüm o "Hallmark sunar... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"hallmark presents: Johnny soft eyes" on me. | Johnny buğulu gözler" şeyini göstermene gerek yok. Johnny buğulu gözler" şeyini göstermene gerek yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay? You're not my type, anyway. | Tamam mı? Ne de olsa tipim değilsin. Tamam mı? Ne de olsa tipim değilsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're a bartender who's close to liquor all night | Tüm gece liköre yakın olan barmensin Tüm gece liköre yakın olan barmensin | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and your not an alcoholic. | ve alkolik de değilsin. ve alkolik de değilsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So clearly you don't know how to seize an opportunity. | Bir fırsatı elinde tutamadığını bilmediğin o kadar açık ki. Bir fırsatı elinde tutamadığını bilmediğin o kadar açık ki. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes, I do. | Evet biliyorum. Evet biliyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is where you join in birthday song | İşte burası senin tatlı saksafonunla... İşte burası senin tatlı saksafonunla... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
with your sweet ass saxophone. | doğum günü şarkısına katılacağın yer. doğum günü şarkısına katılacağın yer. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Han, I like you, brother, | Han, seni seviyorum kardeşim, Han, seni seviyorum kardeşim, | 2 Broke Girls-1 | 2011 |