Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 270
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
as always, this time I will ask you to stay. | her zamanki gibi, bu sefer sana soruyorum. her zamanki gibi, bu sefer sana soruyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, you look perfect for your date. | Max, randevun için çok güzel gözüküyorsun. Max, randevun için çok güzel gözüküyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's not a date. It is. | Bu bir randevu değil. Öyle. Bu bir randevu değil. Öyle. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, it's not. | Hayır değil. Hayır değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's booty call. | Bu seks daveti. Bu seks daveti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There is a fresh, white billboard. | Taze, beyaz bir pano var. Taze, beyaz bir pano var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm climbing it with my friend, | Bir arkadaşımla ona tırmanacağım, Bir arkadaşımla ona tırmanacağım, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and we're putting up his artwork. | ve onun sanatını panonun üstüne asacağız. ve onun sanatını panonun üstüne asacağız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Booty call on billboard. | Panonun üstünde seks daveti. Panonun üstünde seks daveti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If it's after 2:30, | Eğer gece 2:30 dan sonraysa, Eğer gece 2:30 dan sonraysa, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
call is for the dirty. | bu edepsiz bir davettir. bu edepsiz bir davettir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What's that from? | O da nereden çıktı? O da nereden çıktı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Dr. Seuss' "oh, the places you'll put it in"? | "İçine sokabileceğin yerler" diyen Dr. Seuss'tan mı? "İçine sokabileceğin yerler" diyen Dr. Seuss'tan mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, boys, break it up. | Evet, baylar, kesin bakalım. Evet, baylar, kesin bakalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Go about your business. Nothing to see. | İşinize bakın. Görecek bir şey yok. İşinize bakın. Görecek bir şey yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max. | Max. Max. Maria, saçımı yapar mısın? Maria, saçıma bir bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max and johnny's first date. So proud. | Max ve Johnny'nin ilk randevusu. Çok gurur duydum. Max ve Johnny'nin ilk randevusu. Çok gurur duydum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's not a date. | Bu bir randevu değil. Bu bir randevu değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Be home at 11:00... a.m. | Saat 11:00 de evde ol... öğleden önce 11:00 Saat 11:00 de evde ol... öğleden önce 11:00 | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Uh, max, you got protection? | Max koruman var mı? Max koruman var mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, I've got it. | Hayır, hallettim ben. Hayır, hallettim ben. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, sorry. That is pack of gum. | Özür dilerim. Bu sakız paketiymiş. Özür dilerim. Bu sakız paketiymiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Can we take these masks off now? | Bu maskeleri şimdi çıkarabilir miyiz? Bu maskeleri şimdi çıkarabilir miyiz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Whoo. It is hot up in that bunny. | Bu tavşanın içi çok sıcak. Bu tavşanın içi çok sıcak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are we wearing these | Bunları kimse bizi suçlu... Bunları kimse bizi suçlu... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
so no one'll be able to pick us out of a lineup? | sırasına dizemesin diye mi takıyoruz? sırasına dizemesin diye mi takıyoruz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, that. | Evet, ondan dolayı. Evet, ondan dolayı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I always wanted to see a rat with big boobs. | Ve koca memeli bir fare görmeyi her zaman istemişimdir. Ve koca memeli bir fare görmeyi her zaman istemişimdir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, here he is. | İşte burada. İşte burada. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All right. Now for the most crucial part of the art process, | Pekala. Şimdi sıra bu sanat işleminin can alıcı noktasında, Pekala. Şimdi sıra bu sanat işleminin can alıcı noktasında, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
beer break. | bira molası. bira molası. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That makes sense. | Çok mantıklı. Çok mantıklı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Been here four minutes. | Dört dakikadır buradayız. Dört dakikadır buradayız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ooh. Gentleman. | Beyefendi. Beyefendi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look over there. You can see manhattan. | Şuraya bak. Manhattan'ı görebiliyorsun. Şuraya bak. Manhattan'ı görebiliyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She's a bitch. | Tam bir yollu. Tam bir yollu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Always shoving her stuff in your face. | Her zaman malvarlığını gösterir. Her zaman malvarlığını gösterir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You can never have it. | Ama asla vermez. Ama asla vermez. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'd never want to live in manhattan. | Ben Manhattan'da yaşamayı hiç istemedim. Ben Manhattan'da yaşamayı hiç istemedim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
'Cause you can't afford it? Yeah. | Çünkü paran yetmiyor? Evet. Çünkü paran yetmiyor? Evet. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She is beautiful, though. | Çok da güzel gerçi. Çok da güzel gerçi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, she is. | Evet öyle. Evet öyle. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, we should get back to work. | İşe dönmemiz lazım. İşe dönmemiz lazım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Bunny's gotta hop. | Tavşan zıplaması lazım. Tavşan zıplaması lazım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How many more times do you need to hear it? | Bunu daha kaç kez duyman gerekiyor? Bunu daha kaç kez duyman gerekiyor? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He didn't kiss me. | Beni öpmedi. Beni öpmedi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maybe it wasn't the right time. | Belki de doğru zaman değildi. Belki de doğru zaman değildi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Overlooking the new york skyline, | New York silüetine 40 metre... New York silüetine 40 metre... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
a hundred feet in the air, bathed in moonlight? | yukardan bakıp, ay ışığıyla yıkanırken mi? yukardan bakıp, ay ışığıyla yıkanırken mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, that's a crappy time. | Evet çok berbat bir zaman. Evet çok berbat bir zaman. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maybe he didn't want to make a move | Belki de bir teşebbüste bulunmak istemedi, Belki de bir teşebbüste bulunmak istemedi, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because he doesn't know you like him. | çünkü onu sevdiğini bilmiyordu. çünkü onu sevdiğini bilmiyordu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I leaned in. I leaned for a kiss. | Niyetlenmiştim. Bir öpücüğe niyetlendim. Niyetlenmiştim. Bir öpücüğe niyetlendim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Maybe you had a breath situation. | Belki de nefes problemin vardı. Belki de nefes problemin vardı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What did you eat? What had you eaten? | Ne yedin? Ne yemiştin? Ne yedin? Ne yemiştin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, but sometimes when you don't eat, it's worse, | Ama bazen yememek daha kötü, Ama bazen yememek daha kötü, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because you start to grind up your feelings. | çünkü duyguların aşırıya kaçmaya başIıyor. çünkü duyguların aşırıya kaçmaya başIıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Then you get stomach breath. | Sonrada midendeki nefes çıkıyor. Sonrada midendeki nefes çıkıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wouldn't kiss ryan gosling with stomach breath. | Ryan Gosling'i mide nefesiyle öpmezdim. Ryan Gosling'i mide nefesiyle öpmezdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes, you would. Yes, I would. | Evet öperdin. Evet, öperdim. Evet öperdin. Evet, öperdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm finally making progress on the papers. | Sonunda şu kağıtlar konusunda bir ilerleme kaydediyorum. Sonunda şu kağıtlar konusunda bir ilerleme kaydediyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, no, fdr died of polio. | Olamaz. Roosevelt 1945'te polyodan ölmüş. Olamaz. Roosevelt 1945'te polyodan ölmüş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, look. They cured polio. | 1952 de tedavisini bulmuşlar. 1952 de tedavisini bulmuşlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Jackpot. This place is a freakin' cat factory. | Bingo. Burası manyak bir kedi fabrikası gibi bir yer. Bingo. Burası manyak bir kedi fabrikası gibi bir yer. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And they're alive. How refreshing. | Ve yaşıyorlar. Ne kadar güzel. Ve yaşıyorlar. Ne kadar güzel. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There's, like, 45 kittens in this box, | Bu kutuda yaklaşık 45 yavru kedi var, Bu kutuda yaklaşık 45 yavru kedi var, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I think one of these kittens just had kittens. | ve sanırım bu yavru kedilerden birinin az önce yavru kedileri oldu. ve sanırım bu yavru kedilerden birinin az önce yavru kedileri oldu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Kittens having kittens. | Yavru kedileri olan yavru kediler. Yavru kedileri olan yavru kediler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, douglas, we found some kittens. | Hey, Douglas, kedi yavruları bulduk. Hey, Douglas, kedi yavruları bulduk. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Those are not my kittens. | Onlar benim kedilerim değil. Onlar benim kedilerim değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay. What about this mountain of butterfinger wrappers? | Peki ya bu dağ kadar olmuş çikolata ambalajları? Peki ya bu dağ kadar olmuş çikolata ambalajları? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
those are my wrappers. | Onlar benim ambalajlarım. Onlar benim ambalajlarım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I need those. | Onlara ihtiyacım var. Onlara ihtiyacım var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I haven't even seen him yet. I love this show. | Onu henüz görmedim bile. Bu showu çok sevdim. Onu henüz görmedim bile. Bu showu çok sevdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Douglas, if you're comfortable | Douglas, eğer bu sana göre Douglas, eğer bu sana göre | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
with me selling all this sort of valuable stuff on ebay, | değerli eşyaları e Bay'de satmamda sorun yoksa, değerli eşyaları e Bay'de satmamda sorun yoksa, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
why do you need to keep a box full of butterfinger wrappers? | neden bir kutu çikolata ambalajı saklıyorsun? neden bir kutu çikolata ambalajı saklıyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't want to think about it! | Bunu düşünmek istemiyorum! Bunu düşünmek istemiyorum! Bunu gidip mutfakta havalandırayım. Sanırım bu şaraba mutfakta biraz nefes aldıracağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
See, max? | Gördün mü Max? Gördün mü Max? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is what happens when you don't deal with your feelings. | Duygularınla ilgilenmezsen olacağın şey bu. Duygularınla ilgilenmezsen olacağın şey bu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You start collecting butterfinger wrappers, | Çikolata ambalajı biriktirmeye başlarsın, Çikolata ambalajı biriktirmeye başlarsın, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and next thing you know you're an old lady in a rest home, | ve bir bakmışsın huzur evinde bir başına kalan yaşlı bir bayan olup, ve bir bakmışsın huzur evinde bir başına kalan yaşlı bir bayan olup, | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and you're thinking "why didn't he kiss me?" | "neden beni öpmedi?" diye düşünmeye başlarsın. "neden beni öpmedi?" diye düşünmeye başlarsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
why didn't he kiss me? | Neden beni öpmedi? Neden beni öpmedi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't know. | Bilmiyorum. Bilmiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why didn't you kiss him? | Sen neden onu öpmedin? Sen neden onu öpmedin? Evet, gösteride değil o. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You obviously like him, right? | Ondan kesinlikle hoşIanıyorsun değil mi? Ondan kesinlikle hoşIanıyorsun değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, stop hoarding your feelings. | Max, duygularını istiflemeyi bırak. Max, duygularını istiflemeyi bırak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just admit that you like him. | Sadece ondan hoşlandığını kabul et. Sadece ondan hoşlandığını kabul et. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I like him. | Hoşlanıyorum. Hoşlanıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There's one box of butterfinger wrappers gone. | Çikolata ambalajlı kutulardan biri gitti. Çikolata ambalajlı kutulardan biri gitti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Douglas, it's a metaphor. | Douglas, bu bir metafordu. Douglas, bu bir metafordu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So next time you see him, why don't you just kiss him? | Bir dahaki sefer onu gördüğünde, neden onu öpmüyorsun? Bir dahaki sefer onu gördüğünde, neden onu öpmüyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't know if I can kiss him first. | İIk kez ben öpebilir miyim bilmiyorum. İIk kez ben öpebilir miyim bilmiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just kiss him already! | Zaten öptün sayılır! Zaten öptün sayılır! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Wait, there's another person in here? | Dur, burada başka biri daha var? Dur, burada başka biri daha var? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Butt out, ma. | Çık aradan anne! Çık aradan anne! Çünkü o torba kaçamak ilaçlarıyla dolu değilse... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Those are my kittens, young lady. | Onlar benim yavrularım genç bayan. Onlar benim yavrularım genç bayan. Dün gece bir partiye gitmeden önce küçük bir kavga ettik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hold up. He's hoarding another hoarder in here? | Dur biraz. Adam burada başka bir istifçiyi istiflemiş. Dur biraz. Adam burada başka bir istifçiyi istiflemiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Awesome. | Harika. Harika. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |