Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3610
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Just need that email. | Sadece e posta gerekiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Whoa, whoa, whoa, whoa. Still no Bob? | Whoa, whoa, whoa, whoa. Bob hala yok mu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'll find him. | Ben onu bulurum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Here's your work from school. | İşte okuldaki çalışmaların. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Everyone there says to tell you how sorry they are. | Herkes ne kadar üzgün olduğunu söylüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Remember Nancy Sullivan? | Nancy Sullivan'ı hatırlıyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I got a call from her. | Ondan bir telefon aldım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's... her husband was with Mom. | O... kocası ve annesiyle yaşıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They're inviting all the families over | Onlar herkesin birlikte olabilmesi için bir fırsat yaratmak istiyorlar | American Odyssey-1 | 2015 | |
| for dinner this evening, | bu akşam tüm aileleri | American Odyssey-1 | 2015 | |
| chance for everyone to get together, | yemeğe davet ediyorlar, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| you know, connect. | bilirsin, iletişim iyidir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't want to go. | Gitmek istemiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Samantha will be there. | Samantha da orada olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Probably Tenney's daughter. | Muhtemelen Tenney'in kızı da. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't care. I'm not going. | Umurumda değil. Gitmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's up to you. | Orası sana kalmış. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I think it's a good idea. | Bence iyi bir fikirdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We're all going through this. | Hepimiz bu nedenle gitmeliyiz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, we're not. | Hayır, gitmiyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No one's talking about the rest of them. | Kimse onlar hakkında konuşmuyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They're just talking about Mom. | Sadece Annemden bahsediyorlar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's all over the Internet. | İnternetin tümünde. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I told you if there was any chance of that, | Sana söylemiştim Eğer herhangi bir şans varsa, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| they would tell us immediately. | bize hemen anlatırlardı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Colonel Glen would be the first to know. | Albay Glen ilk bilen kişi olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They make mistakes all the time. | Onlar her zaman hata yapıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's alive. | O yaşıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How could you go to some dinner and pretend she's not? | Yemeğe nasıl gidersin, numaradan yapma? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm not pretending. | Ben numara yapmıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And I'm just... I need to... | Ben sadece... Ben... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm gonna go change. | Ben gidip üzerimi değiştireyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're okay here by yourself? | Burada tek başına iyi misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If it was you... | Eğer onun yerine sen olsaydın... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Mom wouldn't give up so fast. | Annem bu kadar çabuk pes etmezdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bu nedir? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Oğluma ne verdin? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Kadın mısın? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Sessiz ol! | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Okay, enough. | Tamam, yeterli. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Aslam, let go. | Aslam, gidelim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Gidelim! onu öldüreceksin! | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Artık seçeneğimiz yok. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| You'll hear from us in about a week, okay? | Bir hafta içinde sana haber vereceğiz, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just go down there, make a left. | Sadece oraya git, solda. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Secretary will take care of you. | Sekreter seninle ilgilenecek. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Joe, talk to that DoD guy, yet? | Joe, DoD'daki şu adamla henüz konuşmadınız mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, he didn't know anything. | Evet, hiçbir şey bilmiyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How'd it go with Dixon? | Dixon ile nasıl gitti? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Eh, that was a long shot anyway, right? | Eh, yine de düşük bir ihtimal, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He needs more. | O daha fazlasını istiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Give me the merger files, personnel records, | Bana birleşme dosyalarını, personel kayıtlarını, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| everything we got on Societal. | bizim Societal'la ilgili ne varsa ver. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What, you didn't get the memo? | Ne, mesajı almadın mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We're off Societal. | Biz Societal'ı kapatıyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, all corporate intelligence. | Evet, tüm şirketi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, merger deal closed. | Evet, birleşme anlaşması kapatıldı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They're removing files from the building | Konuştuğumuz gibi binadan dosyaları | American Odyssey-1 | 2015 | |
| as we speak. | çıkarıyorla. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Anthony, right? | Anthony, doğru mu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter Decker, corporate intelligence. | Peter Decker, şirket istihbaratı.. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need you to take a break for ten minutes. | Bana on dakika ver. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I got to get these boxes down to the... | Bu kutuları aşağı indirmem gerekiyor... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I messed up. | Elime yüzüme bulaştırdım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm supposed to look through these documents | İfade vermek için bu belgelere | American Odyssey-1 | 2015 | |
| for a deposition. | bakmam gerekiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Five minutes, okay? Come on. | Beş dakika, tamam mı? Hadi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, Christine, what's up? | Merhaba, Christine, ne oldu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter, where are you? | Peter, nerelerdesin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| McDonald wants to see you in his office. | McDonald ofisinde seni görmek istiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's with Baker. | O Baker ile birlikte. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| As in chairman of SOC Baker. | Baker SOC'nin başkanı gibi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay, tell him I'll be right there. | Tamam, orada olacağımı söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Doing any running this weekend? | Herhangi bir çalışanımız bu hafta sonu koşuyor mu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter here is our resident marathoner. | Peter burda bizim yerleşik maratoncumuz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ran the New York City last November | Geçen kasımda New York şehrinde | American Odyssey-1 | 2015 | |
| in, what, three hours? | üç saat koşan mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Three hours, 17 minutes. | Üç saat, 17 dakika. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Takes a certain kind of determination | Böyle bir başarı için azim ve | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and focus to accomplish a feat like that. | sonuca odaklanmak gerekir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's one of the reasons why I knew Peter | Ben Peter'i işe alırken | American Odyssey-1 | 2015 | |
| would be an asset to our firm. | onun firmamıza bir değer katacağını biliyordum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Think you'll find the time to run again this year? | Bu yıl tekrar çalıştırmak için zaman bulacağınıza inanıyor musunuz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Haven't given it much thought. | Bunu pek düşünmedim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What'd you want to see me about? | Beni neden görmek istedin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's why we like you, Peter. | Seni bu yüzden seviyoruz, Peter. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Straight to the point. | Hemen konuya gireyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I assume you're familiar | Yunanistan'da SOC'un işletmelerini | American Odyssey-1 | 2015 | |
| with SOC's holdings in Greece. | bildiğini varsayıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Not specifically. | Özellikle değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I remember it being substantial. | Bunun önemli olduğunu hatırlıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Somewhere in the neighborhood of $2 billion U.S. | 2 milyar dolar civarında bir yatırım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So a Greek bankruptcy would affect us severely. | Yani olası bir Yunan iflası bizi ciddi bir şekilde etkiliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sophia Tsaldari is here in New York | Sophia Tsaldari burada New York'ta | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to meet with a select group of business leaders. | iş dünyasından seçkin bir grup ile bir araya gelecek. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We're not on that list... yet. | O listede yokuz... henüz . | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Then I remembered you once said | Sonra bir keresinde Yunan Büyükelçisi ile | American Odyssey-1 | 2015 | |
| you were friendly with the Greek ambassador. | dost olduğunu söylediğini hatırladım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He was a school chum. | Okuldan bir arkadaşımdı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You want me to arrange a meeting | Benden Societal için bir randevu | American Odyssey-1 | 2015 |