Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3606
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
O zaman seni onlara götürüyorum. Kendim! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Kahraman olurum! Kahraman! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Vur hadi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Because if you leave me here alone, | Beni burada yalnız bırakacaksan tetiği de çekebilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, it's a cover up. This isn't the truth. | Hayır, örtbas ediyorlar. Bu doğru değil Bu kadın hâlâ hayatta. Çavuş hâlâ yaşıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's a cover up. The military... They're lying to us. | Örtbas ediyorlar. Askeriye... Bize yalan söylüyorlar. Hâlâ hayatta. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We were operating drones in the tribal regions | Burada, Delaware'deki, üsten Nijer ve Somali'deki İHA'ları yönetiyorduk. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
targeting hostiles, which is why I wasn't surprised | Düşmanları hedef alıyorduk. Bu yüzden telefon gelince şaşırmadım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Islamic militants on horseback were making their way | Radikal İslamcılar at sırtında Cezayir'deki ikinci müfrezeye doğru ilerliyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
The thing is, they were in Mali. | Ama Mali'delerdi. Daha önce hiç silahlı araç göndermemiştik Mali'ye. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I mean, a few of my buddies had flown unarmed predators | Birkaç arkadaşım Fransız'lara ulaşımda yardımcı olmak için silahsız araçları... Sen ne aldın? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
but, I mean, never anything with missiles... | ...uçurdular ama füze yüklü bir araç gitmedi hiç. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Why are you suddenly so talkative? | Neden birden böyle konuşkan oldun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Because they made it clear that they could get to us... | Çünkü bize ulaşabileceklerini gösterdiler. Aileme. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
My little girl. Well, what did they do? | Kızıma. Ne yaptılar? Canını yakmaya mı çalıştılar? Hayır, henüz değil. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But I know they can. | Ama yapabileceklerini biliyorum. Peki. Mali'deki militanları öldürmen emredildi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Then what? Then it got... it got strange. | Sonra ne oldu? Sonra işler garipleşti. İstihbarat analistimiz bile yoktu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I kept telling my C.O. that it didn't feel right. | Üstüme bunun doğru hissettirmediğini söyleyip durdum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But it didn't matter. He gave me a direct order. | Ama bir şey fark etmedi. Emirleri kesindi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Your C.O. gave you a direct order | Yani üstün Amerikan askerlerine ateş etmen için kesin emir mi verdi? Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You think he knew who they were? | Kim olduklarını biliyor muydu sence? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I don't know. I don't know what he knew at the time. | Bilmiyorum. O an neyi bilip bilmediğini bilmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But after the fact, after the news came out... | Ama haberler ortaya çıktıktan sonra bir şey demedi kimse. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So I waited. Nothing. | Ben de bekledim. Hâlâ kimse bir şey demedi. Biraz daha bekledim. Kimse bahsetmiyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So I went into my base commander's office, | Ben de üs komutanının ofisine girip artık sessiz kalmayacağımı söyledim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Next thing I know, I'm put on paid leave. | Sonra kendimi ücretli izne ayrılmış olarak buldum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
How does Societal mining fit in? | Societal Madencilik'in bu olayla alakası ne? Ertesi sabah banka beni evden aradı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Tells me someone paid off my mortgage. | Birinin ipoteğimi ödediğini söyledi. Anında ne olduğunu anladım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I knew it was blood money. | Kanlı para olduğunu biliyordum. Ben de hayır deyip geri göndermelerini söyledim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I mean, I'm not gonna get paid off. | Para yiyip susacak halim yoktu. Amerikan askerlerini öldürdük. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Look, I read about you on the Internet, Mr. Decker. | İnternette hakkınızda bir şeyler okudum Bay Decker. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It said that you helped go after the big time pharmaceuticals | Güçlü ecza ve tütün şirketlerinin peşine düştüğünüzü duydum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I figured I could count on you to help me with this. | Bana bu konuda yardımcı olabileceğinizi düşündüm. Yardım edeceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But you'll tell them that it wasn't my fault, right? | Ama onlara benim hatam olmadığını söyleyeceksiniz değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I mean, I was only following an order. | Sadece emirleri uyguluyordum. Bana ne söyledilerse onu yaptım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm friends with the U.S. attorney. | Savcılıkla aram iyidir. New York'ta bir görüşme ayarlayacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You'll get to tell him that yourself. | Kendin anlatırsın olayı. Tamam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Nasıl görünüyorum? Oyun değil bu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
If they catch you, you will be stoned. | Eğer seni fark ederlerse taşlanırsın, anladın mı? Anladım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Tuareg'lere Timbuktu yürüyüşünde Sidi Yahya camisini... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
...onarırken yarım edeceğiz. Söyle hadi. Söyle! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Sidi yahya. | Sidi Yahya. Mümkün olduğunda az konuş. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Your accent is not good. | Aksanın hiç iyi değil. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And here... | Al bunu da. Sadece aileni ara bir kez. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Only one. | Sadece bir kez. Teşekkür ederim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She's one of three that we couldn't recover. | Bedenini bulamadığımız üç kişiden birisi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No body, no dog tags, anything? | Vücudu, künyesi, hiçbir şey mi bulamadınız? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It just makes it that much harder. | Böylesi daha zor geliyor. Biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, they're not answering. | Cevap vermiyorlar. Ahizeyi kaldırmadılar. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Machine's not... | Ahizeyi... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I just wanted, um... | Hiç olmazsa hayatta olduğumu bilmelerini... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
At least that. | ...istemiştim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Now they will know. | Şimdi bilecekler. Nereye gönderdin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Al Jazeera. | Al Jazeera. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Tell him we only want the woman. | Sadece kadını istediğimizi söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Tell him we won't hurt his son | Nerede olduklarını söylerse oğluna zarar gelmeyeceğini söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We'll leave this godforsaken hellhole | Bu Allah'ın belası yeri ve çok sevdikleri teröristlerini rahat bırakacağımızı söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Lütfen, bilmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Yeah? | Ne oldu? Tamam, anladım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Excuse me, sir. What the hell? | Affedersiniz efendim. Ne oluyor? Ballard evi aramaya çalışmış. Koordinatları aldık. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She's in Kidal region. | Kidal bölgesinde. Ben tek giderim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hey, Danny, breathe. | Danny, nefes al. Nefes al! Ambulansı arayın! Arıyorum! Danny! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hey, hey, man. Hey, man, what's up? | Selam. Selam, ne oldu? Bob'ı gördün mü? Burada olurdu genelde. Bob kim? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I was supposed to meet him | Onunla buluşacaktım ama... Kusura bakma dostum. Hadi ya! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hey, look at this. Look at this. | Şuna bak. Şuna bak. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Look, she's alive. | Hâlâ hayatta galiba. Harrison. Ne var? Şunu gördün mü? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What's going on? Dude, check your phone, man. | Ne oluyor? Telefonuna bak, dostum. Bak hadi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Ladies and gentlemen, the beep. | Bayanlar baylar, bip sesi geliyor. Bob, ben Harrison. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Listen, I just saw a picture of that woman soldier, | Kadın askerin fotoğrafını gördüm şimdi. Senin bahsettiğin kadın askerin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I mean, you were right. | Haklıymışsın. Hemen konuşmamız lazım. Neredesin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You were supposed to meet me at the park, all right? | Parkta buluşacaktık hani? Ara beni lütfen. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's... Russell, are you sure haven't seen Bob? | Russel, Bob'ı görmediğine emin misin? Tanımıyorum Bob'ı dostum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Time magazine. | Time Dergisi. Merhaba. Yardımcı olabilir miyim? Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm looking for one of your reporters. | Muhabirlerinizden birini arıyorum. Ruby Simms. Kendisi... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She was doing a story on the G8 protest. | ...G8 Zirvesi'yle ilgili bir haber hazırlıyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry. | Üzgünüm, o isimde kimse burada çalışmıyor. Ne diyorsunuz? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Of course she works there. | Tabii ki orada çalışıyor. Üzgünüm efendim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hey. Hey, have you seen Bob? | Bob'ı gördün mü? Sıska bir adam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Have... sorry. Have you seen Bob Offer? | Affedersiniz, Bob'ı gördünüz mü? Garip gözleri olan zayıf biri. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We don't know what to believe. | Neye inanacağımızı bilmiyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm sorry, Ron. | Üzgünüm, Ron. Al Jazeera'nın propagandası işte. Böyle şeyler hep oluyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But you haven't found her. | Ama hâlâ onu bulamadınız. Sonra bir ara uğrarım, konuşuruz. Olur mu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Al Jazeera refuses to reveal the source of the photo, | Al Jazeera fotoğrafın kaynağını söylemeyi reddediyor, ancak fotoğraf bütün... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
going viral, igniting passions in social media, | ...dünyada yayılarak yankı uyandırmaya devam ediyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Protestors at the G8 summit in New York | G8 Zirvesi'ndeki eylemciler Pentagon'un açıklamalarını dikkate almayıp... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
and have instead capitalized on its existence | ...eylemleri için bir araç olarak kullanmaya devam ediyorlar. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You okay? | İyi misin? Betin benzin atmış. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Eat your dinner. | Yemeğini ye. Şaka yapıyordum, baba. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Uh, you guys see the news about that soldier? | Askerle ilgili haberi gördünüz mü? Abdul Abbas'ı öldüren Özel Kuvvetler askeri, evet. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, they're saying she's still alive. | Hâlâ hayatta olduğunu söylüyorlar. İnternet dolup taşıyor, şuna bak. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
The fact that CNN, NBC, and everyone else, | CNN, NBC ve Beyaz Saray da dahil herkes sahte olduğunu söylediği halde. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Josh, use your napkin. | Josh, peçete kullan. Nerede olduğunu biliyorlar mı? Peter, propaganda bunlar. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
That poor family. I mean, it's just... it's cruel. | Zavallı ailesine üzülüyorum. Zalimlik bu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hello? | Alo. Gördün mü? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Joe, if this woman is alive... | Joe, eğer bu kadın hayattaysa... Çok büyük bir "eğer" oldu bu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She's the only one that knows the truth. | Gerçeği tek o biliyor. Onu bulmamız lazım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
My god, what they've done. | Tanrım, ne yaptı bunlar böyle? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
His name is Bob Offer. | Bob Offer adı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yeah. Hey, it's me. | Efendim? Benim. Şimdi Decker'la konuştum. İşin peşini bırakmıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
He's got friends with resources. | Önemli yerlerde arkadaşları var. İleriye dönük bir sorunumuz olabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |