Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3607
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I'll handle it. | Ben hallederim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ballard, think I got something here. | Ballard, senin için birşeyim var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She got it all on a flash drive. | O bir flash belleğe hepsini yükledi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The orders came from up high. Intel's on their way. | Emir yukarıdan geldi. Intel yolda. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ever hear of Societal Mining... SOC? | Hiç Societal Madenciliği duydun mu... SOC? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're going after Alex Baker? | Alex Baker'in peşinden mi gidiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You talking felony here? | Burada suçtan mı söz ediyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I found something, Harrison. | Ben bir şey buldum, Harrison. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The one thing, like you said. | Dediğin gibi bir şey. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's about those special ops forces that were killed. 1 | Öldürülen o özel operasyon güçleri hakkında. 1 | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The whole thing is a cover up. | Her şey örtbas ediliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Danny Gentry? | Danny Gentry? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The CEO gave you a direct order | CEO size Amerikan askerlerine ateş etmeniz için... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to fire on American soldiers? | doğrudan bir emir mi verdi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I was only doing exactly what they told me to do. | Sadece bana söylenenleri tam olarak yaptım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They won't stop until they find me and they kill me. | Beni bulana kadar durmayacaklar ve onlar beni öldürecekler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Only men can go. | Sadece erkekler gidebilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have to keep moving. | Devam etmek zorundayım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sync and corrected by ~LittleDuck~ www.addic7ed.com | çeviri patasana01 | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sen. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Yardım et. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Senden tarafı çöz. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Nerelisin? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Kuzenim sağırdır. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Biz Kel Ataram'danız. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Kel Ataram'lı bir Tuareg'i tanıyorum. Hafız Khel. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Biz de onu tanırız. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| O öldü. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Bunu duyduğuma üzüldüm. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| You all right? Fine. | İyi misin? İyiyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter, open the door. | Peter, kapıyı aç. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Let's go back to bed, okay? | Yatağa geri dönelim, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, no, no, no. Wait, wait, wait. | Hayır, hayır, hayır, hayır. Bekle, bekle, bekle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Look at me. No, look at me. | Bana bak. Hayır, bana bak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't care what it is. You can tell me. | Ne olduğu umurumda değil. Bana söyleyebilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just... tell me. | Sadece... bana söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The drone pilot. | Uçağın pilotu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Gentry. | Gentry. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's dead... | O öldü... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| because of... | Çünkü... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Because of me. | Benim yüzümden. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Josh, stop using my toothbrush. | Josh, benim diş fırçamı kullanmayı bırak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I didn't touch your disgusting toothbrush. | İğrenç diş fırçana dokunmadım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, morning. I'll get breakfast going. You don't pay attention, that's why. | Hey, Günaydın. Kahvaltı hazırlamaya gidiyorum. Dikkat etmiyorsun, bu yüzden. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Mom, do I have to go to soccer? | Anne, futbola gitmek zorunda mıyım? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yes, but I need to pick you up at the late bus. | Evet, ama otobüsü kaçırıyorum sizin beni almanız lazım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why are you guys still in your pajamas? | Neden sizler hala pijamalarlasınız? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who wants eggs? | Yumurta isteyen var mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Can we have waffles instead? No. | Waffle yapalım mı? Hayır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And now to the ongoing debt crisis in Greece. | Ve şimdi Yunanistan'da devam eden borç krizi için. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This morning, there appears to be some... | Bu sabah, orada görünenler... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Turn it up. Growing optimism | Sesini aç. Büyüyen iyimserlik. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| that leaders | Liderler yakında sorunlu ülke için | American Odyssey-1 | 2015 | |
| will soon be able to secure a new bailout for that troubled country. | yeni bir kurtarma paketinin güvenli ve mümkün olacağını, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's a deal that can't come soon enough | Yunanistan halkı için | American Odyssey-1 | 2015 | |
| for the people of Greece. | yakından gelmeyen bir anlaşma. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And later in the hour, | Önümüzdeki saatte, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| the frontrunner for Greek prime minister, | Yunan Başbakanlığı için önde giden, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sophia Tsaldari, will share with us | Sophia Tsaldari, Yunanistan için | American Odyssey-1 | 2015 | |
| her startling new vision for Greece. I'd tap that. | şaşırtıcı yeni görüşünü bizimle paylaşacak. Ben bozarım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's a vision Shut up. | Bu bir mucize Kapa çeneni. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That could significantly affect | Bu küresel ekonomiyi önemli ölçüde | American Odyssey-1 | 2015 | |
| the global Eco... | etkileyebilir... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I was watching that. | Bunu izliyordum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Can we focus on breakfast, please? | Kahvaltıya odaklanabilir miyiz, lütfen? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sophia Tsaldari is, like, amazing. | Sophia Tsaldari inanılmaz gibi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And she's in New York. | Ve o New York'ta . | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I totally want to meet her. | Ben tamamen onunla tanışmak istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Dad, do you know anyone who can... | Baba, herkesi tanıyor musun... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You look like crap. | Bok gibi görünüyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, don't do this. | Hey, bunu yapma. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I told you, nothing happened. | Hiçbir şey olmadı dedim ya. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I... I slept at Russell's. | Ben... Ben Russell'ın evinde yattım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just take the bag, Harrison. | Sadece çantayı al, Harrison. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You don't even want to hear me out? | Beni duymak bile istemiyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You just want to throw everything away | Sadece bir şeyler olduğunu düşündüğünden | American Odyssey-1 | 2015 | |
| because you think something happened | her şeyi atmak istiyorsun, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| when it didn't? | öyle değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All right, there was something | Tamam, bir şey vardı, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| that Russell and I were working on last night. | Russell ve ben dün gece üzerinde çalıştık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| There's this guy, he's missing. | Bir adam vardı, o kayboldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's where I was, with Russell. What do you mean, missing? | Ben oradaydım, Russell ile. Ne demek kayıp? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| His name is Bob Offer. | Onun adı Bob Offer. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I was supposed to meet him in the park | Parkta şu boktan heykelin orda... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| by that crappy sculpture. 1 | onunla buluşacaktık. 1 | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He said he had an email | O bir e posta var dedi, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| from that woman soldier, Odelle Ballard, | Odelle Ballard adlı kadın askerden, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| that was sent after she was supposedly killed. | sözde onun öldürülmesinden sonra o gönderilmiş. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I mean, this could be big. | Yani, bu büyük olabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And now we can't find him anywhere. | Ve artık onu hiçbir yerde bulamıyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| When was the last time you saw him? | Onu en son ne zaman gördün? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I spoke to him last night. | Dün gece onunla konuştum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I was supposed to meet him this morning | Time dergisi muhabiri ile ben... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| with that Time magazine reporter. | onunla bu sabah buluşacaktık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ruby? | Ruby? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Turns out she doesn't work for Time. | Meğer o Time'da çalışmıyormuş. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm stunned. Nothing happened. | Çok şaşırdım. Hiçbir şey olmadı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, I'll talk to a few people in the Justice Project, | Evet, Adalet Projesinden birkaç kişiyle konuşurum, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| see if your friend Bob is in the system. | arkadaşın Bob'un sistemde olup olmadığına bakacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So, we'll talk later? | Bunu daha sonra konuşalım mı? | American Odyssey-1 | 2015 |