Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3611
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| for Societal? | ayarlamamı mı istiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It would mean a lot to us. | Bizim için çok şey ifade eder. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'll see what I can do. | Ne yapabileceğime bir bakarım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Thank you, Peter. | Teşekkürler, Peter. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You said you wanted to help. | Yardım etmek istediğini söylemiştin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is how you can help, please. | Nasıl yaparsan, lütfen. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay, yes. Thank you. | Tamam, evet. Teşekkür ederim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Harrison, hey. | Harrison, merhaba. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Time magazine, huh? | Time magazin, ha? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So you lied to me. | Yani bana yalan söyledin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You called them. | Sen onları aramışsın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm a freelance reporter. | Serbest çalışan bir muhabirim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And sometimes I tell a little white lie | Bazen insanların benimle konuşması için | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to get people to talk to me. | küçük beyaz yalanlar söylüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And guess what, it worked. | Ve sanırım işe yarıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You talked to me. | Sen de benimle konuştun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You know what, all I know is, | Biliyorsun ki, benim tek bildiğim, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| you were the last person I saw with Bob Offer, | Bob Offer ile gördüğüm son kişi sensin, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and now he's missing. | ve şimdi o kayıp. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Is that the guy with the email? | Şu e postalı adım mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, and tonight about 200,000 people | Evet, bu gece 200.000 kişiye | American Odyssey-1 | 2015 | |
| are expecting me to post it, | o e postayı göndermek için bekliyoruz, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and I have no idea where he is. | ve onun nerede olduğu hususunda hiçbir fikrim yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Is Bob the only one who has it? | Bob ona sahip olan tek kişi mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, and he's not at home. | Evet, ve o evinde de yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I've checked every precinct in Manhattan. | Manhattan'da her bölgede kontrol ettim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| There's no sign of him anywhere. | Ondan hiç bir yerde bir iz bile yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So where the hell is he? | Yani o hangi cehennemde? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have no idea. | Hiç bir fikrim yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maybe he got arrested and refused a scan. | Belki de tutuklanmış ve bilgisayarında taramayı engellemiş. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Retinal scan. | Retina taramasıyla. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| NYPD uses it to catalog all the G8 arrests. | NYPD tüm G8 tutuklamalarında katalog suç uygulaması yapıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I did a story on it. | Ben bunun üstüne bir hikaye yaptım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Is Bob the kind of guy to refuse a scan? | Bob gibi bir adam taramayı neden engellesin ki? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, wait. | Hey, bekle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She has this radiance about her. | Onunla ilgili bir ışıltı var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's like royalty or something. | Telif hakkı ya da onun gibi bir şey. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How did you even get into the city? | Şehirden nasıl geldin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Caroline and I took the bus. | Caroline ve ben otobüse bindik. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It was no big deal. | Büyütülecek bir şey değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You cut class. | Okulu astın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Mom, chill, okay? | Anne, sakin ol, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It was Spanish, | İspanyolca vardı, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and this was a once in a lifetime opportunity. | ve bu bir ömürde ele geçecek bir fırsattı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You can't just leave school. | Okulu terk edemezsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You miss a test or anything? | Bir testi ya da başka bir şeyi özlüyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We're watching Spanish soap operas, okay? | İspanyolca pembe dizi izliyoruz, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And besides, I learned so much more being down there | Ayrıca, sınıfta tüm gün takılmaktan | American Odyssey-1 | 2015 | |
| than I did hanging out in class all day. | çok daha fazlasını oradan öğrendim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Expecting someone? | Birini mi bekliyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter Decker? | Peter Decker? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yes, can I help you? | Evet, yardımcı olabilir miyim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Mind stepping outside, sir. | Rica etsem dışarı gelir misiniz, efendim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What's this regarding? | Neyle ilgili olarak? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We have a warrant for your arrest. | Senin için tutuklama emri var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| For the murder of Danny Gentry. | Danny Gentry'i öldürmekten. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hang on, wait a second. | Bekle, bekle bir saniye. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is a mistake. | Bu işte bir yanlışlık var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter Decker, you're under arrest for murder. | Peter Decker, Cinayet suçundan tutuklusunuz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What? Peter? | Ne? Peter? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Dad. What's happening? | Baba. Neler oluyor? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're making a mistake. Dad? | Bir hata yapıyorsunuz. Baba? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're making a mistake. Peter, what's happening? | Bir hata yapıyorsunuz. Peter, neler oluyor? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You have the right to remain silent. | Sessiz kalma hakkına sahipsiniz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where are you going? What is going on? | Nereye gidiyorsun? Neler oluyor? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Anything you say can and will be used against you | Söylediğiniz her şey mahkemede size karşı | American Odyssey-1 | 2015 | |
| in a court of law. | delil olarak kullanılabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They have a search warrant. Mom, where are they going? | Onların arama emri var. Anne, nereye gidiyorlar? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is about Gentry? It's okay. Call Allan. | Bu Gentryhakkında değil mi? Sorun değil. Allan'ı arayın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Dad, what's going on? You can't take those things. | Baba, neler oluyor? O şeyleri alamazsınız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's his personal computer. | Bu onun kişisel bilgisayarı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey! Where are you taking him? | Hey! Onu nereye götürüyorsunuz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Dad, what's happening? Josh, it's okay. | Baba, neler oluyor? Josh, sorun değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Call Allan. I'll be fine, okay? | Allan'ı Arayın. Düzelecek, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bob. Why is she here? | Bob. O niçin burda? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's Ruby. She helped me find you. | O Ruby. Seni bulmama yardım etti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I've seen you. We've met before. | Seni görmüştüm. Daha önce tanışmıştık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, she's the reporter. | Evet, şu muhabir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's okay. | Tamam, o. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All right, is everything all right? | Tamam, her şey yolunda mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| 'Cause we've been looking for you. | Biz de seni arıyorduk. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need to go home now. | Şimdi eve gitmem lazım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay, but, Bob, Bob, listen to me. | Tamam, ama, Bob, Bob, beni dinle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The email from the woman soldier, | Kadın askerden gelen e posta, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| all right, we need it right away, | Tamam, hemen ihtiyacımız var, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| because we have this Twitter account | Çünkü bizim twetter hesabımızdan | American Odyssey-1 | 2015 | |
| with, like, 250,000 followers | 250,000 kadar takipçimiz | American Odyssey-1 | 2015 | |
| that are just waiting to get it. | sadece onu almayı bekliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's still on your computer at home, right? | Hala evde bilgisayarında, doğru mu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So we can hop in a cab, and we'll get you home. | Bir taksiyle hop, seni eve götürebiliriz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We can get it. | Onu alabiliriz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Harrison, where the hell are you? | Harrison, nerelerdesin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The cops are clearing the plaza. | Polisler meydanı temizliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Listen, I know, I found Bob. | Dinle, biliyorum, Bob'u buldum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Good, okay, good. | İyi, Tamam, güzel. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Look, how soon can you get here? | Bak, ne zaman burada olursun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have to go to Brooklyn first. | İlk önce Brooklyn'e gelmelisin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Like, an hour. | Bir saat içinde. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We don't have an hour. | Bir saatimiz bile yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| By then, we will all be gone or in jail. | O zamana kadar, hepimiz ya gitmiş ya da hapiste olacağız. | American Odyssey-1 | 2015 |