• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4396

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Not because she betrayed dad or our family. Babamı yada ailemi aldattığı için değil. Babama veya ailemize ihanet ettiği için değil... Antique-1 2008 info-icon
But because it was with the first man I ever loved. Aşık olduğum ilk adamla olduğu için. ilk aşkımla birlikte olduğu için nefret etmiştim. Antique-1 2008 info-icon
I was jealous of my mom. Annemi kıskanmıştım. Annemi kıskanmıştım. Antique-1 2008 info-icon
But I realized what I was feeling Fakat ne hissettiğimin farkına vardım Fakat sonra hissettiklerimin farkına vardım, Antique-1 2008 info-icon
and that I was even lower than her. ve ben ondan daha alçaktım. annemden bile daha aşağılıktım. Antique-1 2008 info-icon
Since then, I didn't care for myself. O zamandan beri, Kendime dikkat etmedim. O zamandan beri kendimi umursamıyorum. Antique-1 2008 info-icon
I don't deserve it. Bunu haketmiyorum. Bunu hak etmiyorum... Antique-1 2008 info-icon
Being scandalous just shows that I'm my mother's son. Rezil olmak sadece annemin oğlu olduğumu gösterir. Annemin çocuğu olduğumu göstermek için kepaze olmayı. Antique-1 2008 info-icon
Maybe I still haven't forgiven her. Belki hala onu affetmedim. Belki de onu hala affedemedim. Antique-1 2008 info-icon
But you can't help it. Fakat bu sana yardımcı olamaz. Ama bu senin elinde değil. Antique-1 2008 info-icon
None of us can. Hibirimize yardımcı olamaz. Hiçbirimizin elinde değil. Antique-1 2008 info-icon
Things you can't control. Kontrol edemeyeceğin şeyler vardır. Bazı şeyleri kontrol edemezsin. Antique-1 2008 info-icon
Like how I can't forget my past. Geçmişimi unutamamak gibi. Tıpkı benim geçmişimi unutamamam gibi. Antique-1 2008 info-icon
Don't even think about getting revenge. Artık intikam almayı düşünme. İntikam almayı aklından bile geçirme. Antique-1 2008 info-icon
As an ex boxing champion it would be beneath me. Eski bir boks şampiyonu olarak bu benimde altımda olur. Eski bir boks şampiyonu olarak bu benim için küçük bir iş. Antique-1 2008 info-icon
Sorry I'm late. Üzgünüm geciktim. Üzgünüm geç kaldım. Antique-1 2008 info-icon
Master! Şef! Usta! Antique-1 2008 info-icon
What... What's this? Ne... Bu nedir? Ne... Bu da ne? Antique-1 2008 info-icon
Goddamn foreigner! Lanet yabancılar! Kahrolası yabancı! Antique-1 2008 info-icon
He's your master, after all... Buna rağmen o sizin şefiniz... O senin ustan, buna rağmen... Antique-1 2008 info-icon
So I'll just slam him a quick right and pound his ass in! Öyleyse sadece ona veryansın edip kıçına vuracağım! Ona gününü göstereceğim, bir sağ yumruk ve kıçına bir tekme! Antique-1 2008 info-icon
There's a young apprentice. Su young! Get the all stuff! Genç bir çırak var. Su young! Şu eşyaları al! Genç bir çırak var. Su young! Tüm malzemeleri al! Antique-1 2008 info-icon
He's good, and he just loves cake O iyi ve pastayı seviyor İyi biri, ve pastayı seviyor. Antique-1 2008 info-icon
At first sight, I knew he would be a great patissier. İlk bakışta, iyi bir pastacı olacağını biliyordum. İlk gördüğüm anda, onun büyük bir usta olacağını anladım. Antique-1 2008 info-icon
Until he can perfectly recreate all of my recipes, Tüm tariflerimi muhteşem bir şekilde yeniden yapabilene kadar, Benim tariflerimi tam anlamıyla öğrenene kadar, Antique-1 2008 info-icon
I won 't be able to leave. Ayrılmayacağım. orayı terk edemem. Antique-1 2008 info-icon
And then? Ve sonra? Peki ya sonra? Antique-1 2008 info-icon
Will you come back? Geri gelecek misin? Geri dönecek misin? Antique-1 2008 info-icon
Impossible. İmkansız. İmkansız. Antique-1 2008 info-icon
As long as the owner is there... Patron orda olduğu sürece... Patronun orada olduğu sürece... Antique-1 2008 info-icon
Then, good luck. o halde, iyi şanslar. Öyleyse, iyi şanslar. Antique-1 2008 info-icon
This is our beautiful and charming patissier, MlN Sun woo. Bu bizim güzel ve cazibeli pastacımız, MIN Sun Woo. Bu bizim güzel ve etkileyici ustamız, MIN Sun Woo. Antique-1 2008 info-icon
We'll try not to get in your way... Yoluna girmemesini deneyeceğiz... Sizi rahatsız etmemeye çalışacağız... Antique-1 2008 info-icon
You passed! Geçtin! Geçtiniz! Antique-1 2008 info-icon
All right, then let's get to it. Çok güzel, o zaman hadi yapalım şunu. Pekala, hadi başlayalım. Antique-1 2008 info-icon
Right away. Gi beom, over here. Derhal. Gi beom, buraya. Bu taraftan. Gi beom, şuraya. Antique-1 2008 info-icon
Hurry up, people! Acele edin, millet! Acele edin, millet! Antique-1 2008 info-icon
One over here. Going well? Birisi buraya. iyi gidiyor mu? Bir tanesi şuraya. İyi gidiyor mu? Antique-1 2008 info-icon
Wow, a real camera. Vayy,gerçek bir kamera. Vay, gerçek bir kamera. Antique-1 2008 info-icon
Plug it in. Make yourselves at home. Bağlantısını yap. Evde kendiniz yapın. Şunu prize tak. Kendinizi evinizde gibi hissedin. Antique-1 2008 info-icon
Don't touch my trophies! Ödüllerime dokunma! Kupalarıma dokunmayın! Antique-1 2008 info-icon
Sorry. Be careful. Üzgünüm. Dikkatli ol. Üzgünüz. Dikkatli olun. Antique-1 2008 info-icon
Woah. Cool... Harika... Vay be. Harika... Antique-1 2008 info-icon
We can see clearly. Net bir şekilde görebiliyoruz. Net bir şekilde görebiliyoruz. Antique-1 2008 info-icon
Text us if something happens. Birşey olursa bize yaz. Bir şey olursa bize haber ver. Antique-1 2008 info-icon
Okay. All right. Ok. Peki. Tamam. Peki. Antique-1 2008 info-icon
Let's open shop! Hadi dükkanı açalım! Haydi dükkanı açalım! Antique-1 2008 info-icon
Bonjour. No point in exercising... Bonjour. Alıştırmayı bırak... Bonjour. Egzersiz yapmış sayılmayız ki... Antique-1 2008 info-icon
We can't even pass by. Yanından bile geçemeyiz. Yapmanın yakınından bile geçmedik. Antique-1 2008 info-icon
No, we're exercising to come here. Hayır buraya gelmek için alıştırma yapıyoruz. Hayır, buraya gelerek egzersiz yapmış oluyoruz. Antique-1 2008 info-icon
Makes sense. Mantıklı ol. Mantıklı. Antique-1 2008 info-icon
Bonjour. Bonjour. Bonjour. Bonjour. Bonjour. Bonjour. Antique-1 2008 info-icon
Enjoy. Afiyet olsun. Keyfinize bakın. Antique-1 2008 info-icon
Looks tasty... Lezzetli görünüyor... Tatlı görünüyor... Antique-1 2008 info-icon
Enjoy, cuties. Afyet olsun, sevimli kız. Keyfinize bakın, sevimli kızlar. Antique-1 2008 info-icon
Something is weird... Tuhaf bir şey var... Tuhaf bir şeyler var... Antique-1 2008 info-icon
You're so sweet, I don't need any cake. Sen çok tatlısın, Hiç pastaya ihtiyacım yok. Çok tatlısın, daha fazla pastaya ihtiyacım yok. Antique-1 2008 info-icon
Something is going on here. Burda birşey oluyor. Burada bir şeyler dönüyor. Antique-1 2008 info-icon
I can feel someone watching. İzleyen biri olduğunu hissedebiliyorum. Birinin bizi izlediğini hissediyorum. Antique-1 2008 info-icon
All right. I'm gonna ask him out. Güzel. Ondan dışarı çıkmasını isteyeceğim. Pekala. Ona çıkma teklif edeceğim. Antique-1 2008 info-icon
You see anyone suspicious? Şüpheli birini görüyor musun? Şüpheli birini görüyor musunuz? Antique-1 2008 info-icon
Doesn't that cake look so good? Bu pasta çok iyi görünmüyor mu? Şu pasta çok güzel görünmüyor mu? Antique-1 2008 info-icon
Look at the customers, sir! Müşterilere bakın efendim! Müşterilere bakın, efendim! Antique-1 2008 info-icon
Jesus. Gentlemen. Tanrım. Beyler. Hay allah. Beyler. Antique-1 2008 info-icon
These are our cakes, if you like sweets... Eğer tatlı seviyorsanız bunlar bizim pastalarımız... Bunlar bizim pastalarımız, eğer tatlı seviyorsanız... Antique-1 2008 info-icon
Oh, thank you so much. Oh, çok teşekkür ederim. Oh, çok teşekkürler. Antique-1 2008 info-icon
Chief, your blood sugar! Shut up. Şef, kan şekeriniz! Kapa çeneni. Şef, kan şekeriniz! Kes sesini. Antique-1 2008 info-icon
Here is fine. Burası tamamdır. Sorun yok. Antique-1 2008 info-icon
How's the old man? He's all worked up. İhtiyar nasıl? Çok telaşlı. İhtiyar herif nasıl? Çalışıp duruyor. Antique-1 2008 info-icon
This is probably his best moment. Olasılıkla bu onun en iyi anı. Muhtemelen bu onun en iyi anı. Antique-1 2008 info-icon
You think this will work? Bunun işe yarayacağını mı düşünüyorsun? Sence bu işe yarayacak mı? Antique-1 2008 info-icon
Even if it doesn't, I think I can understand him. İşe yaramasa bile, Sanırım onu anlayabilirim. Yaramasa bile, sanırım onu anlayabiliyorum. Antique-1 2008 info-icon
All this time. Tüm bu zaman. Bunca zaman bekledi. Antique-1 2008 info-icon
Just melts in your mouth! Ağzında erit! Ağzının içinde eriyip gidiyor! Antique-1 2008 info-icon
Say, have you had any strange customers lately? Söylesene, son zamanlarda tuhaf müşterilerin oldu mu? Söylesene, son zamanlarda tuhaf bir müşteriniz oldu mu? Antique-1 2008 info-icon
Strange customers. I'm not sure... tuhaf müşteriler. Emin değilim... Tuhaf müşteri. Emin değilim... Antique-1 2008 info-icon
It's definitely a male, over late teens, O kesinlikle bir erkek, genç sayılabilir, Kesinlikle bir erkek, gençlik dönemini geçmiş, Antique-1 2008 info-icon
not very old. çok yaşlı değil. çok yaşlı değil. Antique-1 2008 info-icon
Hey! Who's that? Hey! Bu kim? Hey! Şu kim? Antique-1 2008 info-icon
Who... kim... Kim... Antique-1 2008 info-icon
Doesn't he smell fishy to you? sana şüpheli gelmiyor mu? Sizce de şüphe uyandırmıyor mu? Antique-1 2008 info-icon
He looks like a pervert. O bir cinsi sapığa benziyor. Sapık gibi görünüyor. Antique-1 2008 info-icon
He's a regular here... O buranın müdavimlerinden... Buraya devamlı gelir... Antique-1 2008 info-icon
I said, Chinese... Cletus! Söyledim, Çinli... Cletus! Çin lokantası demiştim... Cletus! Antique-1 2008 info-icon
A regular? Yes... Bir müdavim? Evet... Devamlı mı? Evet... Antique-1 2008 info-icon
Bring the bags. poşetleri getir. Çantaları getir. Antique-1 2008 info-icon
Lemon creme tart. Chocolate almond mousse. Limon kremalı tart. Çikolatalı bademli mus. Limon kremalı tart. Bademli çikolata mus. Antique-1 2008 info-icon
Kassis chocolate mousse. One Pistachio mascarpone. Kassis çikolota mousse. Bir tane fıstıklı mascarpone. Kassis çikolata mus. Bir tane Pistachio mascarpone. Antique-1 2008 info-icon
One raspberry mousse, Bir tane ahududulu mus, Bir tane ahududu mus, Antique-1 2008 info-icon
Charlotte aux Poires and... Charlotte aux Poires ve... Charlotte aux Poires ve... Antique-1 2008 info-icon
lspahan to go. Yes. İsfahan'a gidecek. Evet. Ispahan paketleyin. Evet. Antique-1 2008 info-icon
Apple wine mousse, please. One moment. Elma şaraplı mus lütfen. Bir saniye. Elma şaraplı mus, lütfen. Hemen geliyor. Antique-1 2008 info-icon
Your Rhubarb Fraise. İşte Ravent Fraise 'iniz. Buyurun Rhubarb Fraise. Antique-1 2008 info-icon
Enjoy. How is it? Afiyet olsun. Bu nasıl? Afiyet olsun. Beğendiniz mi? Antique-1 2008 info-icon
It's sad to think I won't see you handsome boys. Sanırım sizin gibi yakışıklı çocukları görmeyeceğimi söylemek mümkün. Sizin gibi yakışıklı delikanlıları tekrar göremeyeceğimi düşünmek üzücü. Antique-1 2008 info-icon
Are you moving far away? Uzağa mı taşınıyorsun? Uzağa mı taşınıyorsunuz? Antique-1 2008 info-icon
Yup. To my brother's. Evet. Kardeşimin yanına. Evet. Kardeşimin yanına. Antique-1 2008 info-icon
That's why... This is our address. Nedeni bu... Adresimiz bu. Bu yüzden... Bu bizim adresimiz. Antique-1 2008 info-icon
Bring him a cake every month, please. Lütfen her ay ona bir pasta getir. Ona her ay pasta götürün, lütfen. Antique-1 2008 info-icon
He has quite the sweet tooth. O oldukça tatlıya düşkündür. Pastayı çok sever. Antique-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 4391
  • 4392
  • 4393
  • 4394
  • 4395
  • 4396
  • 4397
  • 4398
  • 4399
  • 4400
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim