Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4394
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Asshole! Even you can make scones and country cakes. | Lanet! Hiç pide yada yöresel pasta yapabilir misin? Aşağılık herif! En azından çörek ve basit pastalar yapabilirsin. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Why should l. Master's not even here. | Neden ben. Şef burda bile değil. Neden yapayım ki? Usta da burada değil. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I feed you and shelter you, isn't that worth something? | Sana yemek ve barınak verdim, Bu mühim birşey değil mi? Seni doyurup barındırıyorum, bunun bir anlamı yok mu? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Just shut up! We have bigger problems! | Hemen kapa çeneni! Bizim daha büyük sorunlarımız var! Sus artık! Daha büyük sorunlarımız var! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
How can we let him go like this? | Onun bu şekilde gitmesine nasıl izin verebiliriz? Böyle gitmesine nasıl izin verebiliriz? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I guess Sun woo already left. | Sanırım Sun Woo çoktan gitti. Sanırım Sun Woo çoktan gitti. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Just go to sleep! | Hemen yatağa git! Yatsana sen! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Fuck this, then! You're all dead meat! | kahretsin, o zaman! Sen ölü bir etsin! Kahretsin! Hepiniz ölmüşsünüz! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I have cake, too. | Pastamda var. Pasta da getirdim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I said I don't need it. | Ona ihtiyacım yok dedim. İhtiyacım olmadığını söyledim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Black tea. | Siyah çay. Siyah çay. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I brought hot chocolate for your son. | Oğlunuz için sıcak çikolata getirdim. Oğluna sıcak çikolata getirdim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Jin su. Look at this. | Jin su. Şuna bak. Jin su. Şuna baksana. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Looks good, eh? Let's eat. | İyi görünüyor, değil mi? Hadi ye. Güzel görünüyor, değil mi? Hadi yiyelim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
My brother needs someone to work for him in Pusan. | Kardeşime Pusan'da onun için çalışacak biri lazım. Kardeşimin Pusan'da çalışacak birine ihtiyacı var. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Is it good? | Bu iyi mi? Güzel mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I was wondering... Will you go with me? | Merak ediyordum... Benimle gidecek misin? Merak ettim de... benimle gelir misin? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Oh, don't drop it. | Oh, onu bırakma. Oh, dökme. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
We can enjoy the sea... You'll become a mess. | Denizden keyif alabiliriz... Bir serseri olacaksın. Denizin keyfini çıkarabiliriz... Üstün kirlenecek. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
And I have some money saved up. | Ve biriktirdiğim biraz param olacak. Biraz para da biriktirmiştim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You're doing it on purpose! | Bunu bilerek yapıyorsun! Bilerek yapıyorsun! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Aw, Dad. You little rascal! | Ahh, Baba. Seni küçük afacan! Baba ya. Seni küçük hergele! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
All that matters is what you like, Son. | Tüm bunlar senin istediğin şeyler evlat. Önemli olan tek şey senin isteklerin, oğlum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Poor man... | Zavallı adam... Zavallı adam... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Don't touch me! | Bana dokunma! Dokunma bana! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Oh, no. It's okay. | Oh, hayır. bu iyi. Oh, hayır. Bir şey yok. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Do you like it? Is it good? | Beğendin mi? İyi mi? Hoşuna gitti mi? Güzel mi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
All I need is you, Son. | Tüm ihtiyacım olan sensin oğlum. Tek ihtiyacım olan sensin, oğlum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Enough. | Yeter. Yeter. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Stop. Just stop it! | Dur. Hemen şunu durdur! Dur. Dur artık! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
That year, I lost my son, too! | O yıl, ben de oğlumu kaybettim! O yıl, ben de oğlumu kaybettim! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
But we all just live with it. | Fakat hepimiz şimdi onunla yaşıyoruz. Ama hepimiz bununla yaşıyoruz. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Please, just stop. | Lütfen, hemen dur. Lütfen, yeter artık. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Your child died over 20 years ago. | Çocuğun yaklaşık 20 yıl önce öldü. Senin çocuğun 20 sene önce öldü. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Shut your trap! | Çeneni tut! Kapa çeneni! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Come with me. Please? | Benimle gel. Lütfen? Benimle gel. Ne olur? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Forget this. | Unut bunu. Unut bunu. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Forget it all. | Hepsini unut. Her şeyi unut. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What did he say then? | O ne dedi o zaman? O zaman ne demişti? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Something... | Birşey... Bir şey... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I know he said something... | Birşey söylediğini biliyorum... Bir şey söylediğini biliyorum... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Master! I can't roll the eggs! | Şef! Yumurtaları saramıyorum! Küçük Bey! Yumurtaları çeviremiyorum! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Jesus. | Tanrım. Aman. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What do I do? | Benim işim ne? Ne yapayım? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
All right, I'm coming! Turn the gas off! | Peki geliyorum! Gazı kapa! Tamam, geliyorum! Ocağı kapat! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I never thought... | Asla düşünmemiştim... Bu yaşta bile... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
that I would have breakfast with you even at this age. | bu yaşta seninle kahvaltı yapacağımı. seninle kahvaltı edeceğimi hiç düşünmezdim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Like a queer couple. | Kaçık bir çift gibi. Gay çiftler gibi. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Who the hell taught you that word? | Bu sözü kim düşündü yahu? Kim öğretti sana o kelimeyi? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
How about a going away party? | Bir veda partisine ne dersin? Bir veda partisi yapsak nasıl olur? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Sun woo is leaving soon. | Sun Woo yakında ayrılıyor. Sun Woo yakında gidiyor. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What? Nothing. | Ne? Yok birşey. Ne? Yok bir şey. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I just realized that thick head of yours | Şimdi fakettim tüm geçen bu zaman boyunca Şimdi fark ettim de şu kalın kafan olmasa | Antique-1 | 2008 | ![]() |
is what kept me going all this time. | beni tutan şey sizin kalın kafalarınızmış. bu zamana kadar dayanamazdım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
his body was discovered within a mile from his home. | Cesedi evinden bir mil ötede bulundu. Cesedi evinden bir mil uzakta bulundu. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
The body was placed inside a plastic bag... | Ceset plastik bir çantaya yerleştirilmişti... Ceset plastik bir torbaya konulmuş... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
What a pity. | Ne yazık. Ne yazık. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
That's about the age when you were kidnapped. | Bu senin kaçırıldığın zamanki yaşınla ilgili. Senin kaçırıldığın yaştaymış. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
That's what I mean. | Söylemek istediğim bu. Ben de bundan bahsediyorum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Complete indifference. Amazing. | Aldırmazlığı bırak. Şaşırtıcı. Tamamen ruhsuz. Hayret bir şeysin. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
So I saved you, again? | O yüzden seni kurtardım, yine mi? Seni yine ben kurtarmadım mı? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
...viewed as a kidnap and murder. | ...bir katil yada çocuk hırsızı gibi düşünerek. ...kaçırılma ve cinayet olarak görülüyor. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's just impossible... | Bu şimdi imkansız... Bu imkansız bir şey... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Then, I thought it was now impossible to punish | O zaman, beni kaçıran kişiyi O zaman, beni kaçıran kişiyi cezalandırmamın | Antique-1 | 2008 | ![]() |
the person that kidnapped me. | hemen cezalandırmak imkansız diye düşündüm. artık imkansız olduğunu anladım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
A list of all the bakeries in the area. | Bu alandaki tüm pasta dükkanlarının bir listesini çıkardım. Bölgedeki bütün pastanelerin listesi. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
All bodies were placed in black plastic bags. | Tüm cesetler plastik bir çantaya konmuştu. Bütün cesetler siyah plastik torbalara konmuş. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
All original clothing was changed. | Asıl kıyafet tamamen değiştirilmişti. Bütün orijinal giysiler değiştirilmiş. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
The substances are a match. | özde bir eşleşme var. Maddeler uyuyor. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's a serial kidnapper and murderer who uses cake. | O pasta kullanan bir seri katil yada çocuk hırsızıdır. Pasta kullanan bir çocuk hırsızı ve katil. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Don't jump to conclusions. Keep every possibility open. | Hemen bir sonuca varma. Tüm olasılıkları göz önünde bulundur. Sonuç çıkarma hemen. Her ihtimale açık ol. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
And we may have one more victim... | ve bir başka kurban daha bulabiliriz... Ayrıca bir kurbanımız daha olabilir... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
More? | başka kurban? Daha mı? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
He's the same age. | O aynı yaşta. O da aynı yaşta. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Waiting for the killer to die would be faster. | Katili öldürmek için beklemekte daha hızlı olacaktır . Katilin ölmesini beklemek daha hızlı olurdu. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
There's only one man for this kind ofjob. | Bu tür bir işte sadece bir kişi var. Böyle bir işi yapacak yalnızca bir adam var. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You haven't changed, sir. | Değişmemizşsiniz efendim. Değişmemişsiniz, efendim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
After all these years, only you came to mind, Chief. | Tüm bu yıllardan sonra, akla sadece siz geldiniz, Şef. O kadar yıl sonra, sadece siz aklıma geldiniz, şef. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Just Mr. CHEON is fine. | Bay CHEON iyi. Bay CHEON demen daha iyi. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
But, sir... | Ama efendim... Ama, efendim... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Any thoughts, Mr. CHEON? Hey! | Herhangi bir düşünce, Bay CHEON? Hey! Herhangi bir fikriniz var mı Bay CHEON? Hey! | Antique-1 | 2008 | ![]() |
This "rhubarb", I've never heard of it. | Bu "ravent", Onu asla duymadım. Şu "rhubarb", hiç duymamıştım. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's just a vegetable. | O sadece bir sebze. Sadece bir bitki. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Grows in Europe, early summer. | Avrupa'da yaz başlarında yetişir, Yaz öncesi, Avrupa’da yetişir. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Too acidic to eat raw, | çiğ yenmeyecek kadar asitli, Çiğ yenince fazla asitli olur, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
so its used as compote or a preserve. | o yüzden komposto yada reçel olarak kullanılır. bu yüzden komposto veya reçel olarak kullanılır. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Chervil leaves are tasteless, used for decorations. | Frenk mayndanozu yaprakları lezzetsizdir, süsleme amaçlı kullanılır. Frenk maydanozunun yaprakları tatsızdır, süslemede kullanılır. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
We can find places that use it... | Onun kullanıldığı yerleri bulabiliriz... Bundan kullanan yerleri bulabiliriz... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Hey! Yes? | Hey! Evet? Hey! Evet? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Fix this, too. Yes, sir. | Şunları da düzelt. Evet efendim. Bunu da tamir et. Peki, efendim. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's used in most patisseries. | Bir çok pastahanede kullanılmaktadır. Çoğu pasta dükkanlarında kullanılır. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
So then it's useless trying to find it through cake... | O halde onu pastanın içinde bulmayı denemek gereksiz... O zaman pastadan yola çıkarak bulmaya çalışmak manasız... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
It's not the ingredients, but their composition. | İçine katmak için değil, süslemek için. Mesele malzemeler değil, onların birleşimi. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
Rhubarb is often used by itself, | ravent sık sık kendisi ile kullanılmaktadır, Rhubarb çoğunlukla tek başına kullanılır, | Antique-1 | 2008 | ![]() |
but this one had strawberry mousse as well. | Fakat bu ahududu musu da yaptı. fakat bunda çilekli mus da vardı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
And a tart base... with almond creme. | ve badem kremalı tart altlığı. Ve badem kremalı... pasta altı. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
You see anyone? | Birisini görüyor musun? Kimseyi görüyor musun? | Antique-1 | 2008 | ![]() |
This kind of rhubarb cake... | Bu bir çeşit ravent pastası... Bu tarz bir rhubarb'lı pasta... | Antique-1 | 2008 | ![]() |
I know of only one shop. | Sadece bir dükkan biliyorum. Yalnızca bir pasta dükkanı biliyorum. | Antique-1 | 2008 | ![]() |
No one is here. Who is it? | Burda kimse yok. Kimse yok mu? Kimse yok burada. Kimsiniz? | Antique-1 | 2008 | ![]() |