Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4662
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Ping pong. | Masa tenisi. Masa tenisi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Skateboarding. | Kaykay. Kaykay. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I thought you were working. | Çalıştığını düşünmüştüm. İştesin sanıyordum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I am working. | Çalışıyorum. Çalışıyorum zaten. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| No, you're not. | Hayır, çalışmıyorsun. Hayır, çalışmıyorsun. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You're fighting Count Dooku. | Kont Dooku'yla* dövüşüyorsun. Kont Dooku'yla dövüşüyorsun. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| No, I'm calibrating the motion sensors on the Wii mod | Hayır, Kont Dooku'yla dövüşerek... Hayır, Kont Dooku'yla dövüşerek... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| by fighting Count Dooku. | ...Wii modunun hareket sensörlerini deniyorum. ...Wii'nin hareket sensörlerini ayarlıyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Uh, enjoying your vacation, baby? | Tatilinden memnun musun, bebeğim? Tatilin tadını çıkarıyor musun bebeğim? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I can't just sit around the house and do nothing. | Öylece evde hiçbir şey yapmadan oturamam. Hiçbir şey yapmadan öylece evde oturamam. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Why don't you call Gigi? | Gigi' yi neden aramıyorsun? Niye Gigi'yi aramıyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| She's at work. | Çalışıyor. Çalışıyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You just killed Count Dooku. | Kont Dooku' yu öldürdün. Az önce Kont Dooku'yu öldürdün. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Sorry. | Pardon. Affedersin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| It's okay. | Önemli değil. Sorun değil. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| At least I know the motion sensor's working. | En azından hareket sensörlerinin çalıştığını biliyorum. En azından hareket sensörünün çalıştığını öğrenmiş oldum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| So you're finished? | İşin bitti mi? İşin bitti mi yani? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| No, I've got three more of these. | Hayır, bunun gibi üç tane daha var. Hayır, üç tane daha var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Why don't you go see a movie? | Neden gidip film izlemiyorsun? Niye film izlemeye gitmiyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Nick, the only thing more depressing | Nick, beni bunalıma sokan tek şey... Nick, tek başına evde oturmaktan... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| than sitting at home by myself | ...evde tek başıma oturup, film izlemek. ...daha sıkıcı tek bir şey varsa... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| is going to a matinee by myself. | ...o da; tek başına film izlemeye gitmektir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Look, baby, I don't know what to tell you, | Dinle, bebeğim, sana ne desem bilmiyorum... Bak, bebeğim, sana ne söyleyeceğimi bilemiyorum... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| but I've got to go to work. | ...fakat yapacak işlerim var. ...ama çalışmam gerek. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I promised my client I'd have this fixed by tonight. | Müşterime bu gece tamir edeceğime dair söz verdim. Bunu bu geceye kadar tamir edeceğime müşterime söz verdim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What kind of client can't wait a day for their Wii? | Ne tür bir müşteri bu şey için bir gün bile bekleyemez? Ne tür bir müşteri Wii'si için bir gün bile bekleyemez ki? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| A mother with two kids. | İki çocuğu olan bir anne. İki çocuklu bir anne. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| [Sighs] Fine. Play with Count Dooku. | İyi. Kont Dooku' nu oyna sen. Peki. Kont Dooku'yla oyna. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Okay, people, here's how it's gonna work. | Pekâlâ millet, bu iş bu şekilde yürüyecek. Pekâlâ, çocuklar, şöyle yapıyoruz: | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I'm gonna be at that bar over there, | Ben oradaki barda... Ben şuradaki barda... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| catching up with my friends Jack and coke. | ...arkadaşlarım Jack* ve Coke* ile arayı kapatacağım. ...arkadaşlarım, Jack ve kolayla olacağım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| These are for you. | Bunlar sizin için. Bunları alın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| They're prepaid cards. | Önceden ödenmiş kartlar. Limiti tamamen dolu kredi kartları. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Really? How much is on them? | Gerçekten mi? Ne kadar var bunların içinde? Sahi mi? Limitleri ne kadar? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| That's for me to know and you to find out. | Bunu öğrenmek size kalmış. Bunu sadece ben bilebilirim. Ve sen de öğreneceksin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And when they're maxed out, so are you. | Limitleri bittiğinde, sizin zamanınızda biter. Son limitine kadar harcadığında öğrenmiş olursun. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Thanks, grandma. | Teşekkürler, büyükanne. Sağ ol, büyükanne. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Say it again and see what happens to you. | Bunu tekrar söyle ve neler olacağını gör. Bir daha bunu söylediğinde sonuçlarına da hazır ol. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What am I gonna do? | Ben ne yapacağım? Ben ne yapacağım? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Well, you are going to be in that arcade right over there. | Sen şuradaki atari salonuna gideceksin. Şuradaki atari salonuna gireceksin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| So I can just play in the arcade the whole time? | Tüm gün orada oynayabilecek miyim? Yani, bütün gün atari oynayabilir miyim? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And I can go wherever I want to in the mall? | Burada istediğim yere gidebilir miyim? Ben de, alışveriş merkezindeki istediğim yere girebilir miyim? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Yes, just be back here by 3:00, | Evet, ama saat 3:00 ' de burada olun. Evet, sadece 3'e kadar burada olun... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and be smart. | Ve akıllı olun. ...ve akıllı durun. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Watch out for pickpockets. | Yankesicilere dikkat edin. Yankesicilere dikkat edin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What about "no talking to strangers"? | Peki ya "yabancılarla konuşmamaya"? "Yabancılarla konuşmayın"? demeyecek misin | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Yeah, that too. | Evet, o da var. Evet, o da var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What if I meet a overly friendly guy with a puppy? | Ya eğer köpek yavrusu olan arkadaşça biriyle? Ya yavru köpeği olan çok iyi bir adamla karşılaşırsam? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Are you gonna be a problem? | Başıma sorun mu olacaksın? Sorun mu çıkarmak istiyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| No, I just don't want to end up | O programın sonundaki Chris Hansen... Hayır, sonumun... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| on that show with Chris Hansen. | ...gibi olmak istemiyorum. ...Chris Hansen'ın gösterisindeki gibi olmasını istemiyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He spends a lot of time on the Internet. | İnternette çok zaman geçirir. İnternette fazla takılıyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Here. | Alın. Alın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I told you, | Size söyledim. Bunu konuştuk, | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I am not your grandmother. | Ben sizin büyükanneniz değilim. Ben senin büyükannen değilim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| If anything, I'm your... step grandmother. | Eğer lazım olursa, sizin üvey büyükannenizim. Olsam olsam, üvey... büyükannenizimdir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Nobody has a step grandmother. | Kimsenin üvey büyükannesi yoktur. Üvey büyükanne diye bir şey yok ki. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Exactly. | Çok doğru. Kesinlikle. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Good bye. | Güle güle. Güle güle. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Well, if I sound bitchy, | Eğer cadaloz gibi konuşuyorsam... Sesim çok şirret çıkıyor... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| it's because I need the massage. | ...bu masaja ihtiyacım olduğunu gösterir. ...çünkü masaja ihtiyacım var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Next month doesn't work for me. | Gelecek ay bana uymaz. Önümüzdeki ay müsait değilim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Thank you. Bye. | Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Hoşça kalın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| How come you're not at work? | Neden işte değilsin? Niye işte değilsin? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Because when I got there, you weren't there. | Çünkü işe gittiğim ve sen orada değildin. Çünkü oraya gittiğimde sen yoktun. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I assist you, nobody else. | Ben senin yardımcınım, başkasının değil. Sadece sana asistanlık yaparım, başkasına asla. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Well, since you're not doing anything, | Peki, işin olmadığına göre... Bir işin olmadığına göre... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| let's hang out. | ...haydi beraber takılalım. ...birlikte takılabiliriz. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Who said I wasn't doing anything? | İşim olmadığını kim söyledi? Bir işim olmadığını da kim söyledi? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| My plane for Cabo leaves in two hours. | İki saat sonra Cabo' ya uçağım kalkacak. İki saate kadar Cabo'ya uçağım kalkıyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I just came to borrow your espadrilles. | Spor ayakkabılarını ödünç almaya geldim. Bez ayakkabılarını ödünç almaya geldim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Hold on; You found out this morning | Bekle biraz, üç günün boş olduğunu... Bir dakika, bu sabah... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| that you have three days off, | ...bu sabah öğrendin... ...üç günlük iznin olduğunu fark ettin... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and you've already booked a trip to Mexico? | ...ve çoktan Meksika' ya gidiş için rezervasyon mu yaptırdın? ...ve Meksika'ya bilet mi aldın? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Booked it, comped it, | Rezervasyon yaptırdım, bilet aldım. Biletimi aldım, her şeyi halletim, | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and my name is on the V.I.P. list for the P. Diddy party. | Ve P.Diddy partisi için V.I.P listesinde adım var. ...ve P. Diddy partisinin V.I.P konuğuyum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Holla! | Oley! Holla! | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I couldn't even get an appointment at Aqua Spa. | Ben masaj yaptırmak için bile randevu alamadım. Aqua Kaplıca'dan randevu bile alamadım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Oh, girl, you've got to plan ahead for Aqua Spa. | Kızım, senin masaj yaptırmak için bir planın vardır. Ah kızım, Aqua Kaplıca için önceden plan yapmalısın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I couldn't plan ahead, | Hayır, yok. Plan falan yapmadım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| because I didn't know I was gonna have the time off. | Çünkü boş zamanım olduğunu bilmiyordum. İzne çıkacağımı bilmiyordum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Why don't you go to Mexico with me? | Neden benimle Meksika' ya gelmiyorsun? Niye benimle Meksika'ya gelmiyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I have kids. | Çocuklarım var. Çocuklarım var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Do does Mexico. | Meksika' nın da var. O halde Meksika'ya gel. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| My kids have plans. | Çocuklarımın yanında olmalıyım.*** Çocuklarımın planları var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I don't know what the problem is. | Sorun ne bilmiyorum. Sorun nedir hiç anlamıyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You have time off, and you have a man. | İzinlisin, ve bir kocan var. İzne çıktın, bir erkeğin var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Why don't you spend time with your man? | Neden zamanını kocanla birlikte geçirmiyorsun? Niye erkeğinle bir şeyler yapmıyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I tried to. | Bunu denedim. Denedim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He blew me off. | Beni başından savdı. Beni başından savdı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Blew you off? | Başından mı savdı? Başından mı savdın? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You wanted to? Yes. | Sen istedin mi? Evet. İstedin mi? Evet. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And he said... No. | O ne dedi? Hayır. Ve o dedi ki... Olmaz. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Question. What? | Sorum olacak? Ne? Bir şey sorucağım. Ne soracaksın? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What were you wearing? | Üzerinde ne vardı? Üzerinde ne vardı? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| This. | Bu. Bu. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| That's your problem. | Sorunun bu. Sorun burada işte. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And I think you know the solution. | Sanırım bunun çözümünü biliyorsun. Ve sanırım çözümünü biliyorum. Oyna. Oyna. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Vamanos. | Vamanos.* Def ol buradan. (İspanyolca) | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| One, two, | Bir, iki,... Bir, iki, | Are We There Yet-1 | 2010 |