Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4854
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| That's the problem, actually. Come on. 1 | Sorun da bu zaten. Haydi ama. 1 | Arthur-1 | 2011 | |
| No. I'm getting up here, but this is not complicité. | Olmaz. Üstüne çıkıyorum ama aklın karışmasın. | Arthur-1 | 2011 | |
| I'm just helping you to get dressed. Saving yourself for marriage? | Sadece giyinmene yardım edeceğim. Kendini evliliğe mi saklıyorsun? | Arthur-1 | 2011 | |
| More the divorce, to be honest. | Dürüst olmak gerekirse, daha çok boşanmaya. | Arthur-1 | 2011 | |
| Susan, my buttons. | Susan, düğmelerim. | Arthur-1 | 2011 | |
| How much have you had to drink? | Ne kadar içtin sen? | Arthur-1 | 2011 | |
| Glasses? Bottles. Okay. Ha, ha. | Bardak mı? Şişe, peki. | Arthur-1 | 2011 | |
| We are now in an area of my expertise. | Şimdi benim uzmanlık alanımdayız. | Arthur-1 | 2011 | |
| You are very drunk. You need to sleep it off. | Çok sarhoşsun. Uyuyarak bundan kurtulman gerek. | Arthur-1 | 2011 | |
| Close that. That's good. Good. Don't... Oh, that's... That's nice. | Şunları kapatalım. Aferim. Böyle. Hmm. Çok güzel. | Arthur-1 | 2011 | |
| Try not to speak any words. Mm hm. | Konuşmaya çalışma. | Arthur-1 | 2011 | |
| Shh. Shut up. | Sus bakalım. | Arthur-1 | 2011 | |
| No, you're not a sexy cat. You're not a sexy cat. Stop that. | Hayır, seksi kedi olma. Seksi kedi değilsin. Kes şunu. | Arthur-1 | 2011 | |
| I'm a bad kitty. | Ben çok yaramaz bir kediciğim. | Arthur-1 | 2011 | |
| You're not a bad kitty, you're a sleepy lunatic. | Sen yaramaz bir kedicik değilsin, uykulu bir kaçıksın. | Arthur-1 | 2011 | |
| I'm a bad kitty. I need to have my whiskers licked. | Ben yaramaz bir kediciğim. Bıyıklarımı yalaman gerek. | Arthur-1 | 2011 | |
| There are no circumstances under which I'd do that to a cat. | Hayatta hiç bir koşulda bunu bir kediye yapmam. | Arthur-1 | 2011 | |
| Go to sleep. That's enough of that. Stop it. Get... Ow! | Haydi uyu bakalım. Bu kadarı yeter. Dur. | Arthur-1 | 2011 | |
| No! Unh. Ow! | Hayır! | Arthur-1 | 2011 | |
| So this must be a fun job. | İşiniz çok eğlenceli olmalı. | Arthur-1 | 2011 | |
| Yes, it has its moments. | Evet, öyle zamanlar oluyor. | Arthur-1 | 2011 | |
| Like trying to protect Arthur from people with dubious intentions. | Arthur'u şüpheli ilgililerden korumak gibi mesela. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, you mean me. | Beni mi kastettin? | Arthur-1 | 2011 | |
| Because I'm totally after the money, if that's what you're thinking. | Çünkü benim tek amacım para. Aklından geçen buysa. | Arthur-1 | 2011 | |
| How is the illegal tour guide business going? | Yasa dışı tur rehberliği nasıl gidiyor? | Arthur-1 | 2011 | |
| Feeds my dad. | Babamı beslemeye yetiyor. | Arthur-1 | 2011 | |
| But I'm actually writing a book. A children's book. | Aslında ben kitap yazıyorum. Çocuk kitapları. | Arthur-1 | 2011 | |
| It was Arthur's idea. | Arthur'un fikriydi. | Arthur-1 | 2011 | |
| Well, make sure there are lots of pictures, otherwise he won't understand it. | İçinde onlarca resim olmalı. Yoksa anlamaz. | Arthur-1 | 2011 | |
| I think Arthur understands more than you realize. | Bence Arthur düşündüğünüzden çok daha fazlasını anlayabilir. | Arthur-1 | 2011 | |
| So, Hobson, are there any men in your life? | Ee, Hobson, hayatında hiç erkek yok mu? | Arthur-1 | 2011 | |
| Are you attempting to make small talk with me? | Benimle muhabbet etmeye mi çalışıyorsun? | Arthur-1 | 2011 | |
| I am attempting it. Is it working? | Deniyorum. İşe yarıyor mu? | Arthur-1 | 2011 | |
| No, not really. Darn it. | Hayır, pek sayılmaz. Tüh be. | Arthur-1 | 2011 | |
| Any man I've ever met... | Tanıştığım her erkek... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...pales in comparison to the dazzling floor show that is Arthur's company. | ...Arthur'un şirketindeki alt kat şovuna kıyasla sönük kalıyor. | Arthur-1 | 2011 | |
| I know you were being sarcastic just then... | Kinayeyi seven biri olduğunu hemen farketmiştim... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...but it really is quite dazzling. | ...ama gerçekten bu konuda müthiş iyisin. | Arthur-1 | 2011 | |
| All is fair in love and war, eh, darling? | Aşkta ve savaşta her şey mübahtır, değil mi sevgilim? | Arthur-1 | 2011 | |
| Do you think he's okay? | Arthur'un bir sıkıntısı yoktur, değil mi? | Arthur-1 | 2011 | |
| Bad horse. Ow! That's not erotic. It just hurts. | Seni yaramaz at! Bu hiç erotik değil. Acıtıyor. | Arthur-1 | 2011 | |
| No. Susan. Stop it. You can't do that. | Hayır Susan. Dur. Yapma. | Arthur-1 | 2011 | |
| Horses and cats can't mate. Our children will be monsters. | Atla çiftleşilmez. Çocuklarımız canavar olur sonra. | Arthur-1 | 2011 | |
| Hobson, it's not what it looks like. Unless it looks like a cat raping a horse. | Hobson. Göründüğü gibi değil. Ata tecavüz eden bir kedi görmediysen yani. | Arthur-1 | 2011 | |
| What's happening? Oh. | Ne oluyor? | Arthur-1 | 2011 | |
| What has happened to me? | Ne oldu bana? | Arthur-1 | 2011 | |
| I think the problem is your clothes are made of metal... | Sanırım sorun kıyafetlerinde. Her şey metalden yapılmış... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...and my bed is made of magnets. | ...benim de yatağım mıknatıslı. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, you think so? Right. Okay. Uh, stay calm, kitty. | Öyle mi dersin? Tamam, paki. Sakin ol kedicik. | Arthur-1 | 2011 | |
| I'm not a cat anymore. I am a businesswoman. | Artık bir kedi değilim ben. Ben bir iş kadınıyım. | Arthur-1 | 2011 | |
| I think I have a remote control. Excuse me. | Uzaktan kumandası olacaktı. Bir saniye. | Arthur-1 | 2011 | |
| Uh... Ah, right. I've got the remote. Get me off of here! | Tamam, kumandayı buldum. Çıkar beni buradan! | Arthur-1 | 2011 | |
| Okay, I'm coming. I'm gonna... Ah, got it. | Tamam, geliyorum. Hemen... Tamamdır. | Arthur-1 | 2011 | |
| What are you doing? Okay, it's not that, obviously. | Ne yapıyorsun? Tamam, bu değilmiş demek ki. | Arthur-1 | 2011 | |
| Uh, on the bright side, at least something in this room is attracted to you. | İyi tarafından bakarsan, bu odada seni çekici bulan bir şeyler var hiç olmazsa. | Arthur-1 | 2011 | |
| For the love of God. | Tanrı aşkına. | Arthur-1 | 2011 | |
| Maybe this. | Belki şudur. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, are you all right? Not that. | İyi misin? O değil. | Arthur-1 | 2011 | |
| I'm not gonna press this anymore... | Buna bir daha basmayacağım... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...because if I press the wrong button, the bed could fall and kill you. | ...çünkü yanlış tuşa basarsam yatak üstüne düşüp seni öldürebilir. | Arthur-1 | 2011 | |
| Which none of us would want. None of us. | Hiçbirimiz bunu istemeyiz tabii. Hiçbirimiz. | Arthur-1 | 2011 | |
| I've gotta go and get Hobson. She knows how this works. | Ben gidip Hobson'ı bulayım. Nasıl çalıştığını o biliyor. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, you are a useless man. You can't do anything without that miserable old woman. | Sen işe yaramaz bir adamsın. O yaşlı cadı olmadan hiçbir şey yapamıyorsun. | Arthur-1 | 2011 | |
| That was a lot of primping. | Kendine çeki düzen vermen biraz uzun sürdü. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, ha, yeah, yeah. Primping. Yeah, primping. | Evet evet, çeki düzen. Tabii. | Arthur-1 | 2011 | |
| Yeah, it's primpalicious, though, isn't it? The results. | Değmemiş mi ama? Ne dersin sonuca? | Arthur-1 | 2011 | |
| He's a primpanzee. | Çeki düzen delisidir. | Arthur-1 | 2011 | |
| Sorry about this noise. I think it's, um... It's the bloody neighbors. | Ses için kusura bakmayın. Sanırım şu pis komşular yüzünden. | Arthur-1 | 2011 | |
| Neighbors? Well, I think I'll retire now. | Komşu mu? Ben artık gitsem iyi olacak. | Arthur-1 | 2011 | |
| Good night, Hobson. | İyi geceler Hobson. | Arthur-1 | 2011 | |
| Ahem. Hobson. Um, thank you for everything. | Hobson. Her şey için teşekkürler. | Arthur-1 | 2011 | |
| I did it for her. | Bunu o kız için yaptım. | Arthur-1 | 2011 | |
| I don't want that poor girl humiliated. | Zavallı kızın aşağılanmasını istemedim. | Arthur-1 | 2011 | |
| You like her, don't you? She's lovely. Just be a grown up for once, Arthur. | Onu sevdin, değil mi? Çok tatlı. Bir kereliğine yetişkin gibi davran Arthur. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, um, could you detach the half naked businesswoman from under my bed? | Rica etsem yatağımın altındaki yarı çıplak iş kadınını kurtarabilir misin? | Arthur-1 | 2011 | |
| Goodbye, Naomi. | Güle güle Naomi. | Arthur-1 | 2011 | |
| NAOMl: Not a bad back yard. | Arka bahçe fena değilmiş. | Arthur-1 | 2011 | |
| Yes, except whenever I sunbathe nude, I get the strangest looks. | Evet ama ne zaman çıplak güneşlensem, bana garip garip bakıyorlar. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, you're that guy. | Demek o adam sensin. | Arthur-1 | 2011 | |
| Are you a bit chilly? Oh, yes. | Üşüdün mü? Evet, biraz. | Arthur-1 | 2011 | |
| Would you like? Thank you. | İster misin? Teşekkür ederim. | Arthur-1 | 2011 | |
| Ahem, here. | Al bakalım. | Arthur-1 | 2011 | |
| Is this your father's? "Gerald Bach. " It is. 1 | Babanın mı bu? "Gerald Bach" Evet. | Arthur-1 | 2011 | |
| Well, it was. I had some of his suits re tailored to fit me. | Yani öyleydi. Birkaç eski takımını kendime göre yaptırttım. | Arthur-1 | 2011 | |
| It seemed silly to throw them away. | Atmak aptallık gibi geldi. 1 | Arthur-1 | 2011 | |
| "Why bother taking care of yourself?" | "Niye kendine dikkat edesin ki?" | Arthur-1 | 2011 | |
| Ha, ha. Yeah. Just have fun. | Evet. Sadece eğlenmeli. | Arthur-1 | 2011 | |
| Well, you seem to have a lot of fun. It's my calling. | Çok eğleniyor gibisin zaten. Benim anlayışım bu. | Arthur-1 | 2011 | |
| I found a free thing to show you. It's this way. | Sana göstermek istediğim bedava bir şey var. Bu taraftan. | Arthur-1 | 2011 | |
| Come with me. Come on. Okay. | Gel benimle. Gelsene. Tamam. | Arthur-1 | 2011 | |
| In my mind, this is the pond from a book I had when I was a kid... | Küçükken okuduğum bir kitapta geçen gölün burası olduğunu hayal ederim. | Arthur-1 | 2011 | |
| ...called Frog and Toad Together. | Kitabın adı Kurbağa ve Karakurbağası Birlikte'ydi. | Arthur-1 | 2011 | |
| I love Frog and Toad. My mom used to read them to me all the time. | O kitaba bayılırdım. Annem hep bana o kitabı okurdu. | Arthur-1 | 2011 | |
| My mom subcontracted that job to Hobson. | Annem o işi Hobson'a taşere etmişti. | Arthur-1 | 2011 | |
| NAOMl: There's a really sad one where Toad freaks out... | En çok, kara kurbağası, diğer kurbağayı... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...because he sees Frog sitting alone on a rock. | ...kayada yalnız otururken gördüğünde üzülmüştüm. | Arthur-1 | 2011 | |
| So he swims out to him with a picnic, but then it falls in the water. | Yanına gitmek için piknik sepetine binip sonra da suya düşüyordu. | Arthur-1 | 2011 | |
| "Our lunch is spoiled. | "Öğle yemeğimiz mahvoldu" | Arthur-1 | 2011 | |
| I made it for you, Frog, so you'd be happy. " | "Senin için hazırladım Kurbağa, mutlu ol diye." | Arthur-1 | 2011 | |
| But Frog wasn't sad. | Ama Kurbağa mutsuz değildi. | Arthur-1 | 2011 |