Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4855
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| "When I woke up, I felt good... | "Uyandığımda, kendimi çok iyi hissettim..." | Arthur-1 | 2011 | |
| ...because the sun was shining. I felt good because I was a frog. " | "...çünkü güneş pasparlaktı. İyi hissettim çünkü ben bir kurbağayım." | Arthur-1 | 2011 | |
| And I felt good because I have you for a friend. | "Ve iyi hissettim çünkü senin gibi bir arkadaşım var." | Arthur-1 | 2011 | |
| If you were sitting alone, I'd bring you a sandwich. | Sen, yalnız oturuyor olsaydın ben de sana sandviç getirirdim. | Arthur-1 | 2011 | |
| I'll sit alone, then. | Ama o zamana kadar yalnız kalmış olurdum. | Arthur-1 | 2011 | |
| "And Frog and Toad stayed on the island all afternoon. | "Ve Kurbağa ve Kara Kurbağası bütün günü o adada geçirdiler." | Arthur-1 | 2011 | |
| They ate wet sandwiches without iced tea. | "Buzlu çaya ihtiyaç duymadan ıslak sandviçlerini yediler." | Arthur-1 | 2011 | |
| They were two close friends sitting alone together. " | "Onlar, birlikte yalnız oturan iki yakın arkadaştı." | Arthur-1 | 2011 | |
| I couldn't tell her, Hobson. | Ona söyleyemem Hobson. | Arthur-1 | 2011 | |
| She's my Toad. | O benim kara kurbağam. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, bollocks. | Saçmalık. | Arthur-1 | 2011 | |
| Listen, Arthur, I'm sure Naomi is a very nice girl... | Dinle Arthur, eminim Naomi çok iyi bir kızdır... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...but you can't live without the money. | ...ama sen de parasız yaşayamazsın. | Arthur-1 | 2011 | |
| Please. You can't go half an hour without buying another sports car. | Lütfen ama. Bir spor araba almadan yarım saat geçiremiyorsun. | Arthur-1 | 2011 | |
| When I was little you used to say: | Ben küçükken şöyle derdin: | Arthur-1 | 2011 | |
| "Arthur, you can do anything under the sun. " | "Arthur, güneşin altında her şeyi yapabilirsin." | Arthur-1 | 2011 | |
| I never spoke like that. | Ben hiç öyle konuşmam. | Arthur-1 | 2011 | |
| It was a bit like that. | Buna benzer bir şeydi. | Arthur-1 | 2011 | |
| That was before you paid Elton John $2 million... | Bunlar, sen Elton John'a manavda kasanın üstüne çıkıp... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...to sing over the PA in a grocery store. | ...şarkı söylesin diye 2 milyon dolar vermeden önceydi. | Arthur-1 | 2011 | |
| Yeah, well, it was Easter. | Evet ama paskalyaydı o gün. | Arthur-1 | 2011 | |
| I think I could live without the money. Oh, yes? How? | Bence parasızlığı çözebilirim. Öyle mi? Nasıl? | Arthur-1 | 2011 | |
| I'd get a job. | İş bulurum. | Arthur-1 | 2011 | |
| Ha! What? | Ne var? | Arthur-1 | 2011 | |
| Fine. Fine. Go ahead. Get a job. | İyi. İyi. Git, iş bul bakalım. | Arthur-1 | 2011 | |
| I am a grown man... | Ben yetişkin biriyim... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...and I shall join the mature world of gainful employment to prove it. | ...ve olgun insanların dünyasının kazançlı iş sektörüne bunu kanıtlamak için gireceğim. | Arthur-1 | 2011 | |
| Don't let that undermine what I just said. | Az önce söylediğim şeyleri hafife alma. | Arthur-1 | 2011 | |
| Do you know how to use Excel? No. | Excel kullanmasını biliyor musunuz? Hayır. | Arthur-1 | 2011 | |
| PowerPoint? No. | Powerpoint? Hayır. | Arthur-1 | 2011 | |
| Outlook. Generally positive. You know, I mean... | Outlook? (Dışa bakış) Genellikle pozitif. Yani... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...I have down days like anyone, but... It's a program. | ...herkes gibi kötü günlerim de oluyor Programdan bahsediyorum. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, um, no. | Hayır. | Arthur-1 | 2011 | |
| Can you file? | Dosyalama yapabilir misiniz? | Arthur-1 | 2011 | |
| File? Yes. | Dosya mı? Evet. | Arthur-1 | 2011 | |
| In a? | Neye? | Arthur-1 | 2011 | |
| There must be something I can do. | Yapabileceğim bir şeyler olmalı. | Arthur-1 | 2011 | |
| And so, this is how you simply sign on... | Böylece, basit bir biçimde giriş yapıyorsun... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...and that unlocks the register. | ...ve kasa açılıyor. | Arthur-1 | 2011 | |
| Now, you clock in, employee number, password and the register's yours. | Şimdi sen çalışan numaranı ve şifreni gir. Kasa senindir. | Arthur-1 | 2011 | |
| This, uh, might seem a bit much for my first day... | Bu, ilk günüm için biraz fazla oldu galiba... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...but could I inquire as to the possibility of a transfer... | ...ama sanki kostümlü karşılama departmanına... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...to the costume greeter department? | ...nakil olasılığım için çalışabilirim? | Arthur-1 | 2011 | |
| I think I'd thrive. | Kendimi geliştirebilirim. | Arthur-1 | 2011 | |
| No. Let's just start with the register for you. | Olmaz. Haydi kasayı senin için açalım. | Arthur-1 | 2011 | |
| I've got my own costume, if that helps. | Yardımı olacaksa, kendi kostümüm de var. | Arthur-1 | 2011 | |
| Nope, doesn't really make a difference. No. | Hayır, farketmez. Olmaz. | Arthur-1 | 2011 | |
| Register. So I've cleared it. | Kasa. Şimdi her şeyi temizledik. | Arthur-1 | 2011 | |
| Go ahead and enter your employee number and log in. | Çalışan numaranı gir ve kasayı aç. | Arthur-1 | 2011 | |
| Okay. You just hit a lot of random keys. Well, that's what you did, in fairness. | Tamam. Bir sürü tuşa birden bastın. Evet, sizin gibi yaptım ben de. | Arthur-1 | 2011 | |
| It says "invalid key. " Yes. Invalid key. | "Yanlış Şifre" yazıyor. Evet, yanlış çünkü. | Arthur-1 | 2011 | |
| That means that I need to reset this. | Yani, kasayı sıfırlamam gerekecek. | Arthur-1 | 2011 | |
| This may take a moment. Would you mind just stepping right over? | Birkaç dakikamızı alır. Biraz kenara çekilebilir misin? | Arthur-1 | 2011 | |
| How did he get that job, exactly? What is he, the owner? The son of the owner? | O işi o adam nasıl aldı? Kim o, buranın sahibi mi? Sahibinin oğlu mu? | Arthur-1 | 2011 | |
| You can't do it, and you never will. Never? | O işi sen yapamazsın ve hiçbir zaman yapmayacaksın. Hiç mi? | Arthur-1 | 2011 | |
| That's harsh. | Çok acımasızca oldu. | Arthur-1 | 2011 | |
| I've entered your employee number and... Oh. | Şimdi çalışan numaranı girdim ve... | Arthur-1 | 2011 | |
| Want some? | Sen de ister misin? | Arthur-1 | 2011 | |
| I think you should take the day off. As a reward? | Bence bugün izin kullanabilirsin. Ödül olarak mı? | Arthur-1 | 2011 | |
| Tomorrow we'll find something more suitable for you. | Yarın sana daha uygun bir iş buluruz. | Arthur-1 | 2011 | |
| I think what he's doing is derivative. | Bence yaptığı iş çok yaratıcı. | Arthur-1 | 2011 | |
| Oh, the moon really is following me. | Ay gerçekten beni takip ediyor. | Arthur-1 | 2011 | |
| Would you stop going on about the moon following you? | Ay beni takip ediyor hikayesinden vazgeçer misin artık? | Arthur-1 | 2011 | |
| He's lunar. | O ay değil, güneş. | Arthur-1 | 2011 | |
| He's clearly a pervert. | Kesin bir sapık. | Arthur-1 | 2011 | |
| Arthur? There've been some reports of staff members eating on the floor. | Arthur? Çalışanların şeker yediklerine dair şikayetler geldi. | Arthur-1 | 2011 | |
| Do you know anything about that? | Bu konuda bir bilgin var mı? | Arthur-1 | 2011 | |
| Um, no. | Yok. | Arthur-1 | 2011 | |
| No, I don't know anything about that, Peter. | Hayır, bu konuda hiçbir şey bilmiyorum Peter. | Arthur-1 | 2011 | |
| You know, I think it's not appropriate for you to be on the floor. | Sanırım seni burada görevlendirmek hata oldu. | Arthur-1 | 2011 | |
| We should find something for you in the stock room. | Seni stok odasında değerlendirmeliyiz. | Arthur-1 | 2011 | |
| If I gave you $10,000... | Size 10,000 $ versem... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...would you let me wear this costume for one hour? | ...bu kostümü bir saatliğine giyebilir miyim? | Arthur-1 | 2011 | |
| Hello. Welcome to the store. May all your dreams come true. | Merhaba! Mağazamıza hoş geldiniz. Tüm düşleriniz gerçek olsun! | Arthur-1 | 2011 | |
| Free candy! Here you go, kids! | Bedava şeker! Buyurun bakalım çocuklar. | Arthur-1 | 2011 | |
| I'm a lovely bear. Grr. | Ben sevimli bir ayıyım. Grrr. | Arthur-1 | 2011 | |
| Sorry. Sorry. I'm not a genuine bear. | Özür dilerim, özür dilerim. Çok da akıllı bir ayı değilim. | Arthur-1 | 2011 | |
| Here, listen, you take this with you. | Dinle bak, bunu yanında götür. | Arthur-1 | 2011 | |
| If you leave very quickly, security won't have an opportunity to ascertain you. | Çok hızlı hareket edersen, güvenlik seni yakalayamadan kaçarsın. | Arthur-1 | 2011 | |
| Go. Try not to look suspicious. Arthur? | Git. Şüpheli görünmemeye çalış. Arthur? | Arthur-1 | 2011 | |
| Hello. What are you doing? | Merhaba. Ne yapıyorsun? | Arthur-1 | 2011 | |
| Peter, I can explain everything. | Peter, her şeyi açıklayabilirim. | Arthur-1 | 2011 | |
| I've got one. I'm okay. | Sorun yok. Ben iyiyim. | Arthur-1 | 2011 | |
| May I have a word with you? Is that word "promotion"? | Seninle bir dakika konuşabilir miyiz? İkramiyeden mi bahsedeceğiz? | Arthur-1 | 2011 | |
| One apocalyptic hangover, no job. | Akşamdan kalma bir felaket, ve yine işsizsin. | Arthur-1 | 2011 | |
| Congratulations, Arthur. | Tebrikler Arthur. | Arthur-1 | 2011 | |
| The employment market is a vortex. | İş sektörü tam bir karmaşa. | Arthur-1 | 2011 | |
| Listen to this: "Aquarium needs help cleaning tanks. Swim with the fishes. " | Şunu dinle: "Akvaryum tanklarının temizliği için yardım. Balıklarla yüzün." | Arthur-1 | 2011 | |
| That is a Mob threat. | Bu bir mafya tehdidi. | Arthur-1 | 2011 | |
| None of these jobs make any sense at all. | Bu işlerin hiçbirinin mantığı yok. | Arthur-1 | 2011 | |
| "Systems integration professional. " | "Sistem entegrasyon uzmanı." | Arthur-1 | 2011 | |
| Would anyone do it as an amateur? | Bu işi amatörce yapacak biri olabilir mi sanki? | Arthur-1 | 2011 | |
| Would anyone approach systems integration... | Kim sistem entegrasyon işine hobi olarak başlar ki? | Arthur-1 | 2011 | |
| ...as a hobby for fun on a Saturday afternoon instead of flying a kite? | Cumartesileri uçurtma uçurmak yerine eğlencesine bu işi mi yapacak? | Arthur-1 | 2011 | |
| Who is integrating systems for their own amusement? | Kendi eğlencesi için sistem entegre eden biri olabilir mi? | Arthur-1 | 2011 | |
| I think in order to do this... | Galiba bunu yapmak için... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...I may have to be a little more sober. | ...biraz daha ayık olsam iyi olacak. | Arthur-1 | 2011 | |
| To, you know, preserve my anonymity. | Yani, anonimliğim kaybolması diye. | Arthur-1 | 2011 | |
| You're right, it would be a shame to jeopardize... | Kesinlikle haklısın, böyle kendini belli eden sivri bir... | Arthur-1 | 2011 | |
| ...such a distinguished public profile. | ...profili tehlikeye atmak utanç kaynağı olur. | Arthur-1 | 2011 |