Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1023
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
but I didn't know you were suffering from delusions. | Halusilasyon gördüğünü bilmiyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You talked to your doctor about that? | Doktoruna bundan söz ettin mi? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Oh, I know you did it. | Bunu senin yaptığını biliyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
All right, and I'm going to bring you down. | Tamam mı? Ve seni mahvedeceğim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Well, let me know how that goes, Batman. | Beni de haberdar et gidişattan Batman. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Ade... | Ade... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
So, I know who pushed me down the stairs. | Beni merdivenlerden kimin ittiğini biliyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Who? Jasper. | Kim? Jasper. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I saw him right before I fell. | Evet, düşmeden hemen önce gördüm onu. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Or I saw his shoes, but I know it was him. | Ya da botlarını gördüm ama, o olduğunu biliyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
But why? Why would he do that? | Ama neden? Neden böyle birşey yapsın? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Because I told him to stay away from you. | Çünkü ona senden uzak durmasını söyledim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
The thing is, I can't prove it. | Sorun şu ki bunu ispatlayamıyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
What I can prove is that he's a drug dealer. | Ama onun bir uyuşturucu satıcısı olduğunu ispatlayabilirim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
If someone will come forward and say that he dealt to them. | Eğer biri çıkıp ondan uyuşturucu aldığını söylerse. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Come forward? | Çıkıp? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And I didn't know if I could ask you | Ve bunu senden isteyip isteyemeyeceğimi bilemedim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
because things have been weird between us, | Çünkü aramız biraz tuhaftı. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
but I've tried everything else. | Ama geri kalan her yolu denedim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Navid, I really wish I could. | Navid, gerçekten çok isterdim yapabilmeyi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
But I'm still on probation. | Ama hala gözetim altındayım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Can I do it anonymously? | İsimsiz olarak söylesem olmaz mı? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I can't go to the administration with an anonymous source. | İdareye isimsiz bir ihbarla gidemem. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I'm really sorry. | Gerçekten çok üzgünüm. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I get it. | Tamam, anlıyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I'll just, uh, hey, I'll figure something else out. | Ben.. Ben bir çaresine bakacağım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Okay, you want me to kick your butt | Pekala, senin poponu mavi topla mı, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
with the blue ball or the orange ball? | Yoksa turuncu topla mı tekmelememi istersin? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You took me out of school to play mini golf? | Beni okuldan mini golf oynamak için mi aldın? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Come on, this used to be our thing. | Hadi ama bizim olayımızdı bu. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Remember that summer we played mini golf every day? | Her gün mini golf oynadığımız o yazı hatırlıyor musun? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I was ten. | Evet, 10 yaşındaydım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Well, I wasn't, and I still had a good time. | Peki ama ben 10 değildim ve yine de eğleniyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
'Course that might've been | Tabii bu seni anne tarzı | 90210-1 | 2008 | ![]() |
because I schooled you mom style. | Eğittiğim için olabilir. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Swishin' and swashin' and dishin' it into the hole. | Vurup yuvarlayıp direk deliğe sokarak. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Dixon... What? | Dixon... Ne? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
how long are you going to stay mad at me? | Bana daha ne kadar kızgın kalacaksın? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Can we just go home? | Artık eve gidebilir miyiz? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
After I beat you. | Ben seni yener yenmez. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Oh, God. | Ah, Tanrım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Can I talk to you? | Seninle konuşabilir miyim? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Free country. | Özgür bir ülkedeyiz. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Look, I owe you a huge apology. | Bak sana büyük bir özür borcum var. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I should've told Naomi who I slept with. | Naomi'ye yattığım kişinin kim olduğunu söylemeliydim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, no kidding. | Hadi canım! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
At first, I didn't want to hurt Naomi. | Başta Naomi'yi incitmek istemedim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Then I was gonna tell her, but her sister, Jen, threatened me. | Sonra söylemeye karar verdim ama kardeşi Jen beni tehdit etti. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
What's going on? | Neler oluyor. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Hey. Hey. | Selam. Selam. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Anyway, I just wanted to apologize, | Her neyse, ben sadece özür dilemek istedim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I'll see you around. | Görüşürüz. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, right. | Evet tabii. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Like an apology is gonna make it better. | Sanki bir özür herşeyi düzeltecekmiş gibi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Whatcha thinking? | Ne düşünüyorsun? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Nothing, just that... | Hiç birşey, sadece... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Naomi's sister sounds like a sociopath, that's all. | Benim mi? Naomi'nin kardeşi tam bir sosyopatmış. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I mean, it's crazy. At the end of the day, | Yani çok saçma, dönüp bakınca, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
she's the only reason why we all fought, you know, | Hepimizin kavgalı olmasının tek nedeni o, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
she is the only reason why none of us are friends. | Artık arkadaş olmamamızın tek nedeni o. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
If it was me, I would keep thinking about the fact that... | Ben olsaydım, önce sana inanmam, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
they should've believed you in the first place, you know. | Gerektiği gerçeğini düşünür dururdum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, no, that's true. | Evet bu doğru. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I just, sometimes I miss... | Ben sadece bazen, özlüyorum... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I don't know... | Bilmem... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Well, whatever you do, I'm here. | Pekala, ne yaparsan yap yanındayım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And, uh, by the way, | Ve bu arada, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
what time should I pick you up for the dance? | Dans için seni kaçta alayım? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
If you used to have fun at dances, well, then | Eğer danslarda eğleniyorduysan, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I see no reason why we won't have fun together. | Birlikte eğlenmememiz için bir sebep göremiyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
But dances are not your thing. | Ama danslar sana göre değil. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Making you happy is my thing. | Ama seni mutlu etmek bana göre. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Look, I'm sorry I lied to you. | Sana yalan söylediğim için özür dilerim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I was just trying to protect you. | Ben sadece seni korumaya çalışıyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
It came from a good place, but I was wrong. | İyi niyetle yapılmış birşeydi ama yanlıştı. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
But you owe me an apology, too. | Ama sen de bana bir özür borçlusun. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
What you said | O söylediğin söz, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
about me not being your real mom, | Senin gerçek annen olmadığımı söylemen, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
that was incredibly hurtful. | İnanılmaz derecede acı vericiydi. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I was just mad. | Ben sadece kızgındım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Well, it was a low blow. | Çok acımasızcaydı. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I remember when you first came to live with us, | Bizimle yaşamaya ilk geldiğin zamanı hatırlıyorum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I would watch you sleep at night, | Geceleri uyurken bana hiç kendini açacak mısın, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
wondering if you would ever let me in. | Diye merak ederek seni izlerdim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You were so quiet and so withdrawn. | Öyle sessiz ve içine kapanıktın ki. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I didn't know what to say. | Ne diyeceğimi bilmiyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I mean, I went from sharing a room with my grandmother, | Büyükannemle bir odayı paylaşmaktan, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
praying that we'd have enough money to keep the heat on | Isıtıcıyı açık tutacak paramızın olması için dua etmekten, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
to this big house in the suburbs. | Banliyodaki bu büyük eve geldim. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I knew it would be a hard adjustment. | Zor bir alışma süreci olacağını biliyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I just... I don't think I knew how hard. | Ben sadece... Ne kadar zor olacağını bilmiyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Everything was different. | Herşey farklıydı, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Everything. | Herşey. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I mean, it was like I woke up one morning | Yani ben, bir gün kaynaşmam gereken beyaz insanlarla, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
surrounded by white people I was supposed to bond with... | Çevrili bir halde uyandım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
(snapping): ...like that. | Pat diye. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I never thought I would though. | Kaynaşacağımı da hiç sanmazdım. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I kept telling myself, "Dix, just hang in there | Kendime hep "Dayan Dix", | 90210-1 | 2008 | ![]() |
until you're 18, get yourself out of there." | "18 yaşına gelip de kendini ordan dışarı atana kadar." diyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I kept telling myself, "Just keep trying | Şuna bakabilir miyim? Arkadaşım olur. Ve ben de kendime sürekli "denemeye devam et" | 90210-1 | 2008 | ![]() |