Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 159428
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Uh, Mary Margaret Davies. | Mary Margaret Davies'e. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Oh! Is she... she okay? | İyi mi bari? Çok iyi hem de. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I run into her butt! | Tam kıçına tosladım. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
So, how you get around, then? | Bir yere nasıl gidip geliyorsun peki? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
and then picks me up and takes me to town shopping. | ...beraber kasabada alışverişe çıkıyoruz. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
they come back wanting to raise us. | ...gelip onlar seni büyütüyorlar. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
How much you want for it? | Ne kadar istiyorsun? Yapmam gereken işler var. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Oh, I don't know. It ain't worth much to me. | Ne bileyim ki. Bana o kadar da değeri yok. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Uh... I gotta take a look at it first. | Önce bir bakmam lazım. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You ain't got the best reputation | Eşyalarına dikkat etme konusunda epey kötü bir ünün var. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
(Abner) I can't make out what's what in there. | İçerisini adam gibi göremiyorum. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Do you want her or not? | İstiyor musun, istemiyor musun? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
He do that all the time? | Hep böyle midir? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, that's the noisiest damn dog | Evet, Ackerman's Field'daki en gürültücü hayvandır. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
He starts out about sundown | Günbatımında bir başlar... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
and keeps it up till first light. | ...ta günün ilk ışıklarına kadar. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
That so? | Öyle demek. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Hang on, I'll get your food in a minute. | Bekle, yemeğini hemen hazırlayacağım. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Daddy ain't gonna like that! | Babam hiç sevinmeyecek. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
He sure is a cute little thing. | Harbiden çok tatlıymış. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Oh, yes, you are! | Evet, öylesin! Tatlı küçücük bir şeysin. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You even look like my Nipper. | Nipper'ıma benziyorsun hatta. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Well, you're no fun. | Hiç eğlenceli değilsiniz. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
and Daddy don't especially like me dating older boys, | ...ve babam benden büyük çocuklarla görüşmemden hoşlanmıyor... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
but really it's because this boy's daddy | ...ama özel sebebi, bu çocuğun babası... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
got my daddy drunk playing gin rummy last fall, | ...geçen bahar, babamı Gin Rummy oynarken sarhoş etti... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
and when my daddy woke up the next day | ...ve babam ertesi gün uyandığında... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
that my paw paw gave him when he was just a boy, | ...İsviçre yapımı ordu bıçağını kaybettiğini fark etti. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
but Steve Jr... | Ama Steve Jr... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
That's the boy I'm dating tonight... | ...yani bu gece çıkacağım çocuk... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Steve Jr. Said his daddy won it fair and square | ...babasının dürüst bir şekilde kazandığını... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
and that my daddy just ought not play gin rummy when he's drunk, | ...ve babamın daha ayıkken bile berbat oynadığı için... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
'cause he sucks pretty bad at it | ...bir daha sarhoşken Gin Rummy oynamamasını söyledi. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
and he won't stop till he has it. | ...başarana kadar vazgeçmeyeceğini... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
And then he'll probably take $40 from me, too, | ...yattıktan sonra da büyük ihtimalle benden 40 dolar alacağını söylüyor... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I just think he's mad 'cause he lost paw paw's knife. | Bence babam, babasının bıçağını kaybetti diye sinirleniyor sadece. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I see. | Anladım. Öyle işte. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You're not gonna tell him, are you, | Ona söylemeyeceksin, değil mi? Randevumu yani. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
A child shouldn't lie to her father, | Bir çocuk babasına yalan söylememelidir... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
even if her father's Lonzo Choat. | ...babası Lonzo Choat olsa bile. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Ain't nothing good gonna come from that. | Yalandan hiçbir hayır gelmez insana. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You and your rules. I'm not a child. | Siz ve kurallarınız... Artık çocuk değilim. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I bought it for my son when he graduated law school. | Hukuk fakültesinden mezun olduğunda oğluma almıştım. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You seem fine to me. | Bana iyi gözüktünüz. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I am fine. | İyiyim tabii! | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I think I need to get some rest. | Biraz dinlensem hiç fena olmayacak. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Hupl Come here. | Koş! Gel buraya! | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Hush, Nipper, hush. | Sus Nipper, sus! | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Atta a boy. | Aferin oğluma. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You're a good dog. | Çok iyi bir köpeksin. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Now, here we go, Nipper. | Al bakalım, Nipper. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Hush. Yeah. Good. | Sus. Böyle işte. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Hush, Nipper, hush! Hush! | Sus, Nipper, sus, sus! | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Hush, hush I | Sus, sus! | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Heh. It amuses me. | Keyfim yerine geldi bak. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I guess he couldn't make it. | Gelemeyecek herhalde. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
he likely had trouble getting through. | ...bana ulaşmakta sorun yaşamış olabilir. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Where'd you get that ugly thing? | Bu çirkin şey nereden geldi? Onu buldum diyebiliriz. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You'd better lose him, then. | Öyleyse ortalarda dolandırmasan iyi edersin. Çok havlamıyor ama. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I heard him not barking much most the goddamn day. | Tabii canım, günün büyük bir kısmı onun havlamaması ile geçti zaten. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
and you may not fare much better. | ...ondan sonra hiç geçinemeyeceksin onunla. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I just don't think he likes you, Choat. | Sanırım seni sevmediğinden yapıyor, Choat. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
That's all. It's all right, boy. | Hepsi bu. Sorun yok evladım. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You've been trying to start a fight with me | Dün bu araziye adımını attığından beri benimle kavga etmeye çalışıyorsun. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I ain't trying to fight you, Choat, | Seninle kavga etmeye çalışmıyorum Choat. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
This is my land now, Meecham, can you understand that? | Burası artık benim arazim Meecham, kafan almıyor mu nedir? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
and can't nobody tell me different... | ...ve kimse bana aksini söyleyemez. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
And that just eats you up, don't it? | Bu da seni yiyip bitiriyor, değil mi? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
It just claws on your insides. | Seni içten içe tırmalıyor. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
land, to have a home, to be a landowner. | Toprak için, ev sahibi olmak için, arazi sahibi olmak için. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
And I'm the goddamn landowner now! | Şu anda arazi sahibi olan benim ama lan! | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Heh, yeah. Yeah, well, we'll see about that. | Tabii. Göreceğiz bakalım. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You're older than Moses, anyhow. | Nasılsa Musa'dan daha yaşlısın. Sıçmak için tuvalete bile gidemezsin. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Falling apart before my very eyes. | Gözlerimin önünde hayatın kararır. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Why do you think your boy put you | Oğlun seni niye başından attı sanıyorsun Meecham? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
He ain't stupid. | Aptal değil. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You're nasty when you're drinking, Choat. | İçtiğin zaman hiç çekilmiyorsun, Choat. Öyledir. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Well, you nasty just about all the time. | Sen de ezelden beridir çekilmiyorsun. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Well, I'm going to bed. | Ben yatıyorum. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
When you coming? | Sen ne zaman yatacaksın? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Don't let him worry you, Lonzo. | Canını sıkmasına izin verme, Lonzo. Kimseye zararı olmayan yaşlı biri o. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Lonzo, come on. | Lonzo, haydi. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
This is serious, Lonzo. | Bu ciddi bir konu, Lonzo. Pişman olacağın bir şey yapma. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Don't you pay him no mind. | Onu görmezden gel. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
He'll be gone tomorrow. | Yarına gitmiş olur. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
What the hell does that mean? | Ne demek istedin şimdi? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Nothin'. It don't mean nothin'. | Hiç. Hiçbir şey demek istemedim. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You know damn well what I mean. | Ne demek istediğimi bal gibi de anladın. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You don't think I can bring in a proper harvest? | Düzgün bir hasat kaldıramayacağımı mı düşünüyorsun? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Well, you ain't even planted anything yet. | Daha herhangi bir şey ekmedin bile. Bütün araç gereçler bozuk da ondan! | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
If we don't have the rest of that down payment | Birkaç hafta içinde depozito parasının geri kalan kısmını ödemezsek... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I'll get the loan, Ludie. | Kredi çekerim, Ludie. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
You're just like him, ain't you? | Sen de onun gibisin değil mi? | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Well, I'll show you. | Sana kanıtlayacağım. Hepinize kanıtlayacağım. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
And get off me. | Kalk üstümden. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Last year I fell down the porch steps | Geçen sene verandanın basamaklarından düştüm ve kalçamı kırdım. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
Just slipped on a patch of ice | Bir buz tabakasına bastım ve ayağımın kaymasıyla kendimi birden yerde buldum. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
I couldn't move at all laying there, | Orada kıpırdayamadan yatıyordum... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
pain like... | ...acısı... | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |
like some blade of fire | Sanki ateşten bir kılıç vücudumun bir kısmını kesip alıyor gibiydi. | That Evening Sun-1 | 2009 | ![]() |