Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179018
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
What ! | Ne..? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
You made a big mistake | Çok büyük bir hata yaptın | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Zaara l'm a very simple man. l speak frankly and understand things simply | Zaara, ben çok basit biriyim. Açık konuşurum ve olaylara basit tarafından bakarım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lt's the first time l started thinking differently because of Bauji and Maati | İlk kez Bauji ve Maati sayesinde farklı düşünmeye başlamıştım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
The entire journey l kept thinking up a way to stop you, not to let you go... | Tüm yolculuk boyunca seni nasıl durdururum, gitmene nasıl engel olurum diye düşündüm | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
and tell you that l really like you and if you think l'm okay then... | ve sana nasıl söyleyeceğimi... Senden çok hoşlandığımı ve sen de benden hoşlandıysan.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
let's get married | ..evlenebileceğimizi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And we'll breeze through life together just like these past two days | Ve bu hayatmızı, bu iki gündeki gibi gülerek geçirebileceğimizi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But the guy up there has strange ways | Ama yukarıdaki çok garip | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
He kept building my confidence and then when we got here... | Tüm yolculuk boyunca bana güldü ama buraya geldiğimizde... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
He changed the entire story | Buraya geldiğimizde herşeyi tersine döndürdü | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
You must be wondering why l'm telling you all this right now | Merak ediyor olmalısın, tüm bunları sana şimdi, neden söyledim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Rlease don't get me wrong. l understand that you belong to someone else... | Lütfen beni yanlış anlama Biliyorum başka birine aitsin | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
and there's nothing between us nor can there ever be... | ve aramızda öyle bir bağ yok ..Ve öyle bir bağ olmayacak da | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
but where ever... whenever you need a friend... | Ama ne zaman, nerde olursa olsun, bir dosta ihtiyacın olursa | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
just remember that there is a man across the border... | şunu hep hatırla ki, sınırların ötesinde birisi var... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Who will give his life for you | ..Senin için canını verebilecek birisi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
C'mon Zaara we must leave | Hadi Zaara, artık gitmeliyiz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Mr Veer... | Bay Veer... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Zaara told me how you saved her life. Now l'm indebted to you. | Zaara, bana onun hayatını nasıl kurtardığınızı anlattı Size minnettarım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
So tell me how may l repay you ? Just keep Zaara happy... | Söyleyin bunun karşılığında ne istiyorsunuz? Zaara'yı daima mutlu edin | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
the debt will be repaid | ..borcunuzu ödemiş olursunuz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Careful Mr Veer... | Sözlerinize dikkat edin Bay Veer | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lest l get the impression that you've fallen in love with Zaara | Yoksa sizin Zaara'ya aşık olduğunuzu zannedeceğim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
what is love... l don't know. But yes... | Aşk nasıl olur bunu bilmiyorum Ama evet.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l do wish from the bottom of my heart that Zaara never has tears in her eyes | Üzüntü Zaara'dan hep uzak olsun Gözlerinde asla gözyaşı olmasın | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
That she always keeps smiling | Her zaman gülsün | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lf that's what you call love, then love it is | Eğer bunun adı aşk ise öyleyse aşk deyin | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Mr Veer, you're talking about my fiancee to my face | Bay Veer, benim önümde, benim karım olacak kadın hakkında konuşuyorsunuz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l don't know whether to consider this a compliment or an insult | Bunu ne olarak anlamalıyım, bilmiyorum Bir iltifat mı, yoksa bir aşağılama mı? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lf you think of this as nothing, it's better. For the truth is that... | En iyisi bir hiç olarak anlamanız Çünkü şu bir gerçek ki.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l'm nothing to her and you are everything for her | Ben onun hiçbir şeyi değilim... Siz ise onun herşeyisiniz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Good Bye | Hoşçakalın | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Just for two moments, the caravans of our dreams made a stop'' | İki anlığına durdu, hayal kervanımız | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''And then you went your way and l went mine'' | Ve sonra gittik, sen yoluna, ben yoluma... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Just for two moments existed the story of our hearts'' | İki anlıktı, bu kalbin destanı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Was that really you or was it a luminous sunbeam'' | O sen miydin yoksa renklerin ışıltısı mı? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Was that you or was it a blossoming bud'' | O sen miydin yoksa gülümseyen bir filiz mi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Was that you or was that the monsoon of my dreams'' | O sen miydin yoksa hayal yağmuru mu? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Was that you or was that a cloud of happiness'' | O sen miydin yoksa geçen mutluluk bulutu mu? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Was that you or was it a full blooming flower'' | O sen miydin yoksa bir çiçek tomurcuğu mu? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Was that you or did l find a beautiful new world'' | O sen miydin yoksa bulduğum yepyeni bir dünya mı? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''And then you went your way and l went mine'' | Ve sonra gittik, sen yoluna, ben yoluma... Oğlum aşık olmuş. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Seven eighty six'' | 786! | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Dinner time | Yemek zamanı! | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And Ma'am your visiting time is over | Bayan!... Ziyaret vaktiniz bitti | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
You'll have to leave now | Şimdi gitmek zorundasınız | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l'll come back tomorrow | Yarın yine geleceğim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Sorry, your story is left incomplete | Üzgünüm... Hikayeniz yarım kaldı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Come on, Ma'am | Gidelim, bayan | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And seven eighty six, l'm sending someone to take the plate in ten minutes | Hey 786!.. On dakika sonra tabağı almak için birini göndereceğim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Eat quickly or you'll have to sleep on an empty stomach again | Çabuk ye, yoksa yine aç karınla uyumak zorunda kalacaksın! | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Have you ever wondered why his number is seven eighty six ? | Hiç düşündünüz mü?.. Neden onun numarası 786 oldu? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Have you ever wondered...? From the thousands of prisoners here... | Hiç merak ettiniz mi...? Buradaki binlerce mahkumun arasında... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
how come this lone Hindu prisoner has got Allah's holy number ? | 'Bismillah' kelimesinin rakamı nasıl oldu da bu kimsesiz Hindu'nun numarası oldu? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
This is not a mere coincidence, this is God's great miracle... | Bu basit bir tesadüf değil, bu Allah'ın gönderdiği bir mesaj | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
His way of telling all of you that this This God's own man. Treat him with respect | Bu, onun bazı şeyleri size söylemesinin bir yolu, bakın... O tanrının sevgili bir kulu. Ona saygı gösterin | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Next time you speak to him so rudely... | Bir dahaki sefer ona kaba davranmadan önce | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
give a serious thought to what l've just said. | bu söylediklerimi iyice düşünün | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
These are Ladoos. My mother sent them for you | Bunlar Loddoo Annem sizin için yolladı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Rlease have some. She has sent them with her blessings | Hadi alın lütfen Bunları dualarıyla beraber gönderdi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
What happened ? You don't like it ? | Ne oldu? Beğenmediniz mi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
No... no... these are just like the ones Maati used to make | Hayır.. Hayır.. Bunlar tıpkı benim Maati'min yaptıklarına benziyor | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Things made by a mother's hands are the same everywhere | Annelerin yaptığı her şey her yerde aynıdır | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
May l have one more ? | Bir tane daha alabilir miyim? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Yes please, these're all for you | Tabi... Bunların hepsi sizin için | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Tell your mother she's filled my entire childhood into this little box | Annenize deyin ki, bu küçücük kutunun içine tüm çocukluğumu doldurmuş | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Delicious | Çok güzeller | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
All night, l was telling my mother your story | Bütün gece anneme hikayenizi anlattım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But l stayed up waiting for dawn. kept thinking how and why... | Ama ben sabaha kadar bekledim Düşündüm... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
did you get here...? Kept wondering why didn't this story end at that station ? | Hikayeniz neden ve nasıl bu hale geldi? Merak ettim, neden bu hikaye o istasyonda bitmedi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
This story couldn't have ended there. Because so far this was only... | Bu hikaye orda bitemezdi ki... ..Çünkü, şu ana kadar sadece | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
a tale of Veer's love. Zaara's love had not yet begun | Veer'in aşk hikayesini anlattım Zaara'nın aşkını anlatmaya başlamadım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And without knowing what Zaara felt Veer's story and Veer's life... | Ve Zaara'nın kalbindekileri bilmediğin sürece Veer'in hikayesi ve Veer'in hayatı.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
would both remain incomplete | ..ikisi de yarım kalır | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Jehangir Hayaat Khan, Zaara's father and the pride of Lahore | Jehangir Hayaat Khan, Zaara'nın babası ve aynı zamanda Lahore'un gururu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Since the inception of Rakistan the name of the Hayaat Khan family... | Pakistan'ın kuruluşundan beri, Lahore'daki Hayaat Khan ailesinin adı... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
was synonymous with respect, power and glory | ..saygı, güç ve ihtişam ile anılırdı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Jehangir Hayaat Khan was taking his first step into politics... | Jehangir Hayaat Khan politikaya ilk adımlarını atıyordu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
with the help of Abdul Shirazi... | ve yakın bir arkadaşı da ona yardım ediyordu, Abdul Shirazi... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
another rich, respectable man of Lahore... | Lahore'un bir başka saygıdeğer ve zengin ailesinin reisi.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
he was Raza Shirazi's father | ..Abdul Shirazi, Raza Shirazi'nin babası | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Zaara and Raza's marriage was no ordinary relationship | Zaara ve Raza'nın evlilikleri, sıradan bir ilişki değildi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
All these people's futures were dependent on this alliance. ln this situation... | Tüm bu insanların kaderi, bu birleşmeye bağlıydı... Bu durumda.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Zaara's coming to lndia all by herself was a very irresponsible act | ..Zaara'nın kendi başına Hindistan'a gitmesi çok sorumsuzca bir davranış olmuştu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And to forgive such an act was not Jehangir Hayaat Khan's nature | Ve böyle bir davranışı affetmek de Jehangir Hayaat Khan'ın yaradılışında yoktu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lt was a month since Zaara had returned... | Zaara'nın eve dönmesinden beri bir ay geçmişti | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
but her father had not yet spoken with her | ..ama babası onunla hala konuşmuyordu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
God Ma'am, l'll burst with happiness what an elegant outfit... | Hay Allah'ım sevinçten öleceğim! Ne kadar muhteşem kıyafetler!.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
and look, l think this jewellery set is an antique | ..şuna bak! Bence bu takı bir antika | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l think it belongs to Mr Raza's ancestors | Bay Raza'nın antika koleksiyonuna ait olmalı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Our Zaara is very lucky. Mr Raza has everything. Respectability, money | Zaara'mız çok şanslı.. Bay Raza'nın herşeyi var, saygınlık, para... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
There's no doubt in that. He has everything by God's grace | Onda şüphe yok. Maşallah, Allah'ın verdiği tüm nimetlere sahip | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
There could not be a better match than this. Just pray for them | Bundan daha iyi bir evlilik olamaz Onlar için dua et | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
There's a man across the border who will give his life for you | ''Sınırların ötesinde, senin için canını verebilecek birisi var'' | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Ma, can you give up your life for Rapa? | Anne, babam için canını verebilir misin? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Of course. He's my husband. l can do anything for him | Zaara o ne biçim söz... O benim kocam, onun için herşeyi yapabilirim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And would Rapa give up his life for you? | Peki babam senin için canını verebilir mi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
What kind of a question is that ! Rray to God... | Bu ne biçim soru böyle?!.. Umarım böyle bir durum başımıza hiç gelmez | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But if such an occasion were to arise? | Ama ya gelirse? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |