Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179792
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
The religious believe God reads them. You have no reason to be upset. | Dindarlar, Tanrı'nın onları okuduğuna inanırlar. Şaşırmana gerek yok. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
It doesn't matter anymore, | Artık bir önemi yok... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
the main thing is that he found someone to take him shopping. I mean, | ...önemli olan onu alışverişe götürecek birini bulmuş olması. Yani... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
isn't that why you come to Israel? | ...İsrail'e gelme nedeniniz bu değil miydi? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
It's so strange. He always liked to flaunt it. | Bu çok ilginç. Her zaman bunu bir övünç kaynağı yaptı. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Bach in high school, in front of our parents' friends | Lisedeyken, ailemin arkadaşlarının önünde... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
it was always the first thing that he would say: "Ich bin Schwul" | ...her zaman söylediği ilk şey, "Ich bin Schwul" olurdu. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Which is "I'm gay" in German. Well, he didn't say that to me. | Almancada "Ben eşcinselim." demek. Ama bunu bana söylemedi. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Neither did you, but truly doesn't matter anymore. | Sen de öyle... Ama gerçekten, artık önemli değil. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Maybe you frightened him? Maybe you said something that... | Belki de onu korkuttun. Belki bir şey söyledin ve... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Oh, so now it's my fault? It is not a question of fault. | Oh, yani şimdi benim hatam mı oldu? Bu hata meselesi değil. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I really don't want to talk about it. Let's talk about you, okay? | Gerçekten bunu konuşmak istemiyorum. Senden bahsedelim, olmaz mı? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Why aren't you going home to your father's birthday party? | Neden babanın partisi için eve gitmiyorsun? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
He told to you about that? Is it a secret? | Bunu sana anlattı mı? Sır mıydı? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
It's not, I just don't want to go. Why not? | Hayır, değil. Sadece gitmek istemiyorum. Niçin? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I don't want to go back there. I don't want to see them again. | Oraya geri dönmek istemiyorum. Onları yeniden görmek istemiyorum. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
But they are your parents... Are you taking sides on this now? | Fakat onlar senin ailen... Şimdi de, bu konuda taraf mı oluyorsun? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
This is the women's section. Do you want to put a note? | Bu kısım kadınların. Not bırakmak istiyor musun? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Oh yes, Axel. | Oh, evet Axel. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Look at this. I wanted one for years. | Şuna bak. Yıllardır bunu istiyordum. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
How much did you pay for it? 100 Euro. 100 Euro? | Buna ne kadar ödedin? 100 Euro. 100 Euro mu? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Rafik had him to lower the price. Give me the jacket. | Rafik fiyatı düşürttü. O ceketi bana ver. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
What is it? Tell me what you want, I will speak to him. | Ne oldu? Bana ne istediğini söyle, onunla konuşayım. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Stay out of this! Eyal, what are you doing? | Sen bunun dışında kal. Eyal, ne yapıyorsun? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Let me handle this okay? No, but it is alright. | Bırakın ben halledeyim, olur mu? Fakat sorun yok. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
He would have paid twice as much in Berlin. | Berlin'de bunun için, iki katı para öderiz. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
What? He is happy. He doesn't feel like he's been ripped off. | Ne var? O mutlu. Dolandırıldığını düşünmüyor. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Stay out of this, okay? | Sen buna karışma, tamam mı? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Give back the money! | Parayı geri ver. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
100? You should be ashamed. | 100 mü? Utanmalısın. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
You won't get a better price. I promise. | Daha iyi bir fiyata alamazsınız. Yemin ederim. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Sorry sir. It doesn't matter. | Üzgünüm bayım. Fark etmez. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
It's enough. Great. | Bu kadar yeter. İyi. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Here. 100. Take back 20. You get it for 80. | İşte. 100. 20'sini geri al. Onu 80'e aldın. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
You're trying to cheat? Give me the money. | Hile yapmaya mı çalışıyorsun? Parayı bana ver. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
20, 40, 60, 80... | 20, 40, 60, 80... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Only 20? What are you thinking? | Sadece 20 mi? Sen ne yaptığını sanıyorsun? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
You didn't have to do that. Why not? | Bunu yapmamalıydın. Nedenmiş? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I told you, that's a good price for Axel. So what? | Sana söyledim, bu Axel için uygun bir fiyat. Ne olmuş yani? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
So? It wasn't too much money for me. I feel so bad for the shopkeepers. | Yani, benim için pahalı değildi. Satıcılar için üzülürüm. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
The poor Palestinian shopkeepers... | Zavallı Filistinli satıcılar... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I forgot you Germans are so sensitive. | Senin çok hassas bir Alman olduğunu unutmuşum. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Human misery always touches your hearts. | İnsanlığın acıları, daima sizin kalplerinize dokunur. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
What did you say? Nothing. Forget it. | Sen ne dedin? Hiçbir şey. Unut gitsin. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I'm sorry. It's okay. It's not your fault. | Üzgünüm. Sorun değil. Sizin suçunuz değildi. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
It was nice to meet you. Take care. | Seninle tanışmak güzeldi. Kendine iyi bak. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Let's stay in touch. We will. | Haberleşelim. Anlaştık. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Can I say one sentence? Go ahead. | Bir cümle söyleyebilir miyim? Söyle. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
You Jews are so obsessed with what was done to you in the past. | Siz Yahudiler, geçmişte size yapılanlara çok takıntılısınız. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Maybe if you let go, you'd be able to see... That's already 3 sentences. | Belki biraz boş verebilseniz, göreceksiniz ki... Şimdiden 3 cümle oldu. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Okay. Thanks for the ride. You're welcome. | Tamam. Yolculuk için teşekkürler. Bir şey değil. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
This is all that's left of a full public bus | Bütün bunlar, başka bir intihar bombacısı kendini havaya uçurduktan sonra... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
after another suicide bomber blew himself up. | ...tamamen dolu bir halk otobüsünden, geriye kalanlar. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
The terrorist, driving a 4X4 SUV, stopped behind the bus | Otobüs, bir duraktan yolcularını alırken... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
while it was picking up passengers at this station... | ...4x4 SUV kullanan terörist, otobüsün arkasında durdu. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
The atmosphere is very tense. Yes. | Hava çok gergin. Evet. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Have you ever thought of going home for a visit? | Eve, bir ziyaret için dönmeyi hiç düşündün mü? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
And destroy our future? | Ve geleceğimizi mahvedeyim, öyle mi? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
They are our parents. | Onlar bizim ailemiz. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
You don't know anything about our parents. | Ailen hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Tell me then. | Anlat o zaman. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I don't want to, I promised not to return. | İstemiyorum, geri dönmeyeceğime söz verdim. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
If I there's something I should know, you're the one who you should tell me. | Eğer bilmem gereken bir şey varsa, bunu bana söylemesi gereken sensin. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
You have no idea? | Hiç fikrin yok mu? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
All the time that out father spent locked up in his room? | Babamın, odasında, kapıyı kilitleyip kaldığı o zamanlar? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
And all the calls abroad in the middle of the night? | Gecenin bir yarısı gelen, ülkeler arası telefonlar? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
All those calls... | Tüm o telefonlar... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I picked up the telephone once by mistake, and I found out | Bir kez yanlışlıkla ahizeyi kaldırdım, ve fark ettim ki... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
that our famous grandfather is still alive. | ...bizim meşhur büyük babamız hâlâ yaşıyormuş. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
That they telephoned him all those years, and that he cannot move. | Bütün o yıllar boyunca ona telefon ediyorlarmış ve o kımıldayamıyormuş. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Is he still alive? He was alive when I left. | Hâlâ hayatta mı? Ben ayrılırken hayattaydı. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I don't believe it. They told us he died at the end of the war. | Buna inanamıyorum. Bize savaşın sonunda öldüğünü söylemişlerdi. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
They said many things. | Pek çok şey söylediler. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I got so angry. I screamed and insisted that he had to go to prison. | Çok kızgındım. Bağırdım ve onun hapishaneye gitmesinde ısrar ettim. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Do you think that he is still alive? | Sence hâlâ yaşıyor mudur? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I left the house on that same day. | Aynı gün evi terk ettim. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Dad was afraid I would go to the police. It was terrible. | Babam polise gideceğim diye çok korkmuştu. Çok kötüydü. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I don't understand. Why didn't you tell me that? | Anlamıyorum. Bana neden söylemedin? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
You had left to Italy. | İtalya'ya gitmiştin. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
You were in love for the first time. I didn't want to bother you. | İlk kez aşık oluyordun. Canını sıkmak istemedim. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
But I returned after some weeks. | Fakat, bir kaç hafta sonra döndüm. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
I could not live there knowing that. | Bunu bilerek orada yaşayamazdım. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Let's stay in touch. | Haberleşelim. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
We have to get going. | Gitmemiz gerekiyor. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Well, you've my phone number. | Pekâlâ, sende telefon numaram var. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
If you're in the area sometimes... | Arada yakınlara gelirsen... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
It's 102 FM Radio Tel Aviv, | Burası 102 FM Tel Aviv Radyosu, | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
and as usual we play you soft music after a suicide bombing. | her zamanki gibi bomba olayından sonra hafif müzik çalıyoruz. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
"Have a good day, a calm day" | "İyi günler, huzurlu günler" | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Thank you so much for everything. I had a very interesting vacation. | Her şey için çok teşekkürler. Çok ilginç bir tatil oldu. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
This is my address in Berlin. You're more than welcome if you're ever around. | Bu, Berlin'deki adresim. Eğer gelirsen çok memnun olurum. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Thank you. But to tell you the truth, I've never been to Germany, | Doğrusunu istersen, Almanya'ya hiç gelmedim. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
and I don't think I'll ever want to go. | Bundan sonra da geleceğimi sanmıyorum. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Well, if you change your mind. | Belki fikrini değiştirirsin. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
You tell him. I feel wrong about it, anyway. | Söyle ona. Bu konuda kendimi kötü hissediyorum. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
No problem. It should come from me. I'll keep him busy with Himmelmann. | Sorun değil. Bu benden kaynaklanıyor. Onu Himmelmann'la oyalıyorum. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
How long will this Nazi shit continue? Isn't this thing getting too expensive? | Bu Nazi saçmalığı ne kadar sürecek? Çok pahalıya mal olmuyor mu? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Don't worry, I talked to the boss. Your ass is covered, I... | Dert etme. Patronla konuştum. Senin kıçın güvende, ben... | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Hello, Eyal. Did he catch his plane? | Merhaba Eyal. Uçağı yakaladı mı? | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |
Yes, he's gone. Could've told me he's homo. | Evet, gitti. Bana homo olduğunu söyleyebilirdin. | Walk on Water-3 | 2004 | ![]() |