Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 180639
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Give you some help? Yeah. | Sana yardım etmek mi? Evet. Sana yardım etmek mi? Evet. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I know the situation that I put you in. I feel bad about it, believe me. | Seni bu duruma ben soktum, biliyorum. Bunun için pişmanım, inan bana. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
But there's nothing I can do about that now. | Ama şuan, bunun için yapabileceğim hiçbir şey yok. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
If you want to move on, I'd understand. | Taşınmak istersen, seni anlarım. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Move on? Move on where? | Taşınmak mı? Nereye? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Move on where? You got an option for me? | Nereye taşınabilirim ki? Benim için bir tercihin var mı? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I'm just telling you it's okay. I'd understand. | Sadece sana sorun olmadığını söylüyorum. Anlarım. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I gotta raise your sons. | Çocuklarını büyütmeliyim. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
It's not like you were ever there. | Sen orada olmasan bile. Sen orda olmasan bile. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Not like I was ever there. What, you gonna start taking shots at me now? | Ben orada olmasam bile. Ne, şimdi beni yerden yere vurmaya mı başlayacaksın? Ben orda olmasam bile. Ne, şimdi beni yerden yere vurmaya mı başlayacaksın? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
If it weren't for my father, we'd be homeless. | Eğer babam olmasaydı, sokakta kalacaktık. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
So what do you wanna do? | Eee ne yapmak istiyorsun? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Do you ever find yourself getting tired of all this? | Hiç kendini tüm bunlardan yorulmuş olarak buldun mu? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
What, doing time? Fuck yeah. | Ne, zaman geçirirken mi? Kahretsin evet. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
No, the whole thing, you know. Just the grind. | Hayır, her şey, bilirsin. Bu sadece işkence. Hayır, herşey, bilirsin. Bu sadece işkence. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Always chasing after a buck, trying to be one step ahead of the cops. | Sürekli para peşinde koşmak, polislerden bir adım önde olmaya çalışmak. Sürekli para peşinde koşmak, sürekli polislerden bir adım önde olmaya çalışmak. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
We're just playing the cards we're dealt. | Sadece kartlarımızı oynuyoruz. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I suck as a father. | Berbat bir babayım. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Brian, come on. I mean, I'm not gonna shit you, all right. | Brian, haydi ama. Yani, sana saçmalamayacağım, tamam. Brian, hadi ama. Yani, sana saçmalamayacağım, tamam. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
You're not gonna win Father of the Year, all right? You're not. It's over, you know. | Yılın babası ödülünü kazanamayacaksın, tamam mı? Kazanamazsın. Bitti, biliyorsun. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
But your kids love you. They do. | Ama çocukların seni seviyor. Seviyorlar. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
They got it better than we did, all right? They do. | Bizim yaptığımızdan daha iyisini yapacaklar, tamam mı? Yapacaklar. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
They got a good mom. They're good. They love you. | İyi bir anneleri var. İyiler. Seni seviyorlar. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
You really think they do? I know they do, all right? | Sence gerçekten seviyorlar mı? Sevdiklerini biliyorum, tamam mı? Sence gerçekten seviyorlar mı? Sevdiklerini biliyorum, tamam mı? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Someday you're gonna make all this up to them. All right? | Bir gün herşeyi telafi edeceksin. Tamam mı? Birgün herşeyi telafi edeceksin. Tamam mı? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Hey, hey, look at this guy up here. All right? You see who I'm talking about? | Hey, hey, şurdaki herife bak. Tamam mı? Kimden bahsettiğimi gördün mü? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
He's doing 35 for an armored car, all right? So, things could be worse. | Zırhlı bir araba soyduğu için 35 yıl yemiş, tamam mı? Daha kötüsü olabilirdi. Zırhlı bir araba soyduğu için 35 yıl yemiş, tamam mı? Yani, daha kötüsü olabilirdi. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, things could be worse. | Evet, daha kötüleri de var. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Prison is the most boring waste of time you can imagine. | Hapisane, zaman öldürmek için bile hayal edebileceğiniz en sıkıcı yerdir. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Yesterday is the same as tomorrow. | Dün, yarınla aynı zaman. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
A bunch of cowards hiding behind muscles and tattoos, | Bir tutam korkak, kaslarının ve dövmelerinin ardına saklanmış, | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
the most dangerous kind, people filled with fear. | ...en tehlikelileri bile, insanlar korku dolular. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
All I ever think about is how I let you and the kids down. | Düşünebildiğim tek şey seni ve çocukları nasıl bırakabildim. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I miss you. I'm sorry. | Sizi özlüyorum. Üzgünüm. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
So I got that number to them guys when you get out. They're good guys. | Çıktığınız zaman onların numarasını alın. İyi çocuklardır. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I drank away my wife. | İçki yüzünden karımı harcadım. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
It was hell, but that's what the booze does. | Cehennem gibiydi, ama işte bu içkinin yaptırdığı şey. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Jesus Christ, that's Danny Sullivan. I haven't seen him in 15 years. | Yüce İsa, bu Danny Sullivan. Onu 15 yıldır görmemiştim. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Oh, yeah. He was friends with my uncle, right? | Evet. Amcamın arkadaşıydı, değil mi? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, he was. He looks great. | Evet. Harika görünüyor. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Twenty years ago, I was sitting right where you are. | 20 yıl önce, sizin olduğunuz yerlerde oturuyordum. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Anyways, what else you got? | Her neyse, başka ne vardı? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I was able to get a handle on it. | Buna bir çözüm bulmalıydım. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I was able to get a little piece of my life back. | Küçücük de olsa hayatımın bir kısmını geri almalıydım. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Hey, you with us? Yeah, yeah. | Sen bizimle misin? Evet, evet. Sen bizimle misin? Evet, evet. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Once again, my name is Dan. I'm an alcoholic. Thanks for letting me talk. | Bir kez daha, adım Dan. Ben bir alkoliğim. Konuşmamı dinlediğiniz için teşekkürler. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
All right, everybody back to the block! | Pekala, herkes hücrelerine! | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Hey, Sully. I'm Brian Reilly. I met you when I was a little kid. | Hey, Sully. Ben Brian Reilly. Küçük bir çocukken tanışmıştık. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Bobby's nephew. Yeah, yeah, yeah. He was a good man. | Bobby'nin yeğenisin. Evet, evet. İyi bir adamdı. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, he was. Thanks. | Evet, öyleydi. Sağol. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
So, you hear anything that made sense? | Eee, dinlediklerinden sana anlamlı gelen oldu mu? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. A few things, yeah. | Evet. Birkaçı, evet. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Just a couple weeks and I'm out. Good, good. | Sadece birkaç hafta ve sonra çıkıyorum. Güzel, güzel. Sadece birkaç hafta ve sonra çıkıyorum. Güzel, güzel. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
You planning on staying sober? | Ayık kalmayı planlıyor musun? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. Yeah, sure. You got any meetings lined up? | Evet, elbette. Katılacağın hiç seans ayarladın mı? Evet, elbette. Katılacağın hiç seans ayarladın mı? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I've never been to a meeting before I come in here, | Buraya gelmeden önce, hiç bir seansa katılmamıştım, | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
and that was just to get off the block. | ...bu sadece hücremden çıkmak içindi. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
If you ever want to go to a meeting or just talk, | Eğer bir seansa katılmak ya da konuşmak istersen, | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
give me a call. All right, Brian, let's go. Time to go back. | ...beni ara. Tamam, Brian, gidelim. Gitme zamanı. ...beni ara. Tamam, Brian, gidelim. Gitme zamanı. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
All right. Thanks, Sully. You bet. | Pekala. Sağol, Sully. Elbette. Pekala. Sağol, Sully. Elbette. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Hey, Paulie. | Selam, Paulie. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Remember that scumbag child molester we saw on TV last week? | Geçen gece tvde gördüğümüz, şu aşağılık sübyancı çocuğu hatırlıyor musun? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. I'm putting him in cell 12. | Evet. Onu hücre 12'ye yerleştirdim. Evet. Onu hücre 12'ye yerleştirdim. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Thanks, Callahan. | Sağol, Callahan. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, yeah, yeah, let's go! Let's do it. | Evet, evet, gidelim! Yapalım şu işi. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Come here a second. Come here. | Bir saniye gelsene. Gel buraya. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
You fucking... You take the pain, you fucking freak. | Seni kahrolası... Acı tat bakalım, seni aşağılık pislik. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
You like fucking kids? You fucking rape fucking kids! | Çocukları becermek hoşuna mı gidiyor? Seni aşağılık çocuk beceren sapık! | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
What's wrong with you? Come on, come on. | Senin derdin ne? Haydi, haydi. Senin derdin ne? Hadi, hadi. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
You eat like a fucking animal. | Lanet bir hayvan gibi yiyorsun. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Don't start, Paulie. | Başlama yine, Paulie. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Here they are. | İşte geliyorlar. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Enjoy yourself. Thanks. | Tadını çıkar. Sağol. Tadını çıkar. Sağol. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Eat however you want. | Ne kadar istiyorsan ye. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
All right, let's get right to it. | İyiyim, şunu doğru anlayalım. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
We all know you did it. Personally, I don't give a shit, | Herşeyi sizin yaptığınızı biliyoruz. Şahsen, umrumda değil, | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
but Sergeant Callahan may lose his job. He's already been suspended. | ...ama Çavuş Callahan işini kaybedebilir. Zaten askıya alınmış durumda. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I know he's been good to you two, newspapers, privileges, whatnot. | Aranız iyiymiş, gazeteler, ayrıcalıklar, bir sürü şey. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
I got the D.A. all over my ass on this one. | İç işleri bu işte, kıçımın etrafındalar. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
As sick as these bastards are, they're protected. | Onları koruyanlar da bu serseriler kadar hasta. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
What are you looking for? Well, if somebody came forward, | Ne istiyorsun? Pekala, eğer biri kendini öne atarsa, Ne istiyorsun? Pekala, eğer biri kendini öne atarsa, | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
we could make this go away and save everyone a lot of aggravation. | ...bunu uzaklaştırmaya çevirebiliriz ve herkesi daha fazla öfkeden korumuş oluruz. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Callahan's a good man. | Callahan iyi bir adamdır. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
So what are we looking at? | Biz ne alacağız? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Six more months or 90 days in the hole. | 6 ay ya da delikte 90 gün. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
What? Just you? | Ne? Tek başına mı? Ne? Tek başına mı? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, just me. Wait a second. | Evet, tek başıma. Bir saniye bekleyin. Evet, tek başıma. Bir saniye bekleyin. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Come on. You'd do the same for me. You don't have to do that. | Haydi ama. Sen de benim için aynı şeyi yapardın. Bunu yapmak zorunda değilsin. Hadi ama. Sen de benim için aynı şeyi yapardın. Bunu yapmak zorunda değilsin. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Say hi to the boys. Paul. | Çocuklarına "Merhaba" de. Paul. Çocuklarına "Merhaba" de. Paul. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Just you? Just me. | Tek başına mıydın? Tek başıma. Tek başına mıydın? Tek başıma. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
It's the right thing, Brian. Come on, you'd do the same thing. | Doğru olan bu, Brian. Haydi, sen de aynısını yapardın. Doğru olan bu, Brian. Hadi, sen de aynısını yapardın. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
What, so the boys, they didn't wanna come? | Ne, çocuklar, onlar gelmek istemediler mi? | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
No, they wanted to. Mark's still sick. | Hayır, istediler. Mark hala hasta. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Sean'll come around. You're gonna have to work on it though. | Sean bu ara gelecek. Bu konuda bir şeyler yapman gerekecek. Sean bu ara gelecek. Bu konuda birşeyler yapman gerekecek. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
You're gonna get a job, right? Yeah, I'm gonna get something, | Kendine iş bulacaksın, değil mi? Evet, bir şeyler yapacağım, Kendine iş bulacaksın, değil mi? Evet, birşeyler yapacağım, | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
but first I want to just spend some time with you and the kids. | ama ilk olarak sen ve çocuklarla biraz zaman geçirmek istiyorum. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Stacy, take a good look around here | Stacy, buraya iyice bir bak... | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
'cause I will never ever put you and the boys in this situation again. | ...çünkü bir daha asla seni ve çocukları bu duruma sokmayacağım. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
You'll never see me like this again, ever. I promise you. | Beni bir daha bu şekilde görmeyeceksin, asla. Söz veriyorum. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |
Hey, Callahan. So this is where they got you. | Selam, Callahan, yeniden burada görevlisin. Selam, Callahan, yeniden burda görevlisin. | What Doesn't Kill You-1 | 2008 | ![]() |