• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183240

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Oh that Judy Garland.... Ah şu Judy Garland yok mu... Ah ÅŸu Judy Garland yok mu... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Mae that didn't mean why this... Mae, tüm bunlar bir sebep olamaz Mae, tüm bunlar bir sebep olamaz You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Once upon a time I took him to see the "Nut Cracker" at Christmas. Çocukken onu bir kez "Fındıkkıran" balesine götürmüştüm noelde. Çocukken onu bir kez "Fındıkkran" balesine götürmüştüm noelde. Çocukken onu bir kez "Fındıkkıran" balesine götürmüştüm noelde. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
What was I thinking taking a boy to a ballet Bir erkek çocuğunu baleye götürürken aklım neredeydi acaba?! Bir erkek çocuÄŸunu baleye götürürken aklım neredeydi acaba?! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Mae it is not your fault. Mae, bu senin hatan değil. Mae, bu senin hatan deÄŸil. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Although you did let him watch an awful lot of Madonna videos as a kid. Gerçi çocukken Madonna'nın o sapık kliplerini seyretmesine izin veriyordun. Gerçi çocukken Madonna'nın o sapık kliplerini seyretmesine izin veriyordun. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
No wonder he is gay, Rose I am the worst mother in the world.... Hiç şüphe yok ki o bir gey, Rose. Ben dünyanın en kötü annesiyim. Hiç şüphe yok ki o bir gey, Rose. Ben dünyanın en kötü annesiyim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You are not a bad mother, you are a great mother and you know it. Then why? Sen iyi bir annesin ve bunu sen de biliyorsun. O zaman neden? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Why is my only son a homosexual? How did I fail him? Neden benim canım oğlum bir eşcinsel? Ben nerede hata yaptım? Neden benim canım oÄŸlum bir eÅŸcinsel? Ben nerede hata yaptım? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh you didn't fail him... Ay, sen hata falan yapmadın... Ay, sen hata falan yapmadın... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I'm never going to have grand kids Rose, never. Asla torun sahibi olamayacağım, Rose. Asla. Asla torun sahibi olamayacağım, Rose. Asla. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Brian..... what about him? Brian... Ya o? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Brian is never going to have a wife, he is never going to have a family.... Brian'ın da asla bir karısı olmayacak, asla bir ailesi olmayacak... Brian'ın da asla bir karısı olmayacak, asla bir ailesi olmayacak... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
He is going to be all alone in that great big house. Koskoca evde yapayalnız yaşayacak. Koskoca evde yapayalnız yaÅŸayacak. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh Mae.... Ah, Mae... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Mae sobs) Oh Mae maybe they can help him here. Ah Mae, belki onların bir yardımı olur. Ah Mae, belki onların bir yardımı olur. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Lady shouts off screen to Mae and Rose) Ladies.... the Reverend will see you know. Bayanlar... Aziz peder sizi bekliyor. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Thank you. Teşekkürler. Teşekürler. TeÅŸekkürler. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Reverend talking) Well you have come to the right place. Bence en doğru yere geldiniz. Bence en doÄŸru yere geldiniz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Here at "gay be gone" we can knock the gay clean out of them. Burada onların içindeki bütün geyliği söküp çıkartıyoruz. Burada onların içindeki bütün geyliÄŸi söküp çıkartıyoruz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
With Christ loving mercy of course. Elbette, İsa'nın merhameti sayesinde. Elbette, İsa'nın merhameti sayesinde. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
We are just so worried about him. Do you really think you can fix him? Onun için çok endişeleniyoruz. Onun düzelebileceğine gerçekten inanıyor musunz? Onun için çok endiÅŸeleniyoruz. Onun düzelebileceÄŸine gerçekten inanıyor musunz? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Reverend) Let me show you how our program works. Size düzeltme programımızın nasıl işlediğini göstereyim. Size düzeltme programımızın nasıl iÅŸlediÄŸini göstereyim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
We begin by teaching our new recruits proper "masculine" behaviour. İşe öncelikle ERKEK GİBİ davranmayı öğretmekle başlıyoruz. İşe öncelikle ERKEK GİBİ davranmayı öğretmekle baÅŸlıyoruz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Voices from behind door) (Teacher) Check out the tits on that chick! (students drone) Check out the tits on that chick! Tekrar edin... Şu yavrunun memelerine bak! Şu yavrunun memelerine bak! Tekrar edin... ޞu yavrunun memelerine bak! ޞu yavrunun memelerine bak! Tekrar edin... Şu yavrunun memelerine bak! Şu yavrunun memelerine bak! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(teacher) Woman bring me a beer! (Students drone) Woman bring me a... (high pitched voice) Sour apple Martini Kalk bana bir bira getir, kadın! Kalk bana bir... Martini kokteyli getir. Kalk bana bir bira getir, kadın! Kalk bana bir... Martini kokteyli getir. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Reverend) and then they practice in a more realistic heterosexual environment. Ve ardından gerçek bir heteroseksüel ortamda pratik yaptırıyoruz. Ve ardından gerçek bir heteroseksüel ortamda pratik yaptırıyoruz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Stripper music coming from behind door) Shake you money maker. Bambi take it off... Salla bakayım şu götünü... Bambi, hepsini çıkart yavrum. Salla bakayım ÅŸu götünü... Bambi, hepsini çıkart yavrum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I am going to fuck her, then go and play some football then fuck her again! (Reverend laughs) Karıyı bir güzel sikeceğim, ardından gidip biraz futbol oynayacağım, sonra dönüp gene sikeceğim! Karıyı bir güzel sikeceÄŸim, ardından gidip biraz futbol oynayacağım, sonra dönüp gene sikeceÄŸim! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Rose) Oh my? (Reverend) Impressive huh? Aman tanrım! Etkileyici, değil mi? Aman tanrım! Etkileyici, deÄŸil mi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Reverend I don't mean to question your methods, Peder, yöntemlerinizi eleştirmek gibi olmasın ama... Peder, yöntemlerinizi eleÅŸtirmek gibi olmasın ama... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I don't believe I want my son behaving like that. ...oğlumun böyle davranmasını istediğimi zannetmiyorum. ...oÄŸlumun böyle davranmasını istediÄŸimi zannetmiyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Lady do you want a polite little woosy mama's boy..... Hanımefendi, ana kuzusu bir oğlan mı istiyorsun, Hanımefendi, ana kuzusu bir oÄŸlan mı istiyorsun, You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Or do you want a macho stud that is pumping out your grand kids? yoksa sana torunlar verebilmek için sürekli pompa yapan gerçek bir erkek mi? yoksa sana torunlar verebilmek çin sürekli pompa yapan gerçek bir erkek mi? yoksa sana torunlar verebilmek için sürekli pompa yapan gerçek bir erkek mi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I guess so..... Sanırım pompa yapsın istiyorum... Sanırım pompa yapsın istiyorum... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Of course you do. Elbette pompa istiyorsun. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and to make sure the message sticks, Bun eğitimlerin dışında "Tiksindirme Terapisi" adında... Bun eÄŸitimlerin dışında "Tiksindirme Terapisi" adında... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
We give the a short course of "aversion therapy". oldukça etkili bir kısa eğitimimiz daha var. oldukça etkili bir kısa eÄŸitimimiz daha var. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Every time Eric here sees a homo erotic image on the screen, Kursiyerlere bu odadaki ekrandan eşcinsellikle ilgili erotik görüntüler seyrettiriyoruz... Kursiyerlere bu odadaki ekrandan eÅŸcinsellikle ilgili erotik görüntüler seyrettiriyoruz... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
He gets a gentle electric shock, (Sound of electric shock and man screaming coming from behind door) Tahrik olup sertleşenlerin aletlerine, taşaklarına bağlı elektrik kablolarıyla... Tahrik olup sertleşenlerin aletlerine, taşaklarına başlı elektrik kablolarıyla... Tahrik olup sertleÅŸenlerin aletlerine, taÅŸaklarına baÄŸlı elektrik kablolarıyla... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Through a wire connected to his testicles. düşük akımlı elektrik veriyoruz. düşükk akımlı elektrik veriyoruz. düşük akımlı elektrik veriyoruz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's sort of like hitting a puppy with a rolled up newspaper (another electric shock and scream from behind door) Fazla acıtmadan, sadece kalkanları indirecek kadar. Fazla acıtmadan, sadece kalkanları indirecek kadar. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
This will rewire his brain to start accepting more heterosexual ideas (Longer electric shock and prolonged scream of pain from behind door) Bu işlem heteroseksüel davranışları ve fikirleri daha çabuk kavramalarına yardımcı oluyor. Bu iÅŸlem heteroseksüel davranışları ve fikirleri daha çabuk kavramalarına yardımcı oluyor. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So in doing so we have cured him, Gördüğünüz gibi İsa'nın öğretileri ışığında, Gördüğünüz gibi İsa'nın öğretileri ışığında, You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
In a manner consistent with the teachings of Jesus Christ. onları burada kalıcı bir şekilde tedavi ediyoruz. onları burada kalıcı bir ÅŸekilde tedavi ediyoruz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well that was certainly educational. Bu kısa tur, sizin için oldukça bilgilendirici olmuştur sanırım. Bu kısa tur, sizin için oldukça bilgilendirici olmuÅŸtur sanırım. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I guess..... Sanırım... Sanırım... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh what are you going to do Mae? I don't know Rose. Ay, biz ne yapıyoruz Mae? Bilmiyorum, Rose. Ay, biz ne yapıyoruz Mae? Bilmiyorum, Rose. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I want him to be happy but.... Onun mutlu olmasını istiyorum ama... Onun mutlu olmasını istiyorum ama... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Mae talking from inside) Look at him, he is so handsome. Şuna bak, ne kadar yakışıklı. ޞuna bak, ne kadar yakışıklı. Şuna bak, ne kadar yakışıklı. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(both Mae and Rose talking) (Mae) I know he is so good (Rose) I know he is such a good boy. Çok da iyi biri. Çok iyi bir insan. Çok da iyi biri. Çok iyi bir insan. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Brian talking to lady) hey I will probably see you next time. Muhtemelen tekrar görüşeceğiz. Muhtemelen tekrar görüşeceÄŸiz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(lady) bye bye thank you again so much. (Brian) It's OK bye guys. Tekrar teşekkür ederim, hoşçakal. Sorun değil, güle güle millet. Tekrar teşekür ederim, hoşçakal. Sorun değil, güle güle millet. Tekrar teÅŸekkür ederim, hoşçakal. Sorun deÄŸil, güle güle millet. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Hi.... Mehaba... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Hi there... I just came by to finish the garage. Merhaba... Garajın boyasını tamamlamak için geldim. Merhaba... Garajın boyasını tamamlamak için geldim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It will be white, it is suppose to last about 50 years. Beyaz olacak, sanırım önümüzdeki 50 yılda tamamlarım. Beyaz olacak, sanırım önümüzdeki 50 yılda tamamlarım. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Are you happy? (Brian) What? Mutlu musun? Ne? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Mae) It's just that your usually smiling.... Genelde neşeli görünüyorsun, her zaman gülümsüyorsun ama... Genelde neÅŸeli görünüyorsun, her zaman gülümsüyorsun ama... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
But this past week... bu geçtiğimiz hafta... bu geçtiÄŸimiz hafta... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Is something? Bir şey mi oldu? Bir ÅŸey mi oldu? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's nothing. Yok bir şey. Yok bir ÅŸey. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Brian) Look at me now I'm smiling. Bak, gülüyorum işte. Bak, gülüyorum iÅŸte. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I'm fine. İyiyim ben. İyiyim ben. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You know I will do anything to make you happy. Biliyorsun, senin mutlu olman için her şeyi yaparım. Biliyorsun, senin mutlu olman için her ÅŸeyi yaparım. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I am going to go and finish that garage. Ben garajın boyasına devam edeyim. Ben garajın boyasına devam edeyim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You know something Mae? Bir şey söyleyeyim mi, Mae? Bir ÅŸey söyleyeyim mi, Mae? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I don't care if he is "you know". Onun şey olması hiç umrumda değil... "anlarsın işte". Onun ÅŸey olması hiç umrumda deÄŸil... "anlarsın iÅŸte". You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I like Brian just the way he is. Ben Brian'ı olduğu gibi seviyorum. Ben Brian'ı olduÄŸu gibi seviyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You know what Rose? So do I. Biliyor musun, Rose? Ben de öyle. Biliyor musun, Rose? Ben de öyle. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
God I am so relieved. Ah tanrım, çok rahatladım. Ah tanrım, çok rahatladım. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Even if I will never have grand kids. Asla torunlarım olmayacak olsa bile. Asla torunlarım olmayacak olsa bile. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
There is not a single thing I would change about that man. Bu genç adamda değiştirilecek tek bir şey bile yok. Bu genç adamda deÄŸiÅŸtirilecek tek bir ÅŸey bile yok. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Rose) No, me neither. What am I going to do Rose? Yok, hiç bir şey yok. Ben ne yapacağım, Rose? Yok, hiç bir ÅŸey yok. Ben ne yapacağım, Rose? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I can't stand the idea of my baby boy going through life alone and unhappy. Biricik oğlumun ömrünü yalnız ve mutsuz geçireceği fikrine tahammül edemiyorum. Biricik oğlumun ömrünü yalnız ve mutsuz geÃçireceği fikrine tahammül edemiyorum. Biricik oÄŸlumun ömrünü yalnız ve mutsuz geçireceÄŸi fikrine tahammül edemiyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well he always seemed to be happy when Dennis was around. Aslında Dennis'le birlikteyken her zaman mutlu görünüyordu. Aslında Dennis'le birlikteyken her zaman mutlu görünüyordu. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Rose what are you suggesting? Bana ne öneriyorsun sen, Rose? Bana ne öneriyorsun sen, Rose? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I am not suggesting anything.... Hiç bir şey önermiyorum... Hiç bir ÅŸey önermiyorum... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I am just saying.... Sadece söylüyorum... Sadece söylüyorum... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
That maybe that was why he always had that big old goofy grin on his face. Belki de bundan ötürü yüzünde her zaman kocaman bir gülümseme oluyordu. Belki de bundan ötürü yüzünde her zaman kocaman bir gülümseme oluyordu. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You mean..... Oh my god. Diyorsun ki... Aman tanrım! Diyorsun ki... Aman tanrım! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I just got a picture in my head of Brian and Dennis.... Ay, bir an Brian ve Dennis'i hayal ettim... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
....together. ...birlikte. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Which one do you think was.... Sence hangisi hangisini... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well you remember when Brian was toilet training and... Şey, hatırlarsan Brian'a tuvaletini yapmasını öğretirken şeyi biraz büyük görünü... ޞey, hatırlarsan Brian'a tuvaletini yapmasını öğretirken şeyi biraz büyük görünü... Şey, hatırlarsan Brian'a tuvaletini yapmasını öğretirken ÅŸeyi biraz büyük görünü... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I don't want to know (Rose) Well what are you going to do? Bilmek istemiyorum! Peki ne yapmayı düşünüyorsun? Bilmek istemiyorum! Peki ne yapmayı düşünüyorsun? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
The only thing a good mother can do. İyi bir anne ne yaparsa, onu. İyi bir anne ne yaparsa, onu. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
There you are. Mae?? Sonunda geldin. Mae?! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Mae) I just thought you would like a little help with the move is all. Düşündüm de, tüm bunlar taşınırken, küçük bir yardım hoşunuza gider. Düşündüm de, tüm bunlar taşınırken, küçük bir yardım hoÅŸunuza gider. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Where do you want these? In the kitchen. Nereye götüreyim bunları? Mutfağa. Nereye götüreyim bunları? MutfaÄŸa. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So Mae... how have you been? Ee Mae... Nasılsın görüşmeyeli? Ee Mae... Nasılsın görüşmeyeli? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Other than my hip, nothing to complain about. and you? Kalçamdan başka bir derdim yok, ya sen? Kalçamdan baÅŸka bir derdim yok, ya sen? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I'm fine. That's nice. İyiyim. Bu çok iyi. İyiyim. Bu çok iyi. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
When were you going to tell me you have been sodomizing my son? Oğlumla anal yoldan ilişki kurduğunu bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun? OÄŸlumla anal yoldan iliÅŸki kurduÄŸunu bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Pardon? Oh my isn't that the right word? Anlamadım? Ay, yanlış bir kelime mi kullandım yoksa? Anlamadım? Ay, yanlış bir kelime mi kullandım yoksa? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well what I mean is when you and.... Demek istiyorum ki, sen ve... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I know what you meant Mae. Ne demek istediğini anladım, Mae. Ne demek istediÄŸini anladım, Mae. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You have been eating at my table for 5 years, Beş yıldır benim evime gelip, gidiyordunuz... BeÅŸ yıldır benim evime gelip, gidiyordunuz... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and you couldn't even drop me a hint? ve bana en ufak bir ipucu bile veremez miydin? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Brian was just waiting for the right time. Brian sana söylemek için doğru zamanı bekliyordu. Brian sana söylemek için doÄŸru zamanı bekliyordu. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Dennis listen to me couples fight... Dinle beni Dennis, çiftler kavga ederler... Dinle beni Dennis, çiftler kavga ederler... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 183235
  • 183236
  • 183237
  • 183238
  • 183239
  • 183240
  • 183241
  • 183242
  • 183243
  • 183244
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim