• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183244

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
What about... Also mine. Peki ya... O da benim!!! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
What I am popular. Ne baktın... Buranın gözdesiyim ben. Ne baktın... Buranın gözdesiyim ben. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
This is harder than it looks. Bu iş göründüğünden zormuş. Bu iÅŸ göründüğünden zormuÅŸ. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
What was that? It's called growing attitude. Bu ne demek oluyor şimdi? Buna "Olduğundan büyük görünme çabası" deniyor. Bu ne demek oluyor ÅŸimdi? Buna "OlduÄŸundan büyük görünme çabası" deniyor. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
ahhh he's just young. Ah, daha çok genç. Ah, daha çok genç. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well that is no excuse for bad manners. Valla, bu davranışının hiç bir özrü olamaz. Valla, bu davranışının hiş bir özrü olamaz. Valla, bu davranışının hiç bir özrü olamaz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Greg shouts in pain) What was that all about? What was what? Ne demek oluyor tüm bunlar? Ne, ne demek oluyor? Ne demek oluyor tüm bunlar? Ne, ne demek oluyor? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
That nice man just said hello to you and you just sneered at him. İnsanlara merhaba diyeceğin yerde, küçümseyerek bakıyorsun. İnsanlara merhaba diyeceÄŸin yerde, küçümseyerek bakıyorsun. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Because he is like 100 years old Now honey listen to me... Çünkü o 100 yaşındaymış gibi görünüyor. Ay tatlım, dinle bak... Çünkü o 100 yaşındaymış gibi görünüyor. Ay tatlım, dinle bak... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Being 16 and skinny is no great accomplishment. 16 yaşında ve sıska bir vücuda sahip olmak çok da öneml bir şey değil hayatta... 16 yaşında ve sıska bir vücuda sahip olmak çok da öneml bir ÅŸey deÄŸil hayatta... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
That man is a paramedic he saved someone life today. O adam bir sağlık görevlisi ve bugün birinin hayatını kurtardı. O adam bir saÄŸlık görevlisi ve bugün birinin hayatını kurtardı. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Now would it kill you to be polite and come over and say hello? Şimdi bir zahmet benimle gelip, merhaba diyeceksin. Korkma biraz kibarlık seni öldürmez. Şimdi bir zahmet benimle gelip, merhaba diyeceksin. Korkma biraz kibarlık seni öldürmez. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Jim, Glenn this is my neighbours son Gregg. Jim, Glenn... Bu benim komşumun oğlu, Gregg. Jim, Glenn... Bu benim komÅŸumun oÄŸlu, Gregg. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Hi err.... Selam. Selam. Ahh.. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Hello (sneers) Merhaba. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Are you like a doctor or something? Eee, doktorlardan falan mı hoşlanıyorsun? Eee, doktorlardan falan mı hoÅŸlanıyorsun? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
See was that so hard. Gördün mü bak, hiç de zor değilmiş. Gördün mü bak, hiç de zor deÄŸilmiÅŸ. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Mae sighs) And pull up your pants for god sakes. Ve tanrı aşkına şu pantolonu yukarı çek biraz. Ve tanrı aÅŸkına ÅŸu pantolonu yukarı çek biraz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Who is going to buy the cow when you give the milk for free. Sütü bedava verirsen, kimse inek almaz ki. Sütü bedava verirsen, kimse inek almaz ki. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
What does that even mean? Now where did Rose go? Bu ne demek di şimdi? Rose gene nereye gitti? Bu ne demek di ÅŸimdi? Rose gene nereye gitti? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Did I do it right? Like an old pro. Doğru mu yaptım? Kırk yıllık usta gibiydin. DoÄŸru mu yaptım? Kırk yıllık usta gibiydin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Rose we are suppose to be finding a boyfriend for Brian, not.... Rose... Unutma Brian'a bir eş bulmak için buradayız... Rose... Unutma Brian'a bir eÅŸ bulmak için buradayız... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Looking at his heine... Rose?? Adamın götünü seyretmek için değil... Rose?! Adamın götünü seyretmek için deÄŸil... Rose?! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's so tight. Taş gibi! TaÅŸ gibi! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I have just never seen a heine that tight. Böyle taş gibi bir göt daha önce hiç görmemiştim. Böyle taÅŸ gibi bir göt daha önce hiç görmemiÅŸtim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oi, it is very nice I am not saying it is everything... Oh, aynen öyle. Yanlış anlaşılmasın ben sadece... Oh, aynen öyle. Yanlış anlaşılmasın ben sadece... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Ladies can we focus? Bayanlar, konuya odaklanabilir miyiz acaba?! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Look at his tummy Mae.... I can count each little muscle. Şunun karnına bak, Mae... En küçük kaslarına kadar tek tek sayabilirim. Şunun karnına bak, Mae... En küçük kaslarına kadar tek tek sayabilirim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh?.... look at the size of that... Ay... Şeyinin boyuna baksana... Ayy... Ay... ޞeyinin boyuna baksana... Ayy... Ay... Şeyinin boyuna baksana... Ayy... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Ladies, he is a walking talking anatomy lesson... Bayanlar, bırakalım şu anatomi dersinini... Bayanlar, bırakalım ÅŸu anatomi dersinini... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I am sure that Brian is looking for a man that... Ben Brian'ın aradığı erkekte önem verdiği özellikleri biliy... Ben Brian'ın aradığı erkekte önem verdiÄŸi özellikleri biliy... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh my... Aman tanrım... Aman tanrım... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh... Brian isn't looking for a man that... Ay, Brian böyle bir eş aramıyor ama... Ay, Brian böyle bir eÅŸ aramıyor ama... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
All right give me a dollar. Peki, sizin dediğiniz olsun. Bana 1 dolar verin. Peki, sizin dediÄŸiniz olsun. Bana 1 dolar verin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Excuse me.... Woohoo Mr Stripper Man? Pardooon... Heeyy, striptizci bey... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You single? What? Bekar mısın? Ne?! Bekar mısın? Ne?! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Are you single? Bekar mısın dedim? Bekar mısın dedim? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Lady I am flattered but I am not even straight. Gururumu okşadınız hanımefendi ama ben heteroseksüel değilim. Gururumu okÅŸadınız hanımefendi ama ben heteroseksüel deÄŸilim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Yeah it is hard work but it makes you feel like your making a difference every single day. Evet zor bir iş ama diğer yandan her gün farklı hissetmeni sağlıyor. Evet zor bir iÅŸ ama diÄŸer yandan her gün farklı hissetmeni saÄŸlıyor. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Yeah fascinating story. Evet, etkileyici bir hikaye!!! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So you guys going to but me a drink now or what? İyi de siz şimdi bana içki ısmarlayacak mısınız artık? İyi de siz ÅŸimdi bana içki ısmarlayacak mısınız artık? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Now why would we go and do that? Neden ısmarlayacak mışız ki? Neden ısmarlayacak mışız ki? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So I can keep standing here being seen with you of course. Deminden beri burada dikilip, etrafa karşı sizin arkadaşınız mışım gibi yaptığım için, ELBETTE! Deminden beri burada dikilip, etrafa karşı sizin arkadaşınız mşım gibi yaptığım için, ELBETTE! Deminden beri burada dikilip, etrafa karşı sizin arkadaşınız mışım gibi yaptığım için, ELBETTE! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Really I like a guy with a great sense of humour. Gerçekte esprili erkeklerden hoşlanırım. Gerçekte esprili erkeklerden hoÅŸlanırım. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
This life is just to damn hard if you can't laugh at it. Öyle biriyle hayatın tüm zorluklarına birlikte gülebilirsin. Öyle biriyle hayatın tüm zorluklarına birlikte gülebilirsin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
That is so true. Çok haklısın. Çok haklısın. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You know you both totally want me. (Both start laughing) İşin aslı ikinizde benimle olmak istiyorsunuz. İiin aslı ikinizde benimle olmak istiyorsunuz. İşin aslı ikinizde benimle olmak istiyorsunuz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
No Not so much. Hayır. Aslında pek değil. Hayır. Aslında pek deÄŸil. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Not since you opened your mouth. Yani, konuşmaya başladığından beri istemiyoruz. Yani, konuÅŸmaya baÅŸladığından beri istemiyoruz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So what do you do when you not..... naked? Peki ne yapıyorsun... yani çıplak olmadığın zamanlarda. Peki ne yapıyorsun... yani çıplak olmadığın zamanlarda. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I go to school. School? Okula gidiyorum. Okul mu? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Law school? Med school? Hukuk mu, tıp mı? Hukuk mu, tıp mı? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Art school. Güzel sanatlar. Güzel sanatlar. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh? What? Oh nothing... Tüh! Ne oldu? Yok, yok bir şey... Tüh! Ne oldu? Yok, yok bir ÅŸey... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's just me letting go of a dream. Sadece biraz hayale kapılmıştım da. Sadece biraz hayale kapılmıştım da. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Bullshit.... Tam bir saçmalık! Tam bir saçmalık! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
See you know you want it. Bakın da mal görün! Bakın da mal görün! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh I really wish my mom was as cool as you are. Annemin de senin kadar moder görüşlü olmasını isterdim. Annemin de senin kadar moder görüşlü olmasını isterdim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Good can you tell that to my son when you meet him? Peki buluştuğunuzda oğluma da söyler misin? Peki buluÅŸtuÄŸunuzda oÄŸluma da söyler misin? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
And between you and me Chase he is a catch. Ve unutma Chase, tüm bunlar ikimizin arasında kalacak. Ve unutma Chase, tüm bunlar ikimizin arasında kalacak. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Honey I get to go home to that every night.... Yavrum, asıl sen bak da gözün gerçeği nasıl oluyormuş görsün! Yavrum, asıl sen bak da gözün gerçeÄŸi nasıl oluyormuÅŸ görsün! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So you can put away your pop gun. Şimdi çek o bamyayı gözümüzün önünden. ޞimdi çek o bamyayı gözümüzün önünden. Şimdi çek o bamyayı gözümüzün önünden. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Here are directions to dinner at 5PM sharp. Yemek akşam 5'te. Buraya adresi falan yazdım. Yemek akÅŸam 5'te. Buraya adresi falan yazdım. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
And you don't have to... Gelirken de bir şey... Gelirken de bir ÅŸey... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You don't have to bring anything. Gelirken de bir şey getirmene gerek yok. Gelirken de bir ÅŸey getirmene gerek yok. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Thanks. Teşekkürler. Teşekürler. TeÅŸekkürler. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Chase it's not formal dress but... Ay, Chase... Resmi giyinmene gerek yok ama... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh yeah yeah yeah I will put on pants. Anladım, anladım... Pantalonumu giymeyi unutmam. Anladım, anladım... Pantalonumu giymeyi unutmam. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
awww come on why not? Aaa hadi ama, neden olmasın? Aaa hadi ama, neden olmasın? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Your annoying Arrogant. Sinir bozucusun. Kendini beğenmiş bir ukalasın. Sinir bozucusun. Kendini beÄŸenmiÅŸ bir ukalasın. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
A twink and like total jail bait. Çocuk gibi davranıyorsun. Ve aynı zamanda daha çocuksun. Çocuk gibi davranıyorsun. Ve aynı zamanda daha çocuksun. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I'm 21... see? Yaşım 21, BAK! Yaşım 21, BAK! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh this again... I think this little card has caused enough trouble for one night. Ay, yine bu kart. Sanırım bu kart yüzünden bu gece yeterince sorun yaşadık. Ay, yine bu kart. Sanırım bu kart yüzünden bu gece yeterince sorun yaÅŸadık. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Hey can I bring my friend Miss Kitty? Arkadaşım Miss Kitty'yi de getirebilir miyim? Arkadaşım Miss Kitty'yi de getirebilir miyim? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
She is an elegant woman just like you. O da senin gibi çok şık bir kadındır. O da senin gibi çok şık bir kadındır. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well of course. Ay, elbette. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
There right there.... Kitty? Miss Kitty? Bak orada... Kitty?... Miss Kitty? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Which one is she? Hangisi ki? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
The one with the strong right hook. Sağ yumruğu taş gibi olan! SaÄŸ yumruÄŸu taÅŸ gibi olan! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Give me that. Ver şunu. Ver ÅŸunu. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I know you mother. Vallaha annene söylerim. Vallaha annene söylerim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
This sucks. Kahretsin ya! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I ..... Language. Aaa... Lafına dikkat et! Aaa... Lafına dikkat et! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Now I hope you two boys can come over for dinner. Umarım düzenlediğim yemeğe siz de gelirsiniz. Umarım düzenlediÄŸim yemeÄŸe siz de gelirsiniz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's nothing fancy just good food and good folk. özel bir şey değil... Sadece yiyip içip, eğleneceğiz. Özel bir ÅŸey deÄŸil... Sadece yiyip içip, eÄŸleneceÄŸiz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Now Gregg say goodnight to your new friend, I am giving you a ride home. Gregg, yeni arkadaşlarına iyi geceler de... Sonra sen de bizimle geliyorsun. Gregg, yeni arkadaÅŸlarına iyi geceler de... Sonra sen de bizimle geliyorsun. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I just got here. Ben daha şimdi geldim ama. Ben daha ÅŸimdi geldim ama. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It's 10 PM and it's a school night. Saat gece 10'u geçiyor ve yarın da okul var. Saat gece 10'u geçiyor ve yarın da okul var. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I don't know where you mother thinks you are. Kim bilir annen seni nerede zannediyor! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Ugh... women. I heard that. Off... Kadına bak! Seni duydum! Off... Kadına bak! Seni duydum! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Rose , come on... Rose, hadi artık! Rose, hadi artık! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Can I tell you two something? Size bir şey söylemek istiyorum. Size bir ÅŸey söylemek istiyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You all are the first new friends I have made in 20 years. Siz ikiniz, 20 yıldan sonra edindiğim ilk yeni arkadaşlarsınız. Siz ikiniz, 20 yıldan sonra edindiÄŸim ilk yeni arkadaÅŸlarsınız. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Darling? Ay, canım! Ay, canım! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Divas... Bayanlar! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Good OK... (Speaks Spanish) Güzel değil mi? Güzel deÄŸil mi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and then.... Sister sizzle. ve sonra, sen bana, ben sana... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I love you No I love you. Seni seviyorum. Hayır, ben seni seviyorum. Seni seviyorum. Hayır, ben seni seviyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh he's cute. Oh, çok hoşmuş. Oh, çok hoÅŸmuÅŸ. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Yeah you should probably stick to university for a little while. Evet evet, ama sen daha üniversiteye gideceksin. Evet evet, ama sen daha üniversiteye gideceksin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 183239
  • 183240
  • 183241
  • 183242
  • 183243
  • 183244
  • 183245
  • 183246
  • 183247
  • 183248
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim