Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183697
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
recovers and the famous growth comes back... | ...ve şu meşhur büyüme yeniden gerçekleşirse... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
rather than years it will hit the supply barrier again, | ...yeniden stok engeline takılacaktır; | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
there will be another price shock... | ...yeniden bir fiyat fırlaması olacaktır ... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
and a deeper recession. So I think... | ...ve daha da şiddetli bir ekonomik bunalım yaşanacaktır. | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
we go into a series of vicious circles... | Dolayısıyla bence çılgın bir kısır döngüye giriyoruz. | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
So you have the economic growth going up, price... | O halde ekonomik büyüme yükselişteyken bir anda fiyatlar fırlar ... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
spike... everything shuts down. That's where we are now. | ...ve her şey bir anda durur. İşte bulunduğumuz nokta budur. | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
Then it starts to come up again but what we have now is this... | Sonra yeniden yükselişe geçer ancak bu sefer öyle bir noktadayızdır ki... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
We're at the peak... were on the down slope of oil production. | Zirvede, petrol üretiminin alt yamacındayız. | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
which means that things shut down, he price of oil drops... | Bu da bir şeylerin kapatılması, petrol fiyatlarının düşmesi demek. | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
It's recently been hovering around 80 dollars... | Son zamanlarda bir varili 80 Dolar civarında asılı duruyor... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
barrel now, with the financial and economic collapse... | ...finansal ve ekonomik çöküş ile birlikte... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
Over 10 years, you're looking at... | On yıl sonra... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
a decade or so ago that a concerted effort... | ...on yıl içinde ya da daha erken... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
For the first time in human history... | Tarihinde ilk defa... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
And the punchline of the whole thing is... | ...ve bütün bunların can alıcı noktası... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
the economic system will still blindly push... | ...ekonomik sistemin hala körü körüne... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
so people can go out and buy more oil powered cars... | Böylece insanlar gidip iş ve gayri safi milli hasıla yaratmak için... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
will not manifest through the Market System Protocols required... | ...gereken Piyasa Sistem Protokolleri yoluyla açıklamak olmayacaktır. | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
And the commitment needed to make it happen... | Bu yatırımın yapılabilmesi için gerekli olan taahhüt ise... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
Therefore, there is no monetary incentive and in this... | Dolayısıyla, parasal teşvik yoktur... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
which is currently showing... | ...hali hazırda günümüzde 2.8 milyar insan için... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
The destruction of arable crop land, from which... | İnsanların gıda üretiminin % 99,7'sini oluşturan... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
and over the last 40 years, 30% of the... | ...tarıma elverişli arazilerin... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
Not to mention that hydrocarbons are the backbone... | Hidrokarbonların, bugün ziraatın belkemiği olmasından bahsetmiyoruz bile... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
As far as resources in general... | Mevcut tüketim koşullarımızda sahip olunan... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
Not to mention the continual destruction... | Yaşamı destekleyen biyo değişkenliğin sürekli yok edilmesi sonucu... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
of life supporting biodiversity... | ...dünya çapında çevresel dengesizliğe... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
where by 2030 there might be over... | ...2030 yılında bu gezegendeki insan sayısı... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
are we to expect that any country on... | ...ziraat suyunu yönlendirme, enerji üretimi... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
the planet is going to be able to afford... | ...ve benzeri konularda devrim yapmak için... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
the massive changes needed to revolutionize agriculture... | ...gerekli büyük çaptaki değişimlerin altından... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
Not to mention the fact that... | Etrafınızda gördüğünüz işsizliğin... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
the unemployment you currently see... | ...teknolojik işsizliğin doğasından dolayı... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
and given our current state... | ...ve şu an ki durumda ... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
I think the next phase that we are going to see after the... | Bence, ekonomik çöküşün bir sonraki devresinde... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
When unemployment checks stop being... | Birleşik Devletler parası kalmadığı için işsizlik... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
And when things get so bad that people lose confidence... | Her şey kötü gitmeye başladığında ve... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
in their elected leaders, they will demand change... | ...ve insanlar seçtikleri liderlere olan güvenlerini kaybettiklerinde, değişim isteyecekler. | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
the resources being, of course, all animal and plant life, | ...bu kaynaklar tabii ki de, tüm hayvanlar ve gezegendeki yaşam; | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
This is a monetary paradigm that will not... | Bu bir parasal paradigma, ve öyle ki; | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
They're not about to give it up... | Pes etmek üzere değiller... | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
because they don't know of any other system... | ...çünkü kendi türlerini sürekli kılacak başka bir sistem bilmiyorlar. | Zeitgeist: Moving Forward-4 | 2011 | |
Dear Monju, | Monju oğlum… | Zen-1 | 2009 | |
I do not have much time left in this world | Bu dünyada fazla zamanım kalmadı | Zen-1 | 2009 | |
Mother, please do not say such a sad thing | Anne, lütfen böyle üzücü şeyler söyleme | Zen-1 | 2009 | |
These days many people believe the teaching | Bugünlerde pek çok insan Arık ülke inancına bağlanmış | Zen-1 | 2009 | |
that if you place your faith in Buddha | sadece Buda’ya içten inanmakla Cennete kabul | Zen-1 | 2009 | |
you will reach paradise after you die | edileceklerini söylüyorlar | Zen-1 | 2009 | |
I wonder, | Merak ediyorum, | Zen-1 | 2009 | |
if it is truly possible to reach paradise | cennete ulaşmak gerçekten mümkün mü? | Zen-1 | 2009 | |
I do not know the answer | Cevabı ben de bilmiyorum | Zen-1 | 2009 | |
But I believe it is meaningless | Ama, öldükten sonra cennete | Zen-1 | 2009 | |
to reach paradise after death | gitmek bana anlamsız geliyor. | Zen-1 | 2009 | |
I believe that the only paradise | Bence ulaşabileceğim tek cennet | Zen-1 | 2009 | |
I will ever find is my time here beside you | burada senin yanında geçirdiğim zaman… | Zen-1 | 2009 | |
Here and now is paradise | Cennet şimdi ve burası | Zen-1 | 2009 | |
You are right, Mother | Haklısın anne | Zen-1 | 2009 | |
We must create paradise here on earth | Cenneti biz yaratmalıyız. Burada, bu dünyada | Zen-1 | 2009 | |
But if this is paradise, | Ama eğer bu cennetse, neden | Zen-1 | 2009 | |
why must people fight | insanlar ölüm acısından kaçamıyor, | Zen-1 | 2009 | |
and suffer from illness, | neden savaşların ve hastalıkların | Zen-1 | 2009 | |
unable to escape the pain of death? | ıstırabına katlanmak zorundayız? | Zen-1 | 2009 | |
Monju, I want you | Monju, senin tüm bu ıstıraplardan | Zen-1 | 2009 | |
to find a way to escape | bir kurtuluş yolu | Zen-1 | 2009 | |
all this suffering | bulmanı istiyorum | Zen-1 | 2009 | |
Your mother will wait forever | Annen, senin bu yolu bulmanı | Zen-1 | 2009 | |
for you to find it | sonsuza kadar bekleyecek | Zen-1 | 2009 | |
Dogen in China, 1223 | 1223, Dogen Çin’e gider (Song Hanedanlığı) | Zen-1 | 2009 | |
You are on a quest to seek your true master | Gerçek ustanı bulmanın peşindesin. | Zen-1 | 2009 | |
I approve of your goal, | Kalbindeki hevesi anlıyorum | Zen-1 | 2009 | |
but Dogen, Buddhism | Ama Dogen, Budizm’de | Zen-1 | 2009 | |
does not require a master | ustaya ihtiyaç yoktur | Zen-1 | 2009 | |
You will come to understand it on your own | Bunu kendin göreceksin | Zen-1 | 2009 | |
That is what my master taught me | Ben de bunu ustamdan öğrendim | Zen-1 | 2009 | |
Now I must go | Şimdi gitmem gerekiyor | Zen-1 | 2009 | |
to meet some government officials | saray memurlarıyla toplantım var | Zen-1 | 2009 | |
This is also necessary | Bu da tapınağı korumak için | Zen-1 | 2009 | |
to protect the temple | gerekli. Gitmezsem olmaz | Zen-1 | 2009 | |
Surely you understand, Dogen | Sanırım anlıyorsun, Dogen | Zen-1 | 2009 | |
Perhaps that will help you protect the temple | Bu belki tapınağı korumaya yardımcı olacaktır | Zen-1 | 2009 | |
And yet, what? | Ama, ne? | Zen-1 | 2009 | |
And yet, | Ama, | Zen-1 | 2009 | |
will that help to protect Buddhism? | Budizmi korumaya yardımcı olacak mı? | Zen-1 | 2009 | |
It is yourself you wish to protect | Korumak istediğin tek şey, kendin… | Zen-1 | 2009 | |
Master | Yaşlı keşiş | Zen-1 | 2009 | |
Please excuse me, | Lütfen, izin verirseniz | Zen-1 | 2009 | |
but may I carry your load? | yükünüzü taşımaya yardım edebilir miyim? | Zen-1 | 2009 | |
Thank you for your kind words | Nazik önerin için teşekkürler | Zen-1 | 2009 | |
But this is part of my precious task, as Kitchen Master | Ama bu Mutfak Ustası olarak benim işimin bir parçası | Zen-1 | 2009 | |
which Buddha assigned to me, despite my age | bu değerli görev, ileri yaşıma karşın Buda tarafından bana verildi | Zen-1 | 2009 | |
I cannot assign this work to anyone else | Nasıl bir başkasına devrederim | Zen-1 | 2009 | |
So it is your job to prepare the temple meals | Demek ki tapınağın yemeklerini yapmak sizin işiniz | Zen-1 | 2009 | |
Indeed | öyle | Zen-1 | 2009 | |
I came to town to purchase the ingredients | Bugün erişte çorbası yapmak istedim | Zen-1 | 2009 | |
to make a noodle soup to serve to the monks | malzemeleri almaya kasabaya gitmiştim | Zen-1 | 2009 | |
Why is this still your task? | Neden böyle bir işi sizin gibi birine verdiler? | Zen-1 | 2009 | |
At your age, surely you should be spending your time | Bence siz bu yaşta tüm gününüzü meditasyon yaparak, | Zen-1 | 2009 | |
sitting in Zen meditation, | ya da eski koanlar üzerinde | Zen-1 | 2009 | |
or working on your Zen koan | çalısarak geçiriyor olmalıydınız | Zen-1 | 2009 |