Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 313
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
And when that happens, I wouldn't want to be her. | Ve bu olduğunda onun yerinde olmak istemezdim. Ve bu olduğunda onun yerinde olmak istemezdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, after tomorrow, you won't be. | Yarından sonra olmayacaksın. Yarından sonra olmayacaksın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What can I do? | Ben ne yapabilirim? Ben ne yapabilirim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You mean after your two personalities | İki kişiliğini birbiriyle tanıştırıp, onları birbirlerine öldürterek mi? İki kişiliğini birbiriyle tanıştırıp, onları birbirlerine öldürterek mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, I told you I needed a break. | Max, sana söylemiştim. Bir molaya ihtiyacım vardı. Max, sana söylemiştim. Bir molaya ihtiyacım vardı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just didn't know it was gonna be a psychotic one. | Sadece bu kadar psikozlu biri olacağını bilmiyordum. Sadece bu kadar psikozlu biri olacağını bilmiyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You really need to chill. | Gerçekten, rahatlaman lazım. Gerçekten, rahatlaman lazım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You can't keep freaking out | Olmak istediğin yerde değilsin diye panikleyip duramazsın. Olmak istediğin yerde değilsin diye panikleyip duramazsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
On vacation or in our business. | Ya tatil ya da iş. Ya tatil ya da iş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, it's life. Lower your expectations. | Demek istediğim, hayat bu. Beklentilerini azalt. Demek istediğim, hayat bu. Beklentilerini azalt. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This microbrew is actually really good. | Bu ev yapımı bira gerçekten çok iyi. Bu ev yapımı bira gerçekten çok iyi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Tastes better in the batter. | Hamurda tadı daha iyi. Hamurda tadı daha iyi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, crumble up some of that maple bacon for me. | Benim için biraz jambon ufalar mısın? Benim için biraz jambon ufalar mısın? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sorry about that stuff I said | Daha önce hiçbir yere gitmemiş olman konusunda... Daha önce hiçbir yere gitmemiş olman konusunda... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
about you never having gone anywhere. | ...söylediğim şeyler için üzgünüm. ...söylediğim şeyler için üzgünüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why? I never have gone anywhere | Neden? Daha önce hiçbir yere gitmedim ve hiçbir şey yapmadım. Neden? Daha önce hiçbir yere gitmedim ve hiçbir şey yapmadım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And now I'm thinking that's kind of a good thing, | Ve şimdi düşünüyorum da, bu bir nevi iyi bir şey... Ve şimdi düşünüyorum da, bu bir nevi iyi bir şey... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because I can still get excited and make a face | Eğer hapishanedeki birisi sana bakmıyorsa makyajla yenilenmenin zamanı gelmiştir. ...çünkü hala heyecanlanabiliyorum ve yeni bir şey gördüğümde yüzüm değişiyor. Eğer hapishanedeki birisi sana bakmıyorsa makyajla yenilenmenin zamanı gelmiştir. ...çünkü hala heyecanlanabiliyorum ve yeni bir şey gördüğümde yüzüm değişiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
'Cause, basically, everything is. | Çünkü benim için her şey öyle. Çünkü benim için her şey öyle. Belki de senin için doğru kişi değilimdir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That must be nice. | Bu çok güzel olmalı. Bu çok güzel olmalı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All right, here, taste it. | Pekala, al bakalım. Tadına bak. Pekala, al bakalım. Tadına bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My beer batter, maple bacon, spring break cupcake. | Benim bira hamurlu isfendan jambonlu bahar tatili kekim. Benim bira hamurlu isfendan jambonlu bahar tatili kekim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God, you made the "something new" face. | Aman Tanrım. Yeni bir şey ifadesi yaptın. Aman Tanrım. Yeni bir şey ifadesi yaptın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I did, because you made something new. | Yaptım, çünkü yeni bir şey yapmışsın. Yaptım, çünkü yeni bir şey yapmışsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's delicious. Do the face again. | Çok lezzetli. Yüzünü yine öyle yap. Çok lezzetli. Yüzünü yine öyle yap. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, there they are, the world travelers. | İşte buradalar, dünya gezginleri. İşte buradalar, dünya gezginleri. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Shouldn't people be throwing confetti or something? | İnsanları konfeti fırlatmaları ya da onun gibi bir şey yapmaları gerekmez mi? İnsanları konfeti fırlatmaları ya da onun gibi bir şey yapmaları gerekmez mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm all out. | Hepsini bitirdim. Hepsini bitirdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I snorted mine in the power outage of '65. | 65'deki elektrik kesintisinde hepsini kullandım. 65'deki elektrik kesintisinde hepsini kullandım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How was your vacation? | Tatiliniz nasıldı? Tatiliniz nasıldı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, it turned out to be more of a daycation, | Daha çok bir günlük tatile benzedi ama... Daha çok bir günlük tatile benzedi ama... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but we had a great time, didn't we, Max? | ...harika zaman geçirdik, değil mi Max? ...harika zaman geçirdik, değil mi Max? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes, we did. | Evet, geçirdik. Evet, geçirdik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, things sure are dull around here without you. | Max, burada sen yokken her şey çok durgundu. Max, burada sen yokken her şey çok durgundu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Everyone walking around all P.C., | Herkes etrafımda dolaştı ama hiç kimse bana zenci demedi. Lanet olsun. Herkes etrafımda dolaştı ama hiç kimse bana zenci demedi. Lanet olsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I haven't left once since you've been gone. | Gittiğinden beri bir kez olsun ayrılmadım. Gittiğinden beri bir kez olsun ayrılmadım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
When it comes to this job, you are my vacation. | Ama iş buraya gelince, benim tatilim sensin. Ama iş buraya gelince, benim tatilim sensin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And that, Earl, is why I got | İşte bu yüzden Earl, bu beş hediye paketi senin için. İşte bu yüzden Earl, bu beş hediye paketi senin için. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Welcome, again, to the Williamsburg diner. | Williamsburg restoranına tekrar hoş geldiniz. Williamsburg restoranına tekrar hoş geldiniz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This way, please. | Bu taraftan, lütfen. Bu taraftan, lütfen. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have looked up "down low" and "rice queen" on Wikipedia. | "O biçim" ve "çekik göz düşkünü"ne Wikipedia'dan baktım. "O biçim" ve "çekik göz düşkünü"ne Wikipedia'dan baktım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And, no, I'm not a secret homosexual | Ve hayır. Ben gizli bir homoseksüel ya da Asyalı erkekleri kovalayan biri değilim. Ve hayır. Ben gizli bir homoseksüel ya da Asyalı erkekleri kovalayan biri değilim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm great, I'm straight. Get used to it. | İyiyim ve normal biriyim. Alışın buna. İyiyim ve normal biriyim. Alışın buna. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi, guys. How was your vacation? | Selam beyler. Tatiliniz nasıldı? Selam beyler. Tatiliniz nasıldı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Great. Did you have fun at our place? | Harikaydı. Eğlenebildiniz mi bizim evde? Harikaydı. Eğlenebildiniz mi bizim evde? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Totes. Your saunas are sick. | Aynen. Saunalarınız manyak. Aynen. Saunalarınız manyak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I know. Could they be any gayer? | Biliyorum. Daha geyce olabilirler miydi? Biliyorum. Daha geyce olabilirler miydi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just one thing. Wynonna's still a little upset | Bir şey daha var. Wynonna anal kese olayı için hala biraz sinirli. Bir şey daha var. Wynonna anal kese olayı için hala biraz sinirli. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I told you she wouldn't know it was a joke. | Şaka olduğunu anlamayacağını sana söylemiştim. Şaka olduğunu anlamayacağını sana söylemiştim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How could she not know it was a joke? | Şaka olduğunu nasıl anlayamaz? Şaka olduğunu nasıl anlayamaz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, who would ask someone to squeeze their dog's pooper? | Kim bir başkasından köpeklerinin anüsünü sıkmasını ister ki? Kim bir başkasından köpeklerinin anüsünü sıkmasını ister ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're paying you another 50. | Ayrıca 50 daha ödeyeceğiz. Ayrıca 50 daha ödeyeceğiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Dude, she went second knuckle deep | Dostum, köpeğinizin arka kapısında ikinci parmağa kadar... Dostum, köpeğinizin arka kapısında ikinci parmağa kadar... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
in your beagle's back door for only another 50? | ...sadece 50 dolar için mi gitti? ...sadece 50 dolar için mi gitti? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
150. | 150. 150. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And just one other thing. | Bir şey daha var. Bir şey daha var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Our business is actually not that great right now, | İşlerimiz bu aralar o kadar iyi değil, bu yüzden, eğer arkadaşlarınıza... İşlerimiz bu aralar o kadar iyi değil, bu yüzden, eğer arkadaşlarınıza... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
so if you could recommend us to any of your friends, | ...bizi tavsiye edebilirseniz bunun çok yardımı dokunur. ...bizi tavsiye edebilirseniz bunun çok yardımı dokunur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
that would really help. Good for you. | Aferin sana. Aferin sana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm sure business will pick up after that blog blurb. | Eminim işleriniz şu tanıcı blog yazısında sonra çıkışa geçer. Eminim işleriniz şu tanıcı blog yazısında sonra çıkışa geçer. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Wait, blog blurb? About your beer battered | Bekle biraz. Blog yazısı mı? Bira hamurlu... Bekle biraz. Blog yazısı mı? Bira hamurlu... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
maple bacon spring break cupcake. | ...isfendan jambonlu bahar tatili keki. ...isfendan jambonlu bahar tatili keki. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We just read about it. | Biraz önce okuduk. Biraz önce okuduk. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, in that foodie bitch's blog. | Evet, gurme avcısının bloğunda. Evet, gurme avcısının bloğunda. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, it worked. | Max, işe yaradı. Max, işe yaradı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's go look at the blog on Han's computer. | Han'ın bilgisayarından bloğa bakalım. Han'ın bilgisayarından bloğa bakalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Excuse us. We'll be right back. | Müsaadenizle. Birazdan döneriz. Müsaadenizle. Birazdan döneriz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We got a little break and a big break. | Küçük molamız şimdi büyüdü. Küçük molamız şimdi büyüdü. Şundan kurtulmalıyız sadece. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, I did it again. | Evet, yine yaptık. Evet, yine yaptık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Welcome back. | Tekrar hoş geldiniz. Tekrar hoş geldiniz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You missed the best two days of my life. | Hayatımın en güzel iki gününü kaçırdınız. Hayatımın en güzel iki gününü kaçırdınız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look at that. Dogs in the diner. | Evet. Şeytan pastası üzerine tekila şat koydum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Is it just me, or does Han sound kind of sexy | Bana mı öyle geliyor yoksa Han'ın sesi Korece konuşurken seksi mi geliyor? Bana mı öyle geliyor yoksa Han'ın sesi Korece konuşurken seksi mi geliyor? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Looks like Han, sounds like Barry White. | Görünüşte Han ama sesi Barry White gibi. Görünüşte Han ama sesi Barry White gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Who was that, Han? | Kimdi o, Han? Kimdi o, Han? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, someone who really likes you | Senden gerçekten hoşlanan ve ilk dakika için 1.50 dolar... Senden gerçekten hoşlanan ve ilk dakika için 1.50 dolar... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and is $1.50 for the first minute | ...daha sonraki dakikalar için 2 dolar alan birisi mi? ...daha sonraki dakikalar için 2 dolar alan birisi mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was talking to my mother! | Annemle konuşuyordum! Annemle konuşuyordum! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So... yes? | Yani... Evet mi? Yani... Evet mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was not talking hot. I was apologizing. | Seksi konuşmuyordum. Özür diliyordum. Seksi konuşmuyordum. Özür diliyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She's still angry I left home. | Evden ayrıldığım için hala kızgın bana. Evden ayrıldığım için hala kızgın bana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She thinks I'm freewheeling American who takes drugs | Dirty Kardashian ile ilişkim olduğunu onlara uyuşturucu... Dirty Kardashian ile ilişkim olduğunu onlara uyuşturucu... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and has intercourse with dirty kardashian. | ...aldığım için Amerika'ya giriş yaptığımı düşünüyor. ...aldığım için Amerika'ya giriş yaptığımı düşünüyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Does she know you buy your sweaters at build a bear? | Süveterini Build a Bear'dan aldığını biliyor mu? Süveterini Build a Bear'dan aldığını biliyor mu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, I don't know a lot about the korean culture, | Kore kültürü hakkında fazla bir şey bilmiyorum ama biraz dik durup... Kore kültürü hakkında fazla bir şey bilmiyorum ama biraz dik durup... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and stop apologizing to your mother. | ...annenden özür dilemeye bir son vermelisin. ...annenden özür dilemeye bir son vermelisin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, what do you even have to apologize for? | Hem ne diye özür diliyorsun ki? Hem ne diye özür diliyorsun ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You must have been the easiest birth ever. | Hayatındaki en kolay doğumu yapmıştır. Hayatındaki en kolay doğumu yapmıştır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She could've coughed you into a catcher's mitt. | Ebenin ellerine öksürüvermiştir seni. Ebenin ellerine öksürüvermiştir seni. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm making a cappuccino, you want one? | Kendime bir cappuccino yapıyorum, sende ister misin? Kendime bir cappuccino yapıyorum, sende ister misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nope, I can't have any caffeine. | Olmaz. Kafein almamam lazım. Olmaz. Kafein almamam lazım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have to keep my system clean. I'm doing a drug trial tomorrow. | Bünyemi temiz tutmalıyım. Yarın ilaç denemesine gidiyorum. Bünyemi temiz tutmalıyım. Yarın ilaç denemesine gidiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, not one of those places | Max, Guinea Pigleri* kullanarak piyasaya sürülecek yeni ilaçların... Max, Guinea Pigleri* kullanarak piyasaya sürülecek yeni ilaçların... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to test for side effects of new drugs | yan etkilerini test eden yerlerden biri olamaz değil mi? yan etkilerini test eden yerlerden biri olamaz değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Or, as I like to call it, getting paid $500 | Ya da dediğim gibi, yan etki zarını atıp halüsinasyon diyarına düşmesini... Ya da dediğim gibi, yan etki zarını atıp halüsinasyon diyarına düşmesini... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I would never do something like that. | Ben asla böyle bir şey yapmam. Ben asla böyle bir şey yapmam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I consider my body a temple. | Bedenimi tapınağım olarak görüyorum. Bedenimi tapınağım olarak görüyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Didn't I see your "temple" eat a bag | İki gece önce bir paket acılı cips yiyen o tapınağı görmedim mi? İki gece önce bir paket acılı cips yiyen o tapınağı görmedim mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And that was a huge mistake. | Bu çok büyük bir hataydı. Bu çok büyük bir hataydı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I still have a little... | Hala biraz... Hala biraz... | 2 Broke Girls-1 | 2011 |