Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 344
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You hesitated in the box cause you were thinking. | Çıkışta tereddüt ettin çünkü düşünüyordun. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
When you think, you get scared, you hold back. | Düşününce korkarsın, adım atamazsın. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
It wasn't fear. | Korku değildi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
We get older, we think before we act. | İnsan yaşlandıkça, harekete geçmeden önce daha çok düşünüyor. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
But not in this line of work. | Ama bizim işimizde değil. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
You're not paid to think, | Sana düşünmen için değil... | 2 Secondes-1 | 1998 | |
you're paid to win. | ...kazanman için para ödüyoruz. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
You're wrong. | Yanılıyorsun. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I'm not too old, I wasn't scared. | Yaşlanmıyorum. Kormuyorum. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
It's time for you to retire. | Artık bırakma vaktin geldi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
You can finally take a break. | Artık bir ara vermelisin. Bir hayatın olsun. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I don't need a life. | Başka bir hayata ihtiyacım yok. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
This is my life. | Benim hayatım bu. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Lookie here... | Buradayız. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
our new recruit. Right on cue. | İşte çaylağımız. Tam üstüne geldi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Just like you 10 years ago. | Aynı senin 10 sene önceki halin. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Can I keep my bikes? | Bisikletlerimi alabilir miyim? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
You can keep one. | Sadece birini. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Brother! Sister! | Kardeşim! Abla! | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Seriously aerodynamic! | Süper aerodinamik! | 2 Secondes-1 | 1998 | |
We ever not been serious? It's happened, | Hiç ciddi olmadık mı? Olduk tabii. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
You don't mind? | Sence bir sakıncası var mı? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Not at all, it's great. | Kesinlikle yok. Bence harika. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
There's just one little thing... | Küçük bir sorun dışında... | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I'm seriously looking for a girlfriend. | Bir kız arkadaş arıyorum. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
That's cool. | Çok iyi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
It's just for now. | Sadece kısa bir süre. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Looking for a job? | Bir iş bakıyor musun? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
There may be one on campus. I'll ask. | Kampüste bir iş olabilir. Bir sorarım. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
What's that? | O nedir? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
A scientific way to win the lottery. | Lotoyu kazanmanın bilimsel bir yöntemi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Why's it scientific? | Nasıl bilimsel? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
All the probability combinations were generated by a computer, | Bütün olası kombinasyonlar tamamiyle rastgele olarak... | 2 Secondes-1 | 1998 | |
using a purely random sampling. | ...bilgisayar tarafından oluşturuldu. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
That eliminates the temptation to control your choice... | Bu, duygularının seçimlerini kontrol etmesini önlüyor. 1 | 2 Secondes-1 | 1998 | |
The only way to deal with chance. | Şansı kulllanmanın tek yolu... | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Most people invest emotions in to numbers, | Bir çok insan sayılara duygularıyla yatırım yapar. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
as if one number could be lucky. | Sanki bazı numaralar daha şanslı olacakmış gibi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
A lottery is pure chance, irrational, devoid of feelings. | Loto tamamen şanstır, irrasyonel, duygulardan yoksun. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
The less you involve human feelings, the better. | Duyguları ne kadar az katarsan, o kadar iyi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
How's Mom? | Annem nasıl? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Well, Mom... What? | Ee, annem... Ne? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Nothing. | Bir şey yok. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Hi, Mrs Blackburn. Is my mother around? | Merhaba, Bayan Blackburn. Annem buralarda mı? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
What's wrong? Don't ask me. | Nesi var? Bana sorma. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
She won't budge from it. No idea why. | Üzerinden inmiyor. Neden bilmiyorum. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
It must be the wheels. | Tekerlekleri olmalı. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Chips? | Cips? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Did you bring me any chips? | Bana cips getirdin mi? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Chips? I asked for chips. | Cips? Cips istemiştim. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
It's Laurie, Mom, your dugther. It's been a year. | Benim anne, Laurie, kızın. Bir yıl oldu. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I didn't know you wanted chips. | Cips istediğini bilmiyordum. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Want some chips, Mom? | Biraz cips ister misin, anne? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Want me to get you some? | Biraz getirmemi ister misin? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
She doesn't want chips, she had a good supper. | Hayır, cips istemiyor, iyi bir akşam yemeği yedi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Come sit with me, please. | Gel, yanıma otur, lütfen. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I'm just fine. I like it here. | Ben iyiyim. Burayı seviyorum. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Fun, huh? | Eğlenceli, ha? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
How are you? You look great. | Nasılsın? Çok iyi görünüyorsun. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I'm ok. | İyiyim. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
And you? | Ya sen? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I'm fine. | Ben de iyiyim. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
This feels good, huh? | İyi geldi, ha? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
When did you come back? | Ne zaman döndün? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Is it Christmas? | Noel'de mi? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I quit racing. | Yarışmayı bıraktım. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I'm back for good. Are you happy? | İyi bir sebeple geldim. Sevindin mi? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Are you happy? | Sevindin mi? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
No, Mom. Are you happy? | Hayır, sen anne, sevindin mi? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Stay with me, Mom. I'm here. | Artık buradayım anne. Benimle kal. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
What are you doing here? | Ne yapıyorsun burada? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
You gave me a heart attak. | Yüreğime indirdin. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Take it easy. | Sakin ol. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I can't find my sprocket. Have you seen an 11 tooth sprocket? | Dişlimi bulamıyorum. 11'li bir dişli gördün mü? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
What's a sprocket? A gear. | Ne dişlisi? Vites dişlisi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Know what? | Biliyor musun? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I think I turn girls off. | Sanırım kızları ben uzaklaştırıyorum. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I was explaining the inseparability of particles to one tonight... | Bu akşam birine parçacıkların ayrılmazlığını anlatıyordum. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Should've seen her look... | Suratını görmeliydin. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
like I'd stepped on her toe. | Sanki ayağına basmışım gibi. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
She took off. Later I saw her | Gitti tabii. Sonra onu... | 2 Secondes-1 | 1998 | |
laughing hysterically with some jerk | ...ağzında sigara çevirip duran birkaç zibidiyle... | 2 Secondes-1 | 1998 | |
who could flip a cigarette and catch it in his mouth. | ...isterik bir halde gülerken gördüm. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Given the choice, | Konusu açılmışken... | 2 Secondes-1 | 1998 | |
would you be interested in quantum correlations, | ...kuantum denklemleri ilgini çeker mi? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
or in learning how to catch cigarettes? | Ya da ağızda nasıl sigara çevrilebileceği? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Is it for a repair? 1 | Tamir için mi geldin? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
If not, leave the bike outside. | Değilse, bisikleti dışarıda bırakın. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
The parking lot's not for wheelchairs. | Park yeri tekerlekli sandalyeler için değil? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
You're hard to find. | Dükkanınızı bulmak çok zor. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
It's a miracle I did, and that you're already open. | Bulmam mucize oldu ve hala açıksınız. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Hey, you gonna start praying next? | Tamam, tamam, birazdan duaya mı başlayacaksın? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I need two things: a Shimano Hyperglide 3/32 chain... | İki parça arıyorum: biri Shimano Hyperglide 3/32 zincir... | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Campagnolo's better. | Campagnolo, daha iyidir. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Don't you carry Shimano? | Shimano'nuz yok mu? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Is that you? | Bu sen misin? | 2 Secondes-1 | 1998 | |
I'd also like an 11 tooth sprocket, 1st of 8, XTR. | Bir de 11'li dişli istiyorum, XTR, 8 dişlinin ilki. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
Shimano. | Shimano. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
No, just the 11 tooth sprocket. | Hayır bayım, sadece 11'li olanı. | 2 Secondes-1 | 1998 | |
No such thing. | Öyle bir şey yok. | 2 Secondes-1 | 1998 |