Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3647
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| discussing Lord of the Rings. | çok eğlenceli olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's not here right now. | O şu anda burada değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's a soldier overseas. | O yurtdışında bir asker. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You know, Tolkien was a soldier. | Bilirsin, Tolkien bir askerdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Really? Mm hmm. In World War I. | Gerçekten mi? Evet. I. Paylaşım Savaşı'nda. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And his son Christopher was in World War II. | Ve oğlu Christopher II. Paylaşım Savaşındaydı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Good salad. What did we do before quinoa? | İyi salata. Bize kinoadan önce ne yaptın? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And while he was writing Lord of the Rings, | ve o Yüzüklerin Efendisi'ni yazarken, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| he was sending excerpts to Christopher | Christopher'a alıntılar gönderiyordu | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to get his mind off the war. | aklını savaştan kurtarması için. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I do that too. | Onu ben de yaparım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You know, I'm not a writer, but I make videos for my mom. | Biliyor musun, ben bir yazar değilim, ama annem için video yaptım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Aw, I bet she loves getting them. | Ah, onları izlemeyi çok sever eminim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She did. | Severdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Did? | Severdi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They say she's dead. | Onlar onun öldüğünü söylüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's okay. She's not. | Sorun değil. Ölmedi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I know she's not. | Ölmedi biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You know what? I want to buy you that book. | Biliyor musun? Bu kitabı sana almak istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, no, no. I can't. | Oh, hayır, hayır. Kabul edemem. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sure you can. | Emin olabilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Excuse me a second. | Bana bir saniye izin ver. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, sorry. I don't know your name. | Oh, özür dilerim. Adınızı bilmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Julia. Uh, and you are? | Julia. Uh, ya sizin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Suzanne. Well, Suzanne, | Suzanne. Peki, Suzanne, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I come here almost every night | Buraya hemen hemen her gece | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to just browse and read, | sadece taramak ve okumak için gelirim, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| so if you ever want to discuss LOTR... | böyle tartışmalar yapabiliriz... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sorry. That's geek for Lord of the Rings. | Özür dilerim. Yani şu Yüzüklerin Efendisi delilerindenim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We're leaving soon, so... | Birazdan gidiyoruz, o yüzden... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hi, I'm Julia. | Merhaba, ben Julia. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ron. Her dad. Yeah, I figured. | Ron. Babasıyım. Evet, öyle düşünmüştüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm sorry, we just started talking, | Özür dilerim, biz birden konuşmaya başladık, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and you have a very bright daughter. | çok zeki bir kızınız var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I know. Thanks. | Biliyorum. Sağolun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Um, well, I'm... | Um, peki, ben... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I should get going. | Gitsem iyi olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bye, Suzanne. Enjoy the book. | Hoşçakal, Suzanne. Kitabın keyfini çıkar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Thanks. I will. It was nice to meet you, Ron. | Sağolun. Çıkaracağım. Sizinle tanışmak güzeldi, Ron. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She buy you that? Uh huh. | Sana o mu satın aldı? Uh huh. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's an LOTR fan, like Mom. | O bir LOTR fanı, annem gibi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It might help to talk about it. | Bu konuda konuşmak yardımcı olabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What just happened? | Az önce ne oldu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't know. There's a full tank. Maybe it's the water. | Bilmiyorum. Depo dolu. Belki de sudur. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Careful, it's hot. | Dikkat et, sıcak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Needs more than water? | Daha fazla su lazım mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You can't fix it? | Tamir edemedin mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, Aslam. We need a mechanic. | Yo, Aslam. Bir tamirciye ihtiyacımız var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| There are no mechanics in the middle of the desert. | Çölün ortasında tamirci olmaz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yes, I realize that. | Evet, bunun farkındayım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We'll have to walk. | Yürümek zorundayız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| There's a Bedouin village just 5 kilometers, maybe. | Bir Bedevi köyüne sadece 5 kilometre var, belki de yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We'll never get there before dark. | Asla karanlık basmadan oraya varamayız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We'll not stay here. There are bandits on this road. | Burada kalamayız. Bu yolda haydutlar var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yes, and we can't be on the road in the dark. | Evet, karanlıktada yolda olmamalıyız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's better that we stay here, we'll leave here at first light | Burada kalmamız daha iyi, ilk ışıkla birlikte gideriz, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and we'll get there before high sun. | ve güneş yükselmeden önce orda oluruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, we leave now. | Hayır, şimdi gidelim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I am the guide, and we do as I say. | Rehber benim ve ben ne dersem onu yaparız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Aslam, calm down. | Aslam, sakin ol. Bana ne yapacağımı söyleme. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Look, Aslam, I know you're upset about your uncle. | Bak, Aslam, Amcan için üzgün olduğunu biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So am I. But that does not... | Ben de öyle Ama bu değil... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bunun amcamla ilgisi yok. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Bu hayatta kalmakla ilgili. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Do you think you know me? | Beni tanıdığını mı sanıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you want me to cry, is that it? | Ağlamak istiyorum, öyle mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| To fall on the ground and sob like a baby | Yere kapanıp, bir bebek gibi ağlamak | American Odyssey-1 | 2015 | |
| because my uncle was killed and my father was killed? | çünkü amcam öldürüldü, babam öldürüldü öyle mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And because you know my language | Çünkü dilimi biliyorsun, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and because you're reading about my country in books, | Çünkü ülkem hakkındaki kitapları okuyorsun, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| that you can come here and talk to me about my life? | Buraya gelip benim hayatımı benimle mi konuşmak istiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Don't talk to me. | Benimle konuşma. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, hey, hey, hey, hey. It's okay. | Hey, hey, hey, hey, hey. Tamam. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's okay. We'll walk. | Tamam. Yürüyeceğiz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Come on, let's go. | Babam korkunç bir ölümle cebelleşiyordu, Hadi, gidelim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bamako polisi Shakir Khan cinayetini araştırıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Bir Amerikan paramiliter örgütü olduğuna inanılan kişileri arıyorlar. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Bu iyi değil. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Don't move. Don't move. | Hareket etme. Hareket etme. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm injured. You're Osela. | Yaralandım. Sen Osela'sın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need medical assistance... Don't move. | Tıbbi yardıma ihtiyacım var... Hareket etme. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need... | Ben... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Did you come for me or her? | Benim ya da onun için mi geldin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Answer me. Was it me or her? | Cevap ver bana. Bana mı ona mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Harrison. Yeah, I'm at Anna's. | Harrison. Evet, Anna'nın evindeyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She said you broke up. | Ayrıldığınızı söyledi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Uh... are you okay? I tried you at your mom's. | Uh... iyi misin? Annenin evindeyken seni aradım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're not there. | Sen orada değildin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where are you? I I need to talk to you. | Neredesin? Seninle konuşmaya ihtiyacım var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Uh, never mind. I'll... I'll find you. | Neyse, boşver. Ben... ben seni bulurum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And now let's go to Anika | Şimdi Anika'ya bağlanıyoruz | American Odyssey-1 | 2015 | |
| with more on that story. Anika? | bu konuyla ilgili daha geniş bilgi var mı Anika? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yusuf Qasim, reportedly killed | Yusuf Qasim, bildirildiğine göre, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| in a drone attack in Pakistan in 2010. | 2010 yılında Pakistan'da İHA saldırısında öldürüldü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But an anonymous tip led authorities | Ama isimsiz bir ihbar yetkililere ulaştı | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to a Brooklyn apartment | Brooklyn'de bir apartmanda | American Odyssey-1 | 2015 | |
| where Yusuf Qasim has apparently been hiding | görünüşü göre Yusuf Qasim'ın olduğu | American Odyssey-1 | 2015 | |
| in plain sight under an assumed name. | başka bir isimle gözönünde oldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Qasim managed to evade capture, | Qasim yakalanmadan kaçmayı başardı | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but police and federal agents have cordoned off the city | ama polis ve federal ajanlar şehri kordon altına aldı | American Odyssey-1 | 2015 |