Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3649
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
if what we... if what we had meant anything at all, | bir anlamı varsa... yani senin için onlar bir şey ifade ediyorsa, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
you'll do this for me. | bunu benim için yaparsın. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Now who's manipulating who? | Şimdi kim kimi yönlendiriyor? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Are you forgetting about that photo of you with Yusuf? | Sen Yusuf'la olan bu fotoğrafı unuttun mu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
If you don't engage with Baker, | Eğer Baker ile görüşmezsen, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
he'll use it to torpedo your campaign. | o bununla kampanyanı gümletecek. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Buy us time... to find Yusuf. | Bize Yusuf'u bulmak ve satın almak için zaman lazım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Without him, we have nothing. | O olmadan, hiçbir şeyimiz yok. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You can do that. At least do that. | Bunu yapabilirsin. En azından bunu yap. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And for whatever it's worth, I am loyal to you. | Ve durum ne kadar kötü olursa olsun, ben sana sadık olacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And I would never hurt you. | Sana asla zarar vermem. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What is your name? Harrison Walters. | Adın ne? Harrison Walters. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
As salaam alaiku. | Es selamun aleykum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Alaikum as salaam. | Aleykum es selam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Does anyone know you're here? | Kimse burada olduğunu biliyor mu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I didn't... I didn't tell anyone. | Ben... kimseye söylemedim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Our friend has said kind things about your father. | Arkadaşımız babanla ilgili bir şeyler söyledi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Y You mean Yusuf, right? | Sen Yusuf dedin, doğru mu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So what is your plan? | Senin planın ne? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
How can you be of help to us? | Bize nasıI yardımcı olabilirsin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
By finishing what my father was writing. | Babam yazdıklarını bitirmek üzereydi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And you work for the New York Times, the Washington Post? | New York Times'a mı, Washington Post'a mı çalışıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Bu çok aptalca. Buna değmez. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Yusuf da bunu istiyor... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Bu çocuğa güveniyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Ne yapabilirim? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
İyi olur. İnşallah. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
I can do this. I will do this. 1 | Bunu yapabilirim. Bunu yapacağım. 1 | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Wait outside the barbershop there... | Dışarda berber dükkanında bekle... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
3:00 p.m., be prompt. | Öğleden sonra 3:00'te, acele et. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Allah Hafiz. | Allah esirgesin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So the Fellowship reaches the exit to this place called Moria, | Kardeşlik, büyük bir yangınla iblisler | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
where these massive fire demons are created | tarafından oluşturulan Moria denilen bu yere | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
by the first Evil Lord, you know, before Sauron. | Karanlıkların Efendisi Sauron'dan önce ulaşır, bilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And then there's also this book called The Silmarillion. | Sonra bu kitapta Silmarillion denilen bir yer var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
A tale within a tale. | Masal içinde masal. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yeah. Tolkien is so boss. | Evet. Tolkien bu yüzden otorite. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Thanks, you know, for buying me the book. | Teşekkür ederim, bana bu kitabı aldığın için. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It made me happy too. | Beni de mutlu etti. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, I should probably go. | Eh, gitsem iyi olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Oh, I got you something. | Oh, senin için bir şeyim var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You know, if something's bothering you, | Eğer canını sıkan bir şey varsa, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I might be able to help. | yardım edebilirim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You know, I want to help. | Yardım etmek istiyorum, biliyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's my mom's ring. | Annemin yüzüğü. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's not hers. I know it. | Onunki değil. Bunu biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What makes you say that? | Sana bunu söyleten ne? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's got the right date... | Doğru tarihi yazıyor... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
you know, which is the wrong date. | oysa yanlış tarih olmalıydı, biliyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's obvious, but my dad won't see it. | Apaçık ortada, ama babam bunu görmüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
He keeps saying there's probably an explanation. | Muhtemelen bir açıklaması vardır deyip duruyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And I'm like, "Yeah, duh, they're lying." | Ve benim gibi, "Evet, yaa, onlar yalan söylüyorlar" diyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I don't know. He treats me like I'm crazy. | Bilmiyorum. Delirmişim gibi davranıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What do you think? | Sence de öyle miyim? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I think you'll know the truth when you feel it... | Sanırım gerçeği ancak... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
in here. | burada hissettiğin zaman anlarsın. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And until you do, you don't know the truth. | Ve bunu yapana kadar, gerçeği bilemezsin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Think so? I do. | Öyle değil mi? Yapacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And so does every person who ever wrote a book. | Hiç kitap yazmayanlar böyle söyler. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
For me? Mm hmm. | Bana mı? Mm hmm. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
All right, so what's happened? | Pekala, ne oldu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You wouldn't be here unless something had happened. | Bir şey olmasa gelmezdin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Where are we going? | Nereye gidiyoruz? Bu yol, eve gider. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Luc? | Luc? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Luc? All right, stop the truck, now! | Luc? Tamam, aracı durdur, şimdi! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Surprise. He came to my house. | Sürpriz. Benim evime geldi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
The son of a bitch came to my house. | Orospu çocuğu benim evime geldi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So you killed him and brought him here? | Onu öldürdün ve buraya mı getirdin, yani? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
He's not dead. | Ölmedi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
They showed up, as you said they would. | Aynen senin gibi, ölmedi ama öyle görünüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It wasn't enough they had to kill Serena, | Serena'yı öldürdükleri yetmedi, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
now they're trying to kill me? | şimdi de beni öldürmeye mi çalışıyorlar? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Well, that's not gonna happen. I will not let it. | Eh, böyle bir şey olmayacak. Buna izin vermeyeceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, that's right, you son of a bitch. | Evet, bu doğru, seni orospu çocuğu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Now I get to decide who lives and who dies. | Şimdi kim ölecek kim yaşayacak ben karar vereceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
How long have you had him? | Ne zamandır onunlasın? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Three hours, four maybe. | Üç, belki de dört saattir. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
A tracker? Oselas wear trackers. | Bir iz sürücü mü? Oselalar üzerlerinde iz sürücü taşırlar. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Let me see it. | Bir bakayım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Why? Curious. | Neden? Meraktan. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So what now, genius? | Şimdi ne olacak, dahi? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You brought him here. | Onu buraya sen getirdin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
The man needs serious medical attention. | Adamın ciddi tıbbi yardıma ihtiyacı var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What, you want to save him? | Ne, onu kurtarmak mı istiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What's your plan? We sit here and watch him die? | Planın nedir? Burada oturup ölmesini mi seyredeceğiz? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No. We'll go to my house in Timbuktu. | Hayır. Timbuktu'daki evime gidelim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I have supplies there. | Orda malzemem var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We go to his house in Timbuktu. | Timbuktu'ya onun evine gidiyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I will guard him. | Onun yanında duracağım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, Aslam, that's not a good idea. | Hayır, Aslam, bu iyi bir fikir değil. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's good. I will watch him. | İyi olur. Onu gözleyeceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
He so much as blinks, | O dokuz canlı biri, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
bang on that window, and you get my attention. | dikkatim sende ve penceredeki tıkırtı da olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You hear me? If he blinks. Okay. | Beni duyuyor musun? Ya o canlanırsa. Tamam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hey. Where's Mom? | Hey. Annen nerde? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What's up, kiddo? | O zaman konuşabiliriz. Kulağa güzel geliyor. Güzel, harika. Görüşürüz. N'aber, ufaklık? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
When are we coming home? | Ne zaman eve döneceğiz? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Mom won't tell me. | Annem bana söylemiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She says she's fine, but I hear crying at night. | İyi olduğunu söylüyor, ama gece ağladığını duydum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And I don't even know why we left. | Ve hatta neden ayrıIdığınızı bilmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |