Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3667
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Luc, there's Aslam. | Luc, Aslam orda. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He looks fine. | İyi görünüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Cute girl. He's more than fine. | Şirin kız. İyi biri. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who is that girl? | Şu kız kim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Does it matter? | Bir önemi var mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Arkadaşım benim Amerika'ya gitmemi istiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Amerika'mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Tom Cruise'la tanışmaya mı gidiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Gitmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| İyi bir seçim. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Burda senin için daha iyi şeyler var. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Bana elini göster. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Neden? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Sadece göster. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Kötü değil. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Benimle gel. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Look, I know what you're thinking. | Bak, ne düşündüğünü biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You created a fantasy | Sen Amerika'da onun hayatının nasıl olacağına ilişkin bir fantezi yarattın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's a lie. | Bu bir yalan. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All this hell that you just escaped, | Sen bu cehennemden kaçtıktan sonra, evine döndüğün anda her şey tekrar baştan başlayacaktır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They will attack you any way they can. | Ellerinden geleni yapacaklardır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If they can't kill you, | Eğer seni öldüremezlerse, yok etmek için başka bir yol bulacaklardır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And your family. | Ve ailen. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your future, it's a very complicated thing. | Neden bizi takip ediyorlar? Geleceğin, çok karmaşık bir şey. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, ne yapıyorsunuz? Şimdi dans zamanı. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Ah, not now. | Ah, şimdi olmaz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If I have to, you have to. | Eğer sen istersen, bende isterim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Come on. I don't... | Hadi. Olmaz... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't really feel like dancing. | Gerçekten dans edecek gibi hissetmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What did Julia say? | Julia ne dedi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Can I see her again? | Onu tekrar görebilir miyim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm sorry, Dolly. | Üzgünüm, Dolly. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She didn't show. | O gelmedi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Look, I got a hot chocolate. | Bak, sıcak çikolata aldım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maybe she was running late. | Belki de geç oldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I waited for her. | Onu bekledim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| For how long? | Ne kadar? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Over an hour. | Bir saatten fazla. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why would she do that? | Neden böyle bir şey yaptılar? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why do they do that? | Neden yaptılar bunu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why do they lie? | Neden yalan söylüyorlar? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who are we talking about? | Kimden söz ediyoruz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why would she leave for stupid Africa on some stupid mission | Neden aptal Ordusu ve aptal Albay Glen'inin aptal görevi için aptal Afrika'ya gitti? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why would... Why wouldn't she stay with us? | Neden... Neden o bizimle kalmadı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, Dolly. | Oh, Dolly. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She promised. | Söz verdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She said she'd be back in a couple of weeks. | Bir kaç hafta sonra döneceğini söyledi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She said... she promised. | O... söz dedi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Dolly, your mother would never choose to leave you. | Dolly, annen asla seni terk etmeyi istemedi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If there was any way for her to come back, she would. | Eğer o geri gelmek için herhangi bir yol bulsa, gelirdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She would be here. | Burada olurdu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| With us. | Bizimle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| There is no way. | Yol diye bir şey yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's not coming back, is she? | Bir daha geri dönmeyecek, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She isn't. | Gelmeyecek. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| There are very few people in the world like you, you know? | Dünyada senin gibi çok az insan var, biliyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I just want to be a good example for my daughter. | Ben sadece kızım için iyi bir örnek olmak istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You know, so she grows up strong | Biliyor musun, o sıkı büyüyüp, iyi bir hayatı olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm sure that she's extraordinary too. | Ben onun çok sıradışı olduğuna eminim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She is. | Öyledir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I think I'll just walk a little bit more. | Biraz daha yürüyeceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Good night, Luc. | İyi geceler, Luc. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Good night, Odelle. | İyi geceler, Odelle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Harrison Walters to see Peter Decker at Simons Wachtel. | Harrison Walters, Simons Wachtel'den Peter Decker'i görmeliyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I 'm sorry. Do you have an appointment? | Özür dilerim. Bir randevunuz var mıydı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's okay, I'm with the press. | Tamam, ben basındanım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Mr. Decker needs to respond | Mr. Decker'in yolsuzluk ve cinayetlerle ilgili iddialara yanıt vermesi gerekiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Mr. Decker doesn't work here anymore, | Mr. Decker artık burada çalışmıyor, sesinizi alçaltmalısınız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I got this, Kate. Come with me. | Ben varım, Kate. Benimle gelin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Get your hands off me. | Çek ellerini üstümden. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All right, all right. Let me make it simple. | Tamam, tamam. Bana göre basit. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm a colleague of Peter's. | Peter'in meslektaşıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You can take this outside with me, | Ya benimle birlikte dışarı çıkarsın ya da güvenlikle seni başbaşa bırakayım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Huh? What's it gonna be? | Ha? Söyle bakalım? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why isn't Decker returning my calls? | Decker neden aramalarıma cevap vermiyor? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maybe he doesn't want to talk to you. | Belki de seninle konuşmak istemiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I guarantee he does. | Ona garanti ederim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your client SOC is behind all of it. | Müşterisi SOC her şeyin arkasında. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you have his home address? | Sizde ev adresi var mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, I do, but I'm not gonna give it to you. | Evet, var, ama onu sana vermeyeceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Fine. All right, you tell him I'm writing a story on SOC, | İyi. Tamam, ona SOC hakkında bir yazı yazdığımı söyle, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| their connection to murder, to Osela. | onların Osela ve cinayetlerle bağlantısı hakkında. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's just as guilty as the rest of them. | O da diğerleri kadar suçlu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're that Walters kid. | Walters sen daha çocuksun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter mentioned you. | Peter senden söz etmişti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And if you weren't such an idiot, | Böyle bir salak olmasaydın, sen onun haftalardır SOC'u ortaya çıkarmaya çalıştığını bilirdin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's why he's not here. | O burada değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He got fired. | Kovuldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Not every guy in a suit's a jerk. | Takım elbiseli her adam pislik değildir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Please tell me you found something. | Lütfen, bir şey bulduğunu söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| S sort of. Depends. | Bir çeşit. Bağlantı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you know if Ruby has a key generator? | Ruby'nin önemli bir kaynağı olup olmadığını biliyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I hacked into Banks' computer. | Banks'in bilgisayarını hackledim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I found an IP address | İsviçre merkezli şifreli bir e posta hizmeti sunan bir IP adresi buldum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| When that company gives you an account, | Bu şirket sana bir hesap verdiğinde, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| they also give you a key generator, | bir de key gen veriyor, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| a a way to randomly change your password every 15 minutes. | bu yolla her on beş dakikada bir şifren rastgele değişiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Does... does Ruby have one of those? | Onlardan... bir tanesi Ruby'de var mıydı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Uh, I don't know. | Uh, bilmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What do the... What does it look like? | O... neye benziyor? | American Odyssey-1 | 2015 |