Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4323

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
Yeah, thanks, Joe. At least you're here now, eh?	Sağ ol, Joe. En azından şimdi bizimlesin.	Another Year-1	2010
What did you say your name was? Katie.	Adın ne demiştin? Katie.	Another Year-1	2010
Well, the good news is, Mary, I've made a cake in your honour.	İyi haberimiz şu ki, Mary bu pastayı senin şerefine yaptım.	Another Year-1	2010
Oh, thanks, Gerri.	Teşekkürler, Gerri.	Another Year-1	2010
She knew you were coming, so she baked a cake!	Geleceğini bildiği için sana pasta yaptı.	Another Year-1	2010
Don't forget to give me the recipe. No, I won't forget, Katie.	Tarifini vermeyi unutma. Unutmam, Katie.	Another Year-1	2010
You haven't tasted it yet. Oh, it smells nice.	Hâlâ bakmadın tadına. Çok güzel kokuyor.	Another Year-1	2010
Yeah, I wouldn't mind having the recipe for that. I've never baked a cake before.	Ben de alabilirim tarifini. Daha önce hiç pasta yapmadım.	Another Year-1	2010
Of course you can. You can have a cake off!	Tabii ki veririm. Pasta şov yapabilirsin.	Another Year-1	2010
Oh, I don't think so. I tried making a fruit cake once.	Hiç sanmıyorum. Bir keresinde meyveli pasta yapmayı denemiştim.	Another Year-1	2010
Everything sank to the bottom. It was horrible.	Meyveler dibine çöktü. Korkunçtu.	Another Year-1	2010
You're a good cook.	İyi bir aşçısın.	Another Year-1	2010
What about these two, then, Mary? Such a surprise.	Şu ikisine ne diyorsun, Mary? Büyük sürpriz.	Another Year-1	2010
This monster hid this young lady behind the sitting room door.	Bu canavar, bu genç hanımefendiyi oturma odasına saklamış.	Another Year-1	2010
Made me jump. I nearly gave poor Tom a heart attack.	Yüreğimi ağzıma getirdi.	Another Year-1	2010
She passed the test.	Testi geçti.	Another Year-1	2010
Surprised you passed the test. I'd have got rid of you on the spot.	Sana rağmen geçti. Ben olsam oracıkta bırakırdım seni.	Another Year-1	2010
A terrible way to treat someone.	Böyle şeyler yapmamalısınız.	Another Year-1	2010
My big secret. Oh, thanks very much.	Büyük sırrım. Çok teşekkürler.	Another Year-1	2010
It's obviously serious.	Belli ki ciddiler.	Another Year-1	2010
Still, it's been really good to meet you both, though, and we had a lovely lunch.	İkinizle de tanıştığıma çok sevindim birlikte çok hoş bir yemek yedik.	Another Year-1	2010
You didn't say you were having lunch.	Yemek yiyeceğinizi söylememiştiniz.	Another Year-1	2010
We have lunch every day. I know you have lunch every day, Joe.	Her gün yemek yeriz. Her gün yemek yediğinizi biliyorum, Joe.	Another Year-1	2010
Bread and cheese.	Peynir, ekmek.	Another Year-1	2010
Nothing special. I thought it was special.	Özel bir şey değildi. Ben özel olduğunu sanıyordum.	Another Year-1	2010
We had some tomatoes from Tom and Gerri's allotment. Have you tasted them?	Tom ve Gerri'nin bahçesinden domates aldık. Tadına baktın mı hiç?	Another Year-1	2010
Loads of times. Gerri's always giving me stuff, aren't you, Gerri?	Çok baktım. Gerri, topladıklarından hep verir bana, değil mi, Gerri?	Another Year-1	2010
I'll give you some to take home, Mary. Oh, great.	Eve götürmen için biraz veririm, Mary. Harika.	Another Year-1	2010
Oh, yeah, I can take them on the tube.	Tabi, metroyla giderken götürürüm.	Another Year-1	2010
So, what is it you do, then, Jackie?	Sen ne iş yapıyorsun, Jackie?	Another Year-1	2010
Katie. Don't worry. An occupational therapist.	Katie. Sorun değil.	Another Year-1	2010
She looks after stroke victims and the elderly.	Felç geçirenlere ve yaşlılara bakıyor.	Another Year-1	2010
And... I grew up just down the road from you, in Croydon.	Ben de senin yakınlarında büyüdüm, Croydon'da.	Another Year-1	2010
I only went to college in Croydon. Oh, right. Which college?	Croydon'da sadece üniversiteye gittim. Tabii ya. Hangi üniversiteye?	Another Year-1	2010
Croydon College.	Croydon Üniversitesi'ne.	Another Year-1	2010
The aptly named.	İsmi ile müsemma.	Another Year-1	2010
So which course did you do? Secretarial?	Hangi bölümde okudun? Sekreterlik mi?	Another Year-1	2010
What makes you think I'm a secretary?	Sana, sekreter olduğumu düşündüren nedir?	Another Year-1	2010
Well, you are, aren't you?	Ama sekretersin, değil mi?	Another Year-1	2010
Gerri said... Yes.	Gerri söyledi... Evet.	Another Year-1	2010
I got my diploma. I look after the doctors.	Mezun oldum. Doktorlara yardım ediyorum.	Another Year-1	2010
Oh, brilliant.	Harika.	Another Year-1	2010
So have you two worked together for a long time?	Uzun süredir mi birlikte çalışıyorsunuz?	Another Year-1	2010
Ooh, about 20 years, haven't we, Mary?	Yaklaşık 20 yıldır, değil mi, Mary?	Another Year-1	2010
Mary's known Joe since he was ten. No way!	Mary, Joe'yu 10 yaşından beri tanır. Hadi canım.	Another Year-1	2010
I bet you've got some embarrassing stories.	Ne utanç verici hikayelerin vardır.	Another Year-1	2010
I've got some really nice stories, actually.	Aslına bakarsan çok güzel hikayelerim var.	Another Year-1	2010
Joe and I have shared some really special moments, haven't we?	Joe ile paylaştığımız çok özel anlarımız oldu, değil mi?	Another Year-1	2010
Yes, Mary. It'll just have to be our secret, won't it?	Doğru, Mary. Aramızda sır olarak kalacak, değil mi?	Another Year-1	2010
She's almost like an auntie to him.	Joe'nun teyzesi gibidir.	Another Year-1	2010
I wouldn't say that.	Öyle demeyin.	Another Year-1	2010
Well, we think of you as his auntie.	Ama biz seni, teyzesi olarak görüyoruz.	Another Year-1	2010
Auntie Mary.	Mary Teyze.	Another Year-1	2010
I think that's really sweet.	Bence çok tatlı.	Another Year-1	2010
Right. Who wants some cake? Yes, please.	Kim pasta ister? Ben alırım.	Another Year-1	2010
Thanks, Joe.	Teşekkürler, Joe.	Another Year-1	2010
Thanks, Mum.	Teşekkürler, anne.	Another Year-1	2010
It must be really boring looking after old people.	Yaşlılara bakmak çok sıkıcı olmalı.	Another Year-1	2010
No, I love it.	Hayır, hoşuma gidiyor.	Another Year-1	2010
You get to know them really well and, well...	Onları daha iyi tanıyabiliyorum hem...	Another Year-1	2010
...we're all going to be old, one day, aren't we?	...bir gün hepimiz yaşlanacağız, değil mi?	Another Year-1	2010
Touch wood.	Tahtaya vuralım da.	Another Year-1	2010
Some of us already are.	Bazılarımız çoktan yaşlandı.	Another Year-1	2010
We look after old people, don't we, Gerri?	Biz de yaşlılara bakıyoruz, değil mi, Gerri?	Another Year-1	2010
No, not in the same way.	Aynı şekilde değil.	Another Year-1	2010
Amazing cake.	Pasta harika.	Another Year-1	2010
Thank you, Katie.	Teşekkür ederim, Katie.	Another Year-1	2010
Right.	Peki. Bakalım bir daha ne zaman görüşeceğiz.	Another Year-1	2010
Soon. Hopefully. And you'll never know when.	Yakında, umarım. Ama ne zaman olacağını tahmin edemezsiniz.	Another Year-1	2010
Probably find you hiding in the shed. Or lurking in the bathroom.	Kulübeye falan saklanmış olursun herhalde. Ya da banyoya gizlenmiş olabilirim.	Another Year-1	2010
Or down the toilet. Oh, nice!	Veya tuvalete. Çok güzel.	Another Year-1	2010
You must come to supper. Yes, please.	Mutlaka yemeğe de gel. Evet, lütfen.	Another Year-1	2010
I hear you're both excellent cooks. No pressure.	Duyduğuma göre ikinizin de aşçılığı muhteşemmiş. Baskı yapmıyorum.	Another Year-1	2010
Tom makes a mean curry. Oh, I love curry.	Tom'un Hint yemekleri fena değildir. Hint yemeğine bayılırım.	Another Year-1	2010
Well, there's been no litigation to date. I'll take my chances, then.	Bugüne kadar davalık olmadım. O zaman şansımı denerim.	Another Year-1	2010
I'll speak to you later. Bye.	Sonra görüşürüz. Güle güle.	Another Year-1	2010
See you, boy. Bye bye. Take care.	Görüşürüz, evlat. Hoşça kal. Kendine iyi bak.	Another Year-1	2010
Thank you so much. Thank you for the flowers.	Çok teşekkür ederim. Çiçek için teşekkürler.	Another Year-1	2010
A pleasure. Lovely to meet you. You, too.	Zevkti. Tanıştığıma çok sevindim. Ben de.	Another Year-1	2010
Bye, Mary. Really nice to meet you.	Hoşça kal, Mary. Tanıştığıma çok memnun oldum.	Another Year-1	2010
Hope you get your car sorted out.	Umarım arabanı tamir ettirirsin.	Another Year-1	2010
Bye, Katie. Bye.	Güle güle, Katie. Hoşça kalın.	Another Year-1	2010
Bye. See you soon.	Güle güle. Görüşürüz.	Another Year-1	2010
Yeah. Safe journey. Bye. Bye.	İyi yolculuklar. Güle güle.	Another Year-1	2010
How about that, then?	Ne diyorsunuz?	Another Year-1	2010
That's a turn up for the books. You're not kidding.	Büyük sürpriz oldu. Katılıyorum.	Another Year-1	2010
Excuse me, I've got a bit of work to do. All right.	İzninizle, benim biraz işim var. Peki.	Another Year-1	2010
I was going to bring you some flowers, Gerri. I just couldn't find anywhere open.	Ben de çiçek getirecektim, Gerri. Ama açık dükkan bulamadım.	Another Year-1	2010
Gerri?	Gerri?	Another Year-1	2010
What do you think of her? She's lovely, isn't she?	Sence nasıl birisi? Tatlıydı, değil mi?	Another Year-1	2010
Well, I don't know.	Bilemiyorum.	Another Year-1	2010
Joe likes her.	Joe beğeniyor.	Another Year-1	2010
Yeah, but, you know.	Evet ama anlarsın ya.	Another Year-1	2010
They seem to connect.	Anlaşıyor gibiler.	Another Year-1	2010
Well, he's only young, isn't he?	Ama Joe daha genç, değil mi?	Another Year-1	2010
He's 30 years old, Mary.	30 yaşında, Mary.	Another Year-1	2010
No, but what I mean is, he doesn't want to rush into anything.	Hayır, demek istediğim acele etmesine gerek yok.	Another Year-1	2010
He's only known her for five minutes.	Daha beş dakikadır tanışıyorlar.	Another Year-1	2010
I think Joe knows what he's doing, actually.	Bence Joe, ne yaptığının farkındadır.	Another Year-1	2010
Well, I hope so.	Umarım öyledir.	Another Year-1	2010