Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4668
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| but he shouldn't. | ...fakat o silmemeli. O silemez. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He should be sending them all over the Internet. | Resimleri internete koymalıydı. İnternete vermiş olabilir. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I should be on the front page of Media Takeout. | Medyada ilk sayfada olmalıydım. Media Takeout'un ana sayfasına çıkmış olabilirim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Gigi, what's up with the gear? | Gigi, bu donanım ne için? Gigi, niye böyle giyindin? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Oh, I just came from boxing class. | Boks dersinden geliyorum. Boks dersinden geliyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I'm trying to work off my aggression | Yarın onu görmeden önce... Bu gece onunla görüşmeden önce... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| before I see him again tonight, | ...saldırganlığım üzerinde çalışıyorum. ...stresimi atıyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| because this time, | Çünkü bu sefer,... Çünkü bu kez... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I'm gonna make him beg me to send him pictures, | ...fotoğraflarımı yollamam için onu yalvartıp,... ...gönderdiğim resimler için onu bana yalvartacağım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and then I'm gonna dump him. | ...sonra da onu yere sereceğim. Sonra da onu terk edeceğim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I see. | Anlıyorum. Anladım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Well, that'll teach him | Bu ona,... Bu da ona silmek istediğin... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| to delete inappropriate pictures of you | ...uygunsuz fotoğraflarını silmeyi gösterir. ...müstehcen resimlerini... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| that you wanted to delete anyway. | Ne kadar silmek istesen de. ...ona sildirmene yarayacak. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I knew you'd understand. | Anlayacağını biliyordum. Anlayacağını biliyordum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Did you drive like that? | Arabayı bu şekilde mi kullandın? Arabayı bu hâlde mi kullandın? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Can you help me? | Yardım edebilir misin? Bana yardım eder misin? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Gigi. What? | Gigi. Ne? Gigi. Ne? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| There's no peripheral vision. | Kenarlarda görüş alanın yok. Bu şekilde ne sağını ne solunu görebilirsin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You can't even see. | Göremeyebilirsin. Hatta hiçbir şey görmezsin. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Well, I didn't have to see all that much. | Her tarafı görmeme gerek yoktu. Pek bir şey görmem gerekmiyordu. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| It was just a straight line, then I had to turn, | Sadece önümü görüyor, dönüyor,... Dümdüz gittim, sonra döndüm ve... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and then another straight line. | ...başka bir açıdan görüyorum. ...yine dümdüz devam. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Then I did a u turn. | Daha sonra u dönüşü yaptım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Bring it in. | Topu atın. Toplanın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What makes the grass grow? | Çimleri ne büyütür? Çimenleri büyüten nedir? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Chalk makes the grass grow. | Çimleri tebeşir büyütür. Çimenleri tebeşir büyütür. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Defensive football drills. | Defansif ragbi antrenmanı. Defansif egzersizler yapıyorum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Soccer players wouldn't know anything about it. | Futbol oyuncuları bunu bilmez. Futbolcular böyle şeylerden anlamaz. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What are you doing here? | Sen ne yapıyorsun burada? Burada ne arıyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Somebody had to bring the snacks. | Birisinin atıştırmalık bir şeyler getirmesi gerekirdi. Atıştırmalıkları biri getirmeliydi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Plus, I need to be here to make sure everything is fair | Ayrıca, her şeyin adil ve... Ayrıca, her şeyin adil olması... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| and that nobody has anything to complain about, | ...ve ne olursa olsun... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| no matter what happens. | ...mızıkçılık çıkaran olmaması için geldim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Orange slice? | Portakal dilimi? Dilimlenmiş portakal? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You ready? | Hazır mısın? Hazır mısın? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I was born ready. | Doğuştan hazırım. Ben her şeye hazır doğmuşum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I wasn't ready. | Hazır değildim. Hazır değildim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Now I'm ready. | Şimdi hazırım. Şimdi hazırım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You know what? | Biliyor musun? Ne var biliyor musun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You'd better enjoy that one, | Bu attığının keyfini çıkarsan iyi edersin. Bunun tadını çıkarsan iyi olur. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| 'cause that's gonna be the last one you get. | Çünkü bu attığın son gol olacak. Çünkü başka gol atamayacaksın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Look, Gigi. | Bak, Gigi. Baksana, Gigi. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Lindsey has 69 friends on here. | Lindsey' in 692 arkadaşı var. Lindsey'in 69 tane arkadaşı var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Wow. Bang! | Vay canına. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Look, she's taken a quiz: | Bir test yanıtlamış. Bak, bir soru koymuş. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| "Who is your biracial boyfriend?" | "Erkek arkadaşın kim?" "Çift uyruklu erkek arkadaşın kim?" | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And she's joined another group. | Başka bir gruba daha girmiş. Bir gruba daha katıldı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| "Did you know Megan Fox has club thumbs?" | "Megan Fox' un beceriksiz olduğunu biliyor muydunuz?" "Megan Fox'un baş parmaklarının çok uzun olduğunu biliyor muydunuz?" | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What is up with her and Megan Fox? | Megan Fox' la ne sorunu var? Bu kızın Megan Fox'la alıp veremediği nedir? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Oh, look, she's been poked 67 times. | Bak, 67 kere dürtmüşler. Bak, 67 kez dürtülmüş. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And Jeremy commented on her post, | Jeremy duvarına yorum yazmış;... Jeremy mesajına yorum yaptı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| "am thinking about going all the way this week." | ..."Bu hafta ilişkiye girmeyi düşünüyorum" "Bu hafta, sonuna kadar gitmeye kararlıyım." | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What do you think that means? | Sence ne demek bu? Sence bunun anlamı nedir? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I think it means what it's always meant. | Bence ilk aklımıza gelen gelen şeyi kastediyor. Sanırım hep aynı söylenen şeyi söylüyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Sex? No way. | Seks? Olamaz. Seks mi? Mümkün değil. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Mm mm, not my Lindsey. | Benim Lindsey' im olamaz. Benim Lindsey'im yapmaz. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| That could mean any number of things. | Bu başka bir şeyi ifade edebilir. Sayısal bir şeyleri kastediyor olmalı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What is going on out there? | Dışarıda neler oluyor öyle? Dışarıda ne oluyor? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Soccer shoot out. | Futbol şut atışı. Şut çekişiyorlar. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Oh, soccer players. | Futbol oyuncuları. Oh, futbolcular. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| So athletic. | Çok atletik. Çok atletik oluyorlar. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What do you mean, it could mean any number of things? | Başka bir şey olabilir derken neyi kast ediyorsun? Sayısal bir şeyler derken ne olabilir ki? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Well, you need to have a talk with your daughter. | Kızınla konuşman gerek. Kızınla konuşmalısın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| And while you're on the subject, | Madem bu konuyu açacaksın,... Konuyu açtığında... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| make sure you tell her never to send a guy | ...bir adama çıplak fotoğraflarını yollamayacağından emin ol. ...çıplak resimlerini... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| naked cell phone pictures. | ...kimseye göndermediğinden emin ol. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| How'd the game go? | Oyun nasıl geçti? Nasıl geçti? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| It was great. | Harikaydı. Harikaydı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I beat him 10 to 1. | 10' a 1 yendim. 10'a 1 yendim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| He did better than I thought, though. | Yine de düşündüğümden daha iyiydi. Düşündüğümden de iyi çıktı. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Well, why don't you go upstairs and get cleaned up? | Neden yukarı çıkıp temizlenmiyorsun? Niye yukarı çıkıp temizlenmiyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I didn't even break a sweat. | Terlemedim bile. Hiç terlemedim bile. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Go. | Git. Yürü. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Fine. | Peki. Tamam. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Nick, I need to talk to you about Lindsey. | Nick, seninle Lindsey hakkında konuşmalıyım. Nick, seninle Lindsey hakkında bir şey konuşacağım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Can we do it sitting down? | Bunu oturarak yapabilir miyiz? Otursam da öyle konuşsak olur mu? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Okay, so Lindsey is thinking about having sex. | Tamam, Lindsey seks yapmayı düşünüyor. Pekâlâ, Lindsey seks yapmayı düşünüyor. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I saw it on her web page. | Profil sayfasında gördüm. İnternet sayfasında gördüm. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| See? I told you spying on her would lead to trouble. | Gördün mü? Sana onu gözetlemenin iyi olmayacağını söyledim. Bak, onu izlemenin sorun olacağını sana söylemiştim. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Spying on who? | Kimi gözetlemek? Kimi izlemenin? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Lindsey, would you have a seat, please? | Lindsey, biraz oturabilir misin, lütfen? Lindsey, oturur musun lütfen? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Um, okay. | Tamam. Tamam. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Maybe I should leave you two alone. | Belki de sizi yalnız bırakmalıyım. Ben sizi yalnız bırakayım. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| No, Nick, you stay. | Hayır, Nick, ayrılma. Hayır, Nick, gitme. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I need your support on this. | Bana destek olmanı istiyorum. Bu konuda desteğine ihtiyacım var. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What's this about? | Bu ne hakkında? Hangi konuda? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Your mother | Annen Annen | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| are you thinking about having sex? | Seks yapmayı mı düşünüyorsun? Seks yapmayı düşünüyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| What? Why would you ask me something like that? | Ne? Neden böyle bir şey soruyorsun? Ne? Neden bana böyle bir şeyi soruyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I saw it on your web page | Profil sayfanda gördüm. İnternet sayfanda gördüm. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| that you're thinking about going all the way. | İlişkiye girmeyi düşündüğünü yazmışsın. Sonun kadar gitmeye kararlıymışsın. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You saw my web page? How? | Profil sayfamı mı gördün? Nasıl? İnternet sayfamı mı gördün? Nasıl? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I created a fake profile so I could see it. | Sayfayı görebilmek için sahte profil oluşturdum. Görebilmem için sahte bir profil oluşturdum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Lindsey, why didn't you tell me | Lindsey, neden bana... Lindsey, seks yapmayı düşündüğünü... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| that you were thinking about having sex? | ...seks yapmayı düşündüğünü söylemedin? ...niye bana söylemiyorsun? | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| I thought I could trust you | Bu gibi şeylerde... Böyle şeyleri bana anlatacak kadar... | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| to come to me with things like this. | ...bana geleceğine güvenmiştim. ...güvendiğini sanıyordum. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| Wait a minute. | Dur biraz. Bir dakika. | Are We There Yet-1 | 2010 | |
| You created a fake profile to spy on me, | Beni gözetlemek için sahte profil oluşturdun ve... Beni izlemek için sahte profil yarattın ve... | Are We There Yet-1 | 2010 |