Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7607
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
No... Hey! Alexei! | Olamaz... Alexei! Beni dışarıda bırakamazsın. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
We have to find him. | Onu bulmak zorundayız. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
There's only one set of tracks in. | Yalnızca içeriye doğru iz var. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
That's good, no one drove him out. | Bu iyi, kimse dışarıya sürüklememiş. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Wolf urine? | Kurt idrarı. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
People use it in Dawson | Dawson'da insanlar geyikleri bahçelerinden uzak tutmak için kullanırlar. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Deer hunting season starts tomorrow. | Geyik avı sezonu yarın başlıyor. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Maybe he's some sort of an activist. | Belki de bir çeşit aktivisttir. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
If he's experienced in the woods, | Bu ormanı tanıyorsa, çıkmanın yollarını da biliyordur. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
He had gasoline. | Benzini vardı. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
He spilled gas on me. That's why I smelled of it. | Üzerime döktü. Bu yüzden kokuyordum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
It tasted bitter. | Tadı acıydı. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Stung in my mouth. It made me stop. | Ağzımı yaktı, beni durdurdu. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
But before the gas, I tasted... | Fakat benzinden önce... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
...blood. | ...kan tadı aldım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I bit him. | Onu ısırdım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I know I bit him. | Onu ısırdığımı biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I've got the map. | Haritayı aldım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
If Roman crossed at Niagara, then we'll see | Roman Niagara'yı geçerse Güney Ontario boyunca izlerini sürebilir miyiz bakarız. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Thanks, Jorge. | Teşekkürler Jorge. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Hop on the next flight out. | Bir sonraki uçağa atla. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
We're going to need you here. | Sana burada ihtiyacımız olacak. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
What are you doing up? | Ayakta ne işin var? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Is this about Roman? | Bu Roman'la mı ilgiliydi? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
He's in Canada, huh? | Kanada'da öyle mi? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Wh... Where? | Nerede? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I cannot sleep, okay? | Uyuyamam, tamam mı? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Not with everything in disarray. | Bu karmaşanın içinde olmaz. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Sit. Down. | Otur. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You're angry with me, huh? | Bana kızgınsın demek, hı? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You don't want to get into this with me right now. | Şimdi benimle bu konuşmayı yapmak istemezsin. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Trust me, the things that I'm angry about, | İnan bana, kızgın olduğum şeylerin bir yere gittiği yok. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I'm here, now. | Şimdi karşındayım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Be honest with me. | Bana karşı dürüst ol. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Be honest with you? | Sana karşı dürüst mü olayım? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You weren't honest with me. | Sen bana karşı dürüst olmadın. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You came down here with only half the story. | Hikayenin yarısı ile karşıma geldin. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
"I'm your father. Here are your siblings." | "Ben senin babanım. Bunlar da kardeşlerin." | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
All I ever wanted was a family. | Tüm istediğim bir aileydi. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
But every single time, | Fakat her seferinde herkes kendisinin yalnızca... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
the best versions of themselves. | ...en iyi tarafını ortaya koyuyor. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You hide the part that will make me walk away. | Benim çekip gidebileceğim kısmı sakladın. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
But this has happened to you before. | Bu daha önce de mi başına geldi? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Right where you're sitting. | Tam da oturduğun yerde. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
When Clay bit me in, he didn't tell me what he was. | Clay beni ısırdığında, kendisinin ne olduğunu söylememişti. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
He was just hoping to save me. | Yalnızca beni kurtarabileceğini umuyordu. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
And Jeremy was... | Jeremy de... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
convinced that I'd seen him change. | ...onun dönüştüğünü gördüğüme inanmıştı. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
If he thought that... | Eğer öyle sandıysa... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
He was going to kill me. | Beni öldürecekti. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Your leg is stable. | Bacağın iyi durumda. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
It's going to be fine. | İyileşecek. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I don't want to frighten you. | Seni korkutmak istemiyorum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Then tell me why I'm still here. | O hâlde neden hâlâ burada olduğumu söylesene. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I need to understand what you're doing, Karen. | Ne yaptığını anlamam gerek Karen. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
The Russians. | Ruslar. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I saw them in town. Something seemed off. | Onları şehirde gördüm. Bir şeyler ters göründü. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I followed them here, I saw your car. | Onları buraya kadar takip ettim, senin arabanı gördüm. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I was concerned for your safety. | Güvenliğin için endişe ettim. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You saw them outside. | Onları dışarıdan mı gördün? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Look Jeremy, whatever happened here... | Bak, Jeremy. Burada her ne olduysa... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I can help. Pull some strings. | Yardımcı olabilirim. Araya adam sokarım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I haven't been away from the uniform that long. | Üniformayı çıkartalı çok uzun zaman olmadı. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Did you report them? The Russians? | Onları bildirdin mi, Rusları? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I heard you. I thought you were in trouble. | Seni duydum. Başının belada olduğunu sandım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
So I came up here. I'm on your side. | Ben de buraya çıktım. Senin tarafındayım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I want to believe you, Karen. | Sana inanmak istiyorum Karen. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I have friends in the FBI. | FBI'da arkadaşlarım var. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
We can get you out of this, Jeremy. | Seni bu beladan kurtarabiliriz Jeremy. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
The only way that we're going to get out of this | Bu işten kurtulmamızın tek yolu benim sana yardım etmeme izin vermen. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I'll tell you everything. | Sana her şeyi anlatacağım. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
You can't hide the bad. | Kötü tarafı gizleyemezsin. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
The bad is the part that I need to know. | Kötü, bilmem gereken taraf. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
It's the part that lets me decide if I want any of this. | Bütün bunları isteyip istemediğime karar vereceğim taraf. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I don't want to hurt you anymore. | Artık seni incitmek istemiyorum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
"Anymore"... | Artık mı? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Why wouldn't you just tell me that I'm a Navikev? | Neden bana Navikev olduğumu söylemedin? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
How did I find out? | Nasıl mı öğrendim? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Should've been from you but instead, | Senden duymam gerekirdi ama onun yerine Konstantin'den duydum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Konstantin, who's apparently my uncle. | Görünüşe bakılırsa Konstantin amcammış. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
He's the one that told me the truth, | Bana gerçeği söyleyen o oldu... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
just before he tried to kill me. | ...beni öldürmeye çalışmadan hemen önce. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry, Elena. | Özür dilerim Elena. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
I'm not done. | Bitirmedim. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Did you kill her? | Onu sen mi öldürdün? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
In a way, I did. | Bir bakıma ben öldürdüm. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
This guy's a fighter. He's pushing to get out of the woods. | Adam mücadeleciymiş. Ormandan çıkmaya çalışıyor. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Well you know, if he got this far, maybe he survived. | Buraya kadar geldiyse belki de kurtulmuştur. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Maybe I didn't kill him. | Belki de onu öldürmedim. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
If he survived, that's worse. | Eğer kurtulduysa, bu daha kötü. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
He's out there somewhere, in pain, confused. | Orada bir yerlerde, acı içinde ve kafası karışık. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
The wolf is making its way through his blood. | Kurt, bütün damarlarında ilerliyor. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
He gets to a hospital, starts changing... | Hastaneye gider de dönüşüm geçirirse... | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
We're done, Alexei. | ...işimiz biter Alexei. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
The secret's blown, | Sırrımız ifşa olur, bunun ne anlama geldiğini anlayabiliyor musun? | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
If we find him, and he's alive, | Eğer onu bulursak ve ölmemişse, belki bir orta yol buluruz. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Maybe we can bring him in, we can train him. | Onu yanımıza alıp eğitebiliriz. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
There's no middle ground, Alexei. | Orta yol diye bir şey yok Alexei. Kuralları ben koymuyorum. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
So break them. | Çiğne o hâlde. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |
Trevor Resayas already has a life. | Trevor Resayas'ın zaten bir hayatı var. | Bitten-1 | 2014 | ![]() |