Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7643
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Have you taken stock of your life? | İşleri yoluna koydun mu? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Are you ready to say goodbye? | Hoşçakal demeye hazır mısın? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Yes, I think so. I'm working on it. | Evet, sanırım. Deniyorum. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
You think so? You need to be sure. | Sanıyor musun? Emin olmak zorundasın. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Take control of your life. Don't leave any loose ends. | Hayatının kontrolünü eline al. Hiç bir açık nokta bırakma. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I don't want to die, Bea. | Ölmek istemiyorum, Bea. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I'm afraid to leave the kids in the lurch. | Çocuklarımı yalnız bırakmaktan korkuyorum. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Do you think you're the one looking after the kids? | Onlara iyi baktığını mı düşünüyorsun? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Don't be naive, Uxbal. The universe will provide for them. | Saf olma, Uxbal. Evren onları kucaklayacaktır. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Yes, but the universe doesn't pay the rent. | Tabii, ama evren kirayı ödemeyecek. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
When I was on Ana's age | Ben Ana'nın yaşındayken... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
my mother died. I barely remember her. | ...annemi kaybettim. Onu zar zor hatırlıyorum. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
My father died without me ever meeting him. | Babamı ise hiç tanımadım. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I don't want that for my children. | Çocuklarımın bunu yaşamasını istemiyorum. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Then tell them that. Tell them everything. | O zaman onlarla konuş. Her şeyi söyle. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
The dead will never be at peace if they are in debt to the living. | Huzurlu yaşamalarını istiyorsan, her şeyi halletmelisin. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Why is this happening to me? Am I being punished? | Bu neden bana oluyor? Cezalandırılıyor muyum? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
You can pack up and go | Toparlan ve git... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
or hang in there, like fools do. | ...ya da bir aptal gibi tutunmaya çalış. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
It's a long hard road, Uxbal. | Bu zor ve uzun bir yol, Uxbal. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Death is not the end of everything, you know that. | Ölüm her şeyin sonu değil, biliyorsun. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I won't die, Bea. | Ben ölmeyeceğim, Bea. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Yes, you'll die. | Evet, öleceksin. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I see it, and there's nothing I can do about it. | Anlıyorum ama yapabileceğim hiçbir şey yok. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Get your affairs in order, Uxbal. It's all that matters. | İşlerini yoluna koy, Uxbal. En önemli şey bu. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Chemotherapy is poison. | Kemoterapi zehirdir. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
What did you eat for breakfast? | Kahvaltı yaptın mı? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Coffee with milk. | Kahve ve sütle. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
You've always been such a sweet boy. | Her zaman iyi bir çocuk oldun. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Remember what I said the day we met? | Tanıştığımız gün ne söylediğimi hatırlıyor musun? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
That we got our gift for free | Bu yetenek bize Tanrı'nın hediyesi... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
and we must pass it on likewise. | ...ve bunu insanlarla paylaşmalıyız. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Give this to the kids when needed. | Zamanı geldiğinde bunları çocuklarına ver. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
What is it? Protection. | Nedir bu? Koruma için. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
When you must leave them | Ayrılacağın zaman... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
give each of them one. | ...ikisine de birer tane ver. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
He said he felt like a muddy sea inside. | İçinde bulanık bir deniz var gibi hissediyormuş. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
That his eyes felt like jelly, | Gözleri pelte gibiymiş... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
and his hair was on fire. | ...ve saçları yanıyormuş. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Get up. It's half past seven. | Kalkın. Saat yedi buçuk. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
How many heaters did Uxbal bring? Six. | Uxbal kaç tane ısıtıcı getirdi? Altı. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
How's Ana? | Ana nasıl? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Hi, Lili. | Selam, Lili. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
The heaters will make sure that you don't freeze. | Bu ısıtıcılarla artık üşümeyeceksiniz. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Ana's fine. She wants to see you. | Ana iyi. Seni görmek istiyor. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
We moved in with her mother, and she misses you. | Annesinin yanına taşındık, seni özledi. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I miss her too. She loves to play with Li. | Ben de onu özledim. Li'yle oynamayı seviyordu. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Uxbal! Hai wants to talk to you. | Uxbal! Hai seninle konuşmak istiyor. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
See you, Lili. Bye. Say bye. | Görüşürüz, Lili. Hoşçakal. Hoşçakal de. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Not a day longer. | Bir gün daha olmaz!. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
If I'd wanted them to sew 16 hours a day and to exploit them... | Günde 16 saat çalışıp böyle sömürüleceklerini bilseydim... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Exploit them? Yes, exploit them. | Sömürmek mi? Evet, onları sömürüyorsun. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Do you know what they earn in China? | Çin'de ne kadar kazandıklarından haberin var mı? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
50 fucking cents a day. | Günde sadece 50 sent. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Millions of Chinese would suck my dick every morning to stay here. | Burada kalmak için aletimi yalayacak bir sürü Çinli var. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
You forget that it was I who negotiated the workers' salaries. | İşçilerin ücretleri için nasıl pazarlık ettiğimi unuttun galiba! | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
And as I can see below, they obviously get jack shit. | Ama görüyorum ki, üçün birini alıyorlar. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
But it's none of my business. | Neyse bu beni ilgilendirmiyor... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Just give me my share. We'd agreed... | Benim payımı ver yeter. Sizinle anlaşmıştık... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Agreed what? | Ne anlaşması? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
You fucking asshole! | Seni pislik herif! | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
It's my money, asshole. | O benim param, göt herif. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
It's mine! | Benim! | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
It's my money, dammit! Mine! | Benim param, kafana sok! Benim! | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Fucking leeches. If you're not starving, it's because of me. | Siktiğimin asalakları. Açlıktan gebermediyseniz benim sayemde. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
If those Chinese bastards have work, it's because of me. | Bu Çinli pisliklerin bir işi varsa, benim sayemde. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
If the two of you are not sitting in jail, it's because of me. | Hala hapiste değilseniz, benim sayemde. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
If you don't give me half of Mendoza's money, I swear... | Mendoza'nın parasının yarısını bana vermezseniz, yemin ederim... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
What will you do? Who do you think you are? | Ne yaparsın? Ne yapacağını sanıyorsun? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
You twist everything for your own benefit. | Elinden geleni ardına koyma. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Uxbal... | Uxbal... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I'll be deported tomorrow. You have to stay here with Samuel. | Yarın sınırdışı ediliyorum. Burada Samuel'le kalmalısın. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
We're not staying here without you. Samuel is Spanish... | Sen olmadan burada kalmayacağız. Samuel İspanyoldur... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
He's not. Samuel is Senegalese like me. We'll go back with you. | Samuel de benim gibi Senegalli. Seninle geri dönüyoruz. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
We'll be united again. We're still young. | Yeniden bir araya geleceğiz. Daha çok genciz. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Stay here with him and get an education. | Burada kal ve eğitimine devam et. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Go back to work at the chicken factory. I'll send you money. | Tavuk fabrikasındaki işine dön. Ben de para yollarım. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Even if I cut off the heads of one million chickens | Bir milyon tavuk kafası koparsam da... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
we'll never afford a house here. We don't belong here. | ...burada bir ev almama yetmez. Buraya ait değiliz. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Why would you go back to Senegal? | Neden Senegal'e dönmüyorsun? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
There are no jobs at all. | Çünkü hiç iş yok. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
A policeman came by. | Bir polis geldi. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
He says we'll be evicted. All of us. We have until Monday. | Tahliye edileceğimizi söyledi. Pazartesiye kadar zamanımız var. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Let Uxbal handle it. | Uxbal halleder. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I have already spoken with him. | Bu konuyu konuştuk. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Let him help us. | Size yardım edecek. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Why do you look so sulky? What happened to you? | Neden somurtuyorsun? Neyin var? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Why did you do it? You didn't have to go that far. | Bunu neden yaptın? Bu kadar ileri gitmene gerek yoktu. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Is that why you asked me to come? To give me an earful? | Beni bunun için mi çağırdın? Azarlamak için mi? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
What could I have done? They do whatever the hell they want. | Ne yapabilirdim? Canları ne istiyorsa onu yapıyorlar. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Were you the only one who didn't know that they sold drugs? | Uyuşturucu sattıklarını bilmiyor muydun yani? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I warned you, Uxbal. We had to stop the negroes. | Seni uyardım, Uxbal. Zencileri durdurmak zorundayız. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
There's not enough money for everyone. Should I live on my miserable salary? | Herkese yetecek para yok. Kıçı kırık maaşımla mı yaşayayım? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Or would you steal from me? | Yoksa benim paramdan mı yürütüyorsun? | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
They're going to be deported. There are women with small children... | Sınır dışı edilecekler. Çocuklu kadınlar var... | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
You damn well aren't Mother Teresa. You know what I mean. | Sen Rahibe Teresa değilsin! Ne demek istediğimi biliyorsun. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
You're the one exploiting them, so spare me the bullshit. | Onları sömürüp durdun, şimdi melek ayağına yatma. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
I don't exploit them. I help them find work. | Ben onları sömürmedim. İş bulmalarına yardım ettim. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Upon payment, like everyone else. | Haraç karşılığında, diğerleri gibi. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |
Would you care for anything? No thanks. | Bir şey ister misiniz? Hayır, teşekkürler. | Biutiful-1 | 2010 | ![]() |