Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7714
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You gotta cross the lines sometimes. | Bazen çizgiyi aşman gerekir. | Black Dynamite-1 | 2009 | ![]() |
Sometimes to do the right thing, you got to do the ugly thing. | Bazen doğru olan yolda yanlışlara düşersin. | Black Dynamite-1 | 2009 | ![]() |
You know people, they don't want to see the cow killed... | İnsanlar sığırların öldürülmesini istemezler... | Black Dynamite-1 | 2009 | ![]() |
...they just want their steak on a plate. | ...ama önlerine et gelsin isterler. | Black Dynamite-1 | 2009 | ![]() |
Good evening, gentlemen. | İyi akşamlar, baylar. | Black Dynamite-1 | 2009 | ![]() |
Who let that nigga in my house? | Bu zenciyi evime kim aldı? | Black Dynamite-1 | 2009 | ![]() |
Here are my terms. | İşte şartlarım bunlar. Tek istediğim senin dostluğun. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
And my sons! | Bir de oğullarım! | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Insurance for both of us. | İkimiz için teminat diyelim. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
As long as they are under my roof... | Çatım altında oldukları sürece Seninle savaşamam. 1 | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
But the sword cuts both ways. | Ancak bir kılıcın iki keskin tarafı vardır. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
We can't make war with you either. | Biz de seninle savaşamayız. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Your son's will be our bond for peace. 1 | Oğulların aramızdaki barışın bağı olacak. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
I will raise them as my own, | Onları kendi çocuklarımmış gibi büyüteceğim... | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
with my son Tarik | ...oğlum Tarık ve kızım Leyla'yla birlikte. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
And the Yellow Belt? | Peki ya Sarı Bölge? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
We should be laughing at ourselves that we ever make war over this.... | Bu bir parça kum için savaşacak olursak... | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
This piece of sand.... | ...kendi kendimizi kandırmış oluruz. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
From now on we will keep it as a no man's land between us. | Bundan sonra burayı tarafsız bölge olarak tutacağız aramızda. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Neither may claim it. | Hak iddia etmek de yok. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
As God is my witness, | Allah şahidim ki kabul ediyorum. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
As God is our witness. | Allah şahidimiz olsun. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Saleh | Salih, büyük oğlum olduğunu aklından çıkarma. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
You will inherit my throne. | Tahtımın varisi olacaksın. Hanemizin onurunu koru. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Auda! | Auda! Gözyaşları, beyhude dökülen sudur! | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Do not worry, sidi, time will pass quickly. | Üzülmeyin, efendim. Zaman çabuk geçer. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Hmm... You will think he had won. | Sanırsın ki o kazanmış! | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
May all our enemies be like him, Colonel. | Tüm düşmanlarımız onun gibi olsun, Albay. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Iam very sorry to have to tell you.... | Bunu size söylemek zorunda kaldığım için çok üzgünüm ama... | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
That your mother.... | ...anneniz, Prenses Zamira, vefat etti. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Which hand? | Hangi elim? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Leyla! Leyla! | Leyla! Leyla! Auda! | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
There you are! | Buradasınız demek! Ne yapıyorsunuz burada? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Leyla said that our mummies are in heaven, | Leyla, annemizin cennetten bizi izlediğini söyledi. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Princess | Prenses, erkek çocuklarıyla oynayamayacak kadar büyüdünüz. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Come inside. | Gelin. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Leyla, my darling... | Leyla, tatlım. Gel. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
They need water. | Suya ihtiyaçları var. Kuyuları da var ama! | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
The Cholera Bacteria live in the well. | Kuyuda kolera bakterisi var. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Does this happen in Paris? | Bu, Paris'te oluyor mu? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Would my wife have died in Paris? | Karım, Paris'te ölür müydü? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
No, Your Majesty. | Hayır, Sultanım. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Does this happen in London? | Bu, Londra'da oluyor mu? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Was probably a hundred years ago. | ...muhtemelen 100 yıl önce oldu. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Thats what we are? | Biz bu muyuz yani? Batının 100 yıl gerisinde miyiz? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
More like a thousandh, | Daha çok 1000 yıl gerideyiz Sultanım. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Tarik, my son, | Tarık, oğlum... | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Is there a greater curse of being a poor king? | Zavallı bir kral olmaktan daha büyük bir lanet var mıdır? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
I can't grow anything. | Hiçbir şey yetiştiremiyorum. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
I can't ship anything. | Hiçbir nakliye yapamıyorum. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
I can't even trade anything because, Who would come to Hobeika? | Hiçbir şeyin ticaretini yapamıyorum çünkü Hobeika'ya kim gelir ki? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Truly.... | Gerçek şu ki Arap olmak dünyanın yemek şöleninde garson olmak gibi bir şey. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
That's called The House Of ALLAH. | Buraya Allah'ın Evi diyorlar. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Just miles and miles of nothing . | Kilometrelerce hiçlikten ibaret. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
What's that road? | Bu yol da ne? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
That is the Northern Road. | Burası kuzey yolu. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
To the south, lies Hobeika. | Güney kısmı Hobeika'ya çıkar. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
And due north Salmaah. | Kuzey kısmı Salmaah'a. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
My beautiful! | Güzelim! | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
What are you blinking at? | Neye bakıyorsun? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
I always hope, that on a clear day I see Salmaah. | Hep, havanın açık olduğu bir günde Salmaah'ı görürüm diye umdum. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
It's too far. | Buradan çok uzak. Salih, tuhaf şeyler oluyor. Ne gibi? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
I'm beginning to forget what father looks like. | Babamın neye benzediğini unutmaya başladım. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Like this. | Buna benziyor. Babam buna benziyor. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Stay away from the Antenna! | Tellerden uzak durun! | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Back! Don't come close. | Geri! Yaklaşmayın. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Okay everybody, Just Step back! Step back! please. | Tamam millet geriye! Geri gidin, lütfen. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Why didn't you offer them coffee?... they are infidels. | Onlara neden kahve ikram etmedin? Onlar kafir. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Idiot.. I decide who is an infidel. | Aptal herif. Kimin kafir olduğuna ben karar veririm. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Get him out. | Yıkıl karşımdan. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
I'm so sorry, gentlemen. | Çok affedersiniz, beyefendi. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Iam Nesib, | Ben Nesib... ...Hobeika'nın sultanıyım. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Oof... Sam Thurkettle, Your Majesty. | Sam Thurkettle, majesteleri. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Ooh... are you an artist, Mr. Thurkettle? | Sanatçı mısınız, Bay Thurkettle? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Aah...No, sir. | Hayır, efendim.Texan Petrol adında küçük bir şirket için çalışıyorum. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
There is no oil here, Mr. Thurkettle. | Burada petrol yok, Bay Thurkettle. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Just sand, | Sadece kum... | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
The sun.... | ...güneş ve rüzgar. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Half the year,it blows from the east. 1 | Rüzgar, yılın bir yarısı doğudan eser. Bu kış demektir. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
The other half, from the south. | Diğer yarısı, güneyden eser. Bu da yaz demektir. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Eh... I would beg to differ Sir. | Korkarım buna katılamayacağım, efendim. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
This is Black Shale. | Bu yapraktaşı. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Well there is certainly plenty of that around. | Bundan etrafta düzinelerce var. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
That is usually an indication that there is oil in the ground. | Bu genelde toprakta petrol olduğunun bir göstergesidir. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Smell it, Your Majesty. | Koklayın, majesteleri. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Go ahead! | Koklayın! Nasıl kokuyor? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Hmm... Like Oil. | Petrol gibi. Bakın... | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
You see shale acts like a sponge, | Yapraktaşı, sünger gibidir ve...ve bu herhangi bir petrol değil. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Take another wiff, Your Majesty. | Bir kez daha koklayın, majesteleri. Acı mı kokuyor yoksa tatlı mı? | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Quiet sweet really. | Epey tatlı aslında. Kesinlikle! | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Light sweet crude, best oil in the world. | Hafif tatlı ham petrol. Dünyadaki en iyi petrol. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
And you Sir, I would bet my bottom dollars.... | Siz efendim, yerinizde olsam son kuruşuma kadar... | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Sitting on a great big whack of it. | ...orada bundan epeyce olduğuna bahse girerdim. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Hmm....Get ready to be rich. | Zengin olmaya hazır olun. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Rich? | Zengin mi? Hem de epey zengin. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
When you say "Seriously Rich",Mr.Thurkettle... how rich? | 'Hem de epey zengin' derken Bay Thurkettle, ne kadar zengin? 1 | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Well Your Majesty you see, | Aslında majesteleri... | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
One good well, | ...iyi bir kuyudan... | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
Can produce a hundred thousand barrels of oil a day, at a dollar a barrel. | ...varili bir dolardan bir günde binlerce varil petrol çıkarılabilir. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |
365 days of the year. | Yılın 365 günü. | Black Gold-1 | 2011 | ![]() |