Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 8742
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I will live happily. | Mutlu yaşayacağım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 |  |
| After 10 years later, I will make you regret that you have left me now. This is my revenge to you. | 10 yıl sonra, seni... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| So, do not stand in the way. | İyisi mi mani olma. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Miss Shin Na Kyung. | Bayan Shin Na Kyung. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Someone was looking for me, so I went out for a bit | Biri beni arıyordu, bu nedenle biraz çıktım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Write me a report by tomorrow, understand? | Yarına kadar bana bir rapor yaz, anlaşıldı mı? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| No, nothing... | Hayır, bir şey yok... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Does it fit? | Yakışıyor mu? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| What's wrong, why aren't you answering me? | Sorun ne, neden bana cevap vermiyorsun? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| It's finished, Miss. | Bitti, hanımefendi. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Oppa, can I take a picture with you? | Oppa, seninle resim çekinebilir miyim? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Zoom on the face. | Yüzüne doğru yaklaş. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| 1, 2, 3 | 1,2,3. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| To be honest, I really mind you being around Mi Rae. | Dürüst olursak, Mi Rae'nin çevresinde olmandan gerçekten endişeleniyorum. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| My eyebrow! | Kaşım! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| How could you?! What are you doing?! | Nasıl yapabildin? Ne yapıyorsun sen? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| There is no need to slap her, she didn't mean to do it. | Ona tokat atmanıza gerek yok, bunu yapmak istememişti. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Na In Jae, what do you think about this? | Na In Jae, bu konuda ne düşünüyorsun? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I don't think I did anything wrong. | Yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| This is a place that serves customers. | Burası müşterilere hizmet eden bir yer. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| and the other quarreled with her. | ...diğeri de müşteriyle tartıştı. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Anyone who makes mistakes should be punished | Hata yapan kişi kimse, cezasını çekmeli. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Na In Jae and Shin Na Kyung, write me a report by tomorrow. | Na In Jae ve Shin Na Kyung, yarına kadar bana rapor yazın. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Hold on, manager. | Bekleyin müdürüm. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| How long are you going to stay here? | Daha ne kadar burada kalacaksın? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Because of you, I have to write 2 reports... | Senin yüzünden 2 rapor yazmam gerek... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| How my fate has changed! | Kaderim ne kadar da değişti! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I wonder who says that as long as you work hard and learn, you will be successful... | Çok çalışıp öğrendiğin sürece başarılı olursun diye kim söyledi, merak ediyorum... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I really did do well in school. | Okuldayken gerçekten iyiydim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I believe you learned well in school. | Okulda iyi şeyler öğrendiğine inanıyorum. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| But if you don't go out now, I will strip. | Fakat şimdi çıkmazsan üzerimi değiştireceğim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Go out! Pervert! | Çık! Sapık! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Go out! Go out! | Çık! Çık! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Do you have time tonight? | Bu gece vaktin var mı? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Sorry to get mad at you earlier. | Daha evvel seni kızdırdığım için üzgünüm. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I need to learn to hold back my temper. | Öfkemi kontrol etmeyi öğrenmem gerek. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Na Kyung and you seem to be very close. | Na Kyung ve sen çok yakın görünüyorsunuz. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Her age is small and can't do anything right. | Yaşı küçük ve hiçbir şeyi doğru yapamıyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Either way, you two looked matching... | Her halükarda ikiniz uygun görünüyordunuz... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| But you should get a girlfriend. | Fakat senin de bir kız arkadaşın olmalı. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| You should still marry. | Yine de evlenmelisin. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Of course, but I will wait until I meet a woman like you | Elbette, fakat senin gibi bir kadın bulana kadar bekleyeceğim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Just kidding, don't stress. | Sadece şakaydı, stres yapma. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Take a look at this. | Buna bir bak. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| What? It's all in English? | Ne? Hepsi İngilizce mi? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Hey, the only English I know is | İngilizce de tek bildiğim... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Even mom did it and she only received middle school education. | Sadece ortaokul eğitimi almasına rağmen bunu annen bile yaptı. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| You are her son. | Onun oğlusun. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Like a child... | Çocuk gibisin... | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| It's not interesting? | İlginç değil mi? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Everybody says women like this. | Herkes bayanların bunu sevdiğini söyler. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Can you stay with me tonight? | Bu gece benimle kalabilir misin? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| You've learned a lot in the makeup company. | Kozmetik şirketinden birçok şey öğrendin. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Yeah, that makeup lady used to come to our house a lot | Evet, o makyöz kadın evimize çok gelirdi. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Yeah, I remember, this middle school friend of mom's? | Evet, hatırlıyorum, annemizin orta okuldan arkadaşı mı? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| After that little one ate dog biscuits, | Bundan sonra ufaklık köpek bisküvileri yedi. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| here u go: | Hadi bakalım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| By the way, doesn't anyone want to date me, mom? | Aklıma gelmişken hiç kimse benimle görüşmek istemiyor mu anne? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Mom, don't you think you're too careless about your daughter? | Anne, kızın konusunda ilgisiz olduğunu düşünmüyor musun? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I feel quite empty lately. | Son zamanlarda kendimi oldukça değersiz hissediyorum. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Nobody wants to date me and my old age. | Hiç kimse benim yaşımda biriyle çıkmak istemiyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Yeah, you've just started your work. | Peki, işine yeni başladın. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Men? They are all the same. | Erkekler mi? Hepsi aynı. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Okay, I will never see any guy ever from now on repay debt until my death. | Tamam. Bundan böyle ölünceye kadar borç ödeyip hiçbir erkekle asla görüşmeyeceğim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I didn't know she'd get so mad. | Bu kadar kızacağını bilmiyordum. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I will write my report. | Raporumu yazacağım. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Na Kyung, where are you? | Na Kyung, neredesin? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Home, anything going on at the company? | Evdeyim, şirkette bir şey mi var? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| We are going out on a date. Come out quickly! | Buluşmak için dışarıda olacağız. Dışarı gel çabuk! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I already changed. | Giysilerimi çoktan değiştirdim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| You better come within 30 minutes. | 30 dakika içinde gelsen iyi olur. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Okay, no big deal. | Tamam, önemli değil. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Not in a good mood anyway, I will have fun like a 20 year old today. | İyi bir ruh hali içerisinde değilim. fakat bugün 20 yaşımda gibi eğleneceğim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Let's fly! | Uçalım! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Na Kyung! | Na Kyung! | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| And you said you don't want to come? You dressed up so nicely huh? | Gelmek istemediğini söylememiş miydin? Çok güzel giyinmişsin değil mi? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| But what kind of date is this? | Fakat bu ne tür bir buluşma? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| So I checked before, | Bu yüzden daha önce kontrol ettim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Appearance is not important. | Görünüş önemli değil. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| They are all from Seoul University. | Hepsi Seul Üniversitesi'nden. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Men with money and a résumé are even more unreliable | Paralı olan erkekler, geçmiş de daha inanılmaz. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Look at her, she talks as if she's experienced. | Şuna bak, sanki deneyimliymiş gibi konuşuyor. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Yea, sometimes she looks like an old virgin, is that right? | Evet, ara sıra yaşlı bir kız gibi görünüyor, doğru değil mi? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I choose the guy on the far left. | Soldaki adamı seçtim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| So... out of all three, Na Kyung is youngest? | Şey... üçünüzden en genci Na Kyung mu? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Do the big sisters treat you well? | Ablaların sana iyi davranıyor mu? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Nothing, it just seems like they are kind of scary. | Bir şey yok, korkunç gibi geldiler. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Erm, there's no more food. Let's order some more. | Fazla yiyecek kalmamış. Biraz daha sipariş edelim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Okay, then let's order roasted beans. | Tamam, öyleyse kavrulmuş fasulye söyleyelim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Oppa, order another one. | Oppa, başka bir şey sipariş et. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I don't have any preference, I take anything. | Bir tercihim yok, ne olsa yerim. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| "anything"? I want to eat that. | "Ne olsa mı?" Ben de onu yemek istiyorum. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Okay, then I will order one roasted beans and an "anything", right? | Tamam, o halde bir kavrulmuş fasulye ve bir "ne olsa" ısmarlıyorum öyle mi? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I drank a little too much, a cup of coffee should be fine. | Biraz fazla içmişim, bir fincan kahve iyi olur. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| 1.. 2.. | 1.. 2.. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| I want one, too. | Ben de bir tane istiyorum. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Smile, 1.. 2.. | Gülümse, 1.. 2.. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Take one. | Bir tane al. | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Can I have a box of cigarettes? | Bir kutu sigara alabilir miyim? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
| Sorry, can I see your ID? | Üzgünüm, kimliğinizi görebilir miyim? | Boolkkotnoli-1 | 2006 | |
